Konu
:
Felsefe-Kadının Mitosu:Feminizm/Selma Ulusoy
Yalnız Mesajı Göster
Felsefe-Kadının Mitosu:Feminizm/Selma Ulusoy
10-24-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
Felsefe-Kadının Mitosu:Feminizm/Selma Ulusoy
LİBERAL FEMİNİZM
Feminist akımlardan en önemlisi ve en çok yankı bulanı Liberal Feminizmdir
Bu akım liberal politikalardan beslenerek kadınların temel hak ve özgürlüklerini kullanmasında devlet müdahaleciliğini reddeder ve kadınlarında erkekler kadar bu hakları kullanabilmesi gerektiğini savunur
Kadınlarla erkekler hayatta sorumlulukları eşit bir biçimde paylaşabilmelidir ve kadınlar kendilerini kamusal alandan soyutlamamalıdır
“Kadınlara ahlaklı bir zevk verici olmayı öğretmek yerine erkeklerle birlikte gereksinimlere boyun eğmeyi öğretin”(Wollstonecraft’tan akt
Saim;2004;83–84)
Genel olarak bu akıma mensup düşünürler kadınları zihniyetgelişimi ve eğitimine vurgu yapmaktadırlar
“En iyi yetişmiş kadınlar kafaları ve ruhları eğitilmiş olanlardır”(Woolf’tan akt
Saim;2004:33)
Bunun dışında eleştirel düşünmenin ve sorgulamanın önemini vurgulamışlardır
Dinin ve geleneklerin kadınları kısıtladığını var oluş alanlarını daralttığını öne sürmektedirler
Liberalist düşüncenin Aydınlanma etkisiyle ortaya çıktığını göz önünde bulunduracak olursak bu iddia pek de şaşırtıcı sayılmaz
Fakat bu akım bundan daha ileri gidememiş ve çok fazla teorik kalmış ve pratik hayatta işlevsellik arz etmemiştir
MARKSİST FEMİNİZM
Bu feminist teori Marx ve Engels’in görüşlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir
Yöntem olarak tarihsel materyalizmi kullanmaktadırlar
Bu akımın mensuplarının dikkat çektiği en önemli nokta kadınların üretim sürecine katılmaları gerektiğidir
Onlar kadınları ev içi alana kendilerini hapsetmekle suçlarlar
Kadınlar üretim sürecine aktifolarak katılmalı ve tüketici kimliğinden vazgeçmelidir
Üretici gücü elinde bulunduran erkekler erklerini bu yolla meşrulaştırırlar
Kadınlar kendilerini ev içi alana hapsederek emeklerine yabancılaşmaktadırlar
Bu yüzden kadınların bilinçlilik durumları geliştirilmelidir çünkü bu bir devrimci praksistir
İlkel komünal dönemde toplum anaerkil bir yapıya sahiptir ve erkekler dış dünyadaki kadınlarda ev içindeki üretim araçlarına sahiptirler
Böyle bir toplumsal işbölümü vardır
“İlkel toplumlarda cins-yaş sınıflandırması olgun erkek ve kadın arasında eşitsizlik yaratmamaktaydı
Cinslerin ikisi de farklı alanlarda olsa bileönem derecesi ayırt edilmeksizin topluma yararlı emek faaliyetlerde bulunmaktaydılar bundan dolayı bir cinsin diğerinin üzerinde egemenlik kurması olanaksızdı”(Smychkova;2006:5)
Fakat daha sonraları erkek ev içindeki ve dışındaki üretim araçlarına sahip olmuştur
FEMİNİZM VE VAROLUŞÇULUK
Bu akımın en önemli teorisyenlerinde biri Simone De Beauvoir’dir
Ona göre toplumlarda kadınlar öteki ya da ensoi durumunda erkekler ise egemen cins ayrıcalıklı ya da poursoi durumundadır
Kadın ancak kendi bedenini ve cinselliğini yadsıyarak var olabilmektedir
Genel olarak tüm kadınlar içten içe erkeklerin aşkın ayrıcalıklarını yadsımakla birlikte onlara boyun eğmek zorunda bırakılmışlardır
Beauvoir hocası Sartre’ın de izinden gider ve var oluş bulantısının yanında bir de kadınlık bulantısı eklendiğini belirtir
Fakat insan her zaman var oluş durumunu sorgulamak zorundadır
Yaşamda bir şeyler üretmek ve doğayı aşmak zorundadır
Ayrıca benliğiyle barışarak özne olma durumuna geçmelidir eğer kadınlar kendilerine özne olma haklarını verirlerse erkeklerde bu durumu kabulleneceklerdir
Beauvoir çözümü kadınları kendi cinsellikleriyle barışmakta görür
“Dünya görülebilmek keşfedilebilmek anlaşılabilmek için bana muhtaçtı
Ben yoksamdünyada yoktu” (Beauvoir’dan akt
Saim;2004:25)
Bunun dışında Beauvoir’ın Freud ile bir hesaplaşması vardır
“Şurası açıktır ki babayı tanrılaştıran kadının yaşam enerjisi değildir… Babanın üstünlüğü toplumsal bir olgudur: ve Freud bunu anlayamamıştır”(Beauvoir;1993:48)
Psikanalitik kuram erkek bilinç tarafından üretilmiştir
Freud’u Oedipus kompleksini ya da libido gibi kavramları kullanırken eril vurgular yapmakla suçlar
Oedipus kompleksi Freud’un psikanalitik kuramının temel tezlerinden biridir
Genel olarak “… Anne babadan karşı cinsten olan sevecen bir bağlanmaya konu iken aynı cinsten olan arzuların gerçekleşmesini engellediği için düşmanca duygulara hedeftir”(Green;1992:27) şeklinde tanımlanabilir
Burada erkek çocuk annesine cinsel istek duyar ve babasını öldürme dürtüsü belirir fakat hadım edilme korkusu ağır bastığından annesine olan ilgisini bastırmak zorunda kalır
Zaten bu kompleksin adı bize eril özseverliği anıştırmaktadır
Genel olarak bu akıma mensup düşünürler alternatif bir kültür inşa etme yoluna gidilmesi gerektiğine işaret etmişlerdir
Bu alternatif kültür ataerkilliğe karşı kurulmalıdır ve erkek cinsini kutsayıcı yapının sert kabuğu kırılmalıdır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul