Yalnız Mesajı Göster

Gerçekçiliğin Türleri

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gerçekçiliğin Türleri




1910) de anılabilir
Eleştirel gerçekçiliğin Rusya'daki gelişimiyse geniş yığınlara yönelik bir özel lik taşımıştır Yazınsal ürünlerin değişik türlerinde gözlemleyebiliriz bunu Niko-lai Gogol'un (1809-1852) taşlama ve yergi üzerine kurulu büyük güldürüsü Müfettiş, toprak köleliğinin egemen olduğu Çarlık Rusya'sına tutulmuş bir ayna ni teliğini taşıyan Ölü Canlar adlı yapıtları eleştirel gerçekçiliğin başarılı örnekleri arasında sayılmaktadır Bu örneklerin yanı başına İvan Aleksandroviç Gonçarov' un (1812-1891) ünlü yapıtı Oblomov'u yerleştirebiliriz Eski Rusya'yı ve Rus insanını belirleyici özellikleriyle yansıtan bir romandır Oblomov Tipleştirme ve yasam çö zümlemesini Gonçarov bütün yönleriyle bu romanında kullanmıştır
Doğayı yansıtmak eleştirel gerçekçiliğe aykırı bir tutum değildir Ne ki doğa insanı bütünleyen, açıklayan bir öğe olmalıdır İvan Turgenyev'in (1818-1883) yapıtlarında doğa ve insan iç içe, şiirsel bir anlatımla verilmiştir Duman ve Bakir Toprak adlı romanlarını bu yönden, Babalar ve Oğullar'da kuşaklar arasındaki ça tışmayı yansıtması yönünden ilginçtir
Çarlık Rusya'sında eleştirel gerçekçiliğin doruk adlarından biri de Lew Nikolayeviç Tolstoy'dur (1828-1910) Hemen hemen köy ve köylülüğü eleştirel bir tutumla yansıtan bir ayna görevini görmüş, Çarlığın çöküşünü yönlendiren ne denleri ayrıntılı bir biçimde romanlarında vurgulamıştır Rus halkını baskı altında tutan, yönetici ve sömürücü güçlere karşı yüreklerinde yeşeren kini, öfkeyi ve tik sintiyi ince bir duyarlıkla algılamıştır Tolstoy G Lukacs'ın belirtimiyle O, "1861′-den 1905′e kadar sürmüş olan köylü ayaklanmasının sanatçısıdır Bütün yaşamı boyunca yazdıklarında, sömürülen köylüler görülür ya da görülmez, ama daima var olan baş oyuncudur"Dünya yazınında önemli bir yer tutan, eleştirel gerçekçi yapıtlar zinciri içinde yer alan Harp ve Sulh, Anna Karanına, Ölümden Sonra Dirilme, İvan Ilyiç'in Ölümü, Hacı Murat gibi yapıtlarında Tolstoy, yaşamın akışını keskin bir gözlem gücüyle değerlendirmiş, yığınlar arasındaki didişmeleri, töresel çürümüşlüklerini köy veköylü dünyasının küçük ayrıntılarını destansı bir dille sergilemiştir
Kimi eleştirmenler ve yazın kuramcıları eleştirel gerçekçilik içinde, gerçek çiliğin ayrı bir türünden söz açarlar Yaşam gerçeğini soldurmadan veren bu tü re "şiirsel gerçekçilik" adını verirler Gerçekçiliğin bu yönüne ağırlık veren yazar ların başında da Anton Çehov'u (1860-1904) gösterirler Eleştirel gerçekçiliğin ana ilkelerine bağlı kalan, yaşamı ayrıntılarıyla yansıtırken kişileri toplumsal çev releri içinde bunaltan, onların yaşamlarını zehirleyen etkenleri olayların yırtıcı lığına sığınmadan göstermiştir Çehov Öykülerinde olsun, Martı, Vanya Dayı, Üç Kızkardeş, Vişne Bahçesi adlı oyunlarında olsun insana Karşı sonsuz bir acıma, onu ezen, tüketen koşullara da yergiyle yaklaşır Yaklaşımını da bir konuşmasında şöyle belirtir:
"Yazar geveze bir kuş değildir hanımefendi Eğer yaşıyorsam, düşünüyor sam, karşı koyuyor, acı çekiyorsam bunların hepsi yazdıklarım içinde yansıları olan şeylerdir Ben size hayatı doğru yani bir sanatçı olarak tanımlayacağım ve o zaman görmediğiniz, şeylere tanık olacaksınız Hayatın normalden ayrıldığını, çe lişmelere düştüğünü bizzat göreceksiniz"
Eleştirel gerçekçiliğin belirleyici özelliklerinden biri de insanın iç dünyasına eğilmesi, bu dünyayı özenli bir çözümleyişten geçirmesidir İnsanın içinde bulunduğu toplumsal çevrenin, onun iç dünyasını nasıl etkilediğini, nasıl biçimlendir diğini yansıtma da diyebiliriz buna Eleştirel gerçekçiliğin bu yönünü en başarılı biçimde uygulayan romancı da Fiodor Mihayloviç Dostoyevski'dir (1822-1881) "İnsan zihninin ve ruhunun anatomisini çıkarıp, insan bilincinin en gizli kalmış bölgelerine uzanmış" bir yazardır Suç ve Ceza, Karamozof Kardeşler, Budala, Ölü Bir Evden Anılar gibi romanlarında insanın toplumsal boyutuyla ruhsal boyu tunu birlikte vermeye çalışmıştır
Eleştirel gerçekçilik XIX yüzyılın ikinci yarısından günümüze değin sürüp gelen bir akımdır Yanıtı az çok değişik olmakla birlikte her yazar büyük ölçüde şu sorunun ardına düşmüştür: İnsanoğlu nasıl bir yaratıktır? Bu soruyu başka so rular İzlemiştir kuşkusuz: İnsan neyi aramaktadır? Onun arayışını engelleyen et kenler nereden kaynaklanmaktadır? Nasıl bir savaş sürüp gitmektedir insanın doğal ve toplumsal çevresinde? İnsanoğlunun bu savaştaki yeri neresidir? Bir ge nellemeye giderek diyebiliriz ki her eleştirel gerçekçi sanatçının yaratısında bu so rulardan birinin ya da birkaçının yanıtı bulunur
Doğalcılık ya da doğalcı gerçekçilik
Eski adlandırımıyla "natüralizm" gerçekçiliğin ayrı bir türü olarak sayılabilir Ne ki kimi yazın kuramcıları ve tarihçileri doğalcılığı başlıbaşma bir akım gibi görmüş ve göstermişlerdir Ancak gerçekçilik nasıl coşumculuğun toprağında boy atıp gelişmişse doğalcı gerçekçilik de (ayrı bir akım olsa bile) gerçekçiliğin topra ğında oluşmuştur Dahası gerçekçi akımın temel ilkeleri olan gözlemleme, neden lere bağlama, akılcı bir yaklaşımla çözümleme, gerçeği çarpıtmadan, işin içine duy guları katmadan yaslanma doğalcılığın ya da doğalcı gerçekçiliğin de ilkeleridir Bunun için doğalcılığı gerçekçiliğin ileri bir aşaması sayarsak yanılmış olmayız
Olguculuk düşüncesi nasıl gerçekçilik akımının oluşumunda önemli bir et ken olmuşsa, doğalcılığın ya da doğalcı gerçekçiliğin oluşumunda da belirlenimcilik önemli bir etken olmuştur Belirlenimciliğin (determinizm) yaslandığı görüş kısa ca şöyle özetlenebilir: Doğa olaylarında aynı nedenler, aynı koşullar altında, aynı sonuçları doğurur Deney yöntemi bu görüşün ürünüdür Bu yöntemi Claude Bernard (1813-1878) uygulamaya koymuş, canlı varlıkların incelemesinde deney leme yönteminden yararlanılabileceğini kanıtlamıştı Zola da (1840-1902) bu yön temin insanın duygusal ve düşünsel yaşamına uygulanabileceğini, yazınsal ürün lerin yaratımında da kullanılacağını savunmuştur Savuncasmı da Deneysel Roman adlı yapıtında açıklamıştır Şöyle ki dış dünyanın nesnel ya da soğukkanlı bir bi çimde yansıtılması yetmez XIX yüzyıl, bilim yüzyılıdır Bilimsel verilerden yarar-lanmak, türlerin başlangıcı öğretisine olduğu kadar, çevrenin insanın kişiliğini belirleyen etki gücü yasasına da bağlı kalmak gerektiğini öne sürmüştür
Doğalcılık, gerçekçilikten hangi yönüyle ayrılır? Tipleştirmeye başvurmama, yaşam çözümlemesinden yeterince yararlanmama Bunun anlamı şudur: Yazar dış dünyayı, yaşamı devingenliği içinde yansıtmaz Belirli koşulların bağlamı İçinde insanı ele alır, onun duygu ve düşünce evrenini yetiştiği doğal ve toplumsal çevrenin etkisi doğrultusunda çizer Daha açıkçası kişiler istençleriyle davrana maz Belirli koşullardır onları yönlendiren Oysa "gerçekçi yöntem, yazara ka rakterin ya da çevresinin en önemli çizgilerini seçip vurgulama, dolayısıyla da bun ların gelişmesindeki eğilimleri anlama ve doğru olarak tanıtma olanağını sağlar"
Emile Zola, doğalcı ya da doğalcı gerçekçiliğin hem kuramcısı hem de işçisidir Nitekim Rougon-Macquart, İkinci İmparatorluk devrindeki bir ailenin toplumsal ve doğal tarihi adlı yirmi ciltlik bir roman dizisinde bir soyun (ırkın) başına gelen, sinir ve kanla ilgili hastalıkların nasıl birbirini izlediğini göstermiştir Bu dizide yer alan Meyhane, Germinal gibi romanlarda içinde bulundukları korkunç ko şulların insanı nasıl hayvanlaştırdığını belirtmeye çalışmıştır
Doğalcı gerçekçilikte betimleme başat anlatım biçimlerinden biridir Ne ki betimleme sınırlı bir anlam içerir Zola, "insanı belirleyen ve tamlayan bir çevre resmi" diye tanımlar betimlemeyi Plastik bir gerçekçiliğe yöneliktir bu tür be timleme Nesnelere çevriklik, ayrıntıları belirli bir noktaya göre düzenleme do ğalcılığın betimleme biçiminde görülen özelliklerdir
Doğalcılığın temel çelişkisi insana bakış açısında düğümlenir Çünkü insan çevrenin biçimlendirdiği bir varlıktır, çevreden gelen etkilerin altındadır Ne ki Çevre üzerinde değiştirici, kendi yazgısını biçimlendirici bir güç taşımaz Toplum sal nedenselliği bir yana atar, biyolojik nedenselliğe ağırlık verir
Doğalcı gerçekçilik toplumsal nedenselliği bir yana attığı için salt yaşananın nesnel bir yansıtımıyla yetinmiştir Siyasal ya da insansal sonuçlar çıkarma, bu çı karımlar üzerinde kimi yorumlara yönelme doğalcı gerçekçiliğin yönteminde yoktur Andığımız yapıtlarında anamalcı düzenin, II İmparatorluk döneminin ya rattığı yaygın yoksulluğu bütün yönleriyle sergilemiştir Emile Zola Buna karşın sergilediği koşulların değişebileceğini göstermemiştir, Çünkü insanın koşulları değiştirme gücü yoktur Doğalcı gerçekçi yaklaşımın ölü noktası burada ortaya çıkıyordu Yaşanılan gerçekler yansıtılıyor, yansıtılan gerçeklerin içinden geleceğe bakılmıyordu
Fransız yazarlarından Alphonse Daudet (1840-1897) de jack adlı romanıyla do ğalcı gerçekçiliğin içinde yer almıştır Anamalcı ve işleyim toplumunun insan üze rindeki acımasız baskısına ayna tutar bu yapıtıyla Daudet Öte yandan Norveçli oyun yazarı Henrik İbsen'i (1828-1906) de doğalcı gerçekçiliğin büyük adları ara sında anabiliriz İnsanı dirimbilim (biyoloji) açısından ele alan, çevre ve soyaçekim yasaları içinde biçimlendiren anlatıma yaslandırmıştır yapıtlarını Sözgelimi Hort laklar adlı oyununda soyaçekim ve çevrenin etki yasasının somutlamasını yapar Şöyle de diyebiliriz: İbsen, bu oyununda Darvvin'in çevrenin baskısı ve karakter lerin oluşumu üzerine söylediklerini sanki kanıtlamak istemiştir Hortlaklar im gesi soyaçekimin yerini alır oyunda Öyle ki oyunun temel kişisi Osvvald'ı sayrılık yoklamasından geçiren doktor şöyle der: "Daha doğumda sende bir kurt ye niği varmış Babaların günahı oğullara geçer
"Doğalcı gerçekçiliğin temel yasalarından biri insanın yazgısını koşulların ve çevrenin çizmiş olmasıdır Bu çevre ve koşullara başkaldırsa da onları değiştiremez Nitekim Oswald'ın annesi Bayan Alving oğlunu bu çevreden uzaklaştırmaya çalı şır Ancak sonuç değişmez Oyunun bir yerinde Bayan Alving çevreyi ve soyaçe-kimi hortlaklarla özdeşleştirerek şunları söyler:
"Hepimizin hortlaklar olduğunu düşünüyorum, rahip efendi Sadece anne lerimizin ve babalarımızın bize bıraktıkları şeylerin içimizde hareket etmesiyle kalmıyor ki Her şey öyle: Bir sürü ölü fikir, hayatsız, eski inançlar Hiçbirinde hayat yok, buna rağmen her yanımızı sarmışlar Bunlardan kurtulamıyoruz bir türlü"
Daha önce de yinelediğimiz gibi, yazınsal akımların birbiriyle uyuşan ya da çe lişen yönleri vardır, Örneğin İbsen ve onun Hortlaklar'ı üzerinde çalışan yazın ku ramcıları salt doğalcı gerçekliğin yasalarını saptamakla kalmamışlar, gerçekçiliğe ve kuralcı gerçekçiliğe (klasisizme) de açık olduğunu söylemişlerdir onun Tıpkı onu izleyen bir başka oyun yazarı August Strinberg (1882-1912) gibi Baba adlı yapıtında doğalcı gerçekçiliğin dokusunu açık seçik görebiliriz Karı koca arasın daki çatışma üzerine temellenen Baba oyunu sanki Darwin'in Türlerin Kökeni adlı yapıtında öne sürdüğü doğal seçme yasasına göre oluşturulmuş gibidir
Zola'nın kuramcısı ve uygulayıcısı olduğu doğalcı gerçekçiliğin doruk adlarından biri de Alman oyun yazarı Gerhardt Hauptmann'dır (1862-1946) Güneş Doğar ken, Dokumacılar, Rose Berna, Güneş Batarken gibi yapıtlarında doğalcı gerçekçi bir güzelduyusal doku içinde ele alınmıştır insan Özellikle Dokumacılar adlı oyunun da Zola'nın Germinol'indeki madencilerin ayaklanmasını anıştıran bir yapı vardır Bu oyunda Hauptmann Zola gibi, bireylerin dramını değil yığınların dramını vur gulamaya çalışır Bu dram çevrenin insanlar üzerindeki yırtıcı baskısından kaynak lanır


Alıntı Yaparak Cevapla