Yalnız Mesajı Göster

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)

Eski 10-24-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)




ASKER : Sana böyle diyorum ya, bakma, bazen ben de gülüyorum Ama düşündükçe açlık belasına gülünmez, ağlanır diyorum
İZZET : İyice merak ettim şu çarıkları? Anlat artık
ASKER : Bunların taburunda hiç yiyecek kalmamış Açlıktan adım atamaz hale gelmişler Sonra birinin aklına gelmiş Atmışlar kaynar suyun içine çarıkları Pişirip yemişler Babamın anlattığına göre kötü değilmiş tadı, et gibi lezzetliymiş
İZZET : Kötü günlermiş
ASKER : Neyse ki şimdi her köy, askerini beslemek için erzak vermekten kaçınmıyor Onların da fazla bir şeyi yok ya Olanı veriyorlar işte Sahi bu kıyafeti köye mi götüreceksin? Yoksa gizli bir vazife için lazım mı oldu?
İZZET : (BOCALAYARAK) Şey Yok canım, dedim ya tifüs salgınının önüne geçmek için yapıyoruz Bu kıyafetlerin sahibi tifüsten ölmüş Ailesi için ne kadar kıymetlidir bu kıyafetler, hatıra olarak saklarlar Bari onlara bulaşmasın diye yapıyorum
ASKER : İyi iyi yap bakalım Ben anlamam bu işlerden Nöbet vaktim geldi, gideyim ben
İZZET : Hayırlı nöbetler Kırşehirli
EFEKT : AYAK SESLERİ UZAKLAŞIR
EFEKT : ÇALILAR HIŞIRDAR
İZZET : Sen misin Şefika Abla? Niçin saklanıyordun çalıların ardında
ŞEFİKA : Beni bu kıyafetle görürlerse olmaz Bak nasıl olmuşum, yakışmış mı?
İZZET : Biraz eski püskü, ama yine de güzel görünüyorsun Şefika Abla
ŞEFİKA : Bayrama gitmiyoruz ya İzzet, tabii eski püskü olacak ki kimse bizden kuşkulanmasın Az önce yanındaki askere ağzından bir şeyler kaçıracaksın diye ödüm koptu Unutma çok önemli bir vazife verecekler bize
İZZET : Öyle merak ediyorum ki Bu kadar gizli yürüttüklerine göre çok mühim olmalı
ŞEFİKA : Askerlik bu işte Meraktan çatlasan da yapacağın bir şey yok Disiplin ve mutlak itaat ruhuna uygun olarak o dakikayı beklemek zorundayız
İZZET : Biri geliyor Şefika Abla, sen yine saklan çalıların arkasına Hadi çabuk, seni bu kıyafetle görmesin
EFEKT : ÇALILARIN HIŞIRTISI
EFEKT : AYAK SESLERİ
YüZBAŞI : Şefika Hanım'a refakat edecek kişi sen misin delikanlı?
İZZET : Evet yüzbaşım!
YÜZBAŞI : Adın İzzet mi?
İZZET : Evet yüzbaşım!
YÜZBAŞI : Şefika Hanım nerede peki? Kendisine verilecek bir emanet var
EFEKT : ÇALILARIN HIŞIRDAMASI
ŞEFİKA : Buyurun yüzbaşım ben Şefika
YÜZBAŞI : Gizleniyor muydunuz?
ŞEFİKA : Evet yüzbaşım, bu kıyafetle karargâh içinde dolaşmam pek doğru olmaz diye düşündüm
YÜZBAŞI : Aferin! Vazifenizi ne kadar ciddiye aldığınız belli Bu zarfı alın, içindekileri okuyup hemen harekete geçin Albayım sizi daha önce bazı husularda uyarmıştır Benim tekrar etmeme lüzum var mı Şefika Hanım?
ŞEFİKA : Hayır yüzbaşım Aldığımız vazifeyi eksiksiz yapacağımıza İzzet kardeşim de ben de namusumuz üzerine söz veriyoruz
YÜZBAŞI : Allah yardımcınız olsun!
EFEKT GEÇİŞ MÜZİĞİ
AĞUSTOS BÖCEKLERİ
İZZET : Sabaha kadar yürüyecek miyiz Şefika Abla?
ŞEFİKA : En emniyetlisi bu İzzet Yoruldun mu? İstersen biraz oturalım
İZZET : Yorulmadım, iki gün hiç durmadan yürüyebilirim
ŞEFİKA : Gördün mü kağnı kolunda çalışmak şimdi ne kadar çok işimize yaradı Bu yolları, yol üsündeki köyleri avucumuzun içi gibi biliyoruz
İZZET : İstesem haritasını bile çizebilirim
ŞEFİKA : Bırak onu coğrafyacılar yapsın İstanbul'a döndüğümüzde sen güzel şiirler yazacaksın İzzet Anadolu'nun içindeki şerefli kavgayı yazacaksın Yokluk içindeki köylülerin askerlerle ekmeklerini bölüşmesini yazacaksın İlk kitabını bastırmak için ben elimden geleni yapacağım, en ünlü şairlerle görüşeceğim senin çin
İZZET : Ben kitabımın adını buldum Şefika Abla: Anadolu Ateşi
ŞEFİKA : Anadolu Ateşi mi? Demek parolayı kullanacaksın Çok iyi bir fikir
İZZET : Anadolu Ateşi Biz de ateşin kıvılcımlarındanız
ŞEFİKA : Bizim gibi binlerce kıvılcım var şu anda Anadolu'da
İZZET : Ve bu kıvılcımları bir araya getirip büyük, yakıcı, kavurucu bir ateşe dönüştüren Mustafa Kemal Paşa'mız var Bir gün onunla karşılaşmak nasip olur mu Şefika Abla?
ŞEFİKA : Nasip olur inşallah Ama yüzünü göremesek de onunla aynı idealde buluşmanın verdiği şeref yeter bize İzzet
İZZET : Bir de şu mandacılar olmasa Onlar milletin kafasını karıştırıyor Başka bir millete sırtımızı dayayarak nereye kadar gidebiliriz?
ŞEFİKA : Hata yaptıklarını yakında anlarlar İzzet Bu milletin desteğe ve morale ihtiyacı var Mustafa Kemal Paşa milletin benliğini güçlendirdi İçlerindeki kuvveti ortaya çıkardı Bu saatten sonra geriye dönüş olmaz Biz büyük bir milletiz ve yakında bütün dünyaya ispatlayacağız Ben buna kalpten inanıyorum
İZZET : İnsan senin yanındayken kendini iki kat güçlü hissediyor Şefika Abla
ŞEFİKA : Teşekkür ederim İzzet Hadi bakalım gevezelik edip adımlarımızı yavaşlattık, biraz hızlanalım az kaldı değirmene
İZZET : Değirmende üç kişi var değil mi bizi bekleyen?
ŞEFİKA : Bir yüzbaşıyla iki de gönüllü Gönüllülerden biri hanımmış
İZZET : Buna sevinmişsindir abla Hanımların da kendi aralarında konuşup dertleşmeye ihtiyaçları vardır
ŞEFİKA : Savaş zamanı birbirimize yemek tarifleri verip el işi mi göstereceğiz İzzet? Bazen tuhaf oluyorsun?
İZZET : Hayır abla öyle demek istemedim Mesela gönül meselesi olabilir Memduh Ağabey'den uzun zamandır haber alamıyoruz, ama sen bana hiç kalbindeki acıdan bahsetmiyorsun
ŞEFİKA : Seni de durduk yerde üzmek istemem İzzet Hem sen aşk acılarını anlayabilecek yaşta değilsin
iZZET : (SİTEMLİ) Öyle mi abla? Benim aşk acım seninkinin iki katı İstanbul'da benim de yolumu gözleyen biri var
ŞEFİKA : (SEVİNÇLE) Ne güzel! Yolunu bekliyorsa niçin benim derdimin iki katı oluyormuş senin derdin?
İZZET : İki katı, çünkü bir Rum kızını seviyorum
ŞEFİKA : (ŞAŞKIN) Bir Rum kızı mı? O da seviyor mu seni?
İZZET : Belki benden bile fazla Sofiya'yla çocukluktan bu yana gelen bir arkadaşlığımız vardı Komşuyduk onlarla Birbirimizin evine girer çıkar, sık sık aynı sofralarda yemek yerdik Babam öldürüldüğünde belki benden daha fazla üzüntü duydu Zavallı babam, gelin kızım Safiye diye severdi onu Adını değiştirip söylememize hiç kızmazdı Sofiya
ŞEFİKA : Bu savaşta karşı karşıya kalmışsınız Ama İzzet, unutma ki halklar düşman olmaz birbirine Savaş kararı alan halk değildir, hükûmetlerin hatasını aşıklar da çekmek zorunda ne yazık ki
İZZET : Benimle birlikte Anadolu'ya geçmek için çok yalvardı Bizim davamıza inanıyor, hürmet ediyordu Ben ona güveniyordum, ama diğer insanlar milliyetine bakıp itimad göstermezlerdi Söylesene abla yanımda bir Rum kızı varken Yunanlılara karşı nasıl savaşabilirim?
ŞEFİKA : Peki ona karşı hislerinde bir değişme oldu mu?
İZZET : Bilmiyorum, İstanbul'a döndüğümde karar verebilirim ancak Şu an hiçbir şey düşünemiyorum Özellikle Rum köylerinin Türk köylerine yaptığı baskınları işittikçe Sofiya geliyor gözlerimin önüne Onu sevmeyi vatana ihanetmiş gibi görüyorum
ŞEFİKA : Her şey değişecektir İzzet Vatan kurtulduğunda yabancı halklarla birbirimizi sevmeyi yeniden öğreniriz
EFEKT : KISA MÜZİK
SAMİ : Hey! Kim var orda?
İZZET : Değirmene gelmişiz bile Şefika Abla Seslenen nöbetçi olmalı
SAMİ : Çabuk tanıtın kendinizi, kimsiniz?
ŞEFİKA : Biz Anadolu Ateşiyiz
SAMİ : Hoşgeldiniz bacım Biz de sizi bekliyorduk Ben gönüllülerden Sami
ŞEFİKA : Memnun oldum Sami kardeş, ben de Şefika
İZZET : Merhaba Ben İzzet
SAMİ : Hoş gelmişsin İzzet kardeş Çok yorulmuş görünüyorsunuz
İZZET : Bütün gece yürüdük
SAMİ : İçeriye buyurun, hanımım Zühre size yiyecek bir şeyler hazırladı Ben burada kalıp nöbete devam edeceğim Yüzbaşı Memduh Bey biraz sonra uyanır onunla da tanışırsınız
ŞEFİKA : (ŞAŞKINLIKLA) Yüzbaşı Memduh Bey mi? Sakın bizim Memduh Bey olmasın İzzet?
İZZET : Ama Memduh Ağabey üsteğmendi
ŞEFİKA : Terfi etmiştir
İZZET : Aman abla bu kadar kısa sürede mi?
SAMİ : Sizin tanıdığınız Memduh Bey'le aynı kişi olabilir Çünkü kendisi cephede ve isyan bastırmakta çok faydalı olduğundan mükaafat olarak zamanından önce terfi ettirilmiş
ŞEFİKA : Kendisini ne zaman görebiliriz Sami Bey
SAMİ : Bir saate kadar uyanmış olur, bu arada siz de dinlenir bir şeyler yersiniz
EFEKT : KISA MÜZİK
İZZET : Ne güzel yiyecekler hazırlamışsınız Zühre Abla
ZÜHRE : Afiyet olsun İzzet kardeş
ŞEFİKA : Ne gibi bir vazifemiz var Zühre Hanım, sizin bilginiz var mı?
ZÜHRE : Ben de sizler kadar biliyorum Yüzbaşı açıklama yapmak için ekibin tamamlanmasını bekliyordu Şefika Hanım
İZZET : Nerede uyuyor acaba? Kendisini görebilir miyiz?
ZÜHRE : Yan odada, ama o uyurken girmeniz doğru olur mu?
ŞEFİKA : Biz kendisinin İstanbul'dan bir ahbabımız olduğunu zannediyoruz da onun için Zühre Hanım
İZZET : Eğer oysa uyuyor da olsa öperek uyandıracağım
ZÜHRE : Ya o değilse, kapısını açtığımız için kızarsa
ŞEFİKA : O kadar sert mi yüzbaşı? Benim tanıdığım Memduh bey çok mülayim bir yaratılıştaydı
İZZET : Belki harp onu değiştirmiştir Şefika Abla
ŞEFİKA : En iyisi bekleyelim, Zühre Bacı'mız da zor durumda kalmasın
EFEKT : KAPI GICIRDAYARAK AÇILIR
MEMDUH : (UYKULU) Ekip tamamlandı galiba Hoşgeldiniz (ŞAŞKIN) Şefika Şefika ne işin var burada? İzzet sen de mi geldin?
ŞEFİKA : Biziz ya

DEVAMI VAR






Alıntı Yaparak Cevapla