Prof. Dr. Sinsi
|
Amma Da Aldanmışız. 13 Kişilik Komedi Oyun
MUHTAR — Sahih be…Vallâhi hiç aklımıza gelmedi Ben kendimi bildim bileli…O hendekler oradadır…Biz her yıl şöyle,içindeki milleri temizleriz,olur biter…
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,siz mahendis misiniz?
DERVİŞ AĞA — Yok,fen memuyu gaiba
YABANCI — Hayır,hiçbiri değilim
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,öyle bir okkalı,şöyle efendime söyliyeyim,kafalı konuşuyorsunuz da…(Sükût)
YABANCI — Yoldan gelirken gördüm,o köprünüz çok kötü…
MUHTAR — Ha,körpü mü?Kullanmayız ki onu
YABANCI — Ya nasıl oluyor?
HOCA — Nasıl olacak?Yazın incelen dereden,köprü altından geçerler
YABANCI — Yazın öyle,ya kışın?
MUHTAR — Kışın da geçmiveriyoruz o tarafa veya at sırtında geçeriz Köprü tehlikeli
YABANCI — Tamir ediverin…
HEPSİ — Tamir mi?
MUHTAR — Ben kendimi bildim bileli o köprü öyledir
YABANCI — Onu da tamir etmek lâzım Sonra çocuklarınızın benizlerine baktım…Limon gibi…
DERVİŞ AĞA — Isıtmadan…
YABANCI — Kinin?
MUHTAR — Kinin mi?Yo…Ben kendimi bildim bileli zangır zangır titreriz ısıtmadan
(Sükût)
MUHTAR — Bak delikanlı,benim bir köpeğim var…İştahtan kesildi…Bir şey yemez Yarın bir bakıversen,derdi nedir?Olur mu?
YABANCI — Köpek mi?Olur bakayım
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,bizim evin merdivenleri çok kötü…Hep aşınmış…efendime söyliyeyim Sabahleyin düştüm,efendime söyliyeyim,şu dalım,çok ağrır,çok…
YABANCI — (Güler ) Peki sizin dalınızı da tedavi ederiz…Merdivenlerinizi de tamir…Bu köyde bize çok iş var galiba…
MUHTAR — Bilgili,elinden iş gelir adam olduktan sonra tabiî…
DERVİŞ AĞA — (Yabancıya yaklaşır ) Size biy şey diyeceğim…Gizlice…
YABANCI — Bana mı?Buyrun…
DERVİŞ AĞA — (Gizlice) Bu köyde ipek kozası yetiştiysem,oluy mu acaba?
YABANCI — Burada mı?Tabiî…İklim müsait Dut da var
DERVİŞ AĞA — Aman kimseye deyiveyme…
ONBAŞI — (Gizlice) Okuma yazman var değil mi? (Yabancı evetler )
ONBAŞI — Şey askerdeyken,şey yapamadım…Yazıyı öğrenemedim…Tezkere şey edince burakınca,buraya verdiler beni…Jandarma komutanı,şeyi bilirim sanır,yazıyı…Şeyleri,evrakları gönderir…Üç aylık evrak var…Şey yapamadım,cevap veremedim Köyden biri geçer de cevapları,şey yapar,yazar…gönderirim Şunları yazıverir misin?
YABANCI — Tabiî yazarım…(Güler )
MUHTAR — Bir derdimiz daha var Hoca deyivermiştir sana…Bir malim gelecek bize
ALİ AĞA — Ama ne malimi
HOCA — Malimlerin şahı tersinden
DERVİŞ AĞA — Cahilin,ahlâksızın biri
ONBAŞI — Her fenalık onda imiş
MUHTAR — İşte biz o malimi istemiyoruz…Bir istida pullayıp kaymakama vereceğiz…
HOCA — İşte bu pulluyu yazacak adamları yok
YABANCI — Peki niçin istemiyorsunuz o öğretmeni?
MUHTAR — Niçin mi?Baştan beri saydık ya delikanlı…Adı Murat’mış Bizim Kör Veli’nin oğlu Çobanın oğlu,bize malimlik mi yapacak?O kadar düşmedi köyümüz
YABANCI — Bu Murat’ın hiçbir kötülüğünü kendiniz gördünüz mü?
HEPSİ — (Tek tek,dağınık) Biz mi şey Yo…
MUHTAR — Görmedik amma…İşte bütün köylü öyle söylüyor İnanmazsan dağa taşa sor Bunca ehali yalan demez ya Adı çıkmış dokuz,inmez sekize
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,böylesinin ne anası,ne babası,ne de kendi iyi idi
ONBAŞI — Şey olmazsa koku çıkmaz ya…
MUHTAR — Ha,ha,onbaşım kendini unuttun…Şu “şey” lâfın kırk yılda bir kere işe yaradı
(Sükût)
YABANCI — Peki olsun yazarız…
(Sükût)
YABANCI — Demin hoca efendiye de sordum Sizin çocuklar hep böyle sokaklarda gezerlermiş…İstidadan sonra size bu yıl öğretmen vermezler İsterseniz,onları haftanın bir iki günü okulda toplıyayım da okuma yazma öğrensinler hiç olmazsa Bir daha dilekçe yazmak isterseniz onlar yazarlar Koca okul binanız da boş kalmaz
MUHTAR — Niçin olmasın?Tabii olur
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,çok iyi olur
HOCA — Şu delikanlıya bakınca,şaşkına dönüyorum…Doktordur,yapı ustasıdır,mühendistir,işte malim de olmak istiyor
MUHTAR — Hepsini yapabilecek Gözleri insana itimat veriyor Ziraatten de anlıyor
DERVİŞ AĞA — Lâfı bıyakalım Delikanlı bu akşam bana misafiydiy
MUHTAR — Yok bende
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,bende Hem de iyi yemekler var
HOCA — İyi yemekler varsa beni çağır
MUHTAR — Anlaşıldı,kavga edeceğiz En iyisi delikanlı mektepte yatsın Hepimiz yine yemekleri göndeririz Nasıl olsa hep köyde kalacak
HOCA — Biz onu hiç salar mıyız?
|