| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı 
 
            BAKKAL ABLA- Peynir meynir yok, attık tenekeye, git başımdan
  İRFAN- Tamam be Bakkal Abla, evlenme mevlenme şaka işte
    Sana takılıyo- rum
    Ver şu peyniri de Remzi Bey’den azar işitmeyelim  - Bakkal Abla bir an duralar
  Yeniden alır peyniri tenekeden, kâğıda koyar, baştan
 başlar hesaba
  - BAKKAL ABLA- Kilosu 13500, yarım kilosu 6750
    6750’nin yarısı    İRFAN- 3625!
 BAKKAL ABLA- Kafamı karıştırma peynirden olma! 7000’in yarısı 3500
    - Şeref burnundan soluyarak girer
  - ŞEREF- Abla, yarınki küfür haklarımdan bir tane kullanıyorum; bu hıyarağası Şa-
 ban Bey’ine budan sonra bu dükkândan bir şey verilmeyecek
    BAKKAL ABLA- (hesabı sürdürür)3760 artı 175 artı 3200
    5    0    5    7    13, elde var bir(par- mağıyla elde biri tutar)
 ŞEREF- Elde var eşşoleşşek!
 BAKKAL ABLA- N’oldu gene?
 ŞEREF- Hıyar oğlu hıyar! Bana beş bin lira uzatmış, gidip beyefendiye A Pazarı’
 ndan dil peyniri alacakmışım, paranın üstü benim olacakmış
  BAKKAL ABLA- A Pazarı’ndan mı?
 ŞEREF- Evet Abla ya!
 BAKKAL ABLA- Utanmadan senden istiyor ha? Peki sen ne dedin?
 ŞEREF- Hiçbir şey demedim ben
  Efendilik bende kalsın, diye düşündüm  Hiç se- simi çıkarmadım
  BAKKAL ABLA- Aferin!
 ŞEREF- Sadece başparmağımı, işaret parmağımla orta parmağımın arasına dibine
 kadar sokarak, bileğimi Şaban Bey’in suratına doğru efendice salladım
  BAKKAL ABLA- Terbiyesiz!
 ŞEREF- Beni bu mahalle terbiyesiz etti Abla! Eskiden böyle miydim ben?
 İRFAN- Şaban Bey’e ayıp etmişsin
  ŞEREF- Sana ne lan sana ne? Bundan sonra böyle bu mahalleye! Bu mahalle böy-
 lesinden anlıyor
    Akşam A Pazarı kapanınca, yoğurt almayı unutanları görürüm ben
    Yoğurt yerine mintaks vericem onlara, geceyi ilkyardımda geçirecekler
    Abla, sinirim boyumu aştı, ben beş dakika çay molası veri- yorum
  (çıkar) İRFAN- ( peşinden seslenir) Kulağın tetikte olsun, Şaban Bey seslenebilir!
 ŞEREF- (girer) Şaban Bey şükretsin ki elimi Şaban’a bulamadım!
 - Şeref sinirle çıkar
  Bakkal Abla yeniden he- saba dalmıştır
  - BAKKAL ABLA- 5 sıfır daha 5
    6    7 daha    2 kere altı 12  Tamam oldu  7135 lira! - İrfan on milyon lira uzatır
  - BAKKAL ABLA- Bozuk yok, iki de kibrit koyayım, 7,5 milyon yuvarlak hesap olsun!
 (paranın üstünü verir) Al sana 2500! Remzi Bey’e selam söyle, 103
 milyon lira borcu birikti, hemen göndersin! Yarın belediyede telâfi eder o!
 İRFAN- Ben aynen söylerim, para verirse getiririm!
 BAKKAL ABLA- Aynen söyleme
  Bakkal Abla borcunu göndersin, dedi de, yeter! İRFAN- (Paketini alır) Seni mi kırıcam, aynen öyle söylerim, yavrum!
 - İrfan hızla kaçar, Bakkal Abla kaptığı tera-
 zi kefesiyle peşinden koşar, yetişemez
  - BAKKAL ABLA- Eşek kafalı! Bir daha geldiğinde, gösteririm ben sana yavrumu!
 - Bakkal Abla terzinin kefesini yerine koyar-
 ken, müşteri(üniversite öğrencisi) girer
  - ÜNİV
  ÖĞR  - 50 gram peynir, 50 gram zeytin, çeyrek ekmek  BAKKAL ABLA- Ne yapacaksın? Dişinin kovuğunu mu dolduracaksın?
 ÜNİV
  ÖĞR  - Param ancak buna yetiyor  BAKKAL ABLA- Peki
  50 gram peynir, 50 gram zeytin, çeyrek ekmek  ÜNİV
  ÖĞR  - Bir de yarım gazete alabilir miyim? BAKKAL ABLA- İstersen çeyrek gazete verelim
  Dalga mı geçiyorsun lan? ÜNİV
  ÖĞR  - Hayır Bakkal Abla param yok  BAKKAL ABLA- Tamam parayı sonra verirsin al oradan bir gazete
   - Üniversite öğrencisi çıkar
  Elinde bir çubu- ğun ucuna bağlanmış beyaz mendille İrfan
 girer
  - BAKKAL ABLA- Defol, ayaklarını kırarım!
 İRFAN- Bakkal Abla, bir dakka, bak beyaz bayrak çektik, barış yapacağız
  BAKKAL ABLA- Bir adım daha atarsan, o ayağını kırıp eline veririm, terbiyesiz herif!
 İRFAN- Vallahi barış yapıp anlaşmaya geldim Bakkal Abla
  Evlenme mevlenme yok
  Zaten bizim evlenmemize imkan yok  Benim evdeki karı bunu kati- yen kabul etmez
  Şehre geldi, gözü açıldı    Biz zaten evlenmeyeceğimize göre, fakat benim de sana takıklığım olduğuna göre
    Diyorum ki Bakkal Abla, hemen kızma, düşün; senin ilen
    BAKKAL ABLA- (lafını keser) Ne diyorsun lan sen?
 İRFAN- Kızma, düşün
    Birikmiş param var! BAKKAL ABLA- Benim de sana birikmiş hıncım var!
 - Bakkal Abla terazinin kefesini İrfan’ın ka-
 fasına geçirir
  İrfan düşer bayılır  Işık sö- ner
  Bir nokta ışığın içinde kalır  Bakkal Abla
  Müzik  Şarkı başlar  - 
 V
  BAKKALLIK MOR BİR ÖNLÜK ŞARKISI 
 BAKKAL ABLA- Bana derler Bakkal Abla
 Çünkü bakkaldı kocam
 Kocam öldü
 Üç gün üzüldüm
 Üç gün açılmadı bu dükkân
 Ancak üzülmek
 Üzülmek
 Karın doyurmuyordu Bakkal oldum ben
 Çünkü bakkaldı kocam
  
 Dediler ki herkesler
 Bakkallık zor bir olay
 Bakkallık mor bir önlük
 Bakkallık dilencilikten kolay
  - Işık söner
  - 
 VI
  CEVDET BEY İLE KARISININ KAVGASI (Sahnenin ışığı söner sönmez)
 ŞÜKRAN Bana bak Cevdet, bundan sonra bakkaldan kırık iğne alınmayacak,
 anlaşıldı mı?
 CEVDET Niye kırık iğne alıcakmışız, manyak mıyız biz Şükran,
 ŞÜKRAN Bakkaldan alış-veriş edilmeyecek, diyorum
   CEVDET Niye? Bir terbiyesizlik mi yaptı?
 ŞÜKRAN Hayır
   CEVDET E, niye durup dururken bakkal değiştiriyoruz?Manyak mıyız biz
   ŞÜKRAN Bakkaldan alış-veriş bitti Cevdet
  Biz bakkaldan alış-veriş yapabilecek kadar zengin değiliz
  Bundan sonra herşey A Pazarı"ndan alınacak   CEVDET Niyeymiş efendim? A Pazarı %40 faiz mi veriyor?
 ŞÜKRAN A Pazarı herşeyi daha ucuz veriyor
   CEVDET Hayır efendim, A Pazarı ucuz diye gidiliyor
    Nitekim mercimek orada daha ucuz
    Mercimeğin ucuzluğuna aldanılarak A Pazarı"na gidiliyor,misafir odasına tanesi beş milyon liradan, süslü mum alınıyor
  Bakkalda mum 300 bin lira, niye gidip A Pazarı"ndan alıyoruz?Manyak mıyız biz Şükran?
 ŞÜKRAN Ben ne diyorysam o olacak Cevdet! Ne nerede ucuzsa oradan alınacak
    Tamam, mum almak yok, ama mercimek A Pazarı"ndan alınacak
   CEVDET Yahu bizim mercimek yediğimiz mi var allahaşkına Şükran?Mercimek
 üç kuruş ucuz diye A Pazarı"na gidilmez,
 ŞÜKRAN Bu yıl ne ucuzsa o yenilecek Cevdet!Artık öyle, akşam eve gelirken aklına
 eseni almak yok
  Maaşını bana getireceksin, ben maaşı haftaya bölücem, güne bölücem, ona göre harcamada bulunulacak
   CEVDET İyi tamam, madem alış-verişi sen yapıcaksın, ister A Pazarı"ndan al,
 ister bakkaldan, bana ne Şükran?
 ŞÜKRAN Alış-verişi ben yapmıyıcam ki Cevdet
  Ben alış-verişin stratejisini yapıcam, listeyi yapıcam
     CEVDET Alış-veriş için bir adam mı tutuyoruz?
 ŞÜKRAN Hayır efendim, sen bizzat listeyi eline alıp, A Pazarı'nın yolunu tutuyorsun!
 CEVDET Ben hergün A Pazarı"na gidemem,
 ŞÜKRAN Günaşırı gidersin!
 CEVDET Günaşırı hiç gidemem!
 ŞÜKRAN Aslında haftada iki gün de gitsen olur, ben planı yaptım
   CEVDET Gidemem Şükran, bakkala sepet sarkıtırız, olur biter,
 ŞÜKRAN Gidiceksin Cevdet, çünkü A Pazarı ucuz!
 CEVDET Gidemiyeceğim Şükran, çünkü A Pazarı uzak!
 ŞÜKRAN Ben gideceksin diyorum, gideceksin Cevdet, anlaşıldı mı?
 CEVDET Anlaşıldı, ben de gidemeyeceğimi belirtiyorum Şükran
   ŞÜKRAN Niye gidemiyormuşsun?
 CEVDET Çünkü bakkal evin altında, A Pazarı taa anasının şeyinde
 
 7
  BAKKALDA İKİNCİ SEKANS Zamanlardan sabah, Vivaldi'de İlkbahar
 (Pencereden ve sofitadan sepetler sarkar
  Kibar Necdet ile Osman Ağbi'nin pencere ışığı yanar Bakkal dükkkanı kapalıdır
  Bu loşluk içinde bbirisi bir küfe ekmek getirip dükkanın önüne koyar, çıkar
  Sokağı süpürerek çöpçü girer  Işık reostat'yla ağır ağır çoğalır  Kibar Necdet pencereye çıkar, bir çift yıkanmış çorap asar
  ) NECDET: Çöpçü baba bakkal açılmış mı?
 ÇÖPÇÜ: Çöpçü baba senin baban
  Ben senin ananı tanıyom mu lan? NECDET: Bakkal açılmış mı diyoruz kardeşim,ne diyoruz?
 ÇÖPÇÜ: Açılmamış
   NECDET: (içeri) Açılmamış Osman Ağbi…
 OSMAN: İyi tamam açsınlar o zaman!
 (Osman Ağbi içeri çekilir
  Necdet pencerede kalır  Şeref gastelerle girer  Gasteleri dükkanın önünenüne bırakır
  Bakkal Abla'nın evinin pencere ışığı yanar  Sahnenin ışığı çoğalmıştır  ) ÇÖPÇÜ: Ulan ne pis insanlarsınız1 Ne lan bu dükkanın önü böyle?
 ŞEREF: Doğru dürüst süpürmüyorsun ondan oluyor
   ÇÖPÇÜ: Yok ya! Her gün sizin dükkanın önünü süpürmekten anam ağlıyo
  ŞEREF: Anana mendil al, olsun bitsin!
 ÇÖPÇÜ: Elim değmişken senin anana da don alaiim mi?
 ŞEREF: Çok fena yaparım lan seni!
 ÇÖPÇÜ: (elinden süpürgeyi, küreği atar) Yok ya! Gel lan buraya
  NECDET: (içeri) Osman Ağbi, kavga var!
 (Şeref ve Çöpçü kapışırlar)
 ŞEREF: Parçalıycam lan seni!
 ÇÖPÇÜ: Bari kuş başı yapta civcivlerde sebeplensin!
 NECDET: (içeri) Osman Ağbi, kavga var!
 OSMAN: (pencereye çıkar) Vuur! Parçala onu Şeref! (Necdet'e) Kimle
 dövüşüyor Şeref?
 NECDET: Çöpçüyle
   OSMAN: Sen çöpçüyü parçala biz süpürürüz Şeref! Çöpçü sen de vur…
 Kemik sesi gelsin
  Muhallebici hallebici kavgası istemem… Vursana lan Şeref! (kavga itiş, kakış boyutunu açmamaktadır)
 NECDET: Ohoooo, böyle kavga olmaz ki!
 (Bakkal apla pencereye çıkar)
 BAKKAL ABLA: Şeref n'oluyor?
 ŞEREF: (iterek ayrılır çöpçüde) Bir şey olduğu yok Apla, sabah sabah
 elimizi çöpçüye buladık, elimiz kirlendi…
 (Çöpçü homurdanarak süpürme işlemine koyulur
  Süpürerek çıkar sahneden  ) BAKKAL ABLA: Sepetlere gaste, ekmek koy
  Titrek Necmi Bey'e Cumhuriyet koyma, Necati Bey İlhan Selçuk'a sinirlenmiş, Cumhuriyet istemiyormuş…
 ŞEREF: İlhan Selçuk da Necati Bey'e bayılıyordu…Zaten o titremeye
 Necati Bey nasıl gaste okuyor? Gasteyi başka birimi tutuyor?
 BAKKAL ABLA: Mutlaka! İki kişi de Necati Bey'i tutuyor herhalde… Artist
 Nermin'e, Hey, Şey, Mey…Ney varsa koy, o onları seviyor!
 ŞEREF: Titrek Necati Bey'e inadına iki Cumhuriyet koyiim mi Abla?
 BAKKAL ABLA: Sana ne diyorsam onu yap
   ŞEREF: İlhan Şelçuk hatırı için Abla ya!
 BAKKAL ABLA: Boş konuşma
  Kamil Bey'lere üç ekmek,Kamil Bey perhizdeymiş  ŞEREF: Perhizde olur mu abla, karısı yedirtmiyordur ona
   BAKKAL ABLA: Yedirtmez yedirtmez, kadın fiminist!
 ŞEREF: Asıl feminist Kamil Bey, günde üç posta karısından dayak yiyor,
 ideoloji uğruna ses çıkarmıyor
   BAKKAL ABLA: Tamam Şeref tamam, sabah sabah çenen düştü…İşine bak!
   Gastelerin ekleri ni yanlış koyma… Ten ten yerine balon koyuyorsun…
   Test kitabı yerine Fenerbahçe bayrağı koyuyorsun!
 (içeri girer penceresini kapatır)
 ŞEREF: (kendi kendine söylenerek sepetlere gaste ve ekmek koyar)
 Her gaste bir düzine ek ve hediye veriyor
  Hangisi neyin eki ben onunla mı uğraşacağım? Adamına göre dağıtıyorum ekleri…Titrek Necati Bey kimya
 testi ekini n'apıcak? Ona Fenerbahçe Bayrağı koyuyorum
  Elinde tutsa kendiliğinden dalgalanır
  Artist Nermin Hanım bilim-teknik ekini n'apsın? O yazılı gaste sevmiyo, resimlere bakıyo,ona en resimli ekleri koyuyom
  Bütün mahalle koyduklarımdan memnun!
 OSMAN: (pencereye çıkar) Kavganın içine ettiniz
   Ulan o eski kavgalar kalmadı be!
   Şeref kanyağımız bitti! ŞEREF: Tamam getiririz Osman Ağbi!
 OSMAN: Bravo Şeref!
 (Osman Ağbi içeri girer
  Şeref gaste, ekmek dağıtımını sürdürür  Çöpçü süpürerek sahneye girer) ŞEREF: Süpür süpür , bizim dükkanın önünü doğru dürüst süpür!
 ÇÖPÇÜ: Sizin dükkanın önünü süpürmek istemez
  Ne kadar süpürsen bok götürüyor
   ŞEREF: Bizmi döküyoruz lan?
 ÇÖPÇÜ: Gökten mi yağıyor?
 ŞEREF: Evet
  Aynen gökten yağıyor, hıyar oğlu hıyar   ÇÖPÇÜ: Ne diyorsün lan sen ayı?
 ŞEREF: Ayı senin baban! Ona ilaveten keman yayı!
 (Şerek gaste, ekmeği bırakır, Çöpçü süpürgeyi bir yana, küreği bir yana atar, yeniden kapışırlar
  ) ŞEREF: Lan seni öldürecem, mapusta çöpçü öldürmüş diye alay
 edecekler benimle!
 ÇÖPÇÜ: Esas ben seni öldürecem lan!
 NECDET: (içeri) Osman Ağbi kavga kızıştı!
 OSMAN: (pencereye çıkar) Vur gözüne gözüne vur Şeref!BAKKAL ABLA: (girer) N'oluyor Şeref? Git çabuk ellerini yıka!ŞEREF: Yıkıyacam zaten Abla! Aslında bir hamama gitsem daha iyi
  Bir mahellenin çöpüyle dalaştım…
  (çöpçüye) Ulan inek, kimse sana deodorant diye bir şeyin varlığından sözetmedi mi?( çıkar)
 ÇÖPÇÜ: Süpürmüyorum lan, ben de burayı süpürmüyorum işte! (çıkar)
 OSMAN: Bakkal Abla bir kanyak göndersene, acele!
 BAKKAL ABLA: (toz almaktadır) Kanyak yok
  OSMAN: Şeref, var, dedi
   BAKKAL ABLA: Kanyak yok
   NECDET: Şeref'in zulası vardır Osman Ağbi, şimdi getirir
   OSMAN: Bravo Şeref!
 (Osman içeri çekilir
  Şeref girer  ) NECDET: Şeref, kanyak!
 ŞEREF: Tamam şimdi getiriyorum Necdet Ağbi!
 BAKKAL ABLA: Kanyak var mı?
 ŞEREF: Olmaz olurmu Abla, tursillerin arkası kanyak dolu!
 BAKKAL ABLA: Sana müşteriden mal saklama demiyor muyum?
 ŞEREF: Müşteriden mal saklamıyoruz Abla
  Osman Ağbi istiyor lap çıkarıp veriyorum, biri istiyor lap çıkarıp veriyorum
  Müşteriden neyi saklayım? Ama herifin biri geliyor akşamüstü, iki eli A Pazarı torbası, lebalep
 alış-veriş etmiş, alış-verişten omuları çökmüş eşşoleşşeğin, utanmadan bana,
 kanyak var mı, diyor
  Ben ne diyeceğim o zaman ona? BAKKAL ABLA: Kanyak var, ama vermiyoruz, hayırlı A Pazarı beyefendi,
 diyeceksin!
 ŞEREF: Ben zaten yok derken herifin elindeki A Pazarı torbalarına öyle
 pis bakıyorum ki herif niye yok dediğimi hemen anlıyor…
 (Şeref Necdet'e kanyak iletir
  Bakkal Abla gazete alır, bakar  Gazetelerden bir iki başlık okuyabi- lir
  Şeref elinde gaste ekmek ile çıkar  Kapıcı İrfan girer  ) İRFAN: Gut mornik, Bakkal Abla!
 BAKKAL ABLA: (küs) Ne var, ne istiyorsun?
 İRFAN: Remzi Bey, mercimek sizde kaç para, diye soruyor
  BAKKAL ABLA: 3500 lira!
 İRFAN: İyi tamam! (çıkar)
 (Bakkal Abla gastede başlıkları okur)
 (Kapıcı İrfan girer)
 İRFAN: Remzi Bey, kısa Cemal istiyor, kaç paket varsa!
 BAKKAL ABLA: Mercimek istemiyor mu?
 İRFAN: Cık!
 BAKKAL ABLA: Niye fiyatını sorduruyor?
 İRFAN: Mercimek A Pazarında daha ucuzmuş, onu ordan alcakmış…
 BAKKAL ABLA: O zaman cigara yerine de bizden nasihat alacak
  Cigara migara yok, haydi bas git!
 İRFAN: Bana ne bağırıyon? Gider aynen söylerim
  (çıkarayak) Güzelim
  (çıkar) (Şeref girer
  Bakkal Abla İrfan'ın peşinden koşar) BAKKAL ABLA: Ben sana gösteririm eşşek kafalı! Kafasını deldik gene uslanmadı
  ŞEREF: Ne diyor Abla o?
 BAKKAL ABLA: Sırnaşıklık yapıyor, bana asılıyor…
 ŞEREF: E, niye sen bana söylemiyorsun, mahellemiz birdenbire
 İrfan'sızlığına kavuşsun
   BAKKAL ABLA: Bir daha terbiyesizlik yaparsa, döversin
   ŞEREF: Şimdi ben gidiim, bir posta döviim, bir daha bir bok yemesin
  BAKKAL ABLA: Bırak, istemez… Bak Şaban Bey seni çağırıyor…
 ŞEREF: (sinrle Şaban Bey'e bakar, hızla geri çevirir başını) Ben Şaban
 Bey'le küsüm!
 BAKKAL ABLA: Git bak, adam en iyi müşterimiz, her şeyini bizden alıyor
  ŞEREF: Evet ama her şeyini tek tek alıyor, delirtecek beni!
 BAKKAL ABLA: Git bak
   ŞEREF: Öldürecem bu Şaban Bey'i, Şabansız bir hayat düşünüyorum
  (Şeref sinirle çıkar
  ) (Klinik Nur girer) KLİNİK NUR: Telefon çalışıyor mu?
 BAKKAL ABLA: Çalışıyor! Kontürü 200 bin lira
   KLİNİK NUR: Aaaa, manyak mısın sen ayol, telefon her yerde 100 bin lira!
 BAKKAL ABLA: Git her yerden et!
 ( Klinik Nur numaraları tuşlar )
 ECVET: 1211881… telefon mu edeceksiniz 1211881?
 KLİNİK NUR: Hayır duş alacam… Sular kesik… Su sesini bekliyorum!
 ECVET: Hayır, ben de telefon edecem de, 1211881!
 KLİNİK NUR: Geç sıraya edersin
   KLİNİK NUR: Alooo? Aaa,açıldı kapandı… Gitti 200 bin lira!
 BAKKAL ABLA: (Ecvet'e) Son zamanlarda bize uğramaz oldunuz maşallah…
 Hangi bakkaldan alış-veriş yapıyorsunuz?
 ECVET: Yok canım, ne bakkalı… Hanım gidip toptan alış-veriş ediyor
  BAKKAL ABLA: Halden mi alıyor?
 ECVET: Yok canım, şeyden alıyor
     BAKKAL ABLA: Biliyorum, A Pazarı'ndan alıyor
  Görüyorum her gün elinde naylon torbalarla geçiyor
  Ekmeği bile ordan alıp kazıklanıyorsunuz  Orda ekmek dilimi 50 bin lira… Bizde ekmek 350 bin lira… Bizim ekmekten öyle
 20 dilim çıkar… Bir dadandınız A Pazarı'na… Tezek satsalar alacaksınız!
 ECVET: Bakkal Abla,bizim bütçemiz malum
  Orası daha ucuz diyor,hanım  BAKKAL ABLA: Ucuzmuş! Ney ucuz? Zeytin bizde daha ucuz
  Size fasülyeyi ucuz veriyor, zeytinde kazıklıyor
  Fasulye geliyor bizimkinde pahalı! KLİNİK NUR: Alooo?
    Muzo'yla görüşmek istiyorum… Muzefferi rica ediyorum beyefendi… Hayır çok önemli, çağırın gelsin
  Nur, dersiniz… Nur, deyinsiz, o anlar… Çok mersi!
    Bekliyorum, mersi! BAKKAL ABLA: Bir tutturmuşlar, A Pazarı'nda daha ucuz! Nasıl daha ucuz olur!
 O kadar adam çalıştırıyor, dünyanın parası dükkan kirası veriyor… Depolar,
 buzdolaplar… Ambalajlar… Televizyona, gasteye reklamlar…
 Bunların parası kimden çıkıyor?
 ECVET: Valla benim aklım ermez Bakkal Abla
  Hanım orası daha ucuz diye tutturdu bir kere, üşenmiyor, taa oraya gidip ordan alıyor…
 BAKKAL ABLA: Madem üşenmiyor, peyniri neden gidip Edirne'den almıyor?
 Orada daha ucuz!
 KLİNİK NUR: Alo? Muzo sen misin? Nur, ben… Haa… İyi değilim Muzo! Bak
 ne diyicem, dün gece sen gittikten sorna kötü rüyalar gördüm… Evet…
 Rüyamda bir divanda oturuyorum… Annem pencereye kırmızı bir yorgan
 asmış… Cam vuruluyor… Pencereyi açıyorum, kimse yok!
   Bir bakıyorum, divanda kocaman bir köpek oturuyor… Köpek üstüme atlıyor
   Korkuyorum, evden kaçıyorum
  Bir hapishaneye giriyorum  Orda tanımadığım biriyle konuşuyorum, ağlıyorum
  Gardiyan bana hapihanenin anahtarının veriyor   Koşarak bir eve giriyorum
  Yengem orda  Evin ortasında bir ağaç var   Ağacın musluğu var
  Musluğu açıyorum, su akıyor… Ev su doluyor… Ne yengem, ne ben yüzme bilmiyoruz
  Yengem, uçalım diyor  Pencereden uçuyoruz, bir tarlaya konuyoruz
  Yengem, papatya topluyor  Ben de topluyayım diyorum, tam ben toplarken, üstümden traktör geçiyor, her
 tarafım kan içinde kalıyor,bana bir şey olmuyor
  Karşımda demir parmaklıklı bir kapı açılıyor
  Sen kapının öbür tarafındasın Muzo  Bana 3 tane anahtar veriyorsun
  3 anahtarı da kapıya sokuyorum, hiç biri kapıyı açmıyor… Muzo niçin bana rüyamda yanlış anahtar veriyorsun? Yoksa beni aldatıyor musun
 Muzo? Alo?
   Alooo?   Muzo?   Muzaffer! Aaaa, kapatmış eşşoleşşek! BAKKAL ABLA: Kapatır tabii!
 KLİNİK NUR: Ben o Muzaffere gösteririm… Eşşoleşşek, rüyamı dinlemiyor!
 (Klinik Nur 500 bin lira atar, sinirle dışarı çıkar)
 BAKKAL ABLA: Salak karı, saçma sapan rüya antatıyor, Muzaffer'e bozuluyor
   ECVET: Bakkal Abla bir telefon edebilir miyim?
 BAKKAL ABLA: Bizde telefon pahalı, git PTT'den et
   ECVET: Yahu Bakkal Abla, Buraya telefon koymussun
  200 bin lira diye karar almıssın
  200 bin lirayı basar istediğim gibi konuşurum ben, tamam mı? BAKKAL ABLA: Ettirmiyoruz anam babam
  Telofon işi bitti   (Bakkal Abla, makasla sanki bir yerin açılışını yapar gibi telefon kablosunu keser)
 BAKKAL ABLA: Mahellemiz için hayırlı uğurlu olsun!
   Tamam  Telefon gitti, kavga bitti!
 ECVET: Telefon tellerini bağlayabiliriz aslında Bakkal Abla!
 BAKKAL ABLA: Telefon melofon yok, Ecvet Bey!
 ECVET: Ne bağırıyorsun Bakkal Abla?
 BAKKAL ABLA: A Pazarı icad oldu, sinir bozuldu! Telefon sipariş için… Burada
 kırk saat aptal rüyalar anlatmak için değil!
 ECVET: Ben rüya anlatmayacam ki efendim, telefon başmüdürlüğü
 arayacam!
 BAKKAL ABLA: Sen en iyisi bin şurdan bir dolmuşa, doğru telefon baş
 müdürlüğüne…
  Git bizzat müdürnen görüş   (Şeref sinirle içeri girer)
 ŞEREF: Abla, bu şaaptığımın Şaban Bey'i, bu mahelleye çok mu lazım?
 BAKKAL ABLA: N'olucak?
 ŞEREF: Sen vereceksin bana ordan kaşar bıçağı, ben Şaban Bey'i iptal
 edecem,mahelle bana teşekkür edecek
   BAKKAL ABLA: Gene ne istiyor?
 ŞEREF: Şeref, gel beni dilim dilim kes, diyor!
 BAKKAL ABLA: Ne istiyor, dedim!
 ŞEREF: Dün akşam eve gelirken bu günün Milliyet'ini almış,sabaha kadar
 okumuş, eskitmiş… Bana o eski Milliyet'i uzatıp, sen bunu al, bunun yerine
 bana bir Hürriyet getir, sen bu Milliyet'i birine kakalarsın, diyor…
 Bunun için çağırmış beni yukarı!
 BAKKAL ABLA: Sen ne dedin peki?
 ŞEREF: Hiçbir şey demedim,ben…Efendilik bende kalsın, diye düşündüm,
 hiç sesimi çıkarmadım
   BAKKAL ABLA: Ne yaptın peki?
 ŞEREF: Şaban Bey'in elinden gasteyi aldım, efendice, dürdüm büktüm,
 şık bir rulo yaptım efendice… Şaban Bey'e doğru uzattım, efendice…
 BAKKAL ABLA: Terbiyesiz!
 ECVET: Şaban Bey ne yaptı peki?
 ŞEREF: Bana küfür etti!
 ECVET: Eh, ödeşmişsiniz!
 ŞEREF: Evet, ödeştik sayılır… Çünkü bende Şaban Bet'e bir koydum,
 efendice
   Şaban Bey dümdüz… BAKKAL ABLA: Sana müşteriye el şakası yapma demiyor muyum Şeref?
 ECVET: Ne şakası, adamı düm düz etmiş…Efendice!
 ŞEREF: Adam beni elli iki basamak çıkartmaktan zevk alıyor…
 Basamakomanyak! Ya bundan sonra Şaban Bey seslenince ilgilenmiyoruz,
 ya da Şaban Bey işleri için, küçük bir Şaban alıyoruz!
 BAKKAL ABLA: İstersen her müşteri için küçük bir Şaban alalım!
 ŞEREF: Her müşteriye ben bakarım, Şaban Bey'in Şaban'ını tayin edelim,
 olsun bitsin…
 ECVET: Afedersin, şu Şaban Bey konusunu şey edelimde ben bir
 telefon edeyim
     BAKKAL ABLA: Telefon melofon yok, çek arabanı, telefon yaralı!
 ECVET: Alacağın olsun Bakkal Abla! (sinirle çıkar)
 BAKKAL ABLA: (peşinden) Bizim sizden alacağımız olmaz, sizin borcunuz
 A Pazarı'nda beyim!
 ŞEREF: Bunlarda mı A Pazarı'na ön kayıt yaptırmışlar?
 BAKKAL ABLA: Ne sandın ya!
 ŞEREF: nerden anladın Abla?
 BAKKAL ABLA: Kendisi söyledi
   ŞEREF: Hem A Pazarı'ndan alış-veriş, hem bizim telefon, öyle mi?
 BAKKAL ABLA: Olurmu canım? A Pazarı'ndan alış-veriş, bizden nasihat!
 Kestim attım telefonun telini!
 ŞEREF: (kesik kabloyu görür) Telofonu niye kesiyorsun Abla ya?
 Sen de kime sinirlensen telefonu kesiyorsun… Belki beni bir arayan olabilir…
 BAKKAL ABLA: Kim arayacak seni?
 ŞEREF: Ne demek kim arayacak! Hülya Avşar bana kafayı bir takıcak
 zırr telefon… Dünya güzeli D
  C  Şeref orda mı? BAKKAL ABLA: Hülya Avşar'ın işi gücü yok seni arayacak!
 ŞEREF: Kaya Çilingiroğlu'na çok fena bozulduğu bir gün mutlaka
 arayacak! O aramassa Jenefer Loperz arayacak… Ben şu telefonun
 pansumanını yapayım Abla n'olur n'olmaz!
 (Şeref telefonu onarmaya koyulur
  Bakkal Abla gaste incelemektedir) BAKKAL ABLA: A Pazarı gastelere ilan vermiş,mercimek 2480 lira diye…Nasıl
 satıyorlar 1 milyon 480'den kaçtan alıyorlar mercimeği?
 ŞEREF: Almıyorlar abla
  Biri onlara mercimek hediye ediyor,onlar da 1 milyon 480'den satıp kilo başına 1 milyon 480 kazanıyor,bizim
 mercimekler burda ikiseksen yatıyor…
 BAKKAL ABLA: Demek ki bundan sonra mercimek satmıyıcaz Şeref!
 ŞEREF: Bu kadar mercimegi neremize sokucaz Abla?
 BAKKAL ABLA: Mercimek corbası yapıcaz
  Bu kış mercimekli geçecek Şeref! ŞEREF: İyi tamam…Şaban'sız geçsinde mercimeğe razıyız
  BAKKAL ABLA: Doğru A Pazarı'na gidiyorsun…Elinde kağıt kalem,herşeyin
 fiyatını bir bir yazıp geliyorsun …Ben sorarım o A Pazarı'na!
 ŞEREF: Dört bir yana afiş asmışlar Abla,''BÜYÜK UCUZLUK'' diye!
 BAKKAL ABLA: O kadar afişi bastırmak,astırmak,dünyanın parası…
 ŞEREF: Sen nediyorsun Abla ya,kağıt acayip pahalandı,kağıt helva
 700 bin lira olmuş!
    Bana sorarsan,kapatalım dükkanı kurtulalım Abla! BAKKAL ABLA: Allah'tan sana sormuyoruz!Bu dükkan benim hayatım
  Kocam öldü,bu dükkanla evlendim ben…Dükkanı kapatırsam ben n'olucam Şeref?
 Ne yapacağım?
 ŞEREF: Senin bir şey yapmana gerek yok
  Ben bir işe girer sana bakarım Abla…Ayrıca İstanbul'da bir arsam var, satabilirim… Sen evde oturursun…
 şey yaparsın…bana mercimek çorbası yaparsın…
 BAKKAL ABLA: (alaylı)Ben niye seninle ayni evde oturuyorum Şeref?
 ŞEREF: (utanır)Hiiç! İki ayrı ev masrafı olmasın diye işte…İki evin
 nesi var, bir evin sesi gür… Yanlış anlama,bir kötü niyetten değil yani…
 BAKKAL ABLA: (bıyık altından gülerek gazeteye döner)Zeytin'de büyük ucuzluk
 yazmışlar…Bizim zeytin daha ucuz…Bizim zeytin daha güzel!
 ŞEREF: O zaman Abla, ben bu gece,bir kutu kırmızı boya,bir fırça alıp,
 A Pazarı afişlerinin üstüne aynen ''BAKKAL ABLA'DA ZEYTİN DAHA
 UCUZ'', ''A PAZARI SİZİ KAZIKLIYOR!''gibi sosyal içerikli yazılar
 yazarım…Tamam,sabaha karşı tutuklanırım ama reklamın da alasını yapmış
 oluruz…Ertesi gün bilumum gastelerde renkli posterim:ARANAN ŞEREF
 BULUNDU!
 BAKKAL ABLA: Peki bu A Pazarı'nın bu kadar reklamının parası nerden çıkıyor?
 Hem bukadar masraf, hem bu kadar ucuz, nasıl oluyor? Bu A Pazarı işinin
 içinde bir bit yeniği var… Zararına ticaret olmaz ya aritmetik denen
 bir şey var!
 (Işık söner
  Şeref çıkar  Yalnız Bakkal Abla'yı aydınlatan bir ışık kalır  Müzik  Şarkı başlar  ) 
 VIII
 ARİTMETİK DENEN Bİ ŞEY VAR
 
 BAKKAL ABLA:
 
 ARİTMETİK DENEN Bİ ŞEY VAR
 BAKKAL ÜÇTEN ALIYOR
 BEŞE SATMAK ZORUNDA
 MASRAF BELLİ, FİRE BELLİ
 KİRA BELLİ, KASA BELLİ
 MARKET BAKKALIN KOCAMANI
 BAKKAL ÜÇTEN ALIYOR
 DÖRDE SATAMIYORKEN
 MARKET KAÇTAN ALIYOR Kİ
 BİRBUÇUKTAN SATIYOR
 İŞİN İÇİNDE BİR İŞ VAR BESBELLİ
 ARİTMETİK DENEN Bİ ŞEY VAR
 İKİ KERE İKİ BEŞ EDEMİYOR
 BENİM BU BAKKAL BEYNİM
 A PAZARI'YNAN BAŞ EDEMİYOR
 
 -ışık söner-
 
 IX
  AMERİKADAN GELEN EKONOMİK NEJAT BEY 
 -patron bürosunda sinirle puro içmekteyken, Ekrem telaşla girer
   
 EKREM : Beni emretmişiniz patron
   PATRON : Emrederim tabii hıyar
  Sabahleyin gelirken gördüm, tüm afişlerimiz yırtılmış
   EKREM : Ben de durumu, sizin gibi,bu sabah gözlemledim efem
   PATRON : Senin gözlemlemenin bir işe yaramaz ki Ekrem
 EKREM : Bunun bilincindeyim efem
   PATRON : Senin bilincinin neye yararı var
  Ekrem   EKREM : Hiç bi işe , efem
   PATRON : Bravo Ekrem
   EKREM : Asıl bravo size efem, sanki biri bizim afişlerimizi yırtmayı iş edinmiş
    
 
 |