Yalnız Mesajı Göster

Küçük Makasçı -Skeç-

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Küçük Makasçı -Skeç-




CEMİL — Buba… Ver bana makas kolunu Ben biliyom Posta… Üçüncü yola…
MURAT DAYI — Zemane çocukları… Hey gidi gözünü sevdiğim… Postayı da öğrenmiş Cemilll… Artık gözüm arkada kalmaz Cemil varken
CEMİL — Geçti posta da üçüncü yola… Buba be! Anam di-yo ki, artık tekavit olsun da gelsin köye… MURAT DAYI — Onun da zamanı va oğul… Bu kuş seslerini, bu çimendüfer düdüklerini zor bırakır insan… Demiryollarında tükenir gayri ömrüm Cemil… Emme sen de öğren… Ziyanı yok, fazla bi şey öğrenmek her zaman iyi… Bizim bi kurt istasyon müdürümüz Bekir efendi vardı… Didi ki, bi demiryolcu, ninni gibi çimendüfer düdüklerine alışır da, dü-düksüz yerde gözüne uykular haram olur Çok yavuz dimiş, deel mi istasyon müdürü Bekir efendi? Ehh Cemil, o da göçtü getti dünyalardan; gayri kulaklarındaki çimendüfer düdük-lerinlen yatıyo gara topraklarda…
Dur dur, ben taranayı ateşe goyayım da, gursağımıza ısıcak bir şey getsin Cemil
Bu gece ne de oJsa konuğumsun benim oğul… Çok çimendiifer geçer buradan, bilirsin, belki uykuların kaçar… Emme, dört beş gece kalsan, sende alışır gidersin… Tekavit olmak mı?
Tekavit olmak golay mı? Hatun kısmisi ne bilir ki? Tekavit olmak…
Hem de demiryolculuktan?
Hem de makasçılıktan… Hadi yiyelim de yatalım
(Güzel bir geçiş müziği Saz’la) (Ara)
(Telâş ve korkulu bir sesle)
Cemil! Cemilll! Sallanıyoz…
Cemil… Oğul… Zelzele oluyo…
CEMİL — Buba… Buba… Yatak beşik gibi sallanıyo…
MURAT DAYI — Davran oğul, davran… Yıkıntı altında kalmayalım…
CEMİL — Eyi emme makasları nasıl bırakırız buba?
MURAT DAYI — Çok sallanıyoz be Cemil… Çabuk… Makaslara bi şey olmaz Kalk… Üstüne yorganı al, sarın, kulübeden çıkalım… Soğuklamayalım… Çabuk Cemil… İstasyon binasının bacası yıkıldı… Bak… Bak…
CEMİL — Böyük bi deprem bu… Çok böyük…
MURAT DAYI — Ya koydekiler? Anan, kardaşların ne yaptılar ki? Gel… Gel… Gidelim istasyon binasına… Telgrafçı ömer efendide habar vardır…
CEMİL — Ya anam? Ya damımız ne oldu ki?
MURAT DAYI — Hâlâ sallanıyo toprak… Koş Cemil… Gel arkamdan…
(Rüzgârın uğultusu…)
Oyyy! Ne kış… Ne keskin ayaz!
(Biraz sonra; nefes nefese)
Golay gele ömer efendi… Habarlarm kötü mü?
(Telgrafın tiktakları)
öMER — Hem de çok kötü Murat dayı… Burada pek bi şey yok emme, sizin köy taraflarında, her yer yerin dibine batmış…
MURAT DAYI — Uyy, kırk yıllık helâlim… Uyy gızlanm, oğullarım…
CEMİL ■— Uyy anam! Uyy kardaşlarım!
MURAT DAYI — Dimek bizim koy taraflarında? Uyy, hâlâ
sallanıyoruz…
öMER — Bina içinde durmak tehlikeli Murat dayı… Dışarılarda durun siz…
CEMİL — Eyi emme, ya sen nolacan ömer efendi?
öMER — Biz telgrafçılar makine başından kalkamayız oğul… İşte yeni bir haber… Kurtköy de yıkılan köyler arasında…
MURAT DAYI — Vay kırk yıllık helâlim vayy, uyy, oğullarım, gızlanm…
CEMİL — Vay anacığım… Vay kardaşçıklarım…
öMER — Bak karşı duvar çatlamış Murat dayı… Haydi kulübene… Tren makasa giriverir de… Çatı altında olmak tehlikeli didik ya…
MURAT DAYI — Doğru ömer efendi… Yürü Cemil kulübeye oğul… Uyyy helâlim Hesna… Uyy gızlarım… Dimek Kurtköy, bizim koy yıkılmış… Bizimkiler… Uyy bizimkileri Tanrı esirgeye… Cemil, gir kulübeye… Soğuklatırsın sonram…
CEMİL —Buba! Buba!
MURAT DAYI — He… Bi şey mi didin?
CEMİL — Buba… Sen bi koşu köye varsan?
MURAT DAYI — Ben de onu efkârlanıyordum şimdi… Bizimkileri dünya gözüyle bi kez daha gorseydim… Kimbilir ne kadar zordalar simdik… Baksana telgrafçı ömer efendi, Kurtköy de battı, diyo…
CEMİL — Get buba… Onlara yardımcı ol… Ben bakarım makaslara Sen kalsan, ben varsam emme, benim gücüm ne ki… Sen bubamızsın başımızda…
MURAT DAYI — Cemil… Beş dakka sona kömür marşandizi geçecek buradan… Ben ona atlayayım da, çabucak köye varayım… Ana, kardaşlarına goz kulak olayım…
CEMİL — Kurtköy nere ki? Bi çimendüferlen get, öbürüyle dön… Kimseciklerin habarı olmaz… Ben makaslan açar, kaparım… Marşandizin bi kenarına iliş… Heç kimseye görünme… Ya damları çöktüyse… Ya aşları, ocakları yoksa?
MURAT DAYI — (Sesini yavaşlatarak) — Cemil… Cemil… Ben gidiyom oğul, karar verdim… Cemil… Bu marşandizden sona, bi marşandiz daha geçecek… Bu şimdiki 2′ye… İkincisi l’nci makasa… Eyi belle… Benim yokluğu belli etme… Ben, bi goşu geder, dönerim… Damımız çöktüyse, ananı, kar-daşlarını alır, buraya getiririm… Burada yaza kadar otururlar… Bu karda, kışta, otsuz ocaksız orada ne yaparlar? Zü-beydem çok üşür…
CEMİL — Ya Hamzacık buba? Al buraya getir onları da… Ne olacaksak beraber olalım… (Bir tren düdüğü)
MURAT DAYI — Geliyo marşandiz… 2′ye ver… Gel öpeyim bi yol gozel yanaklarından Cemil… Hakkını helâl et… Can taşıyoruz… Bundan sonraki l’inci makasa… Sabaha kadar başka çimendüfer yok… Her iki taraftan da oğul, yok… Ben de o zamana kadar dönerim… Ananla… Kardaşlarınla…
CEMİL — Sen kasavet çekme buba… Hadi yolun açık olsun… Vir elini öpeyim… Bubam… Bubacığım…
MURAT DAYI — Cemil… Benim makasçı ustası oğlum… Yokluğumu belli etme…
CEMİL (Peşten) — 2′nci marşandiz l’inci makasa… İkinci marşandiz l’nci makasa… (Tren düdüğü)
Uğurlar olsun buba… (Geçiş müziği… Yanık bir uzun hava)
ANLATAN:
Murat dayı, Kurtköy’e gittiği vakit, bütün köyün yerle bir olduğunu dehşet içinde gördü sevgili çocuklar! Kurtköy’ün de içinde bulunduğu çok geniş bir bölge, yer sarsıntısının etkisiyle, yerle bir olmuştu Murat dayı, yıkıntılar üstünde, toprak altından paramparça çıkardıkları eşyalara sarınarak oturan çocuklarını, hıçkıra hıçkıra bağrına bastı… ANA — Uyy Murat… Goca Murat… Sen misin? Şükür kavuşturana…


Alıntı Yaparak Cevapla