10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Öylesine Hafif Öylesine Uçarı Edebiyat Makaleleri
Öylesine Hafif Öylesine Uçarı Edebiyat Makaleleri
Suların ürpertisine düşüyor aklım Tomurcuk patlıyor yeni baştan Fırtına öncesi baharlara sürgün yüreğim Birazdan ağlayacak günbatımları Sevmek kokusu saracak dört yanı Umut merdiveni göklere uzanacak
Zamanıdır artık  
Dualarım çağıracak giden baharları
Geri dönecek son soluk, rahvan atlar gibi ırgalanan sevdalarım Duman çökecek dağlara Bu bahar başka bahar Birazdan gülün yapraklarına düşecek çiğ damlasına sakladım düşlerimi Eski bir plakta yanık şarkılar söyleyecek sevdaların esrarını
“Rüzgar söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı” diyecek Ahmet Özhan
Yeni baştan sevdalar can çekişecek Hüzün bölecek şarkı aralarını
“Vaz geç söyleme artık, hatırlatma mazideki aşkımızı”  
İnadına yeni baştan hatırlayacak,yeni baştan hüzün gölgeleyecek ruhumuzu
Hüzün her yerde   
Açılmamış düğümlerde, söylenmedik sözlerde
Taze açılmış bir gülün yaprağında, açılmamış bir fanusun içinde
İşte hüzün  
Neşeyi tüllese de  
Hüzün şebneme benzer
Her çiçek bahara açar bilirim Su yürüme mevsimi dayanınca kapıya, bir sancı başlar Mevsim titrer Mevsimler türlü türlü,başka başkadır Herkesin bir mevsimi, baharı vardır Ben günlerimi bir efsunlu fanusun içine koymuşum Her günüm bir mevsim, her gülüşüm bir bahar Her hüznüm bir kıştır
Yağar tozum tozum, yağar inceden inceye
Kendimden kendime sürgünlüğüm  
İçimden içime kırgınlığım  
Hüzün bir sağanak, kabından boşalan Bir bulutun gözlerinden dökülen iki damla yaş  Hüzün yağmurlarıyla ıslanan yüreğimizin tesellisi ey gelmeyen bahar, ey muhayyel yedi iklim  Bilirim ki senin de bir adın hüzünle kundaklı Hüzün bir meltem, bir çiğ damlası, bir ebr-i nisan
Revnakı kendinden gelen ey bahar, hüzün senin de kapını aralar birazdan
Ne de olsa hüzün
Unutma  
Hüzün şebneme benzer
Arsız rüyaların kaçırdığı ey neşem, nispet kokan sözcüklerin ucundaki sevgili, nerde bir mahzun şarkı var,içindesin Menekşelerin moru, lilası, eflatunu, kar oyuklarında can çekişiyor  Duru türküler susmuş Hüznün desenlerini işlediği bu yürek yorgun, parmak izlerini sürdüğüm tüm kapılar, bilinmeze açılmış Başladığım türküyü yarıda kesmek Bitirmek başladığımı  Silmek gözyaşlarını içimdeki çocuğun gözyaşlarını Hüznün damıdığı günü bırakmak geriye
Hanımeli kokan akşamlara ayarlamak yüreğimin taraçalarını
Adı konmamış sızıları bırakmak gizli mahzenlerde  
Kanayan bir yerim vardı görülmeyen  
Duyulmayan, hıçkıran yanımı bırakmak günbatımına Gitmek yeni baştan erik ağaçlarının çiçek açtığı baharlara
Unutma 
Ne de olsa hüzün  
Hüzün şebneme benzer
Damla damla biriken hüzün, alıp götürdü uykularımı Başımıza düşen gül kuruları geçen baharlardan bir izdüşüm  Gönül koyduğumuz hakikatler düşüyor ellerimizden Boşalıyor yüreklerin dehlizleri Her adımda çiğlik Her yeni gün riya ile başlıyor Yalancı saatlerin utancına hükmeden yelkovan umarsız Işığından tanıdığım bir yıldız, asılı durur kuytusunda gökyüzümün En karanlık yüreğe salar saçlarını
En hırçın yanım baş koyar hiçliğin gemisine
Hüzün gelir oturur üşüyen yanımın bahçesine Her dal üşür, her yaprak titreşir Bu yürek başka adıdır şimdi sızının
Eski konakların sıvası dökülür yeni baştan Zaman eskir son soluk Zaman öcünü alır unutulmuşlukların
Tüm notalar hüzün kuşanır
Kim bilir nasıl, nerde o şarkı söylenir Sessizliğin ardına takılır tüm ezgiler
Baharı bekleyen bahçeler hüzün yeşerir
Ne de olsa hüzün  
Hüzün şebneme benzer
Katar katar açan kandil çiçekleri, düşerken hayalime, gülce bakışlı dualar tutar ellerimden Hâtem kisvesi kuşanan gönül kuşu çalar kapımı Mürekkebi kurumuş dillere inat, gelir konar hüzünden örülmüş ülkemin pervazlarına İkindiyi derelere sarkıtan zaman, yüreğimin anahtarını verir ellerime Yüreğimin haritasına yol bulur
Bulutun en âması yağar üstüme
Kıskanç rüzgarlar itekler içimdeki baharın eteklerini
Kaknus kuşu mutluluğun şarkısını çağırır Masal ülkesi çağırır beni uzaktan Yüreğime bin küşayiş oturur Sözsüz bir musikiye durur yüreğim Vefa elbiseleri giyinir Sıcak bir nesimin ellerine değince yüzümüz, pembeler isyan eder yüreğin karasına
Bir step hüznü şemsiye şemsiye yağsa da üzerime  
Bin neyi küllese de   
Hüzün şebneme benzer
Öylesine hafif öylesine uçarı  
|
|
|