Yalnız Mesajı Göster

Türkçenin Dünya Dillerine Etkisi

Eski 10-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkçenin Dünya Dillerine Etkisi




22 Farsçadaki Türkçe Unsurlar:
M Fuad Köprülü, 1938'deki Şarkiyatçılar kongresine
sunduğu bildiride bu konunun önemini vurgulamış ve 280
sözü liste halinde örnek olarak vermiştir Bundan
çeyrek yüz yıl sonra da bu konu geniş ve ayrıntılı bir
şekilde Gerhard Doerfer tarafından incelenmiş ve "Yeni
Farsçada Türkçe ve Moğolca Unsurlar" adıyla
yayımlanmıştır Bu eserde Türkçeden Farsçaya geçtiği
müzakere edilen 2545 Türkçe ve Moğolca söz yer
almaktadır
Bu kabarık sayıya bakarak Farsçadaki Türkçe unsurların
belirlenmesinin sona erdiği düşünülmemelidir Bugün
Farsçada kullanılan ve Türkçe oldukları açık olan pek
çok söz, bu eserde yer almamaktadır G Doerfer'in
emek mahsulü bu eseri hakkında iki hususu belirtmek
gerekir Birincisi, araştırmacının Türkçe oldukları
son derece açık olan bazı kelimeleri tereddütle
karşılamış olması, hattâ bu kelimeleri başka dillere
ait göstermesidir Meselâ o, birçok tarih yazarının
Türkçeliğini kabul etmedikleri, al ~ yal değişmesinin
henüz inandırıcı şekilde açıklanmadığı ve kelimenin
bilhassa İran’la sınırı olan Türk illerinde yaşadığı
gibi hafif gerekçelerle Farsçada da kullanılmakta olan
alev kelimesinin Türkçe olmadığını ileri sürer
Aslında, Fars alav <Tü alev 'alev' kelimesi, sadece
Türkçenin bir kelimesi değil, diğer Altay dillerinde,
hattâ Ural dillerinde de ortak olan bir kelime
alış-~ailesinin üyesidir: Tü alap 'alev'
~ yalap 'alev' ~'tutuşmak; alışmak'
~ yalın 'alev' ~yalabı- 'alevlenmek'
yalaz 'yalaz,~yal- 'yalınmak, alevlenmek'
yıldırım~ yıldız 'yıldız' ~alev'
yaldrı-/ yaldra- 'ışımak,~'yıldırım'
ışık 'ışık'~ yaşu- 'ışımak' ~parlamak'
~ yaşna- 'parlamak, şimşek çakmak' ~
~yaşın 'ışık, parıltı, yıldırım' (EDPT, VEWT)
çaş(ı)->çeş(i)- > çeşmek 'şimşek' (DS) > çemşek >
şemşek 'şimşek' (DS) > ~şimşek 'şimşek' , vb
ulabur~Moğ ulal- 'kızarmak, kırmızı olmak'
ulabtur “kırmızımsı, pembe”~'kırmızılık'
ulagan/ulaan~ ulabalza- 'kızarmak' ~
ulayma 'kızgın, kızıl'~'kırmızı, kızıl'
gilab~ gilay- ‘ışıldamak, parlamak’ ~
gilalza- “ışıldamak”~“ışıklı, alevli”
gilas~ gilbay- ‘ışımak, ışıldamak’ ~
gilaski- ‘ışıldamak”~‘ışıklı; ışıkla’
ayungga “şimşek, yıldırım, nayzagay, çakın,~
Kor pul/bul 'ateş'~çakılgan” vb (Lessing)
Jap foshi/hoshi~ pyel 'yıldız' ~
'yıldız' // Macvil- kökünden: villámlik 'ışıldamak'
villamós~ villán 'parıltı' ~
villámlás 'yıldırım',~'elektrikli, tramvay'
~ világ 'dünya' ~villány 'elektrik'
~ Fin valo 'ışık' ~csillág 'yıldız'
valoisuus~valoisa 'ışıklı, aydın'
~ valaistus 'parlatma' ~'aydınlık'
valaiseva 'parlatıcı, ışık'
G Doerfer'in adı geçen eseri hakkında belirtilmesi
gereken ikinci husus, bugün Farsçada kullanılan pek
çok Türkçe kelimenin eserde yer almamasıdır Öyle
görünüyor ki bu yolda bilhassa konuşma dilini kaynak
alarak yapılacak daha ileri çalışmalar, Farsçadaki
Türkçe unsurların sayısını daha da arttıracaktır
Meselâ G Doerfer'in eserinde yer almayan ve Redhouse
dışında bütün sözlüklerde Farsça olarak işaretlenen
atiş 'ateş' kelimesi Türkçeden alınmıştır: Tü ot> od
ota- 'ısınmak, odun yakmak' (EDPT,~'ateş'
otaş/öteş~VEWT) > ataş ‘ateş' (kelime
Farsçaya muhtemelen bu şekliyle geçmiş ve Farsçada
atiş telâffuzunu alarak daha sonra bu Farsça telâffuzu
otlan-~ile tekrar Türkçeye alınmıştır)
otlug 'ateşli,~'ateşlenmek, öfkelenmek'
~ oçak ‘ocak’ ~öfkeli', otung 'odun'
kotar-~ uçkun ‘kıvılcım” ~otag ‘otağ’
“pişirmek” Moğ odu(n) 'yıldız'~(EDPT)
~ oçı(n) 'kıvılcım' ~ modun ‘ağaç’
koço/hoço ‘şehir’ (Lessing)~
Bu konudaki çalışmalar sürdürülmektedir Al-Sayyid
‘Addi Shir, “Arap Dillerindeki Farsça Alıntılar
Sözlüğü” adlı araştırmasını 1980 yılında yayımlar Bu
sözlüğün üçte birini Türkçe sözler oluşturur
Araştırmacı, bu sözlerin Türkçe olduklarını belirtmiş
ve bunların Arapçaya Farsça yoluyla geçtiğini ileri
sürmüştür
Yine son yıllarda da, A Ershadi Fard, “Fars Dil ve
Edebiyatında Türkçe Alıntılar Sözlüğü” adlı
çalışmasını yayımlamıştır
3 Türkçe-Urduca İlişkileri
Bir Ural-Altay dili olan Türk dili ile Hint-Avrupa dil
ailesinin Hindî dilleri arasındaki ilişkiler çok eski
dönemlere kadar uzanır Hindistan, Türklerin
benimsediği dinlerden biri olarak, budacılığın merkezi
olması yanında, çeşitli Türk boylarının da göç yeri
olmuştur Hint kavimleri, tarihin her döneminde, bir
veya birkaç Türk kavmiyle komşuluk yaşamıştır Son
olarak da, islam dindaşlığının Gazneli Mahmud ile
komşuluk ilişkisine ve nihayet Kutbettin Aybek’in
1192’de Delhi Sultanlığı’nı kurmasıyla da
yöneten-yönetilen ilişkisine dönüşmesi, 665 yıl süren
bir birliktelik yaratmış ve bu ilişkiler, İngilizlerin
1857’de Hindistan’ı işgaliyle sona ermiştir






Alıntı Yaparak Cevapla