| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Cumhuriyet Bayramı|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler 
 
            Cumhuriyet Bayramı
 ŞAHISLAR
 FİLİZ (Kız çocuk) — FİDAN (Kız çocuk) — MERAL (Kız çocuk) — CEYLÂr (Kız çocuk) — NAR (Erkek çocuk) BULUT (Erkek çocuk) — COŞAN (Erkek çocuk) — YILDIZ (Erkek çocuk) GÜNDÜZ (Erkek çocuk) — AYHj (öğretmen)
 1
  SAHNE (Sabah, ders saatinden evvel
  Hazırlanmış bir sınıf  Filiz sırasında meşgulken Fidan girer  ) FİDAN — A
    Filiz, ne kadar erken gelmişsin  Artık bu derecesi de olur mu? Bari bundan sonra güneş doğmadan gel     FİLİZ — Ya sen? Sen pek mi geç kalmışsın
  Baksana ortalıkta senden başka kimse var mı? FİDAN — Sen bana bakma
  Ben annemden dayak yedim de onun için böyle sabah sabah dışarıya uğradım   FİLİZ — Sen de bana bakma
    Ben de dün akşam öğretmenden ceza aldım da bu gece burada yattım  FİDAN (Pencereden bakarak) — A
    A    Karşıdan Meral'le Çınar da geliyor  İşte Ceylân da arkalarında  Bulut, Coşan, Yıldız hepsi geliyorlar  FİLİZ — Elbet gelecekler
  Yalnız sen mi annenden dayak yedin? Onlar da yemişlerdir  FİDAN — Peki  Sen orada ne yapıyorsun? FİLİZ — Karınca çocuk hikâyesini okuyorum
   FİDAN — Bugünkü ödevini yaptın mı?
 FİLİZ — Ne ödevi?
 FİDAN — Bugün ne ödevi olduğunu bilmiyor musun?
 FİLİZ— Yo
    FİDAN — A
    Ayol, geçen hafta öğretmen ödev vermişti ya    Türk devriminde hangi yeniliğin en büyük olduğunu hazırlayacak değil miydik? FİLİZ — Benim haberim yok
  FİDAN — Sahi mi? Demek şimdi sen hiç bir şey hazırlamadın?
 FİLİZ— Yoo
    (Meral, Çınar, Ceylân, Bulut, Coşan, Yıldız, Pınar, Gündüz; hepsi birden girerler
  ) 
 2
  SAHNE 
 FİDAN — Çocuklar, Filiz hiç bir şey hazırlamamış
  Bugünkü ödevden haberi bile yokmuş  HEPSİ BİRDEN — Eyvah, eyvah    FİDAN (Filiz'e) — Peki, sen şimdi öğretmene ne cevap vereceksin
  FİLİZ — Ne sorarsa onun cevabını vereceğim
   FİDAN — İyi amma bir şey hazırlamamışsın ki
     FİLİZ — Hazırlamağa ne lüzum var, söylerim
   HEPSİ BİRDEN — Haydi, söyle bakalım, söyle bakalım
  FİLİZ — Peki, söyleyeyim
  Bence Türk devriminin en büyük tarafı kadınlığı yükseltmesidir  Bunu hemen anlayıver-mek için bir kere kendi kendimize bakmak yeter  örnek olarak ben bir günlük hayatımı size anlatayım  Bu sabah güneşle beraber kalktım  Yıkanıp tarandıktan ve kahvaltı ettikten sonra siyah göğüslüğümü giydim  Derslerimi bir kere gözden geçirdim  Çantamı ve yemeğimi alarak sokağa çıktım  Geze geze okula geldim  Bugün burada beş ders okuyup birçok şeyler öğrendikten sonra eve döneceğim  Çantamı bırakıp gezmeğe çıkacağım  Biraz kırları, biraz babamın dairesini, biraz da kütüphaneyi dolaşacağım  Akşam üstü koltuğumda bir sürü mecmua ve kitapla odama gireceğim  Artık bütün dünya benimdir  Böylece günler, aylar, yıllar geçecek  Ben ilkokulu, ortaokulu ve yüksek tahsili bitirerek iyi bir kafa sahibi olacağım  O zaman yıllardan beri düşündüğüm ülküme artık yaklaşacağım: Bir idarehane açacak, bir kadınlık gazetesi çıkaracağım  Milletimizi daha fazla yükseltmek için, kadınlarımızın daha çok yükselmesine çalışacağım ve Türk kadınının bütün dünya kadınlarından daha üstün olduğunu cihana tanıtacağım  Şimdi düşünün  Türk devrimi bana bütün bu fırsatları hazırlamamış, önüme bu yolları açmamış olsaydı bunu yapabilir miydim? Türk devrimi olmasaydı belki ben de haminnem gibi yedi yaşında çarşaf giyecek, dokuzunda hafız olacak, fakat iki kelimeyi bir araya getirip söyleyemeyecek ve yazamayacaktım  Üstümüzdeki yıldızlara baktıkça onları göklerin duvarlarına çakılmış altın çiviler zannedecek, dünya ve hayat hakkında en küçük bir meseleyi halledemeyecektim  Yani yaşayış itibariyle, benim meşe ağacından yahut araba atlarından farkım olmayacaktı  Hattâ onlardan daha bedbaht olacaktım  Çünkü onlar hiç olmazsa, tabiatın en küçük hayvancıklara bile esirgemeden verdiği havadan ve güneşten istedikleri kadar istifade ederler  Ben kalın perdeler arkasında, bu en basit ve en tabiî haklardan bile mahrum yasayacak, en acısı, bilgisizliğim yüzünden bu felâketin farkında olmayacaktım  Bunları düşündükçe haminnemin, hattâ annemin yaşayışı hayret ve sevinçten çıldıracağım geliyor ve diyorum ki, Türk devriminin en büyük eseri kadınlığı yükseltmesidir  HEP BİRDEN (Gülerek) — Oh
    Oh    Filiz hiç hazırlanmamış  FİLİZ (Fidan'a) — Haydi sen söyle bakalım, sen ne hazırladın?
 FİDAN — Ben şapka devrimini hazırladım
  Babama sordum  Birçok kitaplar okudum  öğrendim ki; biz eskiden şapka değil, fes, sarık, külah, kavuk ve daha bilmem neler giyermişiz  Bütün bunlar çok eski ve ilkel şeylermiş  İnsanlar arasında kıyafetin elbette bir tesiri var  Kafamızın içini ne kadar işlersek işleyelim, ona medenî bir kıyafet vermeden kendimizi tanıtamaz ve sözümüzü dinletemeyiz  Avrupalılar bizi öyle mısır koçanı gibi uzun püsküllü kıpkırmızı bir fesle, üç etek cübbelerle, yedi arşın mermer sahi sarıkla görünce pek haklı olarak önem vermez ve bundan yüz, üç yüz sene evvelki adamlar zannederlermiş  Ben bile bugün o eski kavuklu şalvarlı resimleri görünce ne kadar gülüyorum  Geçen gün bizim eski kıyafetimizde gezen iki doğulu seyyah gördüm de Karagöz'le Hacivat sokağa çıkmış sandım  Asıl mesele: Cahil ve dindar halk bu kıyafetin değişmesini eskiden beri istemezmiş  Bilhassa başına şapka geçirenler gâvur sayılır ve öldürülürmüş  Bugün memleketimize gelen bazı yabancılar, karşılarında aynen, Berlin, Paris sokaklarındaki adamları görünce kendilerini henüz bir Avrupa şehrinde zannederek Türkiye'ye ne zaman çıkacaklarını soruyorlar  MERAL (Fidan a) — Sen bunun sırrını şapka devriminde mi buluyorsun? Şüphesiz şapka devrimi çok büyük
  Fakat onu da hazırlayan başka bir devrim var  Sen kafanın içini değiştirmeden dışım zor değiştirirsin  Bence Türk devriminin bundan daha büyük tarafı halka dini öğretmesidir  Halk dinin ne demek olduğunu öğrenince şapka giyene artık gâvur demez  Eski devirde padişahlar halkı daha kolay soyabilmek için, onlara din namına birçok korkunç öğütler verir ve onları miskinleştirirlermiş  Bilgiden, teşebbüsten, insanlık gururundan mahrum kalan halk padişahı Allah'ın vekili sanır ve onun dediğine körü körüne kanaldı  Türk devrimi, bu yüzlerce yıldan beri kökleşmiş olan inanışları bir hamlede söküp attı  Millete dinin ve dünyanın ne demek olduğunu açıkça gösterdi  ÇINAR (Meral'e) — İyi amma, tarih devrimi yapılmasaydı senin din devrimini de yarım kalırdı
  Türk tarihinin tetkiki halka gösterdi ki hakiki din yüzyıllardan beri birçok masallarla karıştırılan din değildir  Ve gene Türk tarihinin tetkiki gösterdi ki Türk Milleti küçük bir sülâlenin esiri değil, öyle yüzlerce sülâle yetiştirmiş ve bütün dünyaya medeniyet tohumu atmış eski bir varlıktır  Bu büyük hakikati Türk devrimine kadar ne Türkler, ne de Avrupa biliyordu  Yeni Türk çocuklarına milletlerinin bu asil gururunu ve şuurunu veren Türk devrimi burada en büyük eserini göstermiştir  Çünkü yükselmek isteyen bir millete her şeyden evvel Millî gurur lâzımdır  CEYLÂN (Çınar'a) — Çok güzel söyledin, Çınar
    Fakat bu tarihi halka okutmak ve bu millî gururu duyurmak için ne ister biliyor musun? Maarif    Bu memleketin asırlardan beri en büyük derdi bilgisizliktir    Milyonlarca halk en basit okuyup yazmayı bile bilmiyordu  Bugün okulsuz Türk köyü, öğretmensiz Türk çocuğu yoktur  İşte devrimin en şanlı tarafı  BULUT (Ceylân'a) — Ceylân, ya dil? Maarif ne ile olur? Eski idare halk okuyup öğrenerek hakkını aramasın diye bilgi dilini, ancak kırk senede öğrenilebilen, acayip ve bize tamamıyla yabancı bir hale getirmişti  O dille halk bir şey öğrenebilir miydi? Türk devrimi, Türk milletine Türk dilini getirdi  İşte devrimin en sevimli tarafı    COŞAN — Sorarım sana, Bulut, Arap harfleri varken Türk dili var mıydı? Bu devrimin en büyük tarafı harf devrimidir
  Dilimiz zenginliğini ve güzelliğini yeni Türk harfleriyle göstermiştir  YILDIZ (Hepsine birden) — Ben size bütün bunlardan daha büyük bir devrim göstereceğim: Ekonomi devrimi
  Padişahlar zamanında Türk unsuru, asırlarca yabancı cephelerde ve şahsî menfaatler için süründürülmüş, ekonomide üstünlük, iş ve sanat yerli yabancıların elinde kalmıştı  Türk devrimi, medenî hayatın ekonomi mücadelesiyle kabil olduğunu bütün millete öğretti ve halka sanat, ticaret yollarını, istihsal kapılarını açtı  Bugün Türk askerliğinin Türk kahramanlığının yanında bir de Türk işçiliği vardır  Şu giydiğin şapka Türk malıdır  Bu elbisenin kumaşı Türk tezgâhında dokunmuştur  Şu ayakkabı, iğneden ipliğine varıncaya kadar Türk fabrikasında yapılmıştır  İşte devrimimizin en canlı tarafı   PINAR — Ben bütün bu eserlere bir ana buldum
  Eğer Cumhuriyet olmasaydı bu saydıklarınızın hiçbiri meydana gelmezdi  Türk devriminin en ölmez temeli eski idareyi yıkarak Cumhuriyeti kurmasıdır  Saydığımız devrimlerin hepsi Cumhuriyetin eseridir  GÜNDÜZ — Ben bundan daha büyük bir temel biliyorum ki, Türk devriminin en inanılmaz tarafı odur
  O olmasaydı saydıklarınızın hiçbiri olmazdı  Hattâ Cumhuriyet bile  Hattâ siz ve ben bile    Bunu ihtiyar tarih de biliyor, bütün dünya da tanıyor  Fakat siz unuttunuz  HEP BİRDEN — Söyle, sen söyle, söyle, söyle     GÜNDÜZ — Kurtuluş Savaşı
     HEP BİRDEN — Yaşa, yaşa, doğru, doğru
    (Gürültü inerine öğretmen içeri girer  ) 
 3
  SAHNE 
 öĞRETMEN -— Çocuklar, ne var, ne oluyorsunuz?
 GÜNDÜZ — Efendim, Türk devriminin en büyük tarafı nedir diye münakaşa ediyoruz
  öĞRETMEN — Çok güzel
  Ne diyorsunuz bakayım? GÜNDÜZ — Efendim, ben diyorum ki Kurtuluş Savaşıdır
  öĞRETMEN — Siz, ötekiler?
 PINAR — Efendim, ben Cumhuriyet dedim
  öĞRETMEN — Sen, Coşan?
 COŞAN — Harf devrimi, efendim
  öĞRETMEN — Yıldız sen?
 YILDIZ — Ekonomi devrimi
  öĞRETMEN — Ceylân, sen ne dedin?
 CEYLÂN — Efendim, maarif devrimi
   öĞRETMEN (Meral'e) — Sen?
 MERAL — Din devrimi, efendim
   öĞRETMEN (Fidana) — Sen?
 FİDAN — Şapka devrimi, efendim
   öĞRETMEN — Sen Filiz?
 FİLİZ — Kadınların yükselmesi, efendim
   öĞRETMEN —- Bulut sen?
 BULUT — Dil devrimi efendim
   öĞRETMEN — Hepiniz güzel bulmuşsunuz, çocuklar
   GÜNDÜZ — Efendim, hangimizinki en doğru?
 FİDAN — Hangisi en büyük, efendim, siz söyleyin
   PINAR — Efendim, hangimizin bulduğu en kıymetli?
 öĞRETMEN — Hepinizin bulduğu da büyük, hepsi bir
   FİDAN — Hiç öyle olur mu, efendim, elbette birisi en kıymetli?
 öĞRETMEN — Senin başka kardeşlerin var mı, Fidan?
 FİDAN — Üç kardeşim daha var efendim
  öĞRETMEN — Babanıza hiç sordunuz mu, ona göre hanginiz en kıymetlisiniz?
 FİDAN — Sorduk, efendim, hepiniz bence birdir diyor
   öĞRETMEN — Gördün mü? İşte Türk devriminin bütün bu kollarının da hepsi bir babanın çocuklarıdır
  Hepsi aynı derecede büyük, aynı derecede kıymetlidir  Türk devriminin en büyük ve en kıymetli tarafı bütün bunları meydana getiren devrim babasıdır  Onu bulun bakayım  HEPSİ BİRDEN (Sevinçten haykırarak) — Atatürk, efendim  Atatürk, Atatürk    (Perde kapanır  ) Vasfi Mahir KOCATÜRK
 
 
 
 |