10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Edebiyat-Enteresan Yaşamlar/Can Dündar
Geceyarısıydı
Arabadaydım
Radyo Maydonoz'da Selim gazete köşelerinden internet'e yayılmış bir öyküyü anlatıyordu Kulak kesildim:
"Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine:
'-Bay Winkelman, beyninizde bir ur var Hemen ameliyat olmalısınız'
Yüz hatları gerildi Winkelman'ın:
'-İngiltere'de bu ameliyatı yapabilecek doktor var mı' diye sordu
'-Amerika'da yaşadığınıza göre orada olmanızı öneririm' dedi doktor; 'Zaten sizi ameliyat edebilecek tek operatör olan Charles Wronkow da orada yaşıyor'
Winkelman teşekkür edip ayrıldı Otele giderken derin derin düşünüyor ve yere dökülen yaprakları ayaklarıyla yavaşça itiyordu
Birkaç gün sonra gazeteler tanınmış Amerikalı operatör Charles Wronkow'un İngiltere'de tatilini geçirirken intihar ettiği haberini verdiler
Polis, böyle tanınmış bir doktorun neden 'Winkelman' adı altında, Londra'nın yoksul bir mahallesindeki otelde kaldığını merak ediyordu"

Bu öyküyü dinlediğim gecenin sabahında gazeteler Reve Favaloro'nun intihar haberini duyurmuşlardı
Favaloro, 1967'de bulduğu by-pass yöntemiyle kalp ameliyatlarında bir çığır açan ve milyonlarca hastayı kurtaran Arjantinli cerrahtı Buenos Aires'teki muhteşem villasında kalbine sıktığı tek bir kurşunla son vermişti hayatına  
Milyonların kalbine giden kanalları açan bir insanın, kendi yüreğindeki tıkanmaya deva bulamaması ve sonunda onu kurşunlayarak susturması ne trajik bir final  !
Bütün bir salonu gülmekten kırıp geçirdikten sonra çekildiği makyaj odasında sessizce ağlayan bir palyaço gibi  çevremize yaydığımız ışıktan biz nasiplenemeyiz çoğu zaman 
İnsanın sözü geçmez, gücü yetmez bazen kendine 
En güzel aşk filmlerinde oynayan kadın, alabildiğine mutsuzdur bakarsınız 
Diline doladığı herkesin iç dünyasını kalemiyle didikleyen yazar, kendi içindeki keşmekeşi tariften acizdir
Cemaate iman telkin ederken içten içe Tanrıyı sorgulamaya başlamış bir din adamı kadar çaresiz, kıvranır insan 
Yalnızlık korkusunu bastırmak için ömrü boyunca sayısız kadına tutulmuş bir Kazanova'nın sonunda anavatanı yalnızlığa dönmesi,
  ya da cehennemi bir cephede gün boyu askerlerine cesaret aşılayan kumandanın gece karargahta korkudan titremesi gibi,
  en yakından tanıdığı zaafı, en güvendiği yanına yakıştıramaz insan:
  ve kendini en bildiği yerinden vurur:
Kalpse kalp; beyinse beyin 
  bir kurşunla durur
* * *
Çünkü en beteridir kendiyle savaşanların, kendine yenilmesi 
İnanmadan din adamı olarak kalamazsınız; sevmeden aşık rolü oynayamaz, cesaretsiz savaşamazsınız; beyninizde bir urla beyinlere deva, kalbinizde kanayan bir yarayla kalplere şifa taşıyamazsınız
Bu kuşatmayı yarmak için o "zaaf"larınızı yok etmek zorundasınızdır; çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına 
İnsan, kendine rağmen gider o zaman 
  gençliğinde nice cana kıydığı kılıcının üzerine karnıyla yatıveren yaşlı bir Samuray savaşçısı ya da intihar için artık hükmedemediği tanıdık bir mikrofonu seçen Zeki Müren gibi, ölümü beklemeden onun kollarına koşar
Bazen uluorta, bazen yapayalnız,
  uçsuz bucaksız bir boşluğa akar 
Malum; "uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da senin içine bakar "
Can Dündar
|
|
|