Prof. Dr. Sinsi
|
Gerçekçiliğin Türleri
E Fischer Sanatın Gerekliliği adlı yapıtında anamalcılıkla sanat arasındaki et kileşimi vurgularken sözü doğalcı gerçekçiliğe getirir ve şunları söyler: "Burju va sınıfının yozlaşmasını, halkın yoksulluğunu, emekçi sınıfın direnişini Zola ro manlarında bir çözüm umudu olmadan, silkip atılması gereken bir karabasan gibi anlattı İşte doğalcılığın güçlü ve zayıf yanları korkunç toplumsal koşulların bu nesnel betimlenişinde ve bu koşulların değişebileceğini göstermeme direnişin-dcdir ikiliği burada ortaya çıkmaktadır Belli bir süreden sonra doğalcılığın ya kendini aşarak toplumculuğa dönüşmeye ya da kaderciliğe, simgeciliğe, gizemci liğe, dinciliğe ve tepkiciliğe dönüşüp ortadan kalkmaya karar vermesi gerekir " (s 82-83)
Toplumcu gerçekçilik
Fischer'in bu saptayımı gerçekleşmiş, gerçekçilikte yeni bir aşama başlamış tır Bu, salt kurulu toplumsal düzenin çarpıklıklarını, yozlaşmışlıklarını, eşitsizli ğini yansıtmayı değil; bunlara yol açan düzeni değiştirmeyi de amaçlayan toplumcu gerçekçilik yönsemesidir Bu yönsemeyi bir terime ağdırarak adlandıran, ona toplumcu gerçekçilik adını veren Maksim Gorki (1868-1936) olmuştur Ancak Gorkî'ye gelinceye değin bu yönseme adı konmamış, ilkeleri saptanmamış olsa da bir yöntem olarak yazınsal yaratılarda uygulanmıştır Sözgelimi Fransız roman cısı Anatole France (1884-1924), Tanrılar Susamışlardı, Meleklerin İsyanı  gibi romanlarında toplumdaki çelişmeleri, dengesizlik ve adaletsizlikleri sergilemiş; işçilerin, emekçilerin tarihin akışı içindeki önemini sezdirmeye çalışmıştı Ne ki önemini sezdirmeye çalıştığı bu güçlerin tarihin akışını, toplumun yapısını değiş tirecek gizilgücü taşıdıklarını algılayamamıştı
Toplumcu gerçekçiliğin boyutlanmasında Birinci Dünya Savaşı'yla, onun ar dından gelen Rusya'daki Ekim ihtilali'nin etkisi vardır Anamalcı toplum düzeni nin, yeni bir toplum düzenine dönüştürme sürecini başlatacak düşüncelerin yay gınlaşmasına, bu düşüncelerin yazınsal ürünlerin dokusu içinde yer almasına yol açmıştır Şöyle de denebilir, anamalcı düzenin çok yönlü bir eleştirisini yapma, bu düzenin yerini alacak olan toplumcu (sosyalist) düzeni gösterme eğilimi güç lendi
Toplumcu gerçekçilik Marksist dünya görüşü üzerine oturan, dünyayı ve in sanı bu görüş doğrultusunda algılayan bir yazınsal akımdır Toplumsal çatışmayı ve bu çatışmanın insan üzerindeki etkilerini yansıtır Bu yansıtımın en güzel ör nekleri Gorki'nin çizdiği İnsan manzaralarında görülebilir Anamalcı düzenin yır tıcılığını geleceğe olan inanç ve iyimser bir yaklaşımla öykülerinde ve romanların da sergilemiştir Bunu yaparken insanın hem kendisini hem çevresini değiştire bileceği gerçeğini, kendi yazgısının demircisi olduğu gerçeğini vurgulamıştır İn sana "kendi kendisinin efendisi olabilmesi için" savaşması gerektiğini nedensclli-ğiyle birlikte göstermiştir Anlatımını bu yönde biçimlendirmiş, şiirsel, açık ve yalın, gülümseyen bir temel üzerine oturtmuştur Serseriler, Stepte, Yaşanmış Hi kâyeler adlı öykü yapıtlarında, kendi özyaşamöyküsü üzerine yasladığı Ekmeğimi Kazanırken, Benim Üniversitelerim, Çocukluğum üçlemesinde Gorki'nin, daha doğ rusu toplumcu gerçekçiliğin bu yönü bütün boyutlarıyla görülebilir Ana, Arta-monoralar, Klim Samgin'in Hayatı, Foma   gibi roman türündeki yapıtlarıyla A-yaktakımı Arasında, Küçük Burjuvalar adlı oyunlarında Rusya'daki kentsoylu sınıfın çöküşünü, daha kapsamlı bir deyişle yaşadığı dönemdeki Rusya'nın iç ve dış yapı sını bireşimsel bir yöntemle aydınlatır
Toplumcu gerçekçilik yazında ideolojik boyutun ağır basması, güzelduyusal ve sanatsal yönlerin arka plana atılması demek değildir Tam tersine ideolojik il kelerle güzelduyusal ilkelerin bir kâğıdın iki yüzü gibi ayrılmaz bir biçimde bile şimini içerir Bu yönden yaşamı zenginliklerinden soyarak anlatmaya, şematizme ve şablonculuğa temelde karşıttır İnsanı algılayış ve yansıtış yönünden de böyle dir bu Çünkü insan içinde bulunduğu toplumsal çevrenin ürünü olarak duyan, düşünen, tasarlayan bir varlıktır
Toplumculuğun toprağında boy atıp gelişen bir akımdır toplumcu gerçekçi lik Bu yönden bireyle toplumsal düzen ve yapı arasındaki çatışmayı yansıtma yerine bu çatışmayı ortadan kaldıracak, bireylerin gelişmesine olanak sağlayacak; onları ruhsal ve fiziksel çöküşten, aktöresel yozlaşmadan kurtaracak bir düzeni yansıtmayı amaçlar Bu yönüyle de eleştirel gerçekçilikten ayrılır Eleştirel gerçek çilikte bireyin kendini tüketen koşullara karşı nasıl direndiği, başkaldırdığı gös terilmeye çalışılır Toplumcu gerçekçilikteyse bu bireysel direnti, bu bireysel başkaldırı kitlesel bir genişlik kazanır Kitleler girer romana, oyuna, öyküye Böy-lece yazınsal yaratıların insan dokusu değişir Nitekim Gorki gibi toplumcu ger çekçiliğin işçilerinden ve kuramcılarından biri sayılan Mihail Şolohov (1905-   ) yapıtlarıyla akımın bu yönsemesini somutlamıştır
Mihail Şolohov, Don kazaklarının Birinci Dünya Savaşı'ndaki ve Rus İhtilalin-deki serüvenlerini Ve Durgun Akardı Don adlı yapıtında anlatır Bu uzun soluklu roman, bir savaş romanı olmaktan çok, toplumcu gerçekçiliğin romana uygulan ması gibidir Toplumcu gerçekçiliğin belirleyici özellikleri romanın dokusuna us taca sindirilmiştir Şöyle ki yazar, bu romanında, insanın, eski düzenin kendisine aşıladığı görüş ve düşüncelerden nasıl sıyrıldığını; geçmişin çağdışı kalmış toplum sal ilişkilerinin çöküşünü destansı bir anlatımla yansıtmıştır Kişilerin karakterle rini belirleyen somut koşullar olduğu gibi verilmiştir Ayrıca toplumu ve toplu mun çekirdeği olan ailedeki töreleri eleştirme, bu törelerle romanın kişileri ara sındaki çatışmayı vurgulama, savaşın insanoğluna yüklediği derin acıları gösterme romanın çatısını oluşturan ana boyutlardan biri olmuştur
M Şolohov'un öteki yapıtlarında, Uyandırılmış Toprok'ta, Onlar Vatan İçin Çar-pıştılar'da "sosyalist düzene" geçişin sancıları Marksist bir yaklaşımla çizilir Ro manlara giren yığınlar ülküleştirilmeden, yeni düzene karşı gösterdikleri tepkiler içinde ele alınır ve bunların nasıl bilinçlenmeye ulaştıkları gösterilir Kitlelerin yeni bir bilinçle gelişimidir bu Bu da sanatçının insanın kişiliğindeki yeni ve ile rici yönsemeleri gözlemlemesi, bunları sivriltmeden vermesine bağlıdır Başka türlü söylemek gerekirse toplumcu gerçekçiliğin karakter çizme yöntemiyle ya kından ilgilidir
Toplumcu gerçekçilikte karaktere hangi açılardan bakılır? B Suchkov Ger çekçiliğin Tarihi adlı yapıtında bu soruyu değişik boyutlar içinde değerlendirir ken şunları söyler: "Sosyalist gerçekçilik, karaktere, her şeyden önce çok çeşitli toplumsal etkilerin şekillenmesine yardım ettiği bireysel bir fenomen olarak ba kar Bu bakımdan sosyalist gerçekçilik, eleştirel gerçeklikte görülen karakter kavramını miras olarak alıp geliştirir Ne var ki tam bu noktada bu iki yöntem ara sındaki benzerlik kesilir, çünkü, sosyalist gerçekçilik, kahramanın karakterindeki toplumsal başat' (sosyal dominant'ı) algılar ve açığa koyar; ki burada, bireyin, ha yatın dönüşüme uğratılmasıyla, hayatın tarihsel hareketi ve değişmesiyle, insan ruhundaki tutku, çıkar ve eğilimlerin mücadelesini önceden belirleyen ve koşul landıran etkenlerle ve insanın yaşadığı çağın toplumsal mücadele ve çalışmalarıy la olan bağıntısı yatar Bilinçli historisizm, sosyalist gerçekçi yazarın, karakterde ki toplumsal başatı (dominant'ı), kendi manevi gelişmesinin temel bir etkeni ola rak görmesini sağlar Sosyalist gerçekçi edebiyat, karakterlere büyük bir çoğunluk ve değişkenlik getirmiştir; çünkü, sosyalist gerçekçi edebiyat, yeni toplumsal ilişkilerin kurulması karmaşık sürecini ve kitlelerin yeni toplumsal farkındalığını yansıtabilmiştir Sosyalist gerçekçi edebiyat, birey ile toplum arasındaki eleştirel gerçekçiliğin yapmış olduğundan çok daha karmaşık ilişkilerin bir çözümünü ve araştırılışını temsil eder " (s 286-287)
Toplumcu gerçekçilikte kahraman ülküleştirilmez, içinde bulunduğu top lumsal koşullar ve ilişkiler içinde ele alınır Ancak bu koşullar ve ilişkileri kişi liğini geliştirme yönünde değiştirmeye savaşır Kendi kişisel çıkarını toplumsal çıkarlarla bütünleştirmiş bir kişidir o Terimsel bir adlandırmayla söyleyelim: Olumlu kahramandır "Olumlu kahramanın güzelliği, sadece belirli ideal nitelik-leriyle ortaya çıkmaz, bu niteliklerin iç çatışma ile biçimlenişi, bu niteliklerin pe kişmesini engelleyecek her şeyi alt eden sağlam, ilerici güçlerin ve eğilimlerin za feri ile kahramanın güzelliği anlatıma kavuşur " Öyle ki kahramanın bu gelişim sü reci, okuyucuyu etkileyecek, onun da bu kahraman gibi bir gelişim gösterebile ceği düşüncesi okuyucuda oluşacaktır
Olumlu kahraman yaratma, geleceğin sınıfsız toplumunu sezdirtme toplumcu gerçekçiliğin kuşatımı içinde yer alan özelliklerdir Bu noktada coşumculuğa (ro mantizme) yaklaşır yer yer Ama bu geleneksel coşumculuktan ayrı bir renk taşır Erişilmeyecek bir düşün ardında değildir toplumcu gerçekçilik Geleceğe yönelik, düşle beslenmiş imgeler ve coşkusal öğeler içerdiği içindir ki coşumculuğa yaklaş madan söz edilebilir
Toplumcu gerçekçilik sanata ve yazına nasıl bir işlev yüklemektedir? Tartış ma gündeminde olan bir sorudur bu M Şolohov, Nobel Ödülü konuşmasının bir yerinde bu soruyu getirerek sözü, şunları söyler:
"Okuyucuya namuslu söz söylemek, halka doğruyu anlatmak, gerçeği anlatır ken kimi zaman sert ama her zaman yürekli olmak, insanların yüreğine gelecek adına, kendi güçleri adına, geleceği biçimlendirmedeki yetenekleri adına güçlü inanç salmak Bütün dünyada barış için mücadele etmek ve yazdıkları kanalıyla yazılarının ulaşabileceği her yerde barış savaşçıları yetiştirmek, insanları ilerlemek için duydukları soylu ve doğal isteklerinde birleştirmek Sanat, insanların kafala rını ve yüreklerini etkileyecek büyük güce sahiptir Bir insanın sanatçı tanımına hak kazanması için, bu gücü, insanların ruhunda güzeli yaratmaya yönelmesi, in-sanlığın iyiliğine yöneltmesi gerektiğine inanıyorum "
|