Yalnız Mesajı Göster

Amazonlar'dan Gelibolu'ya

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Amazonlar'dan Gelibolu'ya




Amazonların güney kısmında 10 milyon hektarlık bir alanı kontrollerinde tutan bazı Kayapo yerlileri maden ve akaju (mobilyacılıkta ve iç dekorasyonunda kullanılan, polisajı kolayca yapılan kıymetli bir ağaç) işletme haklannı yakın zamanda sattılar Uluslararası Yeşil Barış Çevre Koruma Grubu yerli topraklarındaki akaju kesim yasağına uyulması konusunda girişimde bulununca Amazonlar'da özel dar bir kuşak üzerinde yetişen akajuların % 40'ını ellerinde bulunduran Kayapolar'ın tepkisini çekti (5) Görüldüğü gibi, ormanlık bölge sakinlerinin geçim meselesi çok karakteristik bir şekilde kısa vâdedeki kâr ile uzun vâdedeki zarar ikilemi üzerine oturuyor ve çevreci müdahalenin bütün dünyada en fazla zorlandığı problemi de bu teşkil ediyor Burada en önemli husus, bu bölgelerde yaşayan insanların, çevre korumacılığının bazı tuzu kuru grupların fantezisi olmayıp global hayat dengesini ilgilendirdiğine inandırılması ve bu koruma çabalarının onların hayat gerçekleriyle telif edilebilmesidir Çünkü bütün geçimi ve hayatı artık ormana bağlanmış insanların varolma mücadelesi de en az diğerleri kadar ciddiye alınmayı beklemektedir En önemlisi, çevreci endişelerle hazırlanan programların da en az bu insanların hayat gerçekleri kadar gerçekçi olması gerektiğidir

KIYIM

Uydu gözlemleri Amazon ormanlarında kurak dönemde günde ortalama 500 yangın çıkabildiğini ortaya koyuyor (6) Fakat planlı kıyım daha ciddi boyutlarda Meselâ Brezilya Amazonları'nın üçte birini içine alan Para bölgesi 1990 yılına gelindiğinde ormanlarının üçte birini kaybetmişti Kıyım, Brezilya'nın kauçuk merkezi olan Belem ile başkent Brezilya arasında bir otoyol yapılması sebebiyle 1960'h yıllarda başlamıştı Aynı dönemde hükümet hayvancılığı teşvik eder nitelikte fakat üzerinde fazla düşünülmeden hazırlanmış projeleri hayata geçirmiş, buna göre hayvan çiftliği kurmak isteyen herkese maliyetin % 75'ini karşılayan karşılıksız krediler vermişti Ne yazık kî bu projenin tatbiki daha sonra frenlenemeyen bir orman kıyımını de beraberinde getirdi Fakat zarar bununla kalmadı Ağaç kesimi ve yakılması fosfor, azot, potasyum ve diğer elementlerin de büyük ölçüde yok olmasına yol açtı Birkaç yıl sonra otlaklar çok zayıf otlarla kaplı hale geldiğinden hayvanların yeterli beslenmesi artık mümkün olmuyordu 1980'li yıllara gelindiğinde hayvancılık rantabl olmaktan çıkmıştı Genel mâlî kriz hükümetin desteğini çekmesine yol açtı ve yeni bir faaliyet sahası gündemi işgal etti: kereste doğramacılığı Kısa zaman sonra, Güney Amazonlar'ın, yaratılışından bugüne el değmemiş ormanlarının yerinde yeller esiyordu Bu ormanların eski durumuna gelebilmesi için artık 70 yıl beklemek gerekiyor

Brezilya'daki Amazon insan ve Çevre Enstitüsü (IMAZON) kıyıma uğrayan Amazon ormanlarının rehabilitasyon ve reorganizasyonu için yoğun bir faaliyetin içine girmiş durumda Bu çalışmalara Çevre Koruma Fonu gibi uluslararası bazı çevre kuruluşları da katılıyor Fakat çeşitli faktörlerin girift hâle getirdiği problemlerin kısa vadede çözümlenmesi pek kolay gözükmüyor

Meselâ Brezilya dünya genelindeki yıllık kereste tüketiminin hâlen % 5'ini karşılamakla birlikte, Asya'nın rezervleri tükendiği için üretimini arttırmak zorunda***

Bu doğrultuda yapılan proje çalışmalarına gelişmiş ülkelerden katılan ekolojist ve agronomların üzerinde en fazla durdukları husus, kereste üretiminin, kaynakların yenilenebilir özelliği optimum düzeyde korunarak gerçekleştirilmesi ve bunun için gereken işletme tekniklerinin belirlenmesi Buna göre, bir bilgisayar programının yardımıyla ağaçların selektif yöntemle kesilmesi sağlanıyor Yeni ağaç fidelerinin süratli büyümesi için, güneş ışığını engelleyebilecek sarmaşıklar bir plan dahilinde ortadan kaldırılıyor ve bu şekilde, ormanın ilk halini 70 yıl yerine 35 yılda alması bekleniyor Aslında bu kıyımın çok çeşitli sonuçlan var: çünkü nemli ormanlar öncelikle orada yaşayanlar için büyük bir felsefî, ruhî, kültürel , bilimsel ve ekonomik önem arz ediyor Meselâ, Brezilya ormanlarının % 12'sini kaybetmiş durumda fakat bunun karşılığında eline geçen bir şey de yok ve bugün 100 milyar dolarlık bir dış borcun altında eziliyor Halkın çok büyük bir kısmı oldukça fakir ve ülkeye sosyal dengesizlik hâkim Bu gerçekler, Amazon'la ilgilenen çevre uzmanlarının her şeyden önce Amazonlar'ın sakinleriyle işbirliği yapmasını zorunlu kılıyor Bunlar Güney Amerika yerlileri, tabii kauçuk hammaddesi (lateks) üreticileri, hayvancılıkla uğraşanlar, keresteciler, çiftlik sahipleri ve sanayiciler

VE BİZ

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Amazonlar için yapılan kurtarma ve yeniden kazanma çalışmaları Türkiye açısından da önem arz ediyor, dolayısıyla yakından takip edilmeli Çünkü Amazonlar'ın rehabilitasyonu bizim problemlerimizle ilgili parametreleri de içine alan genişlikte, bu konudaki en büyük ve en kapsamlı proje olduğundan aynı yolu kat etmeden bu konudaki kıymetli bilgilere, tecrübelere ulaşmamızı sağlayacak Böylece zaman, işgücü ve maliyet açısından kazançlar getirecek ve problemlere verimliliği ispatlanmış metodlarla yaklaşmamızı, dolayısıyla kısa zamanda önemli mesafe alınmasını sağlayabilecek

Ormanlar öncelikle hayat dengesi için vazgeçilmez unsurlar Bu da onları, samimiyetten yoksun her tür hesap ve endişeden uzak bir anlayışın gereklerine uygun olarak hazırlanacak düşünce ürünü projelerle korumak ve geliştirmeyi gerektiriyor

Nüfusun yarıya yakını köylerde, yani tabiatın içinde yaşıyor fakat ne yazık ki tabiatı benimsemiş, hazmetmiş değilTabiatın şuurunda değil Ormanlık bölgelerde yaşayan köylü yakacak ihtiyacını karşılamanın da ötesinde, sadece birkaç tutam çıra elde etmek için on metrelik koca çam ağacını gözünü kırpmadan deviriyor, çırasını alıyor sonra da ağacı kurtlara bırakıp evine dönüyor Bu şuur noksanlığını, bu hovardalığı, bu şımarıklığı açıklamak, daha doğrusu bunun vicdan hesabını vermek kolay mı? Düşünceler buna nasıl ulaşacak?

GELİBOLU FACİASI

Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı'nda 1994 yazında meydana gelen yangın çok şiddetliydi ve 4420 hektar ormanlık alan ortadan kalktı Hesaplamalar, yanan toplam ağaç sayısının 4 milyonun üzerinde olduğunu gösteriyor 455 saat süren Gelibolu yangınında yaklaşık olarak her 6 saatte, l Hiroşima Bombasına eşdeğer enerji açığa çıkmıştı (8) Yaşadığımız felaketin boyutlarım ortaya koyması bakımından bunlar ürpertici rakamlar Acaba bu yangın, ormanlarımızın, daha kavramsal bir yaklaşımla, ormanların kıymetini anlamamıza yardımcı oldu mu? Yangın sonrası Yarımada'nın manzarasını yansıtan fotoğraflar ülke genelinde bütün okulların, resmî-özel kurumların,şehirlerin ve köylerin merkezî yerlerine yerleştirildi mi? Hepimizin belli bir ders alması için gerekli tanıtım yapıldı mı? Hakkı olduğu halde Gelibolu niçin gereğince medyatize edilmedi? Bu soruların cevabı da en az yangının kendisi kadar iç açıcı değil Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Tuncay Neyişçi'nin de belirttiği gibi, az şey yitirmedik Gelibolu'da: "Gelibolu'da kömüre dönen 4 milyon gencecik kızılcam ağacı, iki yüz bin kişinin bir yıllık oksijen tüketimini üretiyordu ; orada yatan yüz binlerce şehidin üzerindeki toprağı tutuyor, yağan yağmurların suyunu toprağın derinliklerinde depoluyordu" (8)

SONUÇ

Çözüm için yine yuvarlak bir eğitim kavramı ortaya atmak anlam ifade etmiyor Akla gelen ilk çözüm yolu görünümündeki bu klasik sığınma gerçekçi değil İnsanı olayın dışında tutup nasıl eğiteceğiz?

İçinde eğitime de yer verilen ikinci bir yol genel anlamda daha makul ve gerçekçi olabilir O da, insanın tabiatı benimsemesi, kendi malı gibi kabul edip koruması ve derinliğine hissetmesi için mal sahibi yapılmasıdır Bu yolla bizzat olayın içine giren, kendisini olayın dışında görmeyen insanın zaman içinde tabiatı anlaması, tanıması, kıymetini ve vazgeçilmezliğini kavraması beklenir Bu da, daha sağlıklı ve sonuç verici bir süreç olacaktır

Gelibolu'nun acısını yüreğimizde hissettiğimiz gibi Amazonlar'dan da ders almasını bilmeliyiz Onlar tropikal ormanlar olsa da problem temelde aynı Sonuçta, her coğrafya ve iklimin kendi ekosistemi korunmalı ki dünyanın hayatiyeti korunsun

* Ozonun (O3) iki ana oluşum mekanizması söz konusudur: 1) Yoğun otomobil trafiğinin görüldüğü, bol güneş ışığı alan şehirlerde ozon, zemine yakın seviyelerde güneş ışığının etkisiyle çözünür serbest oksijen bırakan azot oksit (N2O) ' den oluşmaktadır Azot oksit ise büyük oranda otomobillerin eksozundan çıkan tam yanmamış gazlardan ileri gelmektedir 2) Ormanların ve çalılıkların yanmasıyla yine zemine yakın seviyelerde gözlenen durumdur Burada azot oksitin kaynağı bitki örtüşüdür

** Bazı bilim adanılan ise, dünya genelindeki tropikal ormanlarda yaşayan sadece hayvan türlerinin sayısını 30 milyon olarak hesaplıyorlar

*** Üretim faaliyetleriyle çevre koruma tedbirlerinin beraberliğini sağlamak çok yerinde olmakla birlikte aslında oldukça gecikmiş bir tavır alışa işaret ediyor Çünkü her yıl Bangladeş ve Hindistan'ı büyük can ve mal kaybına uğratan su baskınları ve seller, aynı gelişmiş ülkelerin Himalaya silsilesindeki ormanlarda yıllar boyu uyguladığı korkunç kıyımın bir neticesi olarak karşımıza çıkıyor

KAYNAKLAR

Economiser la Planete, C Allegre, Edition Fayard Paris, 1990

Le Defi Planetaire, LB Brown, Christopher Flavin ve Sandra Postel,, Saint-Amand Montrond, 1992

Sauver la Föret, Pas â Pas, Veronique Sarano, Caiypso Loğ, No 117, Paris, Novembre 1992

The Tragedy of the Amazon, MA Sayar, Fountain, No 3, Jul-Sep 1993

L'Amazonie en peril, Marguerile Holloway, Pour La Science No 191, September 1993

Systeme Terre, Ichtiaque Rasool, Flammarion, Paris, 1993

Ecologie deş villes, ecologie deş champs, C Ailegre, Edition Fayard, Paris 1994

Orman Yangınları, Tuncay Neyişçi, Bilim ve Teknik, Ekim 1994, sayı 323


Alıntı Yaparak Cevapla