Prof. Dr. Sinsi
|
Gelincik|Tiyatro Tarihi Ve Skeçler
GELİNCİK
BİRİNCİ PERDE
BİRİNCİ SAHNE
KERİM: (Türkü söyleyerek bulaşık yıkamaktadır )
ZEYNEP: iki bulaşığı yıkayıp bitiremedin Beceriksiz herif
KERİM: Bu erkek işi değil, ne yapayım
ZEYNEP: Ama gelinlik giyerken, yer silerken öyle demiyordun
KERİM : Şimdi de yıkamam ama kader utansın
ZEYNEP :Yıkama da bir gör Seni bütün mahalleye nasıl rezil ederim
KERİM: Bütün bulaşıkları bir ay boyunca yıkarım Hatta üstüne yer-leri de silerim, istersen çocuğu da ben doğurayım ama sen de şu resimleri bana ver
ZEYNEP : Yok, yok öyle Sen daha çok yalvarırsın Allah postacıdan razı olsun Şu resimleri getirip bana verdi
KERİM: O postacıyı bir yakalarsam dünyaya geldiğine pişman ede-ceğim, mendebur adamı Ayağının kirini içeyim kancığım Benim biricik karıcığım, haydi ver resimleri
ZEYNEP : Yalvar, yalvar Sen daha çok yalvaracaksın
KERİM: Ne? Şalvarını da ben mi yıkayacağım? Ben şalvar malvar yıkamam Beni öldür daha iyi
ZEYNEP : Şalvarımı mı yıkayacaksın al yıka (Şalvarını çıkarır Ke-rim'e verir ) Önce çamaşır suyuna bastır, sonra çitile yıka ütüledikten sonra da bana geri ver
KERİM: Lan Uğur, seni bir yakalarsam essek sudan gelinceye kadar dövmez miyim ben! Şu halime bak, karının şalvarını yıka-yacağım, ütüleyeceğim, ayağına vereceğim
ZEYNEP : Elin mahkûm hanını kızım, bunları öğren, yoksa evde kalırsın
KERİM : Ulan karı şimdi seni bir güzel pataklarım
ZEYNEP : O, biraz zor kocacığım Şey  Afedersin hanım kızım
KERİM: Ulan bana kızım deme
ZEYNEP : Demem hanım abla
KERİM : Of ulan of! Yıkamıyorum lan, var mı bir diyeceğin?
ZEYNEP : Var, resimler Allı, pullu, duvaklı resimler
KERİM: Olsun lan olsun Canımdan ileri mi? Yetti artık oynamıyorum
ZEYNEP : Kerim, Kerim yapma, seyirci var, sahnedeyiz
KERİM: Olsun Seyirci hana bir şey demez
ZEYNEP : Söylemez ama, ayıp olmaz mı?
KERİM : Ben vaziyeti anlatırım Bana hak verirler
ZEYNEP : Ne hakkı Hakkı sana ne verecek? Yoksa gene parayla gelin mi olacaksın?
KERİM : Seyirci bana hak verir dedim sağır mısın sen
ZEYNEP : Sığır sensin terbiyesiz, insan karısına sığır derse kendisi ne olur
KERİM : Yahu karıcığım, yanlış anladın, seyirci beni destekler de-mek istedim
ZEYNEP : imkânı yok desteklemez Hele elimde belgeler varken hiç desteklemez
KERİM: Peki, kolayı var Bahse girelim Seyirci beni desteklerse; re-simleri bana geri verecek misin?
ZEYNEP : Önce bir düşünmem lazım
KERİM: Verirsin, verirsin Ben her şeyi seyirciye anlatıyorum
ZEYNEP : Pekâlâ, anlat o zaman
KERİM: Sevgili seyircilerimiz, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, şuna bakın; pırıl pırıl gözlerinizle, renk renk elbiselerinizle, salo-nu çiçek bahçesine çevirmişsiniz, inanın sizi çok seviyo-rum Allah eksikliğinizi göstermesin Allah ne muradınız varsa yersin
ZEYNEP : Öhö,Öhö
KERİM : Allah sevdiklerinize kavuştursun
ZEYNEP: Öhhö, Öhhö
KERİM: Allah cennetine kabul etsin
ZEYNEP : Amin El Fatiha Merhumu nasıl bilirsiniz
KERİM: Hayrola, kime ne olmuş, kim ölmüş?
ZEYNEP : Seyirciye yağcılık edeceğim diye ne yapacağını şaşırdın
KERİM: Yok yahu Kim; ben mi?
ZEYNEP: Yok, ben!
KERİM : Sen yaparsın Ne de olsa kadın milleti her şey beklenir Nankör kediler sizi
ZEYNEP : (Resimleri gösterir ) Resimler! Resimleri unuttun
KERİM : Ah benim bitanem! Cik cik karım Şeey  Biricik karım
ZEYNEP : Kes, kes tamam Seyirciye ben anlatacağım Kerim : Tamam ama, seyirciye yağ sürmek yok
ZEYNEP: Ona yağ çekmek derler veya yağcılık yapmak derler Biraz önce senin yapmaya çalıştığın gibi Hem sözümü kesersen resimleri sana vermem, ona göre
KERİM : (Bir eliyle ağzını kapatır Diğer eliyle tamam anlamına ge-len işaret yapar )
ZEYNEP : Evet, değerli seyirciler! Bizim Kerim bir hata yaptı Paray-la kadın kılığına girdi
KERİM : (Parmak kaldırır )
ZEYNEP : Elimde Kerim'in kadın kılığında çekilmiş  
KERİM : Tamam tamam Seyirciye ne sen anlat ne de ben anlatayım En baştan oynayalım Seyirci de ona göre karar versin
ZEYNEP : Ama taraflı anlatmak yok
KERİM: Tamam Ama sonunda resimleri alırını
ZEYNEP : Buna ancak seyirci karar verir
KERİM : Peki, öyle olsun Evet, seyircilerimiz, buyurun izleyin oyu-numuzu, inşallah bana verirsiniz oyunuzu
(Kerim ile Zeynep sahneden çıkarlar)
IŞIKLAR SÖNER
BİRİNCİ PERDE
İKİNCİ SAHNE
(Uğur'la Hamza kahvede hasır oturaklar üzerinde sohbet etmekte ve kahve içmektedirler Kahveci ise içeride temizlik yapmaktadır Ara sıra bardak ve tabak sesleri işitilir )
UĞUR : Sorma ahi Başıma neler geldi bir görsen
HAMZA : Deme yahu Ne oldu hayrola, başını mı kırdılar yoksa?!
UĞUR : Kim kıracak yahu?!
HAMZA : Yenge oklavayı mı şey  Yok yok tavayı vurmuş dedilerdi Geçmiş olsun
UĞUR : Sana şakadan söylemişler abi
HAMZA : Ne, ne şakası Bilirsin ben şakadan hoşlanmam
UĞUR : Yok abi yok Başıma bir şey olmadı Birine söz verdim
HAMZA : iyi, iyi Çok iyi etmişsin Biz de versek iyi ama biri zaten az görüyor
UĞUR : Hayrola ne görmesi abi
HAMZA : Sen birine göz vermişsin hani Biz de gözümüzün birini ver-sek iyi ama benim gözümün biri zaten bozuk diyorum
UĞUR : (Yüksek sesle) Senin kulakların bozuk değil mi?
HAMZA : Yok canım yok, kulaklarım çok iyi Damdaki kedinin ayak seslerini duyuyorum
UĞUR: Haa, ne diyordum abi Buralara nereden geldik
HAMZA: Kapıdan geldik
UĞUR : Yok canım onu demedim
HAMZA : Vallahi kapıdan girdik yahu
UĞUR : Söz buraya nasıl geldi dedim abi
HAMZA : Birine göz bağışladım dedin Ben de biz de bağışlasak iyi ama, benim gözümün biri zaten bozuk diyordum
UĞUR : Yok abi öyle değil Şimdi hatırladım Bizim Bekir'e seni evlendirelim diye söz verdim
HAMZA : Yok yahu Ayıp çok ayıp Bunu sana yakıştıramadım Çok şaşırdım
UĞUR : Neyi yakıştıramadım
HAMZA : Bizimki hâlâ bakire Seni evlendirelim dedin Demedin mi? Peki; çocuklar kimden, kadıncağıza iftira ediyorsun sen Adam karısına iftira eder mi Çok ayıp!
UĞUR : Bak, Hamza abi Bizim sarhoş Bekir bana beni evlendirin dedi Ben de seni evlendiririm diye söz verdim
HAMZA : Çok iyi olur Adam kiradan kurtulur
UĞUR : Kiralama evlilik olur mu abi?
HAMZA : Sahi nasıl olur acaba
UĞUR: Hamza abi Sarhoş Bekir bana bir kız bul da beni evlendir, sen benim en yakın arkadaşımsın dedi
HAMZA : Sevaptır, sevaptır
UĞUR : Sevap olmasına sevap ama, ona kimse kız vermez ki!
HAMZA : Niye vermesin canım
ALİ : Vallahi benim bin tane kızım olsa birisini vermem
HAMZA : Kaç kandan
UĞUR : Ne kaç kandan abi
HAMZA : Bin tane kızım var birini vereyim demedi mi!
ALİ : Şaka yapma dayı, kafa mı buluyorsun benimle ben hâlâ be-kârım
HAMZA : Sen tabiî bakarsın, işin var gücün var
UĞUR: Hamza abi, Ali bu haliyle sarhoş Bekir'e kimse kız vermez demek istiyor
HAMZA : Halinde ne var arslan gibi delikanlı
UĞUR : Vallahi boyuna posuna bir şey demem ama çok içki içiyor Hiç ayık dolaşmıyor
ALİ : Neredeyse birazdan buraya damlar Geçen gün geldi bir iki bardağımı kırdı Ben de kapı dışarı ettim namussuzu
UĞUR : Ayıp etmişsin, öyle söyleme; ne de olsa müşteri
ALİ : Öyle müşteri olmaz olsun yahu!
UĞUR : Bak abi Bir defa sarhoş Bekir'e seni evlendiririm diye söz verdim Her gördüğünde bana; beni ne zaman evlendirecek-sin, diye soruyor Ben de Bekir'den bıktım usandım ne ya-pacağımı bilemiyorum
HAMZA : Söz vermişsin, sözünde dur
UĞUR : Ben sözümde duruyorum Ama o sözünde durmuyor
HAMZA : O da mı göz verdi?
UĞUR : Hayır, o bana içki içmeyeceğim diye söz verdi
HAMZA : Erkek adam sözünde durur
BEKİR : (Dışarıdan) Heeeyt Allah beee  (içeri girer ) Vay benim Uğur kardeşim, söz verip de sözünde durmazsın ha?
UĞUR : Gel, Bekirciğim bir kahvemi iç
BEKİR : Ben ha Ben senin kahveni ha Kırk yıl tam kırk yıl hatırım kalsa gene içmem
UĞUR : Yok yok Bekirciğim, gel, bak ben sana ne diyeceğim
ALİ : Yok yok oturmasın Benim kahveme de gelmesin, kahveme gelme demedim mi ben sana?
BEKİR : Tamam tamam, özür özür, sen haklısın (Cebinden para çı-karır ) Al şu parayı çok ayıp ettim Eşeğim ben essek Hem de Merzifon eşşeğiyim
ALİ : Vallahi ne isen nesin Efendi gibi oturacaksan otur, yok çık git iş yerimden
HAMZA : Uğur, bunlar niye kavga ediyorlar?
UĞUR : Bir dakika Bekir Gel böyle otur İstersen Hamza abiye tam ben de senin meseleyi konuşuyordum
HAMZA : Uğur doğru söylüyor Bekir Sana kız bulmuş Yakında iste-meye gideceğiz
BEKİR : Ben hep söylerim Bir dostum varsa o da Uğur’dur diye Yalanım varsa adam değilim İnanmazsanız gidin meyhanedekilere sorun
UĞUR : Bak Bekir bu olmadı (Ali'ye) Sen Bekir'e okkalı bir kahve getir hele
ALİ : Baş üstüne
BEKİR : Gel seni bir öpeyim Uğur (Sarılıp öper Hamza » Seni de öpeyim abim benim
HAMZA : Git lan çok kötü kokuyorsun, leş gibisin
BEKİR : (Hamza 'yi zorla öper ) Vay be Hamza abime bak işi gücü bı-rakmış beni evlendirmeye uğraşıyor Çok şaşırdım Çok da sevindim Gel bir daha öpeyim (Hamza 'nın boynuna sarılır ) UĞUR : Bak gördün mü abi adam her gün böyle sarhoş, içki koku-sundan yanına yaklaşamıyor insan Kokarca gibi geziyor
HAMZA : Nereden buluyor içkiye verecek bu kadar parayı acaba!
UĞUR : Rahmetli babasından miras kalan bir ev vardı Geçenlerde onu sattı Aldığı para bitene kadar onu harcar
ALİ : (Kahveyi getirir sehpaya bırakır ) Uğur senin hesabına yazıyorum
UĞUR : Yaz yaz, ben öderim
BEKİR : Yook dünyada olmaz Kahve paralarını ben ödeyeceğim Üstelik herkesinkini Hatta birer kahve daha yap Hepsi ben-den olsun
ALİ : Biraz dikkat et masada fincan var Gene kırma
BEKİR : Hani nerede Gene benimle dalga geçeceksiniz ha iki finca-nı buraya koydunuz
UĞUR : Yok yok aman ha Dalga geçmiyoruz Kahvede bir tane, fin-can da
BEKİR : Kahve bir tane de fincan iki tane Biri boş, biri dolu Ben boşu alacağım Siz de bana güleceksiniz öyle mi? Yemezler oğlum, yemezler
ALİ : Eyvah gene yandık Fincanları çift görüyor
BEKİR : Bak işte şu boş olanı (Kahve fincanını eline alır Ali'nin yü-züne serper, sinirlenen Ali ile Bekir kavga etmeye başlarlar)
ALİ : Bir daha benim kahveme gelirsen senin bacaklarım kırarım Pis ayyaş seni
UĞUR : Ayıp oluyor arkadaşlar sen de biraz rahat dur Bekir, içme şu zıkkımı Kaç kere söyledim, içkiyi bırak diye Haydi evine git Sonra konuşuruz (Bekir, Uğur'un da yardımıyla dışarı-ya çıkarılır Ali fincanı alıp ocağa yüzünü yıkamaya gider Uğur geri yerine döner )
ALİ : (Ocaktan) Geçenlerde de aynı işi yaptı O zaman da kov-muştum, insan değil ki! Tövbe tövbe
HAMZA : Bunlar niye kavga ettiler anlayamadım Uğur yazıklar olsun sana iki kişiye sahip çıkamadın
UĞUR : Yok, Hamza abi yok Bekir her zaman böyle
HAMZA : Nasıl yani?
UĞUR : Her zaman içkili, her zaman sarhoş Hiç ayık hâli yok ki! in-san gibi oturup konuşasın
HAMZA : Bunun kimsesi yok mu? Kimse buna yapma oğlum ayıp, günah demiyor mu? Yazık yahu gençliğine yazık
UĞUR : Çok söyledim abi Ama dinlemiyor Bir kulağından girip, öbüründen çıkıyor Bekir'e çok güzel bir ders vermek lazım
HAMZA : Ders vermekle düzelir mi dersin Uğur?
UĞUR : Bakarsın düzelir abi
HAMZA : O zaman parası tükenmeden hemen bir dershaneye kayıt et-tirelim de biraz talim, terbiye görsün
UĞUR : Öyle ders değil abi
HAMZA : Öğle olacağına akşam olsun canım
UĞUR : Bir numara yapalım Bekir'e
HAMZA : Derse başlarsa kendisine bir numara verirler
UĞUR : Bekir'e bir oyun oynayalım abi, oyun
HAMZA : Bir zeybek veya çiftetelli, yok yok horon daha iyi gelir
UĞUR : Bekir'e öyle bir ders verelim ki bir daha içki içmesin diyorum
HAMZA : Tamam içmesin ya, iyi olur Haa oyun, tiyatro gibi bir şey
UĞUR : Hay aklınla bin yaşa abi Çok iyi bir oyun olmalı değil mi?
ALİ : Meselâ Bekir beni evlendirin diye üsteleyip duruyor ya
UĞUR : Eeee, anlat bakalım usta
ALİ : Meselâ diyorum Biz de Bekir'i erkek biriyle evlendirelim
HAMZA : Olmaz yahu kesinlikle olmaz
ALİ : Niye olmasın Adam zaten ayık gezmiyor ki
UĞUR : Evet evet, kız diye bir erkekle evlendirirsek  
HAMZA : îki erkek birbiriyle evlenir mi yahu, o zaman kıyamet kopar!
UĞUR : Rol icabı abi, rol icabı
HAMZA : Yok yahu Kim kadın olmak ister Bu iş biraz zor Başka iş bulun
ALİ : Parayı bastırırsan kabul ederler abi
HAMZA : Çok hevesliysen sen ol o zaman
ALİ : Ben mi? Ben o ayyaşa günahımı bile vermem
UĞUR : Günah değil para vereceğiz para
ALİ : Uğur senin bir arkadaşın var ya ismi neydi, dilimin ucun-da? Değişik bir adı vardı Kerime, Kerime hatırladım
UĞUR : Onun asıl adı Kerim Biz ona okulda Kerime diyorduk Ama evli barklı adam kabul etmez
ALİ : îşin ucunda para olsun da bak nasıl kabul eder
HAMZA : Adam koskoca devlet memuru yahu
ALİ : Ne kocası, ne memuru Geçen benden iki kahve içti onları da hesaba yazdırdı
UĞUR : Bir plânım var Yengeyi yani karısını ikna edersek siz bu işi oldu bilin
HAMZA : Para! Para nerede kimden bulacağız Ben kendi hesabıma beş kuruş vermem
ALİ : Ben baştan söyledim günahımı bile vermem
UĞUR : Para kolay, parayı hiç düşünmeyin
ALİ : Kimse, hiç kimseye bir kuruş vermez abi, hele sarhoş Be-kir'e  Vay yavrum vay Sen de tutmuş para kolay diyorsun
UĞUR : Para kolay Parayı Bekir'den alırız
HAMZA : it yatağında ekmek kırıntısı arıyorsun sen de Uğur
UĞUR : Abi geçen gün ev sattı Parayı harcamadan gider Bekir'i bulurum
ALİ : Eee!
HAMZA : Eee!
UĞUR : Sana bir kız buldum, derim
ALİ : Hee!
UĞUR : Bekir'e kızın anası başlık parası istiyor derim
HAMZA : Hay aklınla bin yaşa Uğur
ALİ : iyi akıl ettin vallahi
UĞUR : Bekir sökülür o zaman paraları
HAMZA : istediğimiz kadar parayı verebilir mi?
ALİ : Az para istersek kızı çirkin zanneder
UĞUR : Benim bildiğim Bekir bir; içki için, ikincisi kız için paraya acımaz
HAMZA : Birini biliyoruz da öbürü daha belli değil
ALİ : Parayı biraz fazla iste de bizim bardak çanak parası da çık-sın abi
UĞUR : Yalnız bir problem var Bekir'i nerede bulacağız?
ALİ : Tellal bağırttıralım On dakikada buluruz
UĞUR : Tellal olmaz
HAMZA : Kendimiz çıkıp arayalım diyeceğim ama  Ne dersiniz?
ALİ : Olmaz ben iş yerimi kapatıp gidemem En iyisi tellal bağırt-tıralım
UĞUR : Eşe dosta söylesek, gören bize haber verse (Uzaktan nara sesi duyulmaya başlar ) Durun durun bir ses var (Dinler-ler ) Bu, Bekir'in sesi
Ali : iti an çomağı hazırla diyenler boşa dememişler (Ses yakla-şır ve gelen kişi gürültüyle yere
düşer )
HAMZA : Trafik kazası oldu herhalde, nasıl acı acı fren yaptı araba Duydunuz mu?
BEKİR : (Elinde şişe ayakta zor duracak bir şekilde içeri girer ) Siz ha, beni buradan kovarsınız ha, siz kim oluyorsunuz lan
UĞUR : Ne iyi ettin de geldin Bekir Biz de tam seni aramak için az kaldı sokağa dökülüyorduk
BEKİR :Ufak at da civcivler yesin Bu lafları ben yutar mıyım! Be-nim adım Bekir Züğürtler sizi Ben böyle yerlerde çay içe-cek adam mıyım lan Hata bende sizi arkadaş bildim yanını-za geldim
ALİ: Bekir lafını bil de konuş arkadaş Senin ne biçim bir adam olduğunu cümle âlem biliyor
UĞUR : Tamam tamam, sen haklısın Bekir Bir hata ettik gel barışalım
BEKİR : Dünyada olmaz barışmam sizinle
Ali : Öbür dünyada da Allah kimseyi yanına düşürmesin Sen orayı da kokutursun tövbe tövbe
HAMZA : Bekir lan sana kim haber verdi
BEKİR : Cinler haber verdi Benim haber cinlerim var Onlar bir çı-karlar kafamdan şöyle bir dolaşıp geri dönerler Ne var, ne yok bana haber verirler
HAMZA : Vah vah yazık, çok yazık cinlere karışmış Sana kimse söy-lemedi mi yavrum? Geceleri karanlıkta dolaşma, ağaç dip-lerine işeme diye
BEKİR : Ben it miyim ha? Ben it miyim? Ağaç diplerine itler işer
ALİ : İtin gözünü seveyim şu haline bak Bir de iti beğenmiyorsun
HAMZA : Uğur, bu Bekir şimdi de itler mi haber verdi diyor
UĞUR : Abi siz ikiniz karışmayın ben şimdi meseleyi hallederim
ALİ : Bizim bardak paralarını da unutma
HAMZA : Dinleyen var mı ki konuşalım Bekir de sağır herhalde be-nim gibi Hesabına gelmeyen laflan duymuyor
UĞUR : Bekir bak; beni iyi dinle Bu son fırsat
BEKİR : Ben size küstüm
ALİ : Ahh, ahhh, nerede o günler
UĞUR : Tamam tamam, önce beni bir dinle Bekir Sonra küsersen küs
BEKİR : Dinlemiyorum Ben, beni sevmeyen birini dinlemem
UĞUR : Bak, Bekir, ister dinle, ister dinleme Ben sana bir kız bul-muştum Yarın istemeye gidelim, diyecektim
BEKİR : Ne, kız mı buldun? Kimin kızı? Kız nerede?
HAMZA : Kız lafını duyunca gözleri nasıl da açıldı Şuna bakın
ALİ : Bunun numara yaptığına bakmayın Ayık bu ayık Benim bar-daklar yerine kafasını kırsın ki sarhoş olduğunu anlayayım
UĞUR : Her neyse Şimdilik boş verin siz Bak, beni iyi dinle Bekir Biz sana bir kız bulduk Sen yarın anneni bana gönder bir-likte gidip isteyelim
BEKİR : Ne  Annemi mi? Annem sana namahrem olur Sen kızın adresini ver annem gider, bakar Kızı beğenirse söz keser
ALİ : Kız buldu ya beğenmezse diyor Seni kim beğenir lan Ba-kalım kız seni beğenecek mi?
HAMZA : Yapmayın çocuklar Hayırlı işlerde böyle konuşulmaz Gö-nül bu nereye konacağı belli olmaz
UĞUR : Bekir, yalnız bir mesele var
BEKİR : Topalsa önemli değil canım
UĞUR : Yok canını, topal değil
BEKİR : Cüce mi yoksa? Benim boyum da kısa sayılır
UĞUR: Yok canını boyu poşu yerinde
BEKİR : Yoksa eli mi çolak? Bulaşıkları ben yıkasam da olur
ALİ : Seni gidi pis sarhoş Elimize çok kötü düştün Çekeceğin var
UĞUR : Yok yok Eli kolu da sağlam
BEKİR : O zaman kesinlikle gözü kördür
UĞUR: Yapma sen de Bekir Her yeri sağlam
BEKİR : Yoksa kafada mı var biraz? Eğer kafada varsa o kötü
ALİ : Nasıl da biliyor aklı olanın deli ile evlenmeyeceğini
UĞUR : Yok yok Aklı da, fikri de yerinde
BEKİR : O zaman hemen isteyelim hadi kalk Her bir masrafını ya-parım Şekerdi, şerbetti, her şeyini alırım
UĞUR : Şekeri şerbeti zaten alacağız Fakat kız tarafı biraz para istiyor
BEKİR : Kolay canım Elli bin, yüz bin neyse veririz
UĞUR : Çık çık
BEKİR : Yüz elli, iki yüz
UĞUR : Çık çık
BEKİR : Iki yüz bir bin
UĞUR : Çık canım sen de Biraz yükseklere çık
BEKİR : Bu halimle çıkamam abi Nasıl çıkayım
UĞUR : Halinde ne varmış niçin çıkamıyorsun?
BEKİR : Vallahi çıkamam abi Yüksekten korkarım ben
UĞUR : Amma da yaptın ha Bak Bekir on milyon yoksa kız da yok Tamam mı?
BEKİR : Şey  Bu parayla alınan kızlardan mı yoksa?
UĞUR : Şimdi ayıp ettin Ben şey miyim lan
HAMZA : Başlık parası oğlum, başlık parası
BEKİR: Haaa Öyle desenize şunu
ALİ : Haa Öyle ya On milyon beş yüz bin
BEKİR: Onu veririz canım, istersen hemen vereyim Yalnız yüz bin nereden çıktı Başlık parasına da zam mı geldi yoksa?
ALİ : Bardaktan çıktı
BEKİR : Ne bardağı
UĞUR : Şerbet bardağı oğlum Şerbet bardağı Sen ki kızı beğendin diyelim
BEKİR : Ben mi?
UĞUR : Evet sen Ne yaparsın?
BEKİR : Hemen gerdeğe girerim
ALİ : Enayi, buldu ya bir kız Nişan falan yapmadan hemen ger-değe girecek
BEKİR : Haa nişan! Yapalım canım Fakat nişanı sonra yapsak olmaz mı?
UĞUR : Nasıl yani?
BEKİR : Gerdekten sonra
UĞUR : Olmaz Olur mu öyle şey
ALİ : Uyanığı gördün mü?
HAMZA : Ne yangını Yangın nerede çıkmış?
ALİ : Bekir'in gönlünde
HAMZA : Ne duruyorsunuz hemen itfaiyeyi çağırın
ALİ : Bu yangın zor söner, içten içe yanıyor:
BEKİR : Uğur Gene oyuna mı geldik yoksa?
UĞUR : Yok Bekir yok Sen bana inan Nişan günü şerbet içeceğiz ya, onun için bardak alacağız Beş yüz bin lira da bardak pa-rası istediler
BEKİR : Haa nişan şerbeti Tamam tamam alın iyi olur Şöyle güzel bardaklar olsun Elâleme rezil olmayalım
HAMZA : Şimdiye kadar rezil olduğun yetti gayri
ALİ : Parayı hemen al Uğur Bunun ne yapacağı belli olmaz On milyon beş yüz bin
UĞUR : Bekir; parayı ver de, kızın başlık parasını verelim
BEKİR : Annem kızı görsün para kolay
HAMZA : Su koyuverme Bekir
ALİ : Para yoksa kız da yok
BEKİR : Kızı görmeden para vermem ben Önce malı görelim değil mi ya?
HAMZA : Çüşşş Bekir Amma yaptın ha Bırak Uğur bu iş olmaz Adamdaki kafaya bak yahu
UĞUR : Bekir son olarak istiyorum ver şu parayı Para yoksa kızı görmek de yok Kalk Hamza abi gidelim, bundan iş çıkmaz
ALİ : Ben size söyledim Bekir'den adam olmaz
HAMZA : Bekir sen kısmetini tepiyorsun oğlum
UĞUR: Böylesi iyi oldu Yoksa kıza yazık olacaktı
ALİ: Kız güzel miydi Uğur?
UĞUR : Güzelin lafı mı olur abi Bir boy var Allah sevdiğine bağış-lasın, yabancı da değil hani bizim hanımın uzaktan akrabası olur On parmağında on hüner El işi, yemek, dikiş, nakış o biçim Temiz, dürüst, çok güzel, ahlâklı biri
ALİ : Abi yahu Biliyorsun ben de bekârını
UĞUR : Yok Ali olmaz Bizimki Bekir'in adını vermiş Bir kere oğ-lanın adı Bekir demiş Değiştirmek olmaz
ALİ : Olsun abi ne çıkar Al şu beşyüzbinliği bardak parası için şu da şeker için Başlığını da yarın vereyim Aynı gün hem ni-şanı, hem de düğünü yaparız
HAMZA : Çiğlik etmiş oluruz Bir delikanlıya yakışmaz Önce Bekir'e son olarak soralım Yok şayet Bekir ben bu işte yokum der-se, nasip kiminse, kimin alnına yazılmışsa kız onun olur
UĞUR : Peki Bekir Son olarak bir defa daha soruyorum Ne diyor-sun Parayı veriyor musun, vermiyor musun?
BEKİR : Tamam Veriyorum Alın sizin olsun (Cebinden bir miktar para çıkarır Uğur'a verir )
UĞUR : Parayı sayalım Buradakiler şahit olun
ALİ: Sayalım abi Bunun ne yapacağı belli olmaz
HAMZA : Çocuklar parayı hem sayın hem de götürüp sahibine verin Hırlısı var hırsızı var ne olur ne olmaz
UĞUR : Parayı saydım Para tamam Hatta bir miktar fazla Al şun-ları Bekir
BEKİR : (Parayı alır ) Ben hemen gidip anneme söyleyeyim Yarın gidip kıza baksın
HAMZA : Bak Bekir Beni iyi dinle Bundan sonra içki içmek yok ta-mam mı?
BEKİR : Hele bir nişan yapalım sonra düşünürüz
UĞUR : Beni dinle Bekir, bu işler uzatmaya gelmez Annen kızı be-ğenirse nişan ve düğünü hemen yapalım
BEKİR : Tamam tamam, annem kızı beğendiği gün düğünü yapanz, zaten bütün eşyalar hazır (Bekir hızla dışarı çıkar )
ALİ : Benim hissemi ver abi Amma sıkı adammış be
HAMZA : Gene işi sen kurtardın usta
UĞUR : Nereden aklına geldi kıza talip olmak
ALİ : Vallahi ne bileyim Birden ağzımdan çıktı
HAMZA : Bekir'in işi bitti ama bizim iş henüz yeni başladı Bakalım kızı nereden bulacağız
UĞUR : Kerim'in evine gider konuşuruz
ALİ : Siz meraklanmayın Bardak parasını çıkardık ya ben size birer orta şekerli yapayım Benden olsun Afiyetle için Kerim nere-deyse birazdan gelir Her akşam bu saatlerde buraya uğrar
UĞUR : Kerim gelirse bu işi oldu bilin Ben konuşayım siz de gerek-li yerlerde beni destekleyin Tamam mı?
ALİ : Sen merak etme Uğur Nasıl olsa işin büyük bir bölümünü hallettik Kerim'in işini daha kolay hallederiz
UĞUR : inşallah kolay olur Hamza abi Sen de kulaklarının pasını sil Sözü birbirine karıştırma da hata yapmayalım yoksa işi berbat ederiz
HAMZA : Sen de beni adam akıllı kulaksız zannediyorsun, bana ne si-zin paspasınızdan
UĞUR : Bak Hamza abi, yanlış anladın Ben sana paspas demedim ki
HAMZA : Ayağını paspasa sil demedin mi
UĞUR : Aman Hamza abi Sen oldukça az konuş Gözünü seveyim
HAMZA : istersen hiç konuşmayım, hatta gideyim
UĞUR : Kızma abi
ALİ : (Uğur’a yavaşça) Sen de Hamza abinin konuştuklarını duy-mazdan gelirsin olur biter
UĞUR : Ali usta sen de fazla lafa karışma, hatta sen duymazdan ge-lirsen daha iyi olur
ALİ : Bizim bilmediğimizi zanneder Çabukça kabul eder değil mi? (Hamza 'ya) Hamza ağa istersen sen de biraz ayrı otur Uğur, Kerim'le özel konuşuyor olsun
HAMZA : Bu benim de aklıma yattı Çok iyi olur, şöyle ayrı ayrı yer-lerde oturalım isterseniz
UĞUR : Yok yok acele etmeyin Şüphelenebilir Şimdilik birlikte oturalım Sonra sen gene bir şey bahane edip dışan çıkarsın Geri dönünce de ayrı yere oturursun Veyahutta biz Ke-rim'le özel bir işimiz var diyerek sizden ayrılırız
ALİ : Evet evet Böylesi daha akıllıca olur Gelmeyecek herhalde, geç kaldı
UĞUR : Her gün geliyor demiştin değil mi Ali?
ALİ : Neredeyse birazdan gelir
KERİM : (Kapıda görünür ) Selamünaleyküm ağalar
UĞUR : Aleykümselam, gel Kerim gel, yanıma otur
HAMZA : Aleykümselam Kerimim Nasılsın iyi misin?
KERİM : Allaha şükür iyiyiz Akşam akşam oturmuş ne yapıyorsu-nuz böyle
HAMZA : Ne yapalım Uğur'la dereden tepeden konuşuyorduk şöyle
UĞUR : Ali usta Kerim'in bir isteği var mı bir sor? Çay, kahve, şer-bet ne emreder?
KERİM : Estağfurullah Uğur Bir şey almasam da olur
ALİ : Bir şeyler ikram edelim Kerim, istersen sana da bir kahve yapayım
UĞUR : Bir şey içmeden olmaz Kerim
KERİM : Madem ısrar ediyorsunuz alayım Bir orta da bana yap Fa-kat, Ali usta fincanları iyi yıka ha
ALİ : Beğenmezsen gel sen yıka
KERİM : Şaka yaptım canım Beğenmesem buraya gelir miyim hiç
ALİ : Bu işin şakası olmaz Kerim Ben böyle şakalardan hoşlanmam
UĞUR : Ali usta doğru söylüyor Kerim Neyse fazla uzatmayın
HAMZA : Evet evet Kerim Usta doğru söylüyor Kabul et gitsin so-nunda ölüm yok ya alt tarafı  
UĞUR : Öhüü öhüüü Amma üşütmüşüm yahu
ALİ : Sırtına vurayım mı Uğur?
HAMZA : Tabiî ki sırtına giymesi lazım yoksa belli olur
KERİM : (Gülerek Uğur'a) Hamza abi gene yanlış anlıyor Uğur
UĞUR : Kulakları ağır biraz, ağır işitiyor ya ondan
HAMZA : Başörtüsü giyerse kulakları kapanır canım
KERİM : (Uğur'a) Yengeden bahsettiğimizi zannediyor herhalde
ALİ : (Uğur'a bakarak güler } Yengeden ya yengeden
HAMZA : Yok yahu, ne yengesi kızdan bahsediyorum kız kız
KERİM : Allah Allah Yengenin üstüne başka bir kızla evlenmek mi istiyor? Nedir bu?
UĞUR : Yanlış anlıyor dedim ya, işte öyle
HAMZA : Evet Kerim oğlum evet Önce kız, sonra yenge
KERİM : Doğru Hamza ahi doğru Kız olmadan yenge olur mu hiç (Gülerek)
HAMZA : Afferin sana Kerim, işi iyi kaptın Çok kolay oldu Önce kız sonra yenge ha (Güler ) Uğur gördün mü? Ne de yakışır ya
UĞUR : (Haınzd'ya) Abi ne yaptın Kerim uyanacak şimdi Kızdı, yok yengeydi karıştırma şimdi Her şeyi berbat edeceksin
KERİM : Uğur bırak konuşalım Hamza abiyle Ömür adam vallahi Demek kız buldun Bizim yenge olacak ha?
HAMZA : Vallahi kızı bulduk da, yenge olur mu der, yoksa olmaz mı der bilemem
ALİ : Bu iş çok kolay oldu
UĞUR : Kaptırdınız gidiyorsunuz Başımızda patlayacak
KERİM : Hamza abi kızı buldunsa yengenin işini de halledersin sen
HAMZA : Yengenin işi daha kolaymış Onu Uğur halledecek
ALİ : Parayı görünce yenge de "he" der
KERİM : Hamza abiyi evlendirmek için yengeye rüşvet vermek ha Korkulur sizden Şeytanın bile aklına gelmez vallahi
HAMZA : Ne rüşveti Başlık, başlık hem de on milyon
KERİM : On milyona kim izin vermez Ben olsam hemen kabul eder-dim, îyi para vallahi
UĞUR : Sahi sence on milyon iyi para mı?
KERİM : Tabiî aslanım Ayın kaçı Metelik yok bende Şimdi on mil-yonum olsa fena mı olur Hele kız oğlanı beğenirse daha iyi olur
UĞUR : Sende metelik yok ve paraya da ihtiyacın var öyle mi?
KERİM : Evet Ben de senden para isteyecektim Şöyle sakin bir ye-re gidelim de biraz konuşalım Uğur
UĞUR : Olur Hamza abi bize müsade et Kerim'le şurada iki laf edelim
HAMZA : iyi iyi, anladım Yenge meselesi Merak etme Uğur O da kolay olur
UĞUR : Kolay olacağa benziyor Hamza abi
KERİM : (Uğur'a) Hamza ahinin aklı fikri karıda Adam altmışında kafayı yemiş Şöyle oturalım mı?
UĞUR : Oturalım, istersen birer de kahve alalım
KERİM : Yok yok işim acele hemen gideceğim
UĞUR : Peki anlat bakalım Mesele nedir
KERİM : Biliyorsun Kış geldi çattı Odun kömür aldım, borçlandım Malum memur maaşı yetmiyor Ayın sonunu getiremedim Senden biraz borç isteyecektim Elime para geçince öderim Utanıyorum vallahi Geçen bir misafirimle şurada oturup bir kahve içtim, hesaba yazdırdım Adam gözümün içine içine, hatta gözümün ilerisine bakıyor Eskisi gibi kimseden borç istenmiyor Çocukların okul masrafları da çok yüksek Sağa sola biraz borçlandık Bir on, onbeş milyon para bula-bilirsem borçlarımın hepsini öderim Ondan sonra da bak-kalın, kasabın önünden biraz olsun başımız dik geçeriz
UĞUR : Üzülme be Kerim Allah büyüktür Sevdiği kullarına yar-dımlarını esirgemez
KERİM : Allah her zaman büyük Uğur Karnımız tok olduğunda da büyüktü, aç kaldığımızda da büyük Belki bizden daha kötü durumlarda olanlar da vardır Allah onlara da yardım etsin
UĞUR : Mesela bizim sarhoş Bekir Ayyaş ayyaş dolanıp duruyor
KERİM : Onu geç O akılsızlıktan sürünüyor Ben, evi barkı hatta, işi gücü olanlardan söz ediyorum Mesela bizim dairede akşam saat dört buçuk, beş olduğunda bütün memurlar, kimileri boya sandığı, kimileri köfte, ciğer, kebap ve kokoreç tez-gâhlarıyla yollara dökülüyorlar Kimileri kahvelerde ocak-çılıktan tut da bar, pavyon gibi yerlerde koruma, kollama ve adam dövme işleri yapanlar, çek senet mafyasında kol ba-cak kıranlar bile var
UĞUR : Sen de bir iş bulsan yapar mısın?
KERİM : Olmaz Ben dairede şef olarak görev yapıyorum Bir gören olsa ne derler adama Utanırım Benimle birlikte ayakkabı bo-yacılığı yapan bir memuruma dairede nasıl iş yaptırabilirim
UĞUR : Hiç kimsenin görmeyeceği, bilmeyeceği bir iş olsa yapar mısın?
KERİM : Yaparım tabiî Elalemden para istemek daha mı kolay zan-nediyorsun Üstelik bu zamanda iş bulmak da çok zor
UĞUR : Aslında öyle bir iş var
KERİM : Nerede? Yerini biliyorsan hemen gidelim
UĞUR : Yalnız iş biraz zor
KERİM : Ha belki sen çalışmak istersin o zaman bana da bir iş ayar-la Yalnız kimsenin görmeyeceği bir iş olsun
UĞUR : Yanlış anladın Kerim Benim için değil, fakat iş biraz zor
KERİM : O zaman parası da çok iyidir
UĞUR : İyi tabiî hem de çok iyi
KERİM : İş ne kadar zor olursa olsun ben yaparım arkadaş
UĞUR : Biraz ustalık isteyen bir iş
KERİM : Anladım lan, işi bana kaptırmayacaksın Bir de seninle aynı okula birlikte gittik Sen ben bir de sarhoş Bekir, üçümüz ne kadar samimiydik Ne yaramazlıklar yapardık Hepiniz vefa-sız çıktınız
UĞUR : Kızma canım Bilmez miyim Sen, ben, bir de sarhoş Bekir neler yaptık neler O günleri hatırlıyorum da, vay be ne gün-lerdi
KERİM : Hiç unutmam bir defasında sarhoş Bekir, sen, ben gece si-nemaya gitmiştik O zaman yatılı okuyorduk Okula gelir-ken nöbetçi öğretmen bizi yakalamıştı
UĞUR : Hani şu papağan Osman mı?
KERİM : Yok yahu Papağan Osman edebiyat öğretmeniydi Şu bizim matematikçi vardı ya, hani ne diyorduk adına Çok sinsi bir adamdı
UĞUR : Ha şimdi hatırladım Evet, evet Tilki Salih Kim sigara içi-yor, kim kız peşinde dolaşıyor, kim dersi astı, hep o yakalı-yordu
KERİM : işte, o Tilki Salih camdan girerken bizi yakalamıştı Biz de Bekir hastalandı acilen hastaneye götürdük, oradan dönüyo-ruz demiştik
UĞUR : Evet evet, Bekir de hemen hasta numarası yapmıştı Tilki Salih yutar mı? Boşuna tilki dememişler Hasta olsanız ka-pıdan içeri girerdiniz Böyle gizli gizli pencereden girmeye kalkmazdınız demişti
KERİM : Bekir'i de bir güzel dövmüştü Üstelik onu hasta değil, sar-hoş zannetmişti
UĞUR : Bize de hatırı sayılır bir iki tokat atmıştı
KERİM : Evet evet Gene de pek akıllanmadık Geceleri ara sıra ka-çardık
UĞUR : Biz gene halimize şükredelim, iyi kötü evimiz, ocağımız, çoluğumuz çocuğumuz var
KERİM : Evet doğru Bekir zil zurna sarhoş dolanıyor O gün içki iç-memişti ama o günden sonra hemen hemen her gün içiyor Oysa onun durumu bizden çok iyi idi
UĞUR : Nasıl iyi?
KERİM : Bizden çalışkandı, bizden zengindi, hatta zeki bile sayılırdı
UĞUR : Demek ki bunlar yetmiyor insana, iyi bir çevre, düzenli bir aile ve arkadaş çevresi olması gerekiyor Aslında biraz da bizler suçluyuz Öyle değil mi? Onu kendi haline bıraktık, yardımcı olamadık
KERİM : Belki haklısın ama, elimizden ne gelir ki?
UĞUR : Çok şey
KERİM : Mesela ne? Diyelim ki yardım etmek istedik Elimizden ne gelir?
UĞUR : Çok iyi arkadaş olduğumuzu söylüyoruz Bekir'in içkiyi bırakması için ne yaptık Bizim evimiz, eşimiz, işimiz var Ona bu konularda ne yardımda bulunduk
KERİM : Evet, belki haklısın ama gene de elimizden pek bir şey gel-mez Etimiz ne ki, budumuz ne olsun? Yardım edecek gü-cümüz yok ki!
UĞUR : İsteseydik çok şey yapabilirdik Mesela önce içkiyi bıraktırabilsek gerisi kolay gelir
KERİM : Bizi hiç dinlemez ki?
UĞUR : Anlatmasını bilirsek dinler
KERİM : Peki Biz de anlatalım, anlatmaya çalışalım
UĞUR : Söz ver yardım edecek misin?
KERİM : Söz! Ben kendi hesabıma elimden ne gelirse yaparım fakat, bilirsin Bekir'e söz dinletmek de oldukça zordur
UĞUR : Ben en kolay yolu buldum
KERİM : Ne duruyoruz Hemen uygulamaya koyalım Yazık, bu yaş-ta sokaklarda rezil rezil dolaşıyor Şey  Uğur, sahi buldu-ğun yol nedir?
UĞUR : Kolay Şaka yapacağız
KERİM : Ne şakası?
UĞUR : Essek şakası
KERİM : Peki eşeği nereden bulacağız?
UĞUR : Lafın gelişi dedim canını Bekir'e öyle bir şaka yapacağız ki bir daha içki içmeyecek
KERİM : Vallahi iyi, yalnız o ayık gezmez ki şakadan ne anlasın
UĞUR : Yok, şaka yaptığımız zaman sarhoş olsun Ama sonunda görürsün nasıl da ayılacak
KERİM : Nasıl olacak bu iş ikimiz mi yapacağız?
UĞUR : İkimiz planlayacağız, sen yapacaksın Senin hanımla, ben de sana yardım edeceğiz
KERİM : Bu nasıl iş, bu nasıl şaka, beni fazla karıştırmasan iyi edersin
UĞUR : Amma dönek adamsın ha Sen bana biraz önce Bekir'e yar-dım etme konusunda elimden ne gelirse arkadaşım için ya-parım dememiş miydin?
KERİM : Evet dedim ne olmuş? Peki söyle bakalım Neyi söyleyeyim?
UĞUR : Biz okulda yatılı okurken bazı geceler eğlence düzenlerdik değil mi?
KERİM : Evet düzenlerdik Çok da güzel olurdu Bir keresinde  
UĞUR : O eğlence gecelerinde kadın kılığına kim girerdi?
KERİM : Kim? Kimmiş?
UĞUR : Kadın kılığında kim oynardı bir düşün
KERİM : Uğur kendine gel, kahvedekilerin hepsi duyacak
UĞUR : Buradakiler önemli değil Bir düşün yenge duyarsa ne olur
KERİM : Ölürüm Bütün erkekliğim gider
UĞUR : Korkma canım Biz burada arkadaşız, senin ölümüne izin veremem
KERİM : Şimdi nereden aklına geldi, iyi ki senden biraz borç para is-teyelim dedik
UĞUR : Beni dinle Kerim Sen bir taşla iki kuş vuracaksın
KERİM : Ben kuş vurmak istemiyorum Senden borç para istiyorum, para
UĞUR : iyi ya hem Bekir'e olan arkadaşlık görevimizi yerine getire-ceğiz, hem de sen para kazanacaksın
KERİM : Peki nasıl olacak bu iki kuş vurma işi?
UĞUR : Çok kolay canım Sen kız kılığına girip Bekir'in annesine görüneceksin
KERİM : Peki öbür kuş Yani para Onu nasıl vuracağız?
UĞUR : Para peşin canım, yani şu anda cebimde
KERİM : O zaman parayı hemen ver
UĞUR : Önce Bekir'in annesi sana bakacak Beğenirse parayı ben sana veririm
KERİM : Yok kabul etmem Önce para Ya beğenmezse Parayı kim-den alacağım Parayı veren düdüğü çalar
UĞUR : Yani kabul ediyor musun?
KERİM : Parayı görelim de düşünürüz Şey  Kimse bilmeyecek de-miştin değil mi?
UĞUR : Evet kimse görmeyecek
KERİM : Arkadaşım için değil mi?
UĞUR : Evet arkadaşımız için
KERİM : Benden de evet o zaman Bastır parayı (Elini cıçar uzatır )
UĞUR : İyi düşündün mü? iyi düşün
KERİM : Haydi haydi ikinci kuş, ikinci kuş Parayı görelim Sökül bakalım
UĞUR : Ben sana iyi düşün dedim Hatta önce yengeye bir sor
KERİM : Aman ha, hanıma söylemek yok Kesinlikle hanım duymasın
UĞUR : Yenge bilmezse bu iş olmaz Onun bilmesi lazım
KERİM : Benim hanıma söylerseniz bu iş hiç olmaz UĞUR : Yenge kabul etmez mi? Yengeden izin alamaz mısın?
KERİM : Ben kabul etmem Hanıma söylersen ben bu işte yokum ar-kadaş
UĞUR : Bu iş burda biter mi diyorsun?
KERİM : Evet, biter
UĞUR : Peki, ne yapacağız o zaman?
KERİM : Onu sen düşün, ben ancak kız olurum Ama karım bilmeyecek
UĞUR : Bir düşünelim Acaba başka bir kız bulsak nasıl olur
KERİM : Yok yok, kız ben olayım Para kaçmasın
UĞUR : O zaman yengeyi sen razı edersin
KERİM : Olmaz Ben razı edemem Üstelik onun bilmesini istemiyo-rum Kesinlikle istemiyorum
UĞUR : Yengeden korkuyorsun, vay kılıbık seni vay
KERİM : Fazla karıştırma da hemen bir numara bul, bu işi tatlıya bağla
UĞUR : Biraz düşünelim
KERİM : Çabuk düşün, iyi düşün
UĞUR : Kız yabancı olsa, yenge annesi imiş gibi davransa olmaz mı?
KERİM : Olmaz! Para kaçar
UĞUR : Para hiçbir yere kaçmaz Kız kaçar, gene de para kaçmaz
KERİM : Kaçar, kaçar Kız ben olayım
UĞUR : Tamam Kız sen ol Ama yengeye bu öksüz bir kız diyelim
KERİM : Yutar mı dersin? Yutmaz da çakarsa öldürür beni Yani şey  Ben ölürüm yani
UĞUR : Seni bir güzel giydiririz Giydirdikten sonra da sizin eve gi-deriz Yengeye hu kızın kimi kimsesi yok, öksüz ama hir ta-libi var, ona bir anne rolü yap da evlendirelim, deriz Belki o zaman kabul eder
KERİM : Hay aklınla bin yaşa Uğur Sen parayı hemen ver
UĞUR : Ne parası?
KERİM : Ne olacak benim başlık param O para bana ana sütü gibi helal
UĞUR : Yarısı şimdi, yarısı da iş bitince
KERİM : Ne işi? işim de mi bitecek?
UĞUR : Yok canım, kız isteme işi bitince
KERİM : Tamam, olsun, ver bakalım parayı
UĞUR : (Cebinden parayı çıkarır, sayar yansını Kerim'e verir ) Al bakalım Önce say
KERİM : Sayarım o kolay Ama söz ver, geri kalan parayı da vereceksin
UĞUR : Söz, vereceğim Ama oğlanın annesi beğenirse
KERİM : Ne diyorsun sen, bir de annesi beğenirse diyorsun ha On-dan sonra da düğünden sonra vereyim dersin (Parayı geri verir ) Al parayı arkadaş ben istemiyorum
ALİ : Şey, bir dakika baksana Uğur Biraz müsaade edersen Ke-rim'e bir şey söyleyeceğim
UĞUR : Tabiî, tabiî buyurun konuşun (Uğur yerinden kalkar Haın-za'nın yanına gider, Ali de Kerim'in yanına gelir )
HAMZA : Ne oldu Uğur Kerim işi kabul etti mi?
UĞUR : Önce kabul etti ama, sonra vazgeçti Parayı da geri verdi
HAMZA : Deme yahu Kötü oldu Eğer kabul ederseniz, kız ben ola-yım Parayla değil mi arkadaş
UĞUR : Bilmem ki abi Şey  Kız biraz yaşlı olmaz mı o zaman?
ALİ (Kerim'e yavaşça) Bak Kerim biliyorsun burası bir iş yeri fazla müşterim de yok Şekerdi, çaydı, kahveydi bir sürü masrafım oluyor Üstelik her gün iğneden ipliğe zam geli-yor Bir de veresiye yazarsam benim halim ne olur O za-man benim, dükkânı kapatıp gitmem lâzım Anlarsın ya ge-çen günden kalma iki kahve parası vardı Mümkünse onu is-teyecektim
KERİM : (Ceplerini karıştır ) Şey, Ali hemen getiriyorum (Kerim Uğur'un yanına gelir ) Uğur bir dakika gelsene
UĞUR : Buyur Kerim, bir şey mi oldu?
KERİM : Şu parayı hemen ver Her şeyi kabul ediyorum Hanımı da sen razı et Ne yaparsan yap (Uğur cebinden parayı çıkarır Kerim'e verir Kerim parayı Uğıır'dan alır Ali'ye bir mik-tar para verir }
ALİ : (Kerim 'den parayı aldıktan sonra) Ağalar bu iş de böylelik-le tatlıya bağlanmış oldu Herkese benden birer kahve Hiç-bir yere gitmeyin Kahveleri içtikten sonra gidersiniz Hay-di hayırlı olsun
HAMZA : Artık kahveleri hak ettik canım, içelim, içelim Haydi Al-lah mesut etsin
UĞUR : Bize müsaade abi Biz Kerim'le eve gidelim Biz kahveleri içmesek de olur Sen otur kahveni iç Biliyorsun demir ta-vında dövülür Ben bugün bu işi tatlıya bağlamalıyım Hay-di hoşçakalın (Kapıya doğru yaklaşır ) Haydi Kerim, geç kalmayalım, biz de gidelim (Kapıdan çıkarlar sahnede bir tur attıktan sonra) Haydi kapıyı çal Kerim
KERİM : (Eliyle kapıya vurarak) Tak tak tak Hu! aç kapıyı hatun
ZEYNEP : Biraz bekle patlamadın, işimiz var herhalde körolasıca
KERİM : Aç lan kapıyı Ne dırlanıp duruyorsun Kaşık düşmanı
ZEYNEP : (Seyirciye) Herhalde yanında biri var gene erkekliği tuttu Açıyorum efendi, açıyorum
KERİM : Destur erkek var (Uğnr'la birlikte içeri girerler )
ZEYNEP : (Yüzünü kapatarak) Hoşgeldiniz bey, hoşgeldiniz Dilenci zannettim de kusura bakma
KERİM : Şimdi başlatma dilencinden Gel Uğur, oturalım şöyle Ha-tun al şu paketleri Birkaç şey aldım
ZEYNEP : (Altlarına birer tane minder verir ) Sağol bey, Allah razı ol-sun Allah seni başımızdan eksik etmesin Ne emredersiniz, misafirimize ne ikram edeyim
KERİM : Pakette kahve olacak, birer kahve yap da içelim
UĞUR : Zahmet olur yenge Ben de hemen kalkacaktım
KERİM : Ne zahmeti, ne kalkması, sen rahatına bak hele Hatun, sen bize iki kahve yap hadi Şöyle köpüklü köpüklü olsun
ZEYNEP : Kahveleri nasıl içerler?
UĞUR : Benimki sade olsun
KERİM : Yok, yok Sen iki orta yap da ağzımız tatlansın yahu
ZEYNEP : Başüstüne hemen getiririm (Mutfağa girer )
KERİM : (Uğur'u) Öyle heyecanlıyım ki, bir anlatabilsek, bir ikna edebilsek çok iyi olur
UĞUR : Hele bir kahveler gelsin Şansımızı deneyeceğiz Ne çıkarsa bahtımıza
KERİM : Kahveleri içersek korkarım başka şansımız kalmayacak
UĞUR : Niçin şansımız kalmasın
KERİM : Niçini var mı? Gördün Eve getirdiğim paketi senden aldığım parayla aldığımı biliyorsun
UĞUR : Biliyorum Ne çıkar bundan
KERİM : Olur mu canım Kahveyi içer, şekeri tüketirsek, paketler geri götürüp bakkala veremeyiz ki parayı geri alalım da sana verelim Öyle değil mi?
UĞUR: Aman sen de Kerim, düşündüğün şeye bak
KERİM :Gene de ben derim ki, kahveleri içmeden konuşsak daha ga-rantili olur Ben eşeğimi sağlam kazığa bağlamayı severim
UĞUR : Amma da misafirperversin sen ha
KERİM : Hu hatun! Biraz baksana
ZEYNEP : (içerden) Kahveyi fincanlara döküp hemen geliyorum
KERİM : Kahveyi cezveye koymadıysan hemen buraya gel
ZEYNEP : (içerden) Koydum
KERİM : İşte şimdi ayvayı yedik
ZEYNEP : (içerden) Kahveden önce ayva yenir mi bey Önce kahveyi için ayvayı sonra yersiniz Hem kahveler soğur
KERİM : Tamam tamam (Uğur'a döner ) Uğur gözünü severim, tek umudum sensin
UĞUR : Sen merak etme Kerim Ben sinekten yağ çıkarırım
KERİM : Bunca yıllık arkadaşız, yağcılığın faydasını göreceğiz inşallah
ZEYNEP : (Elinde tepsi ile kahveleri getirir, fincanları verir Kerim'e) Buyur bey, bir şey mi söyleyecektin?
KERİM : Evet, bir konu var Uğur anlatacak Bana söyledi Ben de bu konuyu hanıma sormadan yalnız başıma karar veremem dedim Öyle değil mi Uğur Öyle dedim
UĞUR : Evet evet, doğru yenge Öyle söyledi Hem sevaptır Hayır-lı bir işimiz var
ZEYNEP : Siz kahveleri için, sonra ben gelir konuşurum
KERİM : Yok canım biz yabancı mıyız, değil mi Uğur? Okuldan kim kaldı Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi
UĞUR : Yenge bilirsin Biz Kerim'le çok eski arkadaşız
KERİM : Ta okuldan Yatılı okuduk
UĞUR : Okul yıllarından bu yana dostluğumuz artarak devam ediyor
ZEYNEP : Bir gün çoluk çocuğu getirseniz de ailecek tanışsak Daha iyi olmaz mı?
KERİM : Hay Allah, şu işe bak Hiç aklımıza gelmedi yahu Niye dü-şünmedik biz
UĞUR : Çok haklısın yenge En kısa zamanda çoluk çocuk bize bu-yurun Hatta bir hafta sonu olursa iyi olur Bizim hanım da yemek yapar Oh eski günleri yadederiz
KERİM : Hatta gece de sizde kalır sabah kahvaltısından sonra eve döneriz
ZEYNEP : Tabiî tanışmamız çok iyi olur Ama akşam eve döneriz
KERİM : Gece orada kalırız ,
ZEYNEP : Yok yok, dünyada olmaz Sizi rahatsız etmek, olur mu hiç
KERİM : Ne demek canım sabah kahvaltısından sonra eve döneriz Ne rahatsızlığı değil mi Uğur?
UĞUR : Evet, tabiî  Şey  Yani, nasıl isterseniz
ZEYNEP : Yok yok kesinlikle olmaz
KERİM : Yengeyi görsen çok seversin hanım Bir hanımı var Allah bağışlasın
UĞUR : Evet evet, yani
ZEYNEP : Neyse bana anlatmak istediğiniz konu neydi Hem kahveler de soğumasın içseniz artık
UĞUR : Şey  Yengeciğim Kimsesiz büyümüş bir kız var da
ZEYNEP : Allah yardımcısı olsun Çok zor bu devirde
UĞUR : Hiçbir yakını yok Üstelik güzel mi güzel Uyumlu, ağzı var dili yok cinsinden Kerim kardeşim de gördü, tanıyor Tam da Kerim'in boyunda
ZEYNEP : Eee, devam et
KERİM : Evet, çok güzel melek gibi adı da Melek zaten
UĞUR : Evet, kendisi Melek de adı Kerime
ZEYNEP : Tamam tamam anladım kı/ın adı Kerime Melek
KERİM : Söyle hadi, söyle Uğur
UĞUR : Sizin eve getirip evlendirsek sevap olur diyorum yenge
ZEYNEP : (Kerim ile Uğur'un yüzüne baktıktan sonra Kerim'e terliğiyle vurmaya haşlar ) Sen, sen bu haltı da yiyecektin ha re-zil adam utanmadın mı ha? Boyundan poşundan utan On-dan da utanmazsan çoluğundan çocuğundan utan
KERİM : Beni kurtar Uğur Of  Anam  Öldüm  
ZEPNEP : Al sana ha, al sana utanmaz, al sana
KERİM : Uğur kurtar beni Bu karı beni öldürecek UĞUR : Bırak yenge yapma dur
ZEYNEP : (Uğıır'a terlikle vurur ) Al sana iş birlikçi seni
UĞUR : Yenge yanlış anladın İş senin bildiğin gibi değil
KERİM : Evet, evet, yanlış anladın hanım
ZEYNEP : (Kerim'e vurur ) Kes sesini utanmaz adam bir de konuşu-yorsun Al sana, al sana
KERİM : Tamam karıcığım Tamam Ağzımı bile açmam yeter ki vurma
UĞUR : Yenge çok özür dilerim Yanlış anladın, senin yerinde ben olsam aynı senin gibi yapardım
ZEYNEP : (Kerim'e iki terlik vurur ) Zaten böyle bir şey bekliyordum namussuz adam
UĞUR : Bak yengeciğim kız Kerim'le evlenmek istemiyor
ZEYNEP : Biliyorum Biliyorum zaten her şeyi Bu ırz düşmanı yap-mıştır (iki terlik daha vurur ) Öhö öhö (Ağlar )
UĞUR : Yok yengeciğim Kerim de kızla evlenmek istemiyor  
ZEYNEP : (Döner Uğur'a vurmaya başlar ) O zaman bunları sen zor-la evlendirmek istiyorsun
UĞUR : Aman ne yapıyorsun yenge, yapma dur, Kerim'le değil ben  
ZEYNEP : (Uğur'a vurmaya devam eder ) Utanmadan gül gibi karının üzerine gül koklarsın ha Seni namussuz, seni --------
UĞUR : Yapma yengeciğim Biz kimseyle evlenmek istemiyoruz Biz eşlerimizden memnunuz
ZEYNEP : Doğru kesin o kız yapmıştır Her şey o kızın başının altın-dan çıkmıştır Yuva yıkıcı çirkef
UĞUR : Kızın da bir suçu yok
ZEYNEP : Peki suçlu kim gösterin de ağzını cart diye yırtayım Bacak-larını kırayım ,
UĞUR : Yok yenge yok Suç yok, suçlu yok
KERİM : Kulun kölen olayını hanım Ne olur biraz dinle
ZEYNEP : Sus be dinliyoruz işte, kırdırma kafanı
UĞUR : Bak yengeciğim, bir kız var bir de erkek var, bunlar birbi-riyle evlenmek istiyorlar
ZEYNEP : Peki evlensinler bundan bize ne
KERİM : Bize ne olur mu birtanem?
ZEYNEP : Biz karışmak zorunda mıyız Herkes ne yaparsa yapsın
UĞUR : Kızın kimi kimsesi yok Öksüz, ta küçüklükten yetim kalmış
ZEYNEP : Evleniyor ya işte, kocası olur, bakarsın belki çocukları olur
KERİM : Biz olmazsak hiçbir şey olmuyor
ZEYNEP : Bize ne canını biz nikâh memuru muyuz?
UĞUR : Yenge, değil de  Gibi bir şey  
KERİM : Evet, evet aynen öyle
ZEYNEP : Hiçbir şey anlamadım Biz nikâh memuru gibiyiz ama nikâh memuru değiliz
UĞUR : Bak yenge Kızı, oğlan görmüş, beğenmiş, Annesine istete-cek Fakat kızın evi ve ailesi yok Yani anne ve babası yok
ZEYNEP : Daha iyi, kızı kolayca istemeden alsın
UĞUR : Fakat, oğlanın annesi bu durumu bilmiyor
ZEYNEP : Oğlanın annesine söylesinler
KERİM : Söyleyince hiç olmaz
ZEYNEP : Ha anladım Gizlice evlenecekler, artistler gibi
UĞUR : Yok yenge, öyle şey olur mu Onlar bizim geleneklerimize göre, yani usûlüne uygun olarak evlenecekler
ZEYNEP : Evlensinler, evlensinler Sevaptır Asıl sevabın büyüğü bize
KERİM : Evet, yenge bu gençlere yardım etmek lazım
UĞUR : Biz de düşün-dük ki  
ZEYNEP : İyi düşünmüşsünüz canım iyi düşünmüşsünüz Baştan niye söylemediniz Dayak yiyince mi aklınız başınıza geldi?
UĞUR : Fırsat vermediniz ki konuşalım yenge Maşallah elinizde bir terlik
KERİM : Ya ben, ya ben Ağzımı bile açmadım
ZEYNEP : Siz de öyle anlattınız ki yani Sahi nerde kalmıştınız Şunu güzelce baştan anlatın
KERİM : Uğur baştan sona, tek tek hiç atlamadan, güzelce anlat bakalım
UĞUR : Anlatayım Bak yenge bizim bir arkadaşımız var, adı Bekir
ZEYNEP : Hangi Bekir?
KERİM : Şu bizim Bekir canım Hani sokaklarda bağıran
ZEYNEP Ha şu sarhoş, deli Bekir
KERİM : Hah, hah, işte o Bekir değil mi Uğur?
UĞUR : Evet o Bekir'i bir kızla evlendireceğiz; fakat, önce Bekir'in annesinin kızı beğenmesi lazım
ZEYNEP : Tabiî canım Ne de olsa kaynanalık yapacak
UĞUR : Ne sayarsan say Fakat kızı Bekir'in annesine gösterecek bir ev bulamadık
ZEYNEP : Siz de kızı Bekirlerin evine çağırın, Bekir'in annesi kıza orada bir güzel baksın
KERİM : Olmaz Kesinlikle olmaz, imkânı yok bunun
ZEYNEP : Niye olmasın canım Nasıl olsa yarın orası onun kendi evi olacak
KERİM : Olur mu canım, biz kimden alacağız o zaman paaa 
UĞUR : Öhö öhö
ZEYNEP : Ne payı alacaksınız
KERİM : Ee şey, pay, pay, aslan payı
ZEYNEP : Ne aslanı? Ne payı?
UĞUR : Aslan payı demek istedi yenge, aslan payı
ZEYNEP : Pay mı dağıtıyorlar bir de kurban mı kesecekler?
UĞUR : Anlaşana yenge biz evlenecek bu iki gence Allah rızası için yardım edersek
KERİM : Evet, etmek zorundayız Öyle sayılır
UĞUR : Hem insan olarak hem de arkadaşları olarak yardım etmek zorundayız
KERİM : Tabiî canım Değil mi hanım, yardım ederiz Üstelik karşı-lık olarak da pay alacağız
UĞUR : Sevaptan pay Hani evlenenlere yardım ettiğimizde Allah da bize sevap verecek, siz de o sevaptan aslan payını alacaksı-nız, yani en büyük parayı
ZEYNEP : En büyük parayı değil, en büyük payı alacağız
KERİM : Evet evet Para da nereden çıktı Uğur?
UĞUR : Sahi para da nereden çıktı Heyecan işte yenge, heyecan
ZEYNEP : Tamam sevap iyi de bize nasıl sevap olacak Yani, biz ne yapacağız da sevaptan aslan payını alacağız?
UĞUR : Anlatıyordum işte Şimdi geldik size gelecek sevaba
KERİM : Bir bilsen hanım O sevaba ne kadar ihtiyacımız var
ZEYNEP : Tabi bir müslümanın sevaba her zaman ihtiyacı vardır
UĞUR : Evet, yenge Allah senden razı olsun Şimdi biz Kerim'i ra-zı ettik Allah Kerim'den de razı olsun Fakir babası adam
ZEYNEP : Bana sormadan ha, öyle mi Kerim konuş bakalım
KERİM : Konuşuyoruz ya hanım Sen de konuşsana Uğur
UĞUR : Kerim yardım etmeyi kabul etti ama, hanıma sormadan ke-sinlikle olmaz dedi
KERİM : Evet evet Vallahi doğru Aynen öyle dedim hanım İki gö-züm önüme aksın, doğru
ZEYNEP : Hah İşte öyle aferin sana bey
UĞUR : Evet, yenge kız o gün sizin eve gelecek Bekir'in annesi na-sıl olsa seni tanımaz Evinizi kızın evi seni de kızın annesi zannederek kızı senden oğlu için isteyecek
KERİM : Yani kıza bizini evde bakacak karıcığım Tabiî sen izin ve-rirsen
ZEYNEP : Kızı beğenmez ise ne olacak O zaman sevap olmaz ki
KERİM : Olur olur, büyük sevap olur
UĞUR : Beğensin beğenmesin gene de sevap olur
ZEYNEP: Ya kızı beğenip de isterse kızı verecek miyim?
KERİM : Hayır kesinlikle verme
ZEYNEP : Niçin vermeyecek misim?
KERİM : Oğlan sorhoşun biri, o ayyaşa kız verilir mi?
ZEYNEP : O zaman hiç sevap alamayız ki
KERİM : Aldığımız sevap bize yeter
UĞUR : Hayır, Kerim Yenge doğru söylüyor Hiç sevap alamazsınız
KERİM : Yarım sevap alsak da yeter
UĞUR : Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder Yarım sevap da paradan eder
ZEYNEP : Uğur gene para dedin Ben bir şey anlamadım bu paradan
UĞUR : Anlayan anladı yenge
KERİM : Aslan payından hanım, aslan payından, hatırlasana
ZEYNEP : Söyleyin bana ben şimdi kızı verecek miyim? Vermeyecek miyim?
UĞUR : Kızı vereceksin yenge
KERİM : Kesinlikle vermeyeceksin yahu, olmaz
UĞUR : Vereceksin
KERİM : Vermeyeceksin Hayır olmaz
ZEYNEP : Artık doğru dürüst bir karar verin
UĞUR : Kızı vereceksin
KERİM : Kızı vermeyeceksin, olmaaz
UĞUR : Kerim! Yenge kızı kesinlikle verecek
KERİM : Hayır, hanım Kesinlikle verme!
ZEYNEP : İkinizde beni dinleyin Önce sen söyle Uğur, kızı niçin vereyim?
UĞUR : Evliliğin sevabı için
ZEYNEP : Peki sen söyle bey, kızı niçin vermeyeyim?
KERİM : Yarım sevap bize yeter, diğer yarısını da başka yerden alırız
UĞUR : Yarım kalmış sevap geri yerine döner
KERİM : Biraz zor döner
UĞUR : Niçin zor döner
KERİM : Kahveleri içtik
UĞUR : Kahveleri içtikse iş olmuş demektir Yani kız verilecek Öy-le değil mi yenge
ZEYNEP : Evet Kahveler içilirse kız verilmiş demektir
KERİM : Ooof of, vay başıma gelecekler
UĞUR : Hayrola, ne oflayıp duruyorsun Kerim
KERİM : Ne olacak bir sevap uğruna namustan olduk
ZEYNEP : İyi ya namusunla sevap kazanıyorsun
UĞUR : Doğru vallahi her erkeğe nasip olmaz
KERİM : Nasıl olsa namus elden gidecek Ne yapsak da biraz fazla sevap kazansak
ZEYNEP : Peki Kerim Sen niçin kızı vermemekte inat ediyorsun?
KERİM : Ayyaş adama kim kız verir yahu
ZEYNEP : Bizim bey doğru söylüyor Uğur
UĞUR : Doğru ama ya adam evlenince içkiyi bırakacaksa daha faz-la sevap olmaz mı?
KERİM : Nasıl sevap olacak
UĞUR : (Kerim 'e yavaşça) Yüz görümlüğünü unutma
KERİM : Evet, bir yüz burda, bir yüz surda Etti iki yüz Burun, ku-lak, göz de cabası
Gelsin sevaplar
ZEYNEP : Hayrola Bey çok sevinçlisin
KERİM : Ne olacak hanını O kadar çok sevap kazanacağız ki cenne-ti garantileriz Garanti ikimiz birden cennete gireriz
UĞUR : Allaha şükür bu işi de tatlıya bağladık, değil mi yenge Ben, Bekir'in annesine söylerim yarın gelip kıza baksın, sabah erkenden de kızı alıp sizin eve getiririm
ZEYNEP : Kızı biraz erken getir de bazı şeyler öğreteyim
UĞUR : Sabah erkenden Kerim kardeşim işe gittikten sonra kızı ge-tiririm
KERİM : Ben de zaten işe erken gidecektim
ZEYNEP : Çocuklar okula Kerim de işe gider Ben de kıza kahve pişir-meyi, yer silmeyi, bulaşık yıkamayı öğretirim Bakarsın kaynanası olacak kadın çok titizdir de yarın düğünden son-ra kızcağız zorluk çekmesin
UĞUR : Allah senden razı olsun yenge Geç oldu ben gideyim artık
KERİM : Git git ya, çok oturdun
ZEYNEP : Misafire öyle söylenmez bey Çok ayıp kapıya kadar götür Yolcu et (Çıkar Fincanlarla birlikte mutfağa girer )
UĞUR : Sen zahmet etme yenge Elinize sağlık kahve de güzel ol-muştu Kerim beni yolcu eder Hoşçakalm Allah'a emanet olun
KERİM : (Uğur'a) Ben şimdi sana sorarım
UĞUR : Para kazanmak istiyordun, şimdi daha çok kazanacaksın Paragözlü seni
KERİM : (Terliğini çıkarıp kapıdan çıkmakta olan Uğur'un arkasın-dan fırlatır ) inşallah kafana gelir
UĞUR : (Dışardan) Kerim Kerim Haydi sen de gel
KERİM : Biraz daha yalvar geleyim
UĞUR : (Geri döner kapıdan) Niçin yalvaracak mışım, sen bana yalvar
KERİM : Eee oğlum Ne de olsa kız eviyiz Kız evi, naz evi aslanım
UĞUR : Elçiye zeval olmaz diye bir söz var Ben diyeceğimi söyledim Niye yalvarayım, niçin yalvarayım, biraz da Bekir yalvarsın Çene çalmayı bırak da gel birlikte gidelim, îşimiz uzun
KERİM : Tamam tamam sen şimdi git, ben gelmiyorum Sen her şeyi ayarla sabah erkenden Ali'nin kahvede buluşuruz
UĞUR : Lazım olan her şeyi al da gel Ben sabah seni beklerim Da-ha gidip Bekir'i bulmalıyım Yarın saat dokuz on gibi anne-sini size göndersin Hoşçakal Yengeye selam söyle (A"f rim sahnenin ortasına doğru gelir }
KERİM : Haydi hayırlısı Allahtan
IŞIKLAR SÖNER
|