|  10-24-2012 | #1 | 
	| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler Oyunu Hakkında 
 
            Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler
 
 Yazan: Eric-Emmanuel Schmitt, Çeviren: Şehsuvar Aktaş
 Yöneten: Kemal Aydoğan,
 Dekor ve giysi tasarımı: Bengi Günay,
 Müzik: Tolga Cebi
 Işık tasarımı: İrfan Varlı
 Oynayanlar: Haluk Bilginer, Vahide Gördüm
 
 Eric-Emmanuel Schmitt'in yazdığı "Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler" oyunuyla Oyun Atölyesi seyirciye bu sezon merhaba dedi
  Oyun atölyesinin farklı ve sıcak ortamı misafirlerini sıcak karşılaması, oyunda yerimizi keyifle almamızı sağlıyor  Şehir tiyatrolarının çok parlak bir sezona başlamadığı ve özel tiyatrolarının yerinde sayıp sabun köpüğü oyunlara imza attığı bu dönemde gerçekten de iyi bir ekiple çapaksız, kaliteli bir iş ortaya çıkarılmış  Oyun, modern dünyamızdaki bir evliliğin iskeletini ortaya koyuyor
  Entelektüel bir karı kocanın çatırdattıkları ve 15 yıldır sürdürmeye çalıştıkları evliliklerinin sorgulandığı bu oyunda seyirci de gözlemci olarak yerini alıyor  Ressam Lisa (Vahide Gördüm) ve polisiye romanı yazarı Gilles (Haluk Bilginer) oyun boyunca birbirlerine yaptıkları suçlamalar ve karşılığında verdikleri özdeyiş niteliğindeki cevaplar seyircinin dikkatini kaybetmemesini sağlıyor  Bu sebeptendir ki 4  duvar dediğimiz seyirci ile sahne arasındaki engel yönetmen tarafından kaldırılmış ve aslında çok olağan bir konuyu ilk defa duyuyormuşuz gibi oyunu sürekli tırmandıran yönetmen Kemal Aydoğan’ı tebrik etmek gerekir  Sahne, hafızasını kaybeden Gilles ve karısı Lisa’nın eve girişiyle başlıyor
  Lisa’nın tedirgin halleri dikkat çekiyor ve işin içinde başka şeylerin olduğunu bize duyuruyor  Gilles evin merdiveninde geçirdiği bir kazadan sonra hafızasını kaybetmiştir
  Lisa’ya sevdiği ve ilgilendiği şeyleri çapraz sorularla didik didik sorarak onu zorlar  Lisa ona gerçeği değil olması istediği adamı betimleyerek bu boşluktan yararlanmaya çalışır  Adam ona bir türlü inanmaz ve kaza gününü sorup durur  Lisa köşeye sıkışmaya başlamıştır ve gittikçe sahnede gerilim artar, arttıkça gerçekler toz pembelikten çıkıp aslına kavuşur ve kavuştukça kadın kadehleri birbiri ardına sıralar  Evliliğin bu sıkışmış cenderisinde kendini alkolle bastırmaya çalışmıştır  Geçen yıllar boyunca karı-kocanın içinde biriken sıkıntılar birinde ve bir yerde patlayacaktır  Kocasını çok seven hayran ama bir o kadar kıskanç olan kadın modern hayatta böyle olduğunu kabullenememiş ve bu travmanın baş kahramanı olmuştur  Evililiğin dili olmadığını her kesimdeki insanın vahşi, ustan uzak, entelektüel birikiminden bağımsız aynı çıkmazlara düşebileceği mesajınızı rahatlıkla alıyoruz  Evet, Lisa bu şiddetin getirdiği çılgınlıkla çok sevdiği kocasını öldürmeye kalkmış ve adam karısını bu olaya iten nedenlerin tam bir polisiye yazarı gibi peşinde koşmaktadır ta ki kadınının tüm nefretini ve sıkıntısını ortaya döküp cinayet teşebbüsünü itiraf edinceye kadar
 
 “Dünyadaki en uzak mesafe iki insanın zihni arasındadır
  ” Can YÜCEL 
 Benim bu oyundan aldığım en etkili mesaj belki de bu olmuştur
  İki insan arasında bastırılmış dile getirilmemiş sözlerin, çığlıkların cinayete itebilecek şiddete olabileceği yaşatılan gerginlikle çok iyi verilmiş  Lisa ve Gilles sırayla evi terk etmeye çalışarak bu yüzleşmelerden kaçmaya çalışırlar  Ama bir ses onları hep geri çağırıp engeller  
 
  Taşlar eteklerden birer birer dökülüp gecenin finaline geliyoruz
  Lisa ve Gilles sevgilerine inanıp evliliklerine taze bir kanla yeniden başlamaya karar verirler… Haluk Bilginer üstün performansına yine diyecek bir şey bırakmadı
  Söze gerek yok onu izleyin ve oyununun her anını yaşayın… Vahide Gördüm ise ilk perdede daha tutuk ve heyecanlıydı
  Tutuk halini 2  perde de bıraktı ve heyecanını yendi  İnişli çıkışlı soluklarında daha yumuşak geçişleri olmasını tercih ederdim  Bunun yanında sahne kullanımındaki rejiyi çok iyi değerlendirmiş  Kostümleri konusunda da doğallığın yanında daha estetik davranılsaydı bütünün güzelliği daha iyi korunurdu  
 Bengi Günay yaptığı sahne tasarımıyla iyi bir iş çıkarmış sahnedeki detaylarla oyunu tamamlayan önemli bir öge olmayı başarmış
  Örneğin; Lisa’nın yaptığı tablolara bakıldığında kendi içindeki psikolojik travma iyi yansıtılmış  
 Burada çevirmen Şehsuvar Aktaş’a da hakkı teslim edilmeli çünkü yaptığı çeviri de replikler etkileyici ve vurucu halini hiç kaybetmemiş
  
 Bu oyun üzerine denilecek daha çok şey var ama izleyicinin kendi hayatında bulduğu kırıkları oyunda görmesi yazıyla anlatılmaz
  Mutlaka izleyin, bazen gülümseyecek bazen hüzünlenecek bazen kendinize dersler çıkaracaksınız… 
 
 
 | 
	|  |   |