10-24-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Adisyon Kağıtları 6 Kişilik Oyun
ADAM – Zaten aklına gelen başına geldi senin Ne diye hep
aşk şarkıları dinlersin sanki birgün
Şimdi dinle, şimdi ağla hadi şarkılardaki gibi…(Bir
İskemle çeker oturur )
TÜRKAN – Herşeyimiz ansızın oldu, ayrılığımızda
ADAM – Kendine iyi bak dediğimi duyabildim mi uzaktan?
TÜRKAN – Peki ya sen görebildin mi, içime akan gözyaşları-
mı?Hüngür hüngür ağlamak isterken kaçar adımlarla gitmen şartmıydı
ADAM – Yüreğin burkulmuş (Türkan’ın yüzünü okşamak ister Elini geri çeker )
TÜRKAN – “İlk istasyonda indim bir telefon kulubesindeyim” demeni bekledim hep
ADAM – Çaresizlik nedir bilir misin?
TÜRKAN – Sensizliği mi?
ADAM – Herşey boş be Türkan, kimse oturmuyor oturduğum yerde Sevdiğin şarkıyı da çalmıyorlar senden söz etmeye cesaretleri yok ağlayacağımı biliyorlar
TÜRKAN – Yıllar nasıl da geçti acısıyla tatlısıyla yirmi beş yılı geride bıraktık Yirmi altısı olmayacak mı?
ADAM – Olmayacak…
TÜRKAN – Birlikte yaptığımız bahçeyi seyrettim bugün Minelerle güller, yasemenle hanımeller nasıl da kaynaşmışlar…
ADAM – Benim gibi halinden şikayetçi olan yok muydu?
TÜRKAN – (Adama sarılır ) Sımsıkı sarılmışlar Daralınca yerleri, boyuna uzamışlar ( gülümser)
ADAM – (Türkanı itekler ) Sende benimle toprağı mı paylaşmak istiyorsun? ( Düdüğünü çalar ) Son trende biraz önce kalktı…
TÜRKAN – Kimbilir kaç durak sonra hatırlayacak beni… Kaç sefer sonra uğrayacak bir daha…
ADAM – Dün neredeydim biliyor musun?
TÜRKAN – Neredeydin? (İskemleye oturur )
ADAM – Ayrıldığımız o yerde… Çoktandır uğramıyor dediler buralara sana ait bir eşya aradım dokunmak için Basma elbiseni buldum yerde Kokladım yakasını hasretle… Vazoda kırmızı beyaz güller,
TÜRKAN – Hani çok severdin sularını değiştirmeyi
ADAM – Onlar da küsmüş, senin gibi, boynu bükükler di sanki…
TÜRKAN – Nereden bilebilirlerdi ki ayrılığımızın yatağımızda gerçekleşeceğini
ADAM – ( Sessiz)
TÜRKAN – Hiç hesapta yoktu ayrılık Biraz geç kalmana dayanamazken, kaldıramaz bunca yükü yüreğim Uzaktan duyar mısın sesimi yan yana durupta konuşamazken (Ses tonu sözleri söyledikçe yükselir ) Anlayabilir misin beni? Aşabilir misin engelleri? Daha birbirimize ulaşamazken (ellerini uzatır) uzatsam tutabilir misin elleri mi, Yanımda olup da dokunamazken Sarılabilir misin özlemle, Bakabilir misin gözlerime, Söyleyebilir misin sevdiğini, O kadar yakınımda, Öylesine uzakken
ADAM – Ben istediğim ayrılığı, sen istemedin biliyorum, biliyorum birtanem ben istedim ölmeyi, yaşayamadan hissettiklerimizi…
TÜRKAN – (Masanın üstündeki adisyon kağıtlarını alır ) Seni bu kağıtlarda yaşatıyor, içinde değerli armağanlar bulunan bir kutuya benzetiyorum El üstünde tutuyorum şiirlerimi, sırf senin için sırf sen varsın diye…
ADAM – Ben ne yapıyorum peki? (Elindeki düdüğü gösterir ) Çalıp gezdiğimi mi sanıyorsun?
TÜRKAN – Ne yapıyorsun o zaman?
ADAM – Sana olan sevgimi bir yumağa sarıyorum, öylesine büyüyor ki yüreğime dar geliyor İkimizinde sığabileceği bir kazak örüyorum
TÜRKAN – Sende beni yanına istiyorsun biliyorum acaba o kazağı kirletmeden, esnetmeden giyebilecek miyiz merak ediyorum
ADAM – (Türkan’ın dizlerinin dibine çöker ) Ben kendimi sende bırakıp geldim Kendimi de seni de özledim Hoşuna gitmediyse kalışım, taşıyamıyorsan yükümü, azat et gidelim Benim yüreğimde çok yer var, senide götüreyim
TÜRKAN – (Güler )
ADAM – Neden gülüyorsun?
TÜRKAN – Gülmek kahkaha değildir herzaman, gülmek bazende hüngür hüngür ağlamaktır, sevdiğin biri için
ADAM – Benim için mi Türkan?
TÜRKAN – Bir ev düşlüyorum ikimiz için… O sevdiğimiz mahalleden Sıcacık sevecen insanların yaşadığı (İskemleden kalkar ) yokuş Daracık çıkmaz sokaklardaki, sıvası dökülmüş, penceresinde, yağ tenekelerine dikilmiş kırmızı beyaz karanfilleri olan, bacasında sevgi ve mutluluk tüten minicik bir ev… (Kanaviçe nakışlı perdeyi aralar ) Pencereden gelişini bekliyorum Elinde akşamdan ısmarladığım şeyler, evimize doğru yaklaşıyorsun Pencereden, ekmekde alman için işaret ediyorum…
ADAM – (Pencereye yaklaşır ) Karşıdaki tamirciden kıskanıp seni, başını sallıyor ve kızgın kızgın bakıyor (Türkan’ın elinden tutarak iskemleye oturtur, kendiside yanına oturur )
|
|
|