Yalnız Mesajı Göster

Türkçenin Dünya Dillerine Etkisi

Eski 10-24-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkçenin Dünya Dillerine Etkisi




1 Türkçedeki Urduca UnsurlarBöyle bir çalışmaya rastlayamadık Türkçede Urduca
unsurların bulunabileceği düşünülmediği gibi, Türkçeye
Hint dillerinden girmiş her sözü Farsça kaynaklı
göstermek gibi bir yanlışlık da sürekli
tekrarlanmaktadır
Eski devirler söz konusu olduğunda, Budacılığı
benimseyen eski Uygurların dilindeki Sanskritçe sözler
üzerinde epeyce durulmuştur Eski Uygur metinlerinin
her yayınında, hatta ilk Türkçe islami metinlerin ve
Kuran çevirilerinin yayınında Sanskritçe sözler
gündeme gelmiştir Aracı dil sözlükleriyle de olsa,
Eski Uygurcadaki Sanskritçe sözler çözülmeğe
çalışılmıştır Bu sözlerin büyük kısmı, Budacılık
terimleri oldukları için, Uygurların yeni bir din
olarak müslümanlığı benimsemeleriyle canlılıklarını
yitirmişler ve tarihsel sölükteki yerlerini
almışlardır Tabii ki budacılık dininde kalan
Moğolların sözlüğünde önemli bir yer işgal ederler
32 Urducadaki Türkçe Unsurlar
Günümüzde Pakistan devletinin resmi dili olan ve
Hindistan'ın da resmi dilleri arasında yer alan
Urduca, günümüzde başta Pakistan ve Hindistan olmak
üzere dünyanın değişik ülkelerinde yüz milyonlarca
kişi tarafından konuşulmaktadır Urduca ile Türkçenin
ilişkisi üzerine bazı çalışmalar vardır
Türk dilinin etkilediği sahalardan Hindistan
yarımadasında, Hindî dillerle Türk dili ilişkileri
konusundaki ilk çalışma, Otto Spies’in yayımladığı
Hindî dillerdeki Türkçe kökenli sözlerle Türkçe
üzerinden bu dillere geçen sözlerin yer aldığı 135
sözden oluşan bir listedir
Bu konuda Abidin İtil tarafından yayımlanan makalede
ise Türkçe-Sanskritçe ilişkileri değerlendirilerek,
Sanskritçeden Türkçeye ve Türkçeden Sanskritçeye geçen
birtakım sözlerin üzerinde bu iki dil arasındaki
linguistik paralellikler gösterilmiştir
Türkçe-Sanskritçe ilişkilerinin çok eskilere
dayandığını vurgulayan bu yazıda, Türk hanedanların
kuzey Hindistan’da kurdukları uzun süreli yönetimlerde
resmî dil olarak Farsçayı kullanmalarına rağmen günlük
dil olarak Türkçeyi kullandıklarını, bunun sonucu
olarak da gerek Farsçaya gerek Hindistan’daki değişik
lehçelere, hatta modern Sanskritçeye çok sayıda Türkçe
kelimenin yerleştiği ve Hindûstânî dilinde 80, Bengal
dilinde de 40 kadar Türkçe kökenli sözün bulunduğu
belirtilmiştir
Türkçe- Hintçe ve Urduca arasındaki ilişkilerle ilgili
olarak, “eski ve büyük sözlükleri taramanın uzun zaman
alacağını” söyleyen Erkan Türkmen, başlıca iki pratik
sözlüğü tarayarak hazırladığı 118 kelimelik bir
listeyi, iki yazı olarak yayımlar
Bu konuda son çalışmayı yapan Münevver Tekcan ise
şunları söylemektedir: “Yukarıdaki araştırmacılar
tarafından daha önce tespit edilen Hindî dillerdeki ve
Urducadaki Türkçe sözlere ek olarak 77 söz daha tespit
ettik Daha önce yapılan çalışmalarda taranan
eserlerin dışında, Urduca-Urduca , Türkçe-Urduca
olarak hazırlanmış üç sözlük ile Delhi Sultanlığı’nın
saray hayatını konusunda yazılan Bezm-i Âhir adlı
eseri taradık Bu sözlerin etimolojik ve morfolojik
özelliklerini başka bir çalışmanın konusu olarak
bıratık Elde edilen yeni sözler ile daha önce
yayımlanan sözler, yapı özelliklerine göre ve tematik
olarak değerlendirildi Tespit edilen sözlerin sayısı
227’dir Sosyal hayatla ilgili 140, yönetimle ilgili
61, beslenme ile ilgili olanlar 17; giyimle ilgili
olanlar ise 9’dur
4 Türkçe-Arapça İlişkileri
Sâsânîleri aşıp geçerek Kafkaslardan Şiraz dolaylarına
kadar uzanan Avar Hunlarını veya hanedanlarının adıyla
Heftalitleri ayrı tutarsak, ilk Türk-Arap ilişkisi,
MS 630'larda, bugünkü İran topraklarında
başlamıştır Bu ilişki, coğrafî sebepler yüzünden,
Selçuklular devrine kadar Farslar kanalıyla olmuştur
Ayrıca Ruslardan satın aldıkları Türk köleler
vasıtasıyla Kafkaslar üzerinden gerçekleşmiş sınırlı
bir Türk-Arap ilişkisi de söz konusudur
Arapça, Türkler için sadece bir komşu dili olmaktan
daha fazla şeyler ifade etmiştir Bu dil, Türklerin
yeni dinlerinin ve Farslardan öğrendikleri Arap edebî
geleneğinin taşıyıcısıydı Dolayısıyla komşuluğun
ötesinde, yöneten ve yönetilenin dili ilişkisi,
Farsça-Türkçe arasında olduğu kadar Arapça-Türkçe
arasında da mevcuttur
Bu yoğun ilişkilere rağmen, gerek Türkçedeki Arapça
unsurlar, gerekse Arapçadaki Türkçe unsurlar
konularında yapılmış monografik çalışmalar olsa da, bu
çalışmalar, her iki konunun da geniş ve hacimli
olmasından ötürü, yapılacak yeni çalışmalarla
tamamlanmaya muhtaçtırlar
Türkçeye Farsçadan geçmiş bir çok söz gibi, Arapçadan
geçmiş sözler de Türk dil ve düşünce dünyasının birer
üyesi olmuşlardır Bu sebeple, yukarıda söylenen ve
komşu dillerdeki Türkçe unsurları araştıran yüzün
üzerindeki kitap ve on binlerce makalenin malzemesi
arasına, Türkçeden alınmış Türkçe kaynaklı sözler
yanında, Türklerden öğrenilmiş bilgilerin adları oarak
Farsça veya Arapça kaynaklı sözler de dahil
edilmiştir
Her ikisi de geniş coğrafyalara yayılmış bulunan
Türkçe ve Arapça ilişkileri, din, sanat, bilim ve
kültür, yöneten-yönetilen ilişkisi gibi oldukça etkili
temellere dayanmaktadır Türkçe ile Arapçanın
ilişkilerini ele alan monografik bir kitap
bulunmamakla birlikte, çeşitli araştırmacıların bu
konuda epeyce makalesi vardır Bu iki dil arasında söz
alışverişinin ötesinde işler de olmuştur Türkler yeni
ulaştıkları bilgileri Arapça köklerden türettikleri
sözlerle karşılarken, Araplar, sokağı, çarşı pazarı,
esnaflığı, sosyal ve askeri kurumlarıyla bütün sosyal
hayatı Türklere ve Türkçeye bırakmış gibidirler Bu
yüzden, Türkçenin kavram eki ve sıfat eki yanında,
meslek eki de Arap konuşma dilinde büyük bir yer
tutmuştur
41 Türkçedeki Arapça Unsurlar:
Gerek Türkçedeki Arapça unsurlar, gerekse Arapçadaki
Türkçe unsurlar konularında ayrıntılı ve konuyu
bütünüyle kucaklayacak bir çalışma bulmak mümkün
değildir Belki bunun sebebi, her iki konunun da geniş
ve hacimli olmasıdır
Karl H Menges'in 'Altaycada Eski Mezopotamca Alıntı
Kelimeler' ve N Poppe'nin 'Altay Dilinde Eski Kültür
Kelimeleri' adlı yazılarıyla aynı yıllarda temas
ettikleri Türkçe ile diğer Altay dillerindeki Arapça
unsurlar konusu yanında, Türkçedeki Arapça unsurlar
hakkında ilk ayrıntılı çalışma, A Tietze tarafından
'Anadolu Türkçesine Doğrudan Doğruya Arapçadan Alınmış
Kelimeler' adıyla 1958'de yayımlanmıştır Bu
çalışmada Türkçedeki Arapça unsurlar gibi oldukça
hacimli bir konunun yalnızca bir alanı incelenmiş ve
216 söze yer verilmiştir Oysa Arapça köklerden
Türkçede türetilmiş yeni sözlerin veya Türkçede yeni
anlamlar kazanmış Arapça sözlerin de var olduğunu
düşünürsek, bu sayının eksikliğini, dolayısıyla bu
konuda daha çok iş yapılması gerektiğini ve Türkçe
sözlüklerdeki işaretlemelerin de yeterli olmadığını
görürüz
Bu çalışma ise, adından da anlaşılacağı üzere,
Türkçedeki Arapça unsurlar gibi oldukça hacimli bir
konunun bir dalından ibarettir






Alıntı Yaparak Cevapla