|
Prof. Dr. Sinsi
|
Anadolu Ateşi (Miyase Sertbarut)
İZZET : (İÇ SES) Demek cephanelerinden bir kısmını burada saklıyorlar Ama sekiz saniye sonra hiçbir şey kalmayacak Nöbetçiler bu köşeden beni göremezler Şansa bak! Pencere açık Şu pimi çekelim önce Bir  iki  üç  dört  beş  altı  yedi  sekiz  Alın bakalım!
EFEKT : BÜYÜK BİR PATLAMA/ARKA ARKAYA KÜÇÜKLÜ BÜYÜKLÜ PATLAMALAR-DÜŞMAN ASKERLERİ ARASINDA BAĞIRIP ÇAĞIRMALAR/ FONDA
İZZET : (BAĞIRIR) Ahhh! Yandım! (SAYIKLAR GİBİ) Safiye!  Safiye! 
BİR KADIN : Aman Allah'ım ne yatıyorsun burada çocuk? Kaç  
İZZET : (İNLEYEREK) Kaçamam  Belimden aşağısı paramparça
BİR KADIN : Bayıldı galiba  Şu eve kadar sürükleyebilsem  
İZZET : Safiye'ye söyle ana! Onu hep sevdim!  
EFEKT : KISA MÜZİK
MEMDUH : Hepinizi tebrik ediyorum arkadaşlar! Büyük bir iş başardınız Pencereden bakın, alevler, patlamalar hâlâ devam ediyor Biraz sonra ordumuz girer köye Düşmanın kaçacağı hiçbir delik kalmadı
ŞEFİKA : İzzet dönmedi
MEMDUH : Bir yerde saklanıyor olabilir Şefika Düşman askerleri bu mağlubiyetin verdiği hınçla ateş edip duruyordur Köydeki evlerden birine saklanmış olabilir
SAMİ : Belki de yolu şaşırmıştır
ZÜHRE : Büyük ihtimalle gizlenmiştir
ŞEFİKA : (YALVARIR) Onu arayalım Memduh Bey, belki de şu anda yaralıdır, yardım bekliyordur
MEMDUH : Ordumuz gelmeden gidemeyiz Şefika Seni anlıyorum bir kardeş gibi bağlanmışsın İzzet'e Ondan mesul hissediyorsun kendini Hepimiz birbirimizden mesulüz Seni de ateşe atamam Biraz bekle, şafak sökerken gelir askerlerimiz O zaman buluruz İzzet'i
ŞEFİKA : Size asker gibi davranın diyordum Memduh Bey, ama şimdi n'olur bir baba gibi bir ağabey gibi hislerinizi dinleyin Bulalım çocuğu
ZÜHRE : Şefika Hanım'la ben gideyim aramaya Siz dikkat çekersiniz, ama iki köylü kadından kimse şüphe etmez Çocuğumuzu arıyoruz deriz
MEMDUH : Peki gidin! Ama unutmayın, kendinizi tehlikeye atmayacaksınız, daha yapacağımız çok iş var
EFEKT : KISA MÜZİK
BAĞIRIP ÇAĞIRMA,KOŞTURMA
ZÜHRE : Bombalanan ev burası olmalı Şefika Hanım  İzzet kardeş de fazla uzağa gidememiştir Buradaki köylülere sorabiliriz
BİR KADIN : Kime bakıyorsunuz bacılar?
ŞEFİKA : Kardeşimi arıyorum ben Burada misafir kalıyordu
BİR KADIN : Kaç yaşlarındaydı kardeşin bacım?
ŞEFİKA : Onaltı onyedi civarında
BİR KADIN : Belki de benim eve aldığım gençtir Ama 
ŞEFİKA : Nerede çabuk gösterin! Yaralı mı? Öldü mü yoksa?
BİR KADIN : Belki aradığın o değildir bacım korkma Gelin göstereyim Evim şuracıkta zaten
EFEKT : AYAK SESLERİ
BİR KADIN : Ben eve aldığımda yaşıyordu, konuştu bile Sonra hemen kapandı gözleri
ŞEFİKA : Öldü mü? Öldü mü, söyleyin!
BİR KADIN : Başınız sağolsun
ŞEFİKA : (AĞLAMAKLI) Ölmemiştir o, insan o kadar gençken kolay ölmez
ZÜHRE : Konuştu demiştin bacı, neler söyledi?
BİR KADIN : Safiye'ye söyle ana! Onu hep sevdim! dedi Safiye yavuklusu olmalı
ŞEFİKA : Safiye dedi ha? Bu İzzet, Zühre Hanım Bu İzzet  
BİR KADIN : İşte geldik, bakın avluya kadar getirebildim zavallıyı
ŞEFİKA : (ÇIĞLIK ATARAK) İzzet kardeşim! İzzet! Vatan şehidi İzzet! Gözün açık gitmesin canım kardeşim! Safiye dedin ha! İnsan kardeşim benim! Safiye'yi bulacağım İzzet, söz sana Diyeceğim ki ona, ölmeden önce seni sayıkladı, seni sevdiğini söyledi diyeceğim Vasiyetin yerine gelecektir kardeşim, rahat uyu Anadolu ateşim, rahat uyu
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
ANNE : Çok solgun görünüyorsun Şefika Çık biraz bahçede dolaş istersen
RIZA : Halacığım, düşman karargâhına nasıl girdiğini bir daha anlatsana
ANNE : Halanı yormayalım Rıza Bak nasıl yorgun ve zayıf görünüyor İyice dinlensin yine anlatır
ŞEFİKA : Çabuk toparlarım yenge merak etme
ANNE : Memduh Bey İstanbul'a ne zaman dönecekmiş Şefika
RIZA : Artık İstanbul'da hiç düşman kalmadı, rahatça dolaşabilir Yabancı askerlere selam vermek zorunda kalmaz Dönsün artık
ŞEFİKA : Bir aya kadar dönmüş olur
ANNE : Güzel, biz de bu süre içinde hazırlık yaparız
ŞEFİKA : Ne hazırlığı bu yenge?
ANNE : Tabii ki düğün hazırlığı Yoksa hep nişanlı mı kalacaksınız?
ŞEFİKA : İzzet'i düşünüyorum şimdi yenge Gözüme başka hiçbir şey görünmüyor Onun bir vasiyeti var Yerine getirmeliyim Gidip sevdiği kızı bulmak zorundayım
ANNE : Tabii yavrum, o çocukcağız da pek genç gitti Nerede oturduğunu biliyor musun?
ŞEFİKA : Memduh Bey tarif etmişti Safiye'nin evi de bitişikmiş onlara İzzet kardeşin bir de madalyası var O madalyayı kime vereceğim bilmiyorum Hiç kimsesi yoktu çocuğun
ANNE : Vah evladım vah!
ŞEFİKA : Acaba Safiye'ye versem  Doğru olur mu yenge?
ANNE : Elbette verebilirsin kızım, birbirlerini seviyorlarsa nişanlı sayılırlar Ama ailesine danışsan iyi olur derim Belki kızlarının kısmeti kapanır diye düşünürüler
ŞEFİKA : Bilmediğin bir şey var yenge Bu kız Türk kızı değil İstanbul'da yaşayan Rum'lardan
ANNE : Hay Allah! Vallahi pek karışık bir iş kızım Adı niçin Safiye peki?
ŞEFİKA : Aslında Sofiya  Ama İzzet ona Safiye dermiş
ANNE : Sen en iyisi kızı gör, tanış konuş İzzet'in vasiyetini yerine getir Baktın ki kız gerçekten sevmiş bu delikanlıyı, ondan bir hatıra olarak ver madalyayı Ama savaşa katıldı diye kızıyorsa verme Ne yapalım? Hak ediyorsa almalı, bu madalya çöpe atılmak için alınmadı ki
ŞEFİKA : Haklısın yenge En doğrusu senin dediğin gibi yapmak
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
KAPI VURULMASI
KOMŞU : Kime baktın hanım kızım? O ev boş  Onlar Yunanistan'a gittiler Bir kızları kaldı burada, ama o da çalışıyor, biraz sonra gelir
ŞEFİKA : Ailesinin niçin Yunanistan'a gittiğini biliyor musunuz?
KOMŞU : Korktular zavallılar Türkler bütün Rum'ları kesecekmiş diye bir söylenti çıkarmış edepsizin biri Onlar da can korkusundan evlerini bırakıp gitti
ŞEFİKA : Kızlarının adı Sofiya mı? Genç bir kız olacak  
KOMŞU : Sofiya mı, biz Safiye deriz ona Öylesi daha kolayımıza gelir Burada kaldı o Çok ısrar etti ailesi, zorladılar hatta
ŞEFİKA : Neden gitmedi biliyor musunuz?
KOMŞU : Bir komşumuz vardı Hüseyin Efendi Rahmetli oldu çoktan Onun oğluna sevdalıyıdı Safiye Duyduğumuza göre oğlan millî kuvvetlere katılmış, sonra haber maber çıkmadı Onu bekler durur kızcağız İzzet gelmeden bir yere gitmem der Hah işte bak! Sokağın başında göründü kızcağız
ŞEFİKA : Ne güzel kız!
KOMŞU : Hem güzel hem de çok namusludur, mahalleli de sever, korur Safiye'yi Güzelin şansı olmaz derler ya, bu kızın da bahtı kapalı galiba İzzet gitti gider
EFEKT : AYAK SESLERİ
SOFİYA : Akşamınız hayırlı olsun
KOMŞU : Safiye kızım, bak bu hanım seninle konuşmak ister, galiba İzzet'ten haber getirmiş Hadi gözün aydın!
SOFİYA : (SEVİNÇLİ TELAŞLI) İzzet'ten mi? Hoş geldiniz! Hoş geldiniz abla!
ŞEFİKA : Benim ismim Şefika  Evinizde konuşabilir miyiz kardeş?
SOFİYA : Tabii tabii buyurun eve girelim Şefika Hanım
KOMŞU : Safiye! Sonra bana anlatmayı unutma ha?
SOFİYA : Unutmam teyze
EFEKT : KAPININ AÇILIP KAPANMASI
SOFİYA : Buyurun oturun, size bir kahve pişireyim hemen
ŞEFİKA : Zahmet etme, zaten işten geliyorsun yorgun olmalısın
SOFİYA : İzzet'ten haber getirmişsiniz ya, yorgunluğum uçtu gitti Nasıl iyi mi o?
ŞEFİKA : Nasıl söyleyeceğim bilmiyorum Safiye?  Sana Safiye diyebilir miyim İzzet kardeşim de hep öyle derdi
SOFİYA : Tabii diyebilirsiniz
ŞEFİKA : Sana bambaşka haberlerle gelmek isterdim Safiye  Ama yalnızca son sözlerini getirebildim Hepimizce mukaddes sayılan bir dava uğruna, vatanı uğruna şehit oldu İzzet
SOFİYA : (SAYIKLARCASINA) Şehit mi oldu?
ŞEFİKA : Son sözlerini sana ulaştırmayı onun vasiyeti bildim
SOFİYA : Şehit oldu demek?
ŞEFİKA : O şimdi cennette Safiye Bütün şehitlerimiz gibi Sen ondan geriye kalan tek insansın
SOFİYA : Biliyor musunuz, onunla gitmeyi öyle çok istedim ki  Olmaz dedi, bir Rum kızının gönüllü olarak çalışacağına kimse inanmaz dedi Casus zannederler dedi Oysa ben onun inandığı davaya inanıyordum Kim haklı kim haksız görüyordum Türkler topraklarını kaybetmemek için, haysiyetlerini, şereflerini ayaklar altında ezdirmemek için savaşıyordu
ŞEFİKA : Senin ağzından bunları duymaktan gurur duyuyorum Safiye
SOFİYA : İzzet de böyle derdi Demek son sözlerini getirdiniz bana
ŞEFİKA : "Safiye'ye söyleyin, onu hep sevdim " demiş
SOFİYA : (HIÇKIRARAK) Allahım bu acıya nasıl dayanacağım ben?
ŞEFİKA : Bilmem seni teselli eder mi? Ondan bir hatıra daha getirdim sana Bir istiklal madalyası Anladım ki sen bu madalyayı gururlanarak alması gereken insanlardan birisin
SOFİYA : (AĞLAMAKLI) Bu madalya İzzet'im olacak Ölünceye kadar ayırmayacağım yanımdan Beni bulduğunuz, bana onun madalyasını layık gördüğünüz için teşekkür ederim Şefika Abla Onun vatanı benim de vatanımdır Ama şartlar milletleri böylesine düşman ediyor bazen
ŞEFİKA : Bundan sonra milletlerimizin birbirine düşman olmaması için elimizden geleni yapmalıyız Safiye Yapmalıyız ki İzzet gibi gençler, ömürlerini eksik yaşamasınlar Gözü yaşlı sevdalılar bırakmasınlar arkalarında
SOFİYA : Ben Mustafa Kemal Paşa'ya inaıyorum Şefika Abla, o hem kendi memleketinde hem de bütün cihanda sulh isteyen büyük bir paşadır Ona ve onun milletine güvendiğim için gitmedim ailemle, İzzet'i bekledim Bizimkileri kışkırtan da İngiltere oldu Başvekil Lloyd George Türkler'den daima hakaretle ve nefretle söz etmiştir Eski Yunan ve Roma medeniyetleri Anadol'da yeniden kurulacak demiştir, ama bunları yalnızca iki milleti birbirine boğazlatmak için söylemiştir
ŞEFİKA : Biliyorum Safiye kardeş, Türk münevverleri de, yıllardır Türkiye'de yaşayan azınlıkların münevverleri de bunu biliyor, ama bazıları geç anladı işte Sen genç yaşına rağmen bunu bildiğin için tebrik ediyorum İçinde Anadolu ateşinden bir kıvılcım taşıyorsun
SOFİYA : İzzet'in kıvılcımı şimdi gökyüzünde, belki bir yıldız olmuş parlıyordur
ŞEFİKA : Adını bildiğimiz bilmediğimiz bütün şehitlerimiz, bütün Anadolu kıvılcımları şimdi orada ve emin ol Safiye kardeş bundan sonra seninle sürecek olan dostluğumuz onları bahtiyar edecektir Gel şimdi, seni alnından öpmek istiyorum sevgili kardeşim
EFEKT BİTİŞ MÜZİĞİ
SON
|