10-24-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk’Ün Günlüğünden (Orotorya)
Sonra Ömer'le arkadaş olduk
Tatil günleri istasyona gider , askerleri seyrederdik
Oradan da Yonya'ya (Yonya bir liman gazinosuydu)
Orada birşeyler içer saatlerce tartışırdık
Ali Fethi ile tanıştıktan sonra ufkum daha da genişledi
O bana siyasetin ne olduğunu anlattı
Jan Jak Ruse , Volterî, Mantesküi'yi anlattı
| Volter , Rober Piyer ,1789 ihtilali , halk , ulus , özgürlük , gerçekler
|Ve yaşamın sınırları kafam karmakarışıktı
Gökte ay üşür
Dışarıda gece üşür
Düşmanca kol gezer bıçak sırtı bir ayaz
Mustafa Kemal üşümez
Düşünür
Bir gün Ömer'le tren istasyonunda dervişlere rastlamıştık
Ve garda da bir sürü yabancı yolcu
Dervişler,ellerinde sivri külahları
Bol cüpbeleri kendilerinden geçmiş , bağırıp çağırıyorlardı
Nara atıyorlar , kimileri de düşüp bayılıyorlardı
Şöyle bir baktım Utandım
Gözlerimi kapadım Cennetin anahtarını satan papazla, muska satan yobaz
Ve nara atıp kendinden geçen , sözüm ona dervişler
İşte dedim kendi kendime
Dünyayı bu hale sokan sizlersiniz
Artık düşünüyordum, öğrenmek istiyordum
Düşlerim beni aştıkça , yeniden öğrenmeliyim
İçimdeki büyük aşkın ne olduğunu artık iyice anlıyordum
Okul bitince  
İstanbul'a Harbiye'ye gidecektik düşlerimizi gerçekleştirmeye
İnsanlığa aşıksın sen Sönmeyen tek ışıksın sen Kurtuluş ve özgürlüğe
Bir evrensel bekçisin sen
İstanbul
Daha ilk bakışta ortaçağı anımsattı bana
Sanki insanlar hala yüzyıllar öncesi gibi yaşıyordu ,
Kara çarşaflı, peçeli hayaletler gibi, karanlık basmadan evlerine koşuşan
kadınlar
Asma çardakların gölgesinde
Günde beş vakit ezan sesiyle kımıldayan çehreler
Haliç'in ötesinde ölü bir görüntüden ibaret kalan Türk mahalleleri
Ve şaşkın değişmez sessizliğe uyuyorlardı
Oysa Beyoğlu , Pera ve baş döndürücü sokakları sonunda liman  
Şık faytonlar , mağazalar , tiyatrolar , müzikaller Bambaşka sosyal bir çevre
Vergi vermeyenler sırtını kapitülasyonlara dayamış
Merkezi hükümete önem vermeksizin bir bambaşka İstanbul
Osmanlıların üstündeki yabancı baskısı o derece şiddetliydi ki
Sanki Türkler kendi vatanlarında esir
Yabancılar efendiydiler
Düşman devletler Osmanlı Devletine Maddeten ve manen tecavüz halinde
Karar vermişler onu yok etmeye , bölüşmeye
Padişah ve halife olan kişi de
Düşünmüyor hayatını ve rahatını
Kurtarmaktan başka çare
Artık Fransızca gazeteleri okuyabiliyordum
Bazı kitaplar yasaktı Bunları geceleri okurdum
Namık Kemal'i , Volter , Robes Piyer'i şimdi daha iyi anlıyordum
Önce Napolyon’a hayrandım
Felsefi görüşlerim iyice şekillenince , ondan pek hoşlanmadım
Demek ki devrimler karşı devrimleri getirebilirdi
1789'un saflığı ve temizliği ve Napolyon'un emperyalizmi
O gün arkadaşlarla bir komite kurduk
El yazısıyla gazete çıkarmaya karar verdik
Gazete sarayın kulağına gidince yakalandık
Ama okul müdürü devrimci bir adamdı Kurtulduk
Belki de bir iç güdü
Kurmay okulunun ilk sınıfında hepimizden bir araştırma , yazısı istemişti
Araştırma yazısını okuyan öğretmenim gözlerime baktı
Zaten dedi, senden de bu beklenir
Araştırmanın adı:Başkente karşı Anadolu isyan hareketlerinin Gerilla taktikleri
Sonra yine yakalandık
Bildiri dağıtıyorduk üstelik okul bitmiş daha yeni yüzbaşı olmuştum
Tutuklu kaldığım süre içinde yazıyordum
Şiir yazıyordum
Devrim taslakları yazıyordum Sonra kıta hizmeti adına İstanbul dışına sürüldüm , Şam'a
Yıl 1905
Mustafa Kemal şimdi yüzbaşı
Yıldızlar İçinde yıldız;yücelmiş daha başı
Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz
Gökte yıldız ve ay üşür
Mustafa Kemal üşümez
Vatanını ve ulusunu düşünür
Peki dedim , öyle olsun Bizde gider çölde bile yeni bir devlet kurarız
Zamanla binlerce gerçeğin değil, tek bir gerçeğin olduğunu anladık
Ne işimiz vardı Arabistan çöllerinde
Hepimizi baskı altında toplamaya çalışan softaların , yobazların içinde , ne işimiz vardı ( YEMEN TÜRKÜSÜ)
|
|
|