10-24-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Adisyon Kağıtları 6 Kişilik Oyun
TÜRKAN – Bahri…
BAHRİ – Kardeşim yok öyle birşey… Yalan, üstelik kuyruklu yalan… Nerde görülmüş benim insanları dolandırıdığım… Sen duydun mu hiç? Hı, hı… Hah işte orda dur kardeşim Bahri Dürüst, dürüst adamdır (Türkan la gözgöze gelir Türkan’a sarılır ) Ailesiyle yakından ilgilidir
TÜRKAN – (Üstüne bakar ) Farketmedi bile… (Ağlayarak çıkar )
BAHRİ – (Diğer kulağını eliyle kapat) Tabiki canım, kaba inşaatı bitirdik… (Yavaş yavaş sahne kararır ) İnce işlere başladık…
SAHNE AYDINLANIR
(Türkan duvarda asılı olan gaz lambalarını teker teker yakar Boynunu ovalayarak iskemlelerden birine oturur Bu arada elinde basket topuyla Özge girer Türkan’ı öper )
ÖZGE – Masaj yapmamı ister misin anne?
TÜRKAN - Ayy… çok iyi olur…
ÖZGE – (Topunu yere koyar Türkan’ın omuzlarına masaj yapmaya başlar )
TÜRKAN – Ayy! Ayy! Ellerin dert görmesin kızım Nasıl da iyi geldi
ÖZGE - Anne ne düşünüyorum biliyor musun? Eğer yurtdışında eğitimime devam edersem NBA’de oynamak istiyorum
TÜRKAN – İnşallah… Ne? Şu iri yarı adamların arasında mı? Biraz gerçekçi ol Özge… Büyük hayaller, büyük acılara sebep olur
ÖZGE – (Masajı bırakır Topunu alır )
TÜRKAN – Ne oldu kızım
ÖZGE – Böyle söylemen gerekmezdi anne
TÜRKAN – Buraya gel
ÖZGE – (Türkan’ın yanına oturur )
TÜRKAN – Minik bir kız büyümüş Nasıl da güzelleşmiş Yüzü gibi kalbi de, Melek kadar temizmiş Kendine yetmeyi bilir Üzemez o kimseyi Başarır üstlendiğini, Benim kardelen çiçeğim
ÖZGE – Naz edermiş bazen de Annesini üzermiş Tatlı bir öpücükle, (öper) Hemen özür dilermiş
TÜRKAN – Senin üzülmeni istemem kızım
ÖZGE – Biliyorum anne… (Giderken Türkan’a döner ) Peki ya sen… Bende senin üzülmeni istemiyorum… (Çıkar )
TÜRKAN – Doğru söylüyorsun gerçekçi olması gereken benim galiba…
ADAM – (Düdüğünü çalarak içeri girer )
TÜRKAN – Yooo! Hayır
ADAM – Hani sevdiğin cam tepsi vardı ya, rafın en üstünde duran Her gelişimde indirmemi istediğim…
TÜRKAN – Göreceğim yerde olsun dediğim
ADAM – Düştü birden bire kırıldı biliyor musun? (Türkan’ın yanına oturur ) Paramparça oldu
TÜRKAN – İstersen toplarız birlikte
ADAM – Açıkça konuşmaman zoruma gidiyor biliyor musun? Aynı şeyleri yeniden yaşamak, herşeyi bile bile, saniye saniye yaklaşarak ölüme, kendimi başkasına vermek, zoruma gidiyor biliyor musun? (Trenin kalkış sesi duyulur )
ADAM – (Türkan’ın elini öper Göz göze gelirler ) Ve çok güvendiğim kendime söz geçirerememek zoruma gidiyor biliyor musun? (Çıkar )
TÜRKAN – Ya benim, benim de zoruma gidiyor ansızın terkedilmek (Bir süre kısık ud sesi dinler ) (Elinde çay bardaklarıyla Bahri girer )
TÜRKAN - Bahri, bunlar da ne?
BAHRİ – (Elindekileri masalardan birinin üstüne bırakır ) Senin şu küçük çaydanlığın nerde?
TÜRKAN – Ne yapacaksın?
BAHRİ – Benim içinde yeterli çay alıp almadığına bakacağım Hadi kalk artık iskemleden (Elinden tutar )
TÜRKAN – Nereye götürüyorsun?
BAHRİ – Sadece otur ve sobaya doğru ayaklarını uzat (Çayları doldurup, birini Türkan’a verir diğer bardağıda kendi alır Türkan’ın yanına oturur )
TÜRKAN – (Ağlamaklı) Yine ağlıyorum… Ama bu kez yalnız değilim Sen varsın, sen de ağlıyorsun Çaresizlikten, umutsuzluktan değil Sevgiden, mutluluktan
ADİSYON KAĞIDI – (Girer Seyircilere doğru yönelir ) Hep mutlu son bekleriz Onca oyuncu içinde, onca karmaşık dekorda Seyirciyi memnun ettiysek ne mutlu bize Perde kapanıyor işte (Sırtını döner ) Türkan ablanın son dizelirinde, yeni oyunlarla buluşmak üzere
|
|
|