Prof. Dr. Sinsi
|
Amma Da Aldanmışız. 13 Kişilik Komedi Oyun
MÜFETTİŞ — Bu düşünülecek bir iş değil Mademki öğretmen gelmedi,tebellüğ ve meyil müddetini de geçirmiştir Müstafi addedilir Ayrıca,siz “Bizim köylüdür,tanırız,iyi adam değildir Köye gelirse verimli olmaz ” dye dilekçe yazarsınız,olur biter Yenisini verirler
HOCA — Al sana…Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak buna derler (Sükût)
MÜFETTİŞ — Bu yeni adamınız çocukları okutuyor mu?
MUHTAR — “Çocukları” ne demek…Bizi bile okutuyor Ben alifbeyi öğreneli on gün oldu
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,yalnız muhtar,efendime söyliyeyim,”j”nin üzerine nokta konulup konulmıyacağını bilmiyor
MUHTAR — Yooo…Bilirim Gün doğusundan rüzgâr eserken gün batsından tavşana doğru gidersin;ördek sürüsü uçarken,önündeki ördeğe nişan alırsın;arkadakine değil Bunları nasıl bilirsem o dediğini de bilirim…
MÜFETTİŞ — Beyler,şimdi ben raporu yazarım,tabiî “gelmemiş” diye bildiririm Sonra sizin istidayı kaleme alırız,pullarız(yazı ve pul taklidi) Kaymakam beye veririz O da muameleye koyar Kendisine de söyleriz,size iyi bir öğretmen verirler…Çalışırız
MUHTAR — Hey sağolasın Yalnız iyi öğretmen versinler Birader,bizde bilgi yok,onlarda cim karnında bir nokta…
ONBAŞI — Neydi o?Bir söz vardı canım?Tam dilimin ucundaydı…Ha,dur Of yine kaçırdım,ha tuttum…” İki,iki çıplak bir şeye hamama gerek ” Öyle değil mi?
MÜFETTİŞ — Ben bu akşam döneyim Siz şu kağıdın altına “Öğretmen gelmedi ” diye imza ediverin Sonra üzerini doldururum Dört kişi yeter Şu kâğıda da imza atın…Bunu da öğretmeni istemiyoruz diye imzalayın…(Ağalar,verilen kalemi yalaya yalaya iki kağıda da imza atarlar İmza atarken,imzaların harflerini acemi acemi kekelerler ) (Sonra onlar imza ederken kulisten yabancının sesi duyulur )
YABANCI — Hey çoban,koyunlara yemden evvel su verilir Patlatırsın hayvanları…
MUHTAR — Bizim delikanlı
ONBAŞI — Şey,bizim delikanlı,hani söylemiştik ya…
MÜFETTİŞ — Görsek bari (Kâğıtları cebine kor )
YABANCI — (Dışardan) O koyunun bacağı nasıl oldu?İyi mi?…(Sükût) Peki…Yarın öbürünü de getir…Kelebek olmuş galiba…Kara koyun yem yemiyor mu?Dedim ya kelebektir (Sahneye girmiştir,yarı yarıya arkası dönüktür;konuşur )
MÜFETTİŞ — Bu mu?
MUHTAR — Evet,köyün peygamberi Meteliksiz geldi On beş gündür yüz bin bankonot yapabilirdi Yine meteliği yoktur İyi nişancı da…
(Yabancı döner,ayağında lâstik çizme ve sırtında işçi tulumu vardır )
MÜFETTİŞ — A,a,a…
DERVİŞ AĞA — (Farkında değildir ) A’dan sonra B geliy,müfettiş bey
MÜFETTİŞ — A…A…A…A…
MUHTAR — Küçük A mı,büyük A mı?
MÜFETTİŞ — Vay,siz burada ha?
MUHTAR — Ne oldu müfettiş bey?
HOCA — (Döner ) Şaşırdın,bey,tanışır mıydınız?
YABANCI — (Başını yere eğmiştir ) Böyle olacağını biliyordum Mızrak çuvala sığmaz
MÜFETTİŞ — Gözlerime inanamıyorum…
HOCA — Ne oluyor size,Allah’ınızı severseniz?
MÜFETTİŞ — Ne olacak…Siz böylesiniz vallâhi (Elleriyle tereli işareti yapar ) Deli yani,öğretmen burada işte
HEPSİ — Ne öğretmeni?
MÜFETTİŞ — İstemediğiniz öğretmen
MUHTAR — Vallâhi,anlamıyorum Ne söylüyorsunuz?
MÜFETTİŞ — Sizin köye bir öğretmen gelecekti ya?
HEPSİ — Evet
ONBAŞI — Şu ahlâksız Murat
MÜFETTİŞ — Evet,öğretmen işte bu
HEPSİ — Yapma
MÜFETTİŞ — Kısmet ayağınıza gelmiş ve farkında değilsiniz (Hepsi şaşkın ve mahçuptur )
MUHTAR — (Kendi kendine) Vallâhi yüzümü kaldırıp da bakamıyorum Amma atıp tutmuştum (Arkasını döner,yerin dibine batmıştır )
ONBAŞI — Vay…Öldüm…Neler söylemiştim (Döner mahçuptur )
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,ben ne ettim,neler söylemiştim Tuh…(Döner )
DERVİŞ AĞA — Ya ben ne heyzeley yemiştim (Döner )
HOCA — Ya,ben nasıl bakayın malim beyin yüzüne?(Döner )
(Sahneye bir üzüntü çökmüştür,köylüler mahçupluktan,diğerleri bu durumdan sıkıntılıdır )
MÜFETTİŞ — Eee,merhaba,Murat Bey Kasabadan bir ayrıldınız…Arabanız tıkır tıkır gitti Ben sizi gitti,vazifeye başladı sanıyordum Halbuki kasabadan telefonla sizin için,pır kaçmış dediler
YABANCI — Bakın yine buradayım
MÜFETTİŞ — Yaa Hem buradasınız,hem burada değilsiniz
YABANCI — (Güler ) Gölgem
MÜFETTİŞ — Bunlara iyi oyun oynamışsınız (Sükût)
YABANCI — Ağalar…Hepiniz yüzünüzü döndünüz
MUHTAR — Sus,malim bey,biz ne aldanmışız Utanıyorum,utanıyorum
YABANCI — Ağalar,size karşı hürmetim ve sevgim vardır Her insan gibi siz de aldanabilirsiniz
ONBAŞI — Fakat,neydi o?Böyle aldanmak çok acı
ALİ AĞA — Biz,efendime söyliyeyim,yâni,ne umduk,ne bulduk
HOCA — Yer yarılsa da dibine girsem Senin nene gerek âlemin adamı hakkında konuşmak…
DERVİŞ AĞA — Neyden lâf ettim Dilim kopsaydı
YABANCI — Böyle demeyin,ağalar Ben kabahati sizde bulmuyorum
MUHTAR — Ya kimde kabahat?
YABANCI — Kabahat sizde değil Zamanda,evet zamanda Gördüğünle değil de,işittiğinle düşünen,dedikoducu zamanda O işitilen şeylerin içinde bir kırıntı bile doğru yoktur Her ağız uydurduğu yalana biraz sonra,diğer sokak başında kendi inanır…Benim annem de,babam da temiz insanlardı Bunu sizlere delilleriyle ispat edeceğim
HOCA — Bak bu doğru Biz şu malim beyi nasıl biliyorduk,karşımıza nasıl çıktı
MUHTAR — Boğazıma bir şeyler tıkanıyorçNeler söyledik,neler söyledik senin için
Utanıyorum
DİĞERLERİ — Utanıyoruz,vallâhi…
YABANCI — Ben bu sözü,yani şu “utanıyoruz” sözünü,sizin değil de bizi kötüleyenlerin hepsinin ağzından çıkmış sayıyorum Sizin geri dönüşünüz ve utanışınız,bana istikbâl için bir ışık gibi görünüyor
ONBAŞI — (Güler ) Neydi o?Hani bir söz vardı Yanlış hesap,neydi muhtar
|