Yalnız Mesajı Göster

Amma Da Aldanmışız. 13 Kişilik Komedi Oyun

Eski 10-24-2012   #17
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Amma Da Aldanmışız. 13 Kişilik Komedi Oyun




MÜFETTİŞ — Bu düşünülecek bir iş değilMademki öğretmen gelmedi,tebellüğ ve meyil müddetini de geçirmiştirMüstafi addedilirAyrıca,siz “Bizim köylüdür,tanırız,iyi adam değildirKöye gelirse verimli olmaz” dye dilekçe yazarsınız,olur biterYenisini verirler

HOCA — Al sana…Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak buna derler(Sükût)

MÜFETTİŞ — Bu yeni adamınız çocukları okutuyor mu?

MUHTAR — “Çocukları” ne demek…Bizi bile okutuyorBen alifbeyi öğreneli on gün oldu

ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,yalnız muhtar,efendime söyliyeyim,”j”nin üzerine nokta konulup konulmıyacağını bilmiyor

MUHTAR — Yooo…BilirimGün doğusundan rüzgâr eserken gün batsından tavşana doğru gidersin;ördek sürüsü uçarken,önündeki ördeğe nişan alırsın;arkadakine değilBunları nasıl bilirsem o dediğini de bilirim…

MÜFETTİŞ — Beyler,şimdi ben raporu yazarım,tabiî “gelmemiş” diye bildiririmSonra sizin istidayı kaleme alırız,pullarız(yazı ve pul taklidi) Kaymakam beye veririzO da muameleye koyarKendisine de söyleriz,size iyi bir öğretmen verirler…Çalışırız

MUHTAR — Hey sağolasınYalnız iyi öğretmen versinlerBirader,bizde bilgi yok,onlarda cim karnında bir nokta…

ONBAŞI — Neydi o?Bir söz vardı canım?Tam dilimin ucundaydı…Ha,durOf yine kaçırdım,ha tuttum…” İki,iki çıplak bir şeye hamama gerek” Öyle değil mi?

MÜFETTİŞ — Ben bu akşam döneyimSiz şu kağıdın altına “Öğretmen gelmedi” diye imza ediverinSonra üzerini doldururumDört kişi yeterŞu kâğıda da imza atın…Bunu da öğretmeni istemiyoruz diye imzalayın…(Ağalar,verilen kalemi yalaya yalaya iki kağıda da imza atarlarİmza atarken,imzaların harflerini acemi acemi kekelerler) (Sonra onlar imza ederken kulisten yabancının sesi duyulur)

YABANCI — Hey çoban,koyunlara yemden evvel su verilirPatlatırsın hayvanları…

MUHTAR — Bizim delikanlı

ONBAŞI — Şey,bizim delikanlı,hani söylemiştik ya…

MÜFETTİŞ — Görsek bari(Kâğıtları cebine kor)

YABANCI — (Dışardan) O koyunun bacağı nasıl oldu?İyi mi?…(Sükût) Peki…Yarın öbürünü de getir…Kelebek olmuş galiba…Kara koyun yem yemiyor mu?Dedim ya kelebektir (Sahneye girmiştir,yarı yarıya arkası dönüktür;konuşur)

MÜFETTİŞ — Bu mu?

MUHTAR — Evet,köyün peygamberiMeteliksiz geldiOn beş gündür yüz bin bankonot yapabilirdiYine meteliği yokturİyi nişancı da…

(Yabancı döner,ayağında lâstik çizme ve sırtında işçi tulumu vardır)

MÜFETTİŞ — A,a,a…

DERVİŞ AĞA — (Farkında değildir) A’dan sonra B geliy,müfettiş bey

MÜFETTİŞ — A…A…A…A…

MUHTAR — Küçük A mı,büyük A mı?

MÜFETTİŞ — Vay,siz burada ha?

MUHTAR — Ne oldu müfettiş bey?

HOCA — (Döner) Şaşırdın,bey,tanışır mıydınız?

YABANCI — (Başını yere eğmiştir) Böyle olacağını biliyordumMızrak çuvala sığmaz

MÜFETTİŞ — Gözlerime inanamıyorum…

HOCA — Ne oluyor size,Allah’ınızı severseniz?

MÜFETTİŞ — Ne olacak…Siz böylesiniz vallâhi (Elleriyle tereli işareti yapar) Deli yani,öğretmen burada işte

HEPSİ — Ne öğretmeni?

MÜFETTİŞ — İstemediğiniz öğretmen

MUHTAR — Vallâhi,anlamıyorumNe söylüyorsunuz?

MÜFETTİŞ — Sizin köye bir öğretmen gelecekti ya?

HEPSİ — Evet

ONBAŞI — Şu ahlâksız Murat

MÜFETTİŞ — Evet,öğretmen işte bu

HEPSİ — Yapma

MÜFETTİŞ — Kısmet ayağınıza gelmiş ve farkında değilsiniz(Hepsi şaşkın ve mahçuptur)

MUHTAR — (Kendi kendine) Vallâhi yüzümü kaldırıp da bakamıyorumAmma atıp tutmuştum(Arkasını döner,yerin dibine batmıştır)

ONBAŞI — Vay…Öldüm…Neler söylemiştim(Döner mahçuptur)

ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,ben ne ettim,neler söylemiştimTuh…(Döner)

DERVİŞ AĞA — Ya ben ne heyzeley yemiştim(Döner)

HOCA — Ya,ben nasıl bakayın malim beyin yüzüne?(Döner)

(Sahneye bir üzüntü çökmüştür,köylüler mahçupluktan,diğerleri bu durumdan sıkıntılıdır)

MÜFETTİŞ — Eee,merhaba,Murat BeyKasabadan bir ayrıldınız…Arabanız tıkır tıkır gittiBen sizi gitti,vazifeye başladı sanıyordumHalbuki kasabadan telefonla sizin için,pır kaçmış dediler

YABANCI — Bakın yine buradayım

MÜFETTİŞ — YaaHem buradasınız,hem burada değilsiniz

YABANCI — (Güler) Gölgem

MÜFETTİŞ — Bunlara iyi oyun oynamışsınız(Sükût)

YABANCI — Ağalar…Hepiniz yüzünüzü döndünüz

MUHTAR — Sus,malim bey,biz ne aldanmışızUtanıyorum,utanıyorum

YABANCI — Ağalar,size karşı hürmetim ve sevgim vardırHer insan gibi siz de aldanabilirsiniz

ONBAŞI — Fakat,neydi o?Böyle aldanmak çok acı

ALİ AĞA — Biz,efendime söyliyeyim,yâni,ne umduk,ne bulduk

HOCA — Yer yarılsa da dibine girsemSenin nene gerek âlemin adamı hakkında konuşmak…

DERVİŞ AĞA — Neyden lâf ettimDilim kopsaydı

YABANCI — Böyle demeyin,ağalarBen kabahati sizde bulmuyorum

MUHTAR — Ya kimde kabahat?

YABANCI — Kabahat sizde değilZamanda,evet zamandaGördüğünle değil de,işittiğinle düşünen,dedikoducu zamandaO işitilen şeylerin içinde bir kırıntı bile doğru yokturHer ağız uydurduğu yalana biraz sonra,diğer sokak başında kendi inanır…Benim annem de,babam da temiz insanlardıBunu sizlere delilleriyle ispat edeceğim

HOCA — Bak bu doğruBiz şu malim beyi nasıl biliyorduk,karşımıza nasıl çıktı

MUHTAR — Boğazıma bir şeyler tıkanıyorçNeler söyledik,neler söyledik senin için

Utanıyorum

DİĞERLERİ — Utanıyoruz,vallâhi…

YABANCI — Ben bu sözü,yani şu “utanıyoruz” sözünü,sizin değil de bizi kötüleyenlerin hepsinin ağzından çıkmış sayıyorumSizin geri dönüşünüz ve utanışınız,bana istikbâl için bir ışık gibi görünüyor

ONBAŞI — (Güler) Neydi o?Hani bir söz vardıYanlış hesap,neydi muhtar






Alıntı Yaparak Cevapla