Yalnız Mesajı Göster

Montaigne - Denemeler İi

Eski 10-24-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Montaigne - Denemeler İi




VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ

İyi niyetlerin, ölçüsüzce yönetildikleri zaman, insanları çok kötü
sonuçlara götürdüğü oluyor Fransa'yı iç savaşlarda bunaltan bugünkü
çatışmada tutulacak en iyi, en sağlam yol kuşkusuz ülkenin eski
dinini, düzenini sürdüren yoldur Ama bu yolu tutanlar arasında
(çünkü sözünü ettiklerim bu yoldan yararlanıp özel kinlerini
boşaltanlar, cimriliklerini doyuranlar, krallara yaranmak isteyenler
değil, dinlerine gerçekten bağlı olanlar, yurtlarında barışı, güveni
kutsal bir sevgiyle yaşatmak isteyenlerdir), evet bu berikiler arasında
diyorum, birçokları var ki tutkuları yüzünden aklın sınırları dışına
çıkıyorlar, haksız, hoyratça ve çılgınca davranışlara kapılıyorlar
bazen

Dinimizin yasalarla egemen olmaya başladığı ilk zamanlarda, inanç
çabasının birçoklarını her çeşit pagan kitaplarına saldırttığı, bu yüzden
aydın kişileri eşsiz hazinelerden yoksun bıraktığı su götürmez Bence
bu kargaşanın bilimlere ve sanatlara verdiği zarar, barbarların
çıkardığı bütün yangınlardan daha büyük olmuştur Cornelius
Tacitus iyi bir kanıtıdır bunun; çünkü akrabası olan imparator Tacitus
onun kitaplarını özel bir buyrukla bütün kitaplıklara koydurttuğu
halde, bizim inancımıza uymayan birkaç cümle yüzünden bu kitapları
yoketmek isteyenlerin elinden bir teki bile sağlam kurtulamamıştır

Şunu yaptılar: Bizden yana olan bütün imparatorlara hiç çekinmeden
yalan övgüler buldular, bize karşı olanlarınsa her yaptıklarını toptan
lanetlediler dönme adını verdikleri Julianus'a yaptıkları gibi

Aslında eşine az raslanır çok büyük bir insandı o Filozofların
dedikleri içine iyice işlemiş, bütün eylemlerini onlara uydurmaya
çalışmıştı Gerçekten hiçbir erdem yoktur ki onda pek seçkin örnekleri
bulunmasın İffetten yana (ki bütün hayatı bunu açıkça ortaya koyar)
onu İskender'e ve Scipio'ya benzetirler kendisine getirilen çok güzel
tutsak kadınlardan hiçbirini görmek bile istemedi, oysa en diri gençlik
çağındaydı; çünkü Partlar onu öldürdükleri zaman daha otuz bir
yaşındaydı

Adaletine gelince, çatışanları ayrı ayrı dinlemek zahmetine
katlanırdı; üstelik karşısına çıkanların hangi dinden olduklarını
merak edip sorar, ama bizim dinimizden olanlara karşı duyduğu
hasımlık adalet terazisinde hiç de ağır basmazdı

Kendiliğinden birçok iyi yasalar koydu ve öncekilerin aldığı
baçların, vergilerin çoğunu kaldırdı

Yaptıklarını gözleriyle görmüş iki iyi tarihçi var Bunlardan biri,
Marcellinius, tarihinin birçok yerlerinde Julianus'un Hıristiyan
edebiyatçı ve gramercilerin okul ve öğretimlerini yasaklamasını kınar
ve bu yaptığının dile düşmeyip unutulmasını dilediğini söyler

Bizimkilere karşı daha kötü şeyler yapmış olsaydı, bize sevgisi olan
bu tarihçi onları da yazmayı unutmazdı elbet Bu imparator bizlere
karşı sertti doğrusu, ama zalimce düşman değildi Şu hikayeyi
bizimkilerin kendileri anlatır: Julianus bir gün, Galkedonya kenti
çevresinde dolaşırken, oranın piskoposu gözleri kör Marius'a: İsa'ya
hıyanet eden kötü insan; demek cüretinde bulunmuş, buna karşı
İmparator yalnızca: Git, zavallı adam, git, yitirdiğin gözlerine ağla,
demekle yetinmiş, Piskopos da buna şu karşılığı vermiş: İsa'ya
şükrediyorum, senin hayasız yüzünü görmemem için gözlerimi kör
etti Derler ki filozofça bir sabır gösterisi yapıyormuş bunu söylerken
Ne denirse densin, bu olay onun bizlere ettiği söylenen zulümlere
ömek gösterilmez pek Öteki tanık tarihçimiz Eutropius:
Hıristiyanlığın düşmanı, ama hiç kan akıtmayan bir düşmanıydı, der
Adaleti üstüne şunu da söyleyebiliriz ki, gösterdiği bütün sertlik olsa
olsa, imparatorluğunun başlangıcında kendinden önceki imparator
Konstantin'in yolunda gidenlere karşı olmuştur Tok gözlülüğüne
gelince, herhangi bir asker gibi yaşamış ömrü boyunca; barış
zamanında savaşın yoksulluklarına alışmak ister gibi beslemiş
kendisini

Öylesine uyanık kalmış ki her zaman, üçe dörde böldüğü gecenin en
azıymış uykuya verdiği; üst yanını kendi gözüyle ordusunu ve
bekçilerini görmeye ya da okumaya vermiş

Bütün değerleri arasında her türlü edebiyattan anlayışı başta
gelir Derler ki, Büyük İskender yattığı zaman, uyku düşünmesine,
okumasına engel olmasın diye yatağının yanına bir leğen koydurur ve
bir bakır top tutarmış yatak dışına uzanan elinde; uyku bastırdı mı top
parmaklarından leğene düşecek, o da gürültüden uyanacak Julianus
istediğini öyle gergin bir ruhla isterdi ki, şaşılası perhizciliği
dolayısıyla da başı o kadar az dumanlanırdı ki, uyumamak için böyle
yollara başvurmak gereğini duymazdı

Askerlik bilgisine gelince, bir büyük komutanın bütün yetkileri vardı
onda Zaten bütün ömrü savaşlarda geçti, en çok da Fransa'da
Almanlar ve Franklarla savaştı

Tarihte ondan çok serüvenleri olmuş, kendini ondan daha çok
gösterme fırsatı bulmuş adam azdır

Ölümü Epaminondas'ınkine benzer: Bir okla vurulur, oku kendi
eliyle çıkarmaya çalışır ve çıkaracakken eli kesilip tutamaz olur O
halinde, askerlerini coşturmak için kapışma yerine götürülmesini ister
askerleri savaşı yiğitçe onsuz sürdürürler, gece iki orduyu ayırıncaya
kadar Felsefe ona hayatı ve insan durumlarını küçümsemeyi
öğretmişti Ruhların ölmezliğine de sağlam bir inancı vardı
Din konusunda, tutumu toptan bozuktu Bizim dinimizi
bıraktığı için dönme demişler kendisine; oysa benim aklıma
daha yakın gelen, Hıristiyanlığı zaten içtenlikle benimsememiş,
yasaların hatırı için ve imparatorluğu avucuna alıncaya kadar
benimser görünmüş olmasıdır Kendi dininde öylesine kör
inançları vardı ki, çağında kendi dindaşları bile alay ediyorlardı
onunla: Partları yenseydi kurban kesmekten öküzlerin neslini
kuruturdu, diyorlardı Kahinlik bilgisine de kaptırmış kendini Her
çeşit fal belirtilerine önem veriyormuş Ölürken tanrılara şükretmiş
kendisini habersiz öldürmek istemediler, öleceği yeri ve saati çok
önceden bildirdiler, onu şanı onuru içinde yiğitçe ölmeye değer
gördüler diye Marcus Brutus gibi o da önce Galya'da, sonra İran'da
ölümüne yakın garip görüntülerle karşılaşmıştı

Vurulduğu zaman sözde: Beni yendin, Nazaretli (İsa), ya da: Gözün
aydın, Nazaretli, demişmiş Demiş olsaydı, orduda yanında bulunmuş,
ölümü sırasında her yaptığını, her söylediğini izlemiş olan benim tanık
tarihçiler unutmazdı bunu ve buna benzer başka uydurmaları

Asıl konumuza dönelim: Marcellinus der ki, o içinden hep pagandı,
ama askerlerinin çoğu Hıristiyan olduğu için açığa vurmuyordu bunu
Sonunda kendini yeterince güçlü bulunca tanrıların tapınaklarını
açtırdı ve putlara tapılması için elinden geleni yaptı Yaptıklarından
biri de şu oldu: Konstantinopolis'de Hıristiyan kilisesinin başındakiler
arasında çatışmalar yüzünden halkın birbirinden koptuğunu görünce
sarayına çağırdı onları, halkı birbirine düşürmelerine çattı, buna son
vermelerini, herkesin kendi inancına korkusuzca bağlı kalabilmesi
gerektiğini söyledi Titizlikle istediği bu vicdan özgürlüğünün
ayrılmaları, bölünmeleri daha artıracağını ve böylece halkın kendisine
karşı birlik olmasını önleyeceğini umuyordu; çünkü kimi
Hıristiyanların zalimliğini görerek dünyada insana insan kadar kötülük
edebilecek hiçbir hayvan olmadığını anlamıştı

Söylemek istediği buydu aşağı yukarı İşin düşündürücü yanı şudur
ki; İmparator Julianus'un halk arasında anlaşmazlığı körüklemek için
başvurduğu vicdan özgürlüğünü bizim krallarımız iç savaşı
söndürmekte kullanıyorlar şimdi Bir bakıma denebilir ki,
tarafları inançlarını sürdürmekte serbest bırakmak, ayrılığı yaymak
geliştirmek, hiçbir sınırla, yasa engeliyle dizginlenmediği için
büsbütün artırmak olur Bir bakıma da denebilir ki tarafları inançlarını
yürütmekte alabildiğine serbest bırakırsak, kolaylık ve rahatlık onları
yumuşatır, gevşetir azlığın, yeniliğin, zorunluğun sivrilttiği dürtü
körletilmiş olur Ama ben, krallarımızın dindarlık onuruna saygıyla,
daha çok şuna inanıyorum ki, istediklerini yapmadıkları için,
yapabildiklerini ister göründüler (Kitap 2, bölüm 20)

Ben derim ki erkekler ve dişiler aynı kalıptan çıkmadır eğitim ve
gelenekler dışında, büyük bir ayrılık yoktur aralarında (Kitap 3,
bölüm 5)






Alıntı Yaparak Cevapla