10-24-2012
|
#6
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)
ALBAY : Bak kızım seni gözüm tuttu Yeni bir hizmet teklif etsem kabul eder misin?
ŞEFİKA : Nasıl bir hizmet emredeceksiniz?
ALBAY : Cephe komutanlığının bazı elemanlara ihtiyacı var Ancak bu hizmeti kabul ettiğin takdirde devamlı olarak cephe komutanlığı karargâhında kalman lazım Bu yönde bir engelin var mı?
ŞEFİKA : Benim için askerlik hizmetinde hiçbir istisna yok Kendimi vatan ve orduya adamış bulunuyorum Neyi emrederseniz yaparım Hatta memnun olurum
ALBAY : O halde dinle beni Seni Garp Cephesi istihbarat dairesinde vazifelendirmeye çalışacağım Orada senin gibi çalışkan, tahsilli ve becerekli kadın elemanlara ihtiyaç var Ümit ederim ki teşebbüs ve tavsiyem iyi netice verecektir
ŞEFİKA : Nasıl emrederseniz  
ALBAY : Merkezde ve göz önünde çalışmak elbette ki senin için faydalı olur Bununla beraber ordu için çalışman da daha ziyade kıymetlenmiş sayılır Şimdiki hizmetini bir başka bacımız pekâlâ becerir, sen de karargâhta bir gediği doldurmuş bulunursun
ŞEFİKA : Albayım, benimle birlikte kağnı kolunda çalışan bir genç var İstanbul'dan tanırım kendisini, abla kardeş gibiyiz O da benimle çalışabilirse çok memnun olurum
ALBAY : Onunla da ön konuşma yapmam lazım o halde Münasip bulursam olur Şefika Hanım Şimdi işinizin başına dönün Yakın zamanda çağıracağız sizi
ŞEFİKA : Emredersiniz albayım
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
DAKTİLO SESİ
ALBAY : Rapor daha bitmedi mi Şefika Hanım
EFEKT : DAKTİLODAN ÇIKAN KAĞIT SESİ
ŞEFİKA : Bitirdim albayım, buyurun
ALBAY : Hıımm! Güzel  Hiç hata yok gibi görünüyor, aferin kızım Karagâha geldiğinden beri işlerimiz yoluna girdi Bu vatanın senin gibi çalışkan evlatlara ihtiyacı var
ŞEFİKA : Sağolun efendim  Albayım bugün biraz canınız sıkkın gibi görünüyor Yoksa cepheden kötü haberler mi aldınız?
ALBAY : Cepheden değil, İstanbul'dan kötü bir haber aldım Şefika Hanım İngilizler İstanbul'da yüz elli Türk münevverini tutuklamış, ertesi günü de İstanbul'un resmen işgaline karar vermişler
ŞEFİKA : Zaten işgal edilmiş gibiydi albayım Her tarafta idare onların elinde değil miydi?
ALBAY : Ama şimdi resmiyet kazandı Alçaklar, Şehzadebaşı karakolunu basarak uyuyan erleri şehit etmişler Telgrafçı o gün olup biteni Ankara'da Mustafa Kemal Paşa'ya bildirmiş
ŞEFİKA : Paşa ne yapmış albayım?
ALBAY : Bu işgali protesto için yabancı devletlerin temsilcilerine, hariciye nazırlarına, meclislerine protesto yazısı göndermiş
EFEKT : KAPI VURULUR
ALBAY : Gir!
EFEKT : KAPI AÇILIR/KAPANIR
İZZET : Albayım bir telgraf var!
ALBAY : Ver bakalım İzzet (Mırıltılarla okur )
ALBAY : Bu iyi haber çocuklar 12 kolordu komutanı Fahrettin Bey, Ankara'ya gelip Mustafa Kemal Paşa'yla görüşmüş Artık o da bundan böyle İstanbul hükümetinden emir almayacakmış Gidip bunu diğer arkadaşlara da müjdeleyeyim
EFEKT : AYAK SESLERİ UZAKLAŞIR
İZZET : Nasılsın Şefika Abla, albayımın yanında soramadım
ŞEFİKA : Nasıl olayım İzzet  Memduh Bey'e burada olduğumuzu haber verebilsem iyi olacağım Kendisiyle kağnı kolundan bu yana haberleşemedik
İZZET : Evet, en son Gönen'deki Anzavur ayaklanmasını bastırmak için yollandığını biliyoruz
ŞEFİKA : Aklıma kötü şeyler geliyor İzzet
İZZET : Eğer şehit olsaydı, haberi gelirdi abla Boş yere kuruntu yapma
ŞEFİKA : Bu kargaşada kimin nerede öleceği belli mi İzzet? Düşmanların her biri bir yandan vurmaya başladı, bir de bunu fırsat bilip ayaklananlar var
İZZET : Şeyhülislamın fetvasından haberin var mı? Ben de bugün öğrendim
ŞEFİKA : Ne diyor?
İZZET : Millî kuvvetlerin kafir olduğunu, katletmenin vacip olduğunu söylemiş
ŞEFİKA : Aman Allah'ım! Bu millet kime inanacağını şaşırmış durumdadır o halde
İZZET : Şaşırmaz mı? İngiliz uçakları dağa taşa bu yazılardan atıyormuş Fetvaya inanıp askerden kaçanlar oluyormuş
ŞEFİKA : Allah'ım sen yardım et bize
EFEKT : BİTİŞ MÜZİĞİ
III BÖLÜMÜN SONU
IV BÖLÜM
KİŞİLER
ŞEFİKA
İZZET
ALBAY
ASKER (20 yaşlarında)
YÜZBAŞI (30-35 yaşlarında)
SAMİ (30 yaşlarında)
ZÜHRE (30 yaşlarında)
MEMDUH
ÖZET
ŞEFİKA : Ben Şefika Türk tarihinin en kara günleri yaşanırken İstanbul'daydım Komşumuz Üsteğmen Memduh Bey, manevi kardeşim saydığım İzzet ve bir grup vatansever insanla millî kuvvetlerde yer almak için Anadolu'ya geçtik Memduh Bey'le söze dökülmemiş bir gönül bağımız var Hislerimizi konuşmak için vatanımızın bu içler acısı halinin sona ermesini bekliyoruz Vatanımız o derece kuşatılmış ki belki de o günler hiç gelmeyecek diye korkuyorum Anadolu'ya geçtikten sonra Memduh Bey'le yollarımız ayrıldı O, çeşitli ayaklanmaları bastırmak için vazifeden vazifeye koşturuyordu Ben ve İzzet kardeş kağnı kollarındaki sevkiyatla ilgileniyorduk Memduh Bey'den uzun süre haber alamadık Kağnı kollarından sonra İzzet kardeşimle Garp Cephesi istihbarat dairesinde çalışmaya başladık Vatan toprakları üzerinde bazen iyi bazen kötü haberler dolaşıyordu Millî kuvvetlerimize bir darbe de Şeyhülisylamın fetvasından geldi Fetvaya göre milli kuvvetlerin katli vacipti
EFEKT : GİRİŞ MÜZİĞİ
İZZET : Şefika Abla, komutan sizi çağııyor
ŞEFİKA : Nerede, odasında mı İzzet?
İZZET : Evet abla, zannediyorum önemli bir vazife var Albayım çok heyecanlı görünüyordu
ŞEFİKA : Tamam şimdi gidiyorum İzzet
İZZET : Abla, eğer yeni bir vazife varsa n'olur benim için de ricada bulun
ŞEFİKA : (GÜLEREK) Yine emanetini yalnız bırakmak istemiyorsun ha?
İZZET : Hem o, hem de babam rüyalarıma girmeye başladı Şefika Abla Bu düşmanlar ne zaman kovulacak, diye soruyor bana
ŞEFİKA : Yakındır inşallah  
İZZET : En ön saflarda yer almak istiyorum ben Bu işgal devam ettikçe ne benim ruhum huzur bulur ne de babamın
ŞEFİKA : Peki İzzet söylerim bunu albaya
EFEKT : UZAKLAŞAN AYAK SESLERİ
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ KAPININ ÇALINMASI
ALBAY : (UZAKTAN) Buyurun!
EFEKT : KAPININ AÇILIP KAPANMASI
ŞEFİKA : Beni emretmişsiniz albayım
ALBAY : Gel Şefika Hanım, ayakta durma otur şöyle
ŞEFİKA : Sağolun albayım
ALBAY : Kızım, ordu ve millet senden yeni ve çok önemli bir hizmet bekliyor Bu vazifeye seni çok düşündükten sonra ben seçtim
ŞEFİKA : Nasıl emrederseniz albayım
ALBAY : Başarı kazandığın zaman vatanın kurtuluşu yolunda gönüllü bir asker olarak bugüne kadar yaptığın işlerin değeri ile ölçülemeyecek üstünlükte hizmet etmiş olacaksın
ŞEFİKA : Böyle bir hizmetten bahtiyarlık duyarım albayım
ALBAY : Bir subay yarın sana kapalı bir zarf verecek Onu okuyacak kimseye tek kelime söylemeden isteneni yapmak için buradan ayrılacaksın Şimdiden söylemeliyim ki vazife çok gizlidir ve ifşası idam cezasını gerektirir Ayrıca bu vazife için burada yaşayan köylü kadınların kıyafetlerine benzer bir kıyafet bulacağız sana Kabul ediyor musun?
ŞEFİKA : Ne emrederseniz yapmaya hazrım albayım Yalnız benim de bir arzum var İzzet kardeşimi de benimle birlikte vazifelendirmenizde bir mahsur var mıdır?
ALBAY : (GÜLEREK) Vallahi aranızdaki bu bağ anlaşılır gibi değil Şefika Hanım Ona vazife versem sizi istiyor, size vazife versem onu istiyorsunuz Öz kardeşlerde bile böyle bir bağ bulunmaz
ŞEFİKA : O çocuğun kimsesi yoktur albayım Ona karşı bir mesuliyet hissi var içimde Bir abla, bir anne şefkatiyle bağlandım ona
ALBAY : Tamam kızım belki böylesi daha münasip olur Haydi şimdi gidebilirsin Allah muvaffak etsin
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
YANAN ATEŞİN ÇITIRTILARI /FONDA
İZZET : Gece vakti bu ateşi neden yaktın abla?  Dur ne yapıyorsun? Yakacaksın kıyafetleri Zaten zor buldum o köy elbiselerini
ŞEFİKA : Yakmıyorum İzzet Ne olur ne olmaz tifüsten ölmeyelim Buna Anadolu biçimi "etüv" denir Elbiselerde belki mikrop vardır, alevler bunları kırar
İZZET : Nereden bileyim abla ateşe atıyorsun sandım
ŞEFİKA : Hadi sen de aynı benim yaptığım gibi kor ateşine tut kendi elbiseni Ben gidip giyineyim
EFEKT : UZAKLAŞAN AYAK SESLERİ
ASKER : Ne yapıyorsun gece vakti İzzet kardeş? Açlıktan elbise kebabı mı yapıp yiyeceksin?
İZZET : (GÜLER) Belki o günler de gelir Ama bunları yemeyeceğim Tifüsten ölen bir köylü vardı, elbislerindeki mikropları kırmak için böyle yapıyorum Sonra sahiplerine teslim edeceğim komutanın emri
ASKER : Sen eskiden askerlerin çarıklarını yediklerini duymuş muydun? Babam böyle bir şey yaşamış
İZZET : Nerelisin sen?
ASKER : Kırşehirli'yim Babam askerden dönünce anlatmıştı da inanmaz inanmaz dinlemiştim Masal gibi gelmişti, daha çocuktum tabii Annem, ablam ağlamıştı o anlattıkça Şimdi bile anlatsa hepsinin gözü dolar
İZZET : Nasıl yemişler çarıkları?
ASKER : Gülmek yok ha!  
İZZET : Yok gülmem, anlat sen
DEVAMI VAR
|
|
|
|