Yalnız Mesajı Göster

Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy

Eski 10-24-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy




VII
BİR KONUŞMA
Köylü bir papaz, yoksul hen de
Geldi günün birinde Galilei’ye
Erişmek istiyorum, dedi, bilime
Ulaşmak istiyorum gerçeklere

ROMA’DAKİ FLORANSA BÜYÜKELÇİSİNİN SARAYI
(Galileo, Collegium Romanum’daki toplantıdan sonra Papalık gökbilginlerinin kararını kulağına fısıldayan ufak tefek keşişi dinlemektedir)
GALİLEO - Konuşun, haydi buyrun konuşun! Sırtınızda şu cübbe oldukça istediğinizi söylemeye yetkilisiniz
KÜÇÜK KEŞİŞ - Ben fizik okudum Bay Galilei Üç gecedir gözüme uyku girmiyordu Okuduğum Engizisyon kararıyla, gördüğüm Jüpiter’in uydularını bir türlü bağdaştıramıyordum Bugün, sabah duasından sonra size gelmeyi kararlaştırdım
GALİLEO - Jüpiter’in uydusu yoktur demeye mi?
K KEŞİŞ - Hayır Sonuçta Engizisyonun verdiği kararın akıllıca bir karar olduğunu anladım Sınırsız özgür araştırmanın insanlık için taşıyabileceği tehlikelerin bilincine vardım ve gökbilimi bıraktım Benim gibi tutkulu bir gökbilimciyi, bu öğretiyi bırakmaya yönelten nedenleri size de açıklamak istiyorum
GALİLEO - O nedenleri çok iyi bildiğimden hiç kuşkunuz olmasın
K KEŞİŞ - Burukluğunuzu anlıyorum Kilisenin elindeki olağanüstü gücü düşünüyorsunuz
GALİLEO - Açıkça işkence araçları desenize şuna
K KEŞİŞ - Ben başka nedenlerden söz edeceğim İzin verirseniz biraz kendimi anlatmak istiyorum Campagnalı bir köylü ailesinin çocuğuyum Anam, babam ancak zeytin yetiştirmeyi bilirler, başkaca pek bir şeye akılları ermez Bugünlerde Venüs’ün evrelerini incelerken sık sık anam, babam geliyor gözümün önüne Ocağın başında kızkardeşimle oturmuş, çorbalarını içiyorlar Yüzyılların isiyle kararmış çatının kalasları, damarları çıkmış yaşlı, yorgun elleri, ellerindeki kaşıklar hep gözümün önünde Zor geçiniyorlar, ama yoksulluklarında bile belli bir düzen var Belli aralıklarla yinelenen işler var: ortalığın süpürülmesinden, zeytinle ilgili işlere, vergilerin ödenmesine dek Yıkımlarda belli aralıklarla geliyor başlarına Babamın beli büküldü Ama birden olmadı bu Her sabah zeytinlikle biraz daha, biraz daha çöktü Anam da her doğumda biraz daha yitirdi kadınlığını Yaşamlarını sürdürmek için gereken gücü topraktan, her yıl yeşeren ağaçlardan, doğadaki bu süreklilik ve zorunluluktan alıyorlar, bir de köydeki küçük kiliseden, her pazar dinledikleri Kutsal Kitap’tan “Tanrı’nın gözü üstünüzde” denmiştir onlara İnanmışlardır Bu yeryüzü sahnesinde kendilerine düşen, büyüklü küçüklü rollerde sınandıklarını düşünür, başarmak için çabalayıp dururlar
Şimdi ben onların karşısına geçip de, dünyamızın, ikinci sınıf bir yıldızın çevresinde, boşlukta dönüp giden bir taş parçası olduğunu söylesem, ne yaparlar acaba? Gösterdikleri bunca sabrın, yoksulluklarını bunca anlayışla karşılamalarının değeri ya da gerekliliği nerde kalır o zaman? Bugüne kadar alınterini, açlığı, susmayı ve boyun eğmeyi buyurmuş, bunların gerekçesini açıklamış olan Kutsal Kitap bunca yanlışla doluysa, ne işe yarayacak peki? Gözlerindeki korkuyu görür gibi oluyorum Aldatılmış olmanın acısını, umarsızlığını duyacaklar Demek bizi gören kimse yokmuş diyecekler Şu yaşlı, bilgisiz, yıpranmış durumumuzda biz kendi başımızın çaresine nasıl bakarız? Yoksulluğumuzun hiç bir anlamı yokmuş meğer: açlık, dayanma gücünü denemek değil, sadece yemek yememek demekmiş Zorlanmak, bir erdem değil, sadece eğilip kalkmak, yük taşımakmış diyecekler Şimdi Engizisyon’un kararında neden cömert bir ana sevecenliği, sonsuz bir iyi niyet gördüğümü anlayabiliyor musunuz?
GALİLEO - Hmm, evet, hiç değilse şunu anlamışsınız: sorun Jüpiter’in uyduları değil, sorun Campagna köylüleri Neden peki? Yanı başında bunca verimli toprak, bağlar, bahçeler varken, neden düzen yokluk düzeni, zorunluluk neden ölesiye çalışmak zorunluluğu olsun? Papa Hazretlerinin İspanya’da, Almanya’da sürdürdüğü savaşların parası Campagna köylülerinin cebinden çıkyor da ondan Margariti-Fiera istiridyesi incisini nasıl yapar, bilir misiniz? Pürüzlü bir kum tanesi kabuğun içine sızıp istiridyenin yaşamını dayanılmaz kılar Buna karşılık, o da, kum tanesini salgısıyla sarıp sarmalamaya çalışır Ölümcül bir uğraş sonucu salgı git gide katılaşarak inciyi oluşturur O incinin canı cehenneme! Ben sağlıklı istiridyeyi yeğliyorum Erdem, yoksulluğa bağlı bir kavram değildir Ananız, babanız varlıklı, mutlu kişiler olsalardı, varlığın ve mutluluğun erdemlerini geliştireceklerdi Ben şimdi kalkıp onlarayalan mı söyleyeyim?
K KEŞİŞ - (Çok heyecanlıdır) Susmak zorundayız! Kafalarını bulandırmamak, huzurlarını kaçırmamak için Bundan daha soylu bir neden olabilir mi?
GALİLEO - Susmayı kabul edersem, bu hiç kuşkusuz en soysuz nedenlerden olacak:yani rahat bir yaşam, işkence görmemek, izlenmemek, özgür olmak Bunlar uğruna susmuş olacağım Kardinal Bellarmin, bir Cellini saati göndermiş bana bu sabah, susmam için Ananızın, babanızın huzuru kaçmasın diye yüksek koltuklarda oturanlar şarap sunuyorlar bana Tanrı’nın suretinde yaratıldığı söylenen insanların, alınteriyle, canları pahasına ürettikleri şarap bana ödül olarak sunuluyor İşte bunlar uğruna susmuş olacağım
K KEŞİŞ - Bay Galileo, ben bir din adamıyım
GALİLEO - Aynı zamanda da fizikçisiniz Jüpiter’in uydularını görmüşsünüz Bir üçgenin iç açılarının toplamı Papalığın keyfine göre değiştirilemez Uzaydaki cisimlerin hareketi, süpürgeyle uçan cadıları da açıklayacak biçimde hesaplanamaz
K KEŞİŞ - Peki, gerçek, eğer gerçekse, biz olmadan da kabul ettiremez mi kendini?
GALİLEO - Hayır, hayır, olmaz öyle şey Gerçek bizim kabul ettirebildiğimiz ölçüde kabul edilir ancak Aklın zaferi de ancak aklını kullanan insanların zaferi olabilir, Campagna köylülerini kulübelerinin damını örten sazlardan söz eder gibi anlattınız Olmaz olsun! Tanrısal sabırlarını gördük, anladık Tanrısal öfkeleri nerede peki?
K KEŞİŞ - Yorgun, yıpranmış insanlar onlar
GALİLEO - (Keşişin önüne bir tomar yazılı kağıt atar) Oğlum, fizikçi misin sen? Burada denizlerdeki gel-git olayının açıklaması yazılı Ama okumayacaksın, anlaşıldı mı? Okumaya başladın bile Gerçekten fizikçiymişsin (Keşiş okumaya dalmıştır)
Bilgi ağacından bir elma düştü! Yutacak hemen Cehennemlik oldu, ama yemeden duramaz ki, zavallı obur! Kimi zaman düşünürüm, yerin yedi kat dibinde, zifiri karanlık bir zindana kapatılmaya razıyım, yeter ki karşılığında ışığın ne olduğunu öğrenebileyim İşin kötüsü, bildiğimi başkalarına da söylemek zorundayım Bir sevdalı, bir ayyaş ya da bir hain gibi Umarsız bir tutkudur bu Daha ne zamana kadar susabileceğim? Bütün iş orda
K KEŞİŞ - (Kağıttan bir yeri gösterir) Burasını anlamadım
GALİLEO - Anlatırım oğlum, anlatırım






Alıntı Yaparak Cevapla