|
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy
PADOVA’DA BİR MATEMATİK ÖĞRETMENİ GALİLEO GALİLEİ, KOPERNİK’İN YENİ DÜNYA SİSTEMİNİ KANITLAMAK İSTİYOR
1609 yılında, Padova’da
Bilim alevi parladı küçük bir odada
Şunu söyledi Galileo Galilei
Güneş duruyor olduğu yerde
Dünya dönüyor çevresinde
PADOVA’DA GALİLEO’NUN YOKSUL ÇALIŞMA ODASI
(Sabah Ev işlerine bakan kadının oğlu Andrea bir bardak sütle çörek getirir Galileo, keyifli, giyinmektedir )
GALİLEO : Masanın üstüne koy sütü; kitaplara dokunma sakın
ANDREA : Sütçü parasını istiyormuş, annem dedi, vermezsek bir daha uğramayacakmış
GALİLEO : (Ptoleme sisteminin bir maketini gösterir ) Bak ne var orda?
ANDREA : Nedir bu?
GALİLEO : Eskilere göre gök yüzünün haritası Dünyanın çevresinde yıldızların nasıl döndüğünü gösteriyor
ANDREA : Nasıl?
GALİLEO : İnceleyelim bakalım Ne görüyorsun?
ANDREA : Çemberler var, bir sürü
GALİLEO : Kaç tane?
ANDREA : Sekiz
GALİLEO : Tamam Başka?
ANDREA : Çemberin üstünde ufak toplar var Bilye gibi
GALİLEO : Yıldızlar
ANDREA : Yazılar var
GALİLEO : Ne gibi?
ANDREA : Yıldız adları
GALİLEO : Oku bakalım
ANDREA : Burada “Güneş” yazıyor İçerdeki çemberde “Ay”
GALİLEO : O çemberler saydam, kristal küreleri gösteriyor
ANDREA : Nasıl?
GALİLEO : İç içe çok büyük sabun köpükleri düşün Yıldızlar bu cam kürelere tutturulmuş Şimdi yürüt bakalım güneşi
ANDREA : (Yürütür) Ne güzel!
GALİLEO : Tam oradaki topu görüyor musun?
ANDREA : Evet
GALİLEO : O da dünya işte İki bin yıldır insanlar, güneşin ve bütün yıldızların dünyanın çevresinde dödüğüne inanmışlar Papa, kandinaller, prensler, bilginler, kaptanlar, tüccarlar, balıkçılar, öğrenciler hep buna inanmışlar Yıldızlar çevremizde dönüp duruyor, bizler de bu cam yuvarlaklar içinde kımıldamadan oturuyormuşuz
ANDREA : Sıkışıp kalmışız
GALİLEO : Hah!
ANDREA : Kafeste gibi
GALİLEO : Bana da öyle gelmişti bunu ilk gördüğümde Ama şimdi çıkıyoruz bu delikten Andrea Büyük bir hızla çıkıyoruz hem de Geçti artık Yeni bir çağ başlıyor Yüz yıldır bir şeyler bekliyor gibiydi insanlık “Böyle gelmiş ama, böyle gitmez” deniyor şimdi
Bence gemilerle başladı bu iş Öteden beri insanlar hep kıyı kıyı gitmişler, derken bir gün, veryansın etmişler, bırakıp kıyıları açılmışlar büyük denizlere
Sonra bir haber yayılmış eski dünyamıza: Yeni dünyalar bulundu Şimdi gülüyoruz, “korktuğumuz okyanus küçücük bir gölmüş meğer,” diyoruz Her şeyin nedenini öğrenmek istiyoruz Attığın taş neden yere düşer, bilmek istiyoruz Gün geçmiyor ki yeni bir şeyler bulunmasın Siena’da görmüştüm bir gün -çok gençtim daha- yapı ustaları tartışıyorlardı Koca bir granit parçasını kaldırmaları gerekiyordu Zorlanıyorlardı İçlerinden biri işi kolaylaştırmak için makaralarla iplerin değişik bir biçimde düzenlenmesini öneriyordu Beş dakika tartıştılar ve hemen oracıkta bin yıldır kullanılan yöntemi bırakıp yenisine geçtiler Yeni bir çağa girdiğimizi ilk o zaman anladım işte -Eski kitaplarda yazılanlar yetmiyor artık Bin yıldır tahtında oturan inanç yerini kuşkuya bıraktı şimdi “Güzel” diyoruz, kitaplar öyle yazıyor ama, bir de biz görelim Bakalım yazılanlar doğru mu?
Bir yal üfürdü Andrea Prenlerin, din adamlarının altın işlemeli ataklari havalsandı Tombul bacaklar sıska bacaklar çıktı ortaya, tıpkı bizim bacaklarımız gibi
Görürsün bak, çok yakında gökbilim çarşıda pazarda tartışılacak Balıkçıların çocukları okula gidecek Düşmesin diye yıldızlar yuvarlaklara çakılıymış, öyle mi? Yüreklilik gösterip boşluğa salıveriyoruz artık onları, hiçbir şeye tutunmadan almış başlarını gidiyorlar Yeryüzü de sevinçle dönüyor güneşin çevresinde Balıkçılar, tüccarlar, presler, kardinaller de birlikte Papa bile
ANDREA : Bu dönme işine aklım ermiyor
GALİLEO : Dün anlatmıştım sana
ANDREA : Evet, ama, çok zor Ben daha ekimde onbirime basacağım, nasıl anlarım?
GALİLEO : Ben özellikle senin anlamanı istiyorum Senin gibilerin de anlayabilmesi için çalışıyorum Onun için alıyorum bu pahalı, kitapları Sütçünün parasını verirdim yoksa
ANDREA : Gözlerime mi inanayım, size mi? Güneş akşamları başka yerde, sabah başka Yer değiştirdiğini görüyorum
GALİLEO : Görüyormuş Hiçbir şey gördüğün yok Alık alık bakıyorsun o kadar Görmek denmez ona Bak, bu güneş Otur (Andrea oturur Galileo arkasına geçer ) Nerde güneş, sağda mı, solda mı?
ANDREA : Solda
GALİLEO : Nasıl geçer sağa
ANDREA : Siz götürürseniz
GALİLEO : Başka yolu yok mu? (İskemleyle birlikte Andrea’yı 180 derece döndürür ) Nerde şimdi güneş?
ANDREA : Sağda
GALİLEO : Kımıldadı mı yerinden?
ANDREA : Kımıldamadı
GALİLEO : Ne kımıldadı öyleyse?
ANDREA : Ben
GALİLEO : (Bağırır ) Sen değil, alık! İskemle!
ANDREA : Ama ben de üstündeydim
GALİLEO : Elbette İskemle dünyamız Sen de üstündesin (Andrea’nın annesi Bayan Sarti içeri girmiştir )
Bn SARTİ : Ne yapıyorsunuz Bay Galilei?
ANDREA : Bırak anne, sen anlamazsın
Bn SARTİ : Ben anlamam da sen anlarsın öyle mi? İyi giyimli genç bir bey geldi, ders almak istiyormuş Bir de mektup getirmiş (Mektubu verir Galileo’nun yatağını yapar ) Sonunda iki kere iki beş eder diyecek O hale getirdiniz Dün gece kalkmış neler anlatıyor bana Güneş olduğu yerde duruyormuş da, dünya çevresinde dönüyormuş
ANDREA : Yalan mı Bay Galilei?
Bn SARTİ : Neler öğretiyorsunuz kuzum bu çocuğa? Okulda bunları gevelesin de papazlarla başım derde mi girsin? Bu mudur istediğiniz?
GALİLEO : (Kahvaltı etmektedir ) Uzun araştırmalar ve yoğun çalışmalar sonunda, Andrea’yla birlikte artık gizliyemeyeceğimiz gerçeklere vardık Bayan Sarti Bütün dünya bilmeli bulduklarımızı Yeni bir çağ başladı Bu çağda yaşamak sevinç verecek insana
Bn SARTİ : İyi Bakalım bu yeni çağda sütçünün borcunu ödeyebilecek miyiz? (Mektubu göstererek ) Sizden rica ediyorum, bu geleni de geri çavirmeyin n’olur Benim aklım sütçünün parasında (Gider )
GALİLEO : (Andrea’ya ) Demek dün konuşulanlardan aklımızda biraz bir şeyler kalmış, ha? (Varlıklı genç bir adam, Ludovico Marsili girer )
GALİLEO : Yolgeçen hanına döndü burası
LUDOVİCO : Günaydın efendim Adım Ludovico Marsili
GALİLEO : (Mektubu okuyarak) Hollanda’dan geliyormuşsunuz?
LUDOVİCO : Evet efendim Adınızı çok işittim oralarda
GALİLEO : Ailenizin Campagna’da çiftlikleri, bağları, bahçeleri varmış  
LUDOVİCO : Annem yurt dışına gönderdi beni çık gez biraz, dolaş dünyayı ne var ne yok bir gör bakalım, dedi
GALİLEO : Hollanda'da öğrendiğinize göre İtalya'da ben mi varmışım?
LUDOVİCO : Annem, bilim dünyasındaki gelişmelerle de ilgilenmemi istediğinden  
GALİLEO : Özel ders için ayda on duka alırım
LUDOVİCO : Peki efendim
GALİLEO : Hangi konuya ilgi duyuyorsunuz?
LUDOVİCO : Atlara
GALİLEO : Yaaa!
LUDOVİCO : Bilime pek yatkın değil kafam
GALİLEO : Öyleyse onbeş duka
LUDOVİCO : Peki efendim
GALİLEO : Sabahları erken gelirsiniz Bu işten sen zararlı çıkıyorsun Andrea Senin dersler bitti böylece Ne yapalım? Sen para ödemiyorsun
ANDREA : Evet (Çıkar )
LUDOVİCO : Bana karşı biraz sabırlı olmanız gerekecek Çünkü bilimde işler pek mantıkla yürümüyor Anlaması güç Amsderdam’da satılan o acayip boruyu ele alalım söz gelişi Yakında inceledim yeşil deriyle kaplı bir boru İçinde de iki mercek Biri böyle (İçbükey işareti), biri böyle (dışbükey işareti) Biri büyültüyor, öteki küçültüyormuş Yani şimdi aklı başında olan kime sorsanız, “bunlar birbirinin etkisini ortadan kaldırır” diyecektir, değil mi? Hayır efendim, borudan bir bakıyorsunuz her şey beş kat büyük görünüyor Buyrun bakalım İşte bilim
GALİLEO : Neymiş o, beş kat büyük görünen?
LUDOVİCO : Kilise kulesi, kuşlar, uzakta ne varsa
GALİLEO : Siz de bakıp gördünüz mü?
LUDOVİCO : Gördüm ya
GALİLEO : Borunun iki merceği var dediniz değil mi? (Kağıda çizer ) Böyle mi? (Ludovico başıyla evet der ) Ne zaman bulunmuş bu?
LUDOVİCO : Ben oradan ayrılmadan az önce bulunmuştur sanırım, piyasaya yeni çıkmıştı
GALİLEO : (Nerdeyse dostça) Fizik öğrenip kafanızı karıştıracaksınız da ne olacak? At yetiştirirsiniz daha iyi değil mi? (Bayan Sarti girer Galileo onu görmez )
LUDOVİCO : Annem kafasına takmış bir kez, bilimsiz olmaz, diyor İçki sofrasında bile bilimden söz etmek gerekiyormuş günümüzde
GALİLEO : Latince ya da Tanrıbilim öğrenseydiniz bari, daha kolaydır (Bayan Sarti’yi görür ) Peki, Salı sabahı gelin (Ludovico çıkar ) Bakma öyle Anlaştık işte Salıya başlıyoruz
Bn SARTİ : Tam zamanında gördün beni de ondan Üniversiteden Bay Priuli geldi dışarda bekliyor
GALİLEO : Gelsin, gelsin Priuli önemli İşin ucunda beş yüz duka var Belki de özel derslere gerek kalmaz (Bayan Sarti, üniversitenin parasal işlerinden sorumlu yöneticisi Bay Priuli’yi içeri alır Galileo bu arada bir kağıdın üstüne bir takım sayılar yazar )
PRİULİ : Günaydın
GALİLEO : Yarım duka verin bana Borç (Adamın kesesinden çıkarıp verdiği parayı Galileo Bayan Sarti’ye uzatır ) Bayan Sarti, Andrea’yı gözlükçüye gönderin, iki mercek alsın, ölçüleri yazılı burada (Bayan Sarti çıkar )
PRİULİ : Aylığınızın bin dukaya çıkarılmasını istemişsiniz Onun için geldim Yazık ki dilekçenizi yönetim kuruluna iletemeyeceğim Biliyorsunuz matematik dersleri üniversitemize para getirmiyor
GALİLEO : (Kâğıtların üzerine eğilmiştir ) Ben de beşyüz dukayla geçinemiyorum
PRİULİ : Haftada ikişer saatten dört saat dersiniz var bizde Bunun dışında özel öğrencilerinizden dilediğiniz kadar para kazanabilirsiniz
GALİLEO : Ben ne zaman çalışacağım peki? Araştırmalarıma nasıl vakit ayıracağım? Seçtiğim bilim dalında yeni ve önemli gelişmeler bekleniyor Bu yüzden de çok çalışmak, öğrenmek, araştırmak gerekiyor Buna karşılık biz ne yapıyoruz? Aç kalmayalım diye karşımıza çıkan her paralı budalanın kafasına, paralel çizgilerin sonsuzda kesiştiğini sokalım diye didinip duruyoruz
PRİULİ : Cumhuriyetimiz, kimi prenslerden daha az para veriyor olsa bile, unutmayın, araştırmalarınız için özerklik sağlıyor size Venedik Cumhuriyeti’nde Engizisyon’un sözü geçmez deniyor Az şey değil bu, Bay Galilei
GALİLEO : Başka yerlerde Engizisyon var, yakalar adamı diyerek, ucuza öğretmen çalıştırmanın yolunu bulmuşsunuz İyi doğrusu
PRİULİ : Yoo Haksızlık ediyorsunuz Özgürlük  
GALİLEO : Peki söyler misiniz, ne işe yarıyor bu özgürlük? Araştırma yapmak için özgür zaman sağlamıyorsa ne yapayım ben o özgürlüğü? “Cisimlerin Düşüş Yasası”yla ilgili çalışmamı (bir tomar kâğıt gösterir) bir gösterim bakalım yönetim kuruluna, fazladan birkaç duka etmez mi?
PRİULİ : Birkaç dukadan çok fazla eder
GALİLEO : Çok fazlasını boş verin, beşyüz duka yeter
PRİULİ : Paraya vurulacak olursa, bir şeyin değeri, getireceği parayla ölçülür Para kazanmak istiyorsanız karşılığında başka şeyler üretmeniz gerekir
GALİLEO : Anlıyorum Serbest araştırma ve serbest piyasa Kısaca serbest araştırma piyasası yani
PRİULİ : Neden o ünlü hesap cetvelinize benzer bir şeyler bulup çıkarmıyorsunuz ortaya? Hiç matematik bilmeyenler bile karekökü bulabiliyor, faiz hesapları yapabiliyordu cetvelinizle
GALİLEO : Çocuk oyuncağı
PRİULİ : Ticaret odasının çok hoşuna gitmiş, çok da para getirmişti büyüklerimize Niçin çocuk oyuncağı diyorsunuz? Ticareti küçümsemeyin Bay Galilei
GALİLEO : Priuli, durun bakayım, işinize yarayacak bir şeyim olacak sanıyorum (Çizdiği kâğıdı alır eline )
PRİULİ : Öyle mi? O zaman her şey yoluna girecek demektir (Kalkar) Büyük bir adam olduğunuzu biliyoruz Bay Galilei Büyük ama kolay hoşnut olmayan birisiniz
GALİLEO : Evet Biraz aklınız olsa böyle olduğum için para verirdiniz bana Kendimden hoşnut olmadığım için, yaptıklarımla yetinmediğim için Kırk altı yaşıma geldim, istediğim hiçbir şeyi gerçekleştiremedim daha
PRİULİ : Öyleyse işinizden daha fazla alıkoymayayım sizi
GALİLEO : Güle güle (Priuli çıkar Galileo çalışmaya başlar Andrea koşarak gelir )
GALİLEO : Mercekleri aldın mı?
ANDREA : Para yetmedi Ceketimi bıraktım
GALİLEO : Kış kıyamette ne yaparsın ceketsiz? (Çalışır ) Bir şey söyleyeceğim sana Andrea Düşüncelerimizden sakın kimseye sözetme
ANDREA : Neden?
GALİLEO : Yasakladılar
ANDREA : Ama gerçek madem
GALİLEO : Ama yasak Bir de şu var: Biz fizikçiler doğru bildiklerimizidaha kanıtlayamıyoruz Büyük Kopernik’in sistemi bile bugün için yalnızca bir varsayım
ANDREA : Varsayım ne demek?
GALİLEO : Varsayım, varsayılandır Kanıtlanmamıştır
ANDREA : Siz bana her şeyi kanıtladınız ama
GALİLEO : Sadece öyle olabileceğini gösterdim
ANDREA : Ben de fizikçi olmak istiyorum Bay Galilei
GALİLEO : İstesin elbet Karşılık bekleyen öyle çok soru var ki bu alanda (Pencereye gidip merceklerden bakar Pek önemsemeden ) Gel Andrea, bak bakalım şuradan
ANDREA : Vay canına! Kulenin çanları burnumun dibine geldi Yazısı bile okunuyor
GALİLEO : Beş yüz duka sağlayacak bu bize
|