Yalnız Mesajı Göster

Türkçenin Dünya Dillerine Etkisi

Eski 10-24-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkçenin Dünya Dillerine Etkisi




15Türkçe-İtalyanca İlişkileri
Oğuz Türkleri Anadolu'ya gelmeden çok önce, belki
Oğuzların bir kısmının da katıldığı başka Türk
kavimleri, Karadeniz'in kuzey sahillerinde ve
Balkanlar'da idiler ve buralarda çeşitli devletler
kurmuşlardı Periskop, Theofanis, Menandros gibi
Bizans ve İbni Rüste, Gardizî gibi Arap tarihçileri,
bu bölgede, Hun, Saragur, Ugor, Onogur, Avar, Bulgar,
Peçenek, Hazar, vs gibi çeşitli Türk kavimlerinden
bahsederler Bu kavimlerin dilleri ile o devirlerin
Grekçe ve Lâtincesi arasında olup bitenler konusunda
hiçbir çalışma yapılmamıştır Bu ilişkiler konusunda
yapılan tek şey, Bizans kaynaklarındaki bu kavimlerle
ilgili tarih verilerinin ve bunlara bağlı olarak geçen
özel adların derli toplu bir yayınından ibarettir; bu
kavimlerin dilleri ile Grekçe ve Lâtince arasındaki
alıntılar söz konusu bile edilmemiştir 8 ve 9
yüzyıllarda, ortodoks Doğu Roma zayıflamış, Ön
Asya’daki ticaret hayatı, başta Venedikliler olmak
üzere, Cenovalılar, Sicilyalılar, Pizzalılar ve
Floransalıların eline geçmişti Bu şehir devletleri
ile ve bazen de papalığın kışkırtmaları üzerine bu
şehir devletlerinin ordularına katılmalarla oluşmuş
Haçlı orduları ve Haçlı donanmalarıyla Türkler
arasındaki egemenlik ve çıkar kavgaları, dünya
tarihinin önemli bir bölümünü oluşturmuş ve bugün de
bu kavgalar, papalık-hahamlık ittifakı yüzünden günden
güne daha acımasız bir hal alarak sürüp gitmektedir
Sözü edilen şehir devletlerine katılan Kuzey
İtalya’daki diğer şehir devletleri, 1849 yılında, bir
yandan da İtalya’daki iktidarını bu devletlere de
kaptırma endişesi içindeki papalığın şüpheli desteği
ile Avusturya egemenliğine baş kaldırırlar ve nihayet
bu 11 şehir devleti, 1861 yılında İtalya Birleşik
Krallığını kurarlar Bu tarihlerden itibaren,
aralarında bir yabancı dil gibi kullandıkları orta
İtalyadaki Toscana bölgesinin dilini esas alan bugünkü
İtalyanca doğar Türklerin savaşlar dışındaki
ilişkileri, daha çok Venedikliler ve Cenovalılar ile
olduğu için, Türkçenin de genellikle Venedik ve Cenova
Lehçeleriyle ilişkisi olmuştur
151Türkçedeki İtalyanca Unsurlar
Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya
Fakültesinde hazırlanmış ve henüz yayımlanmamış bir
doktora tezine göre, Türkçedeki İtalyanca sözlerin
sayısı 523’tür Bu sözlerden baldıran, baraka,
borsa, çapa, kalçın, poğaça, tapa ve toka sözlerinin
İtalyacadan Türkçeye geçmiş sözler olarak
değerlendirilmeleri yanlıştır
1988 yılında, “İtalyanca ve Yunanca Kaynaklı Türkçe
Denizcilik Terimler” adlı eser yayımlanır
152İtalyancadaki Türkçe Unsurlar
Durdu Kundakçı’nın yukarıda belirttiğimiz ve henüz
yayımlanmamış doktora tezine göre, İtalyancadaki
Türkçe sözlerin sayısı 146’dır

16Türkçe-Arnavutça İlişkisi
Türklerin Arnavutlarla ilişkisi, yukarıda değinilen
diğer Balkan halkları gibi Türk boylarının
Karadeniz’in kuzeyinden geçip Balkanlara ilerlemesi
tarihi kadar eski olsa da yoğun ilişkiler Osmanlı
döneminde olmuştur
161Türkçedeki Arnavutça Unsurlar
Bu konuda yapılmış bir çalışma görmedik
162Arnavutçadaki Türkçe Unsurlar
Arnavutçadaki Türkçe unsurlarla ilgili çalışmalar,
Slav dillerindeki Türkçe unsurlar üzerine çalışmaların
başladığı XIX yüzyılın ikinci yarısında başlar Bu
konudaki ilk çalışma, yine Franz Miklosich tarafından
yapılan çalışmadır
Ardından Gustav Meyer Arnavutçanın etimoloji
sözlüğünde Türkçe kelimeleri göstermiştir Eserinin
girişinde, G Meyer şunları açıklamaktadır: “Benim bu
sözlüğümde 5140 madde başı bulunmaktadır Bunlardan
1420 tanesi eski Romence mirası (Miklosisch’e göre bu
sayı: 930), 540 tanesi İslavca (Miklosich’e göre bu
sayı: 319), 1180 tanesi Türkçe, 840 tanesi Yunanca,
400 tanesi eski indogermen dillerindendir ve 730
tanesinin kaynağı belli değildir
Gyula Németh, “Arnavutçadaki Türkçe İzleri” adlı
doyurucu yazısını 1961 yılında yayımlar Dilaver
Berberi, Arnavutçadaki Türkçe sözleri fonetik ve
morfolojik açıdan değerlendirdiği doktora çalışmasını
1964'te tamamlar “Arnavutçanın karşılaştırmalar
yapacak kadar bol metni bulunmadığı için bu konuda
ancak eş zamanlı bir çalışma yapabildiğini” belirten
D Berberi , bu çalışmasında Arnavutçadaki Türkçe
sözleri ses ve biçim açısından incelemiştir
Bu çalışmadan on yıl kadar sonra, Norbert Boretzky,
Arnavutçadaki Türkçe etkisini iki cilt halinde
yayımlar Birinci ciltte Arnavutçadaki Türkçe
sözlerin ses değişmeleri ile Arnavutçada kullanılan
Türkçe ek ve yapılar incelenir İkinci cilt sözlüktür
Bu sözlükte, varyantlarıyla birlikte 4078 madde yer
alır Ayrıca Arnavutçanın çeşitli ağızlarında
kullanılan Türkçe sözler ise, yine varyantlarıyla
birlikte, 585’tir
1998 yılında Vladimir E Orel tarafından yayımlanan
“Arnavutça Etimolojik Sözlük”’te, yalnızca 53 söz
Türkçe kaynaklı gösterilmiştir G Meyer, J Norbert,
M Fasmer ve E Hamp’ın bu konuda çalıştıklarını ve
eserler verdikleri belirten V E Orel, “düzinelerce
sözün kendi eserinde yeni etimolojik açıklamalara
kavuştuğunu” vurgulayarak, kendi sözlüğünün
“Arnavutçanın prehistoryasına belirli bir bakış
açısıyla bakmağa dayandığını” ifade etmektedir Yazılı
belgeleri iki yüzyıldan eski olmayan bir dilin
“proto”su peşinde koştuğunu, asıl amacının
Proto-Arnavutçayı kurmak olduğunu bildiren ve elinde
tek belge olmaksızın, Arnavutların mö 3 yüzyılda
terkettikleri Karadeniz’in kuzeyinde, Dacialıların
ülkesinde ve Karpatlar’da dolaşıp duran V E Orel,
pek çok Türkçe sözü de İslav kaynaklı göstermekte,
Arnavutçadaki birçok İtalyanca, Grekçe, Romence,
Makedonca ve Sırp-Hırvatça sözü de sözlüğüne
almadığını açıkça söylemektedir Sonuçta dış dünyada
değil, yazarın zihninde oluşan ve kendisinin de dediği
gibi “kurgusal” bir sözlük ortaya çıkmış ve yazarın
pek sık kullandığı “Indo-European” sözü çerçevesinde
amacına hizmet etmeğe başlamıştır
“Kurgu”ları bir kıyıya bırakıp “olgu”lara ve
gerçeklere tekrar dönersek, eski bir bölünmeyi temsil
eden Ermeni, Arnavut ve Gürcü dillerini Hint-Avrupa
dil grubuna dahil etmekte bugün büyük güçlükler
yaşanmaktadır Bunun başlıca sebebi ise, Türkçenin bu
dillere etkisinin, sadece sözlük temelinde kalmayıp,
tıpkı güney İslavcası, Bulgarca, Makedonca, Romence ve
Yunancada olduğu gibi, gramer ve söz dizimi düzlemine
de sıçramış olmasıdır
Nitekim Arnavutçadaki Türkçe kaynaklı ek ve yapılar,
birçok yazıya konu olmuştur 1972 yılında, Hasan
Kaleşi, bu konuda monografik bir çalışma yapmış ve
1975 yılında da yukarıda ifade ettiğimiz gibi Norbert
Boretzky, “Arnavutçadaki Türkçe Etkisi” adlı
çalışmasının birinci cildini bu konuya ayırmıştır Bu
çalışmalarda da görüldüğü gibi, Türkçe çokluk eki ile
sıfat ekleri (-li; -siz), kavram eki (-lik), meslek
eki (-çi), eşitlik eki (-çe), küçültme eki (-çik), bu
ekleri taşıyan birçok Türkçe sözün Arnavutçaya
girmesi, Arnavutçanın dil ve düşünce düyasında bir
gramer kategorisi oluşturmuş ve bu ekler, Arnavutça
kelimelere de getirilmiştir






Alıntı Yaparak Cevapla