Konu
:
Devrimci Tiyatro Hakkında Bilgi
Yalnız Mesajı Göster
Devrimci Tiyatro Hakkında Bilgi
10-24-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Devrimci Tiyatro Hakkında Bilgi
Devrimci tiyatro hakkında bilgi
DEVRİMCİ TİYATRO
Devrimci Tiyatro Burjuva sanatının en belirgin yanı sanatı toplumsal gelişmelerden siyasetten ayrı tutmak sadece "estetik" bir metaya dönüştürmek istemesidir
Doğal olarak tiyatroya da burjuvazi bu gözle bakacaktır
Peki biz nasıl bakacağız? Burada tiyatro üzerine uzun teorik tartışmalara girecek ya da tiyatro tekniklerini anlatacak değiliz
Tiyatroyu ele alırken öncelikli sorunumuz halkın kültürel gelişimi ve eğitimi açısından devrimci mücadele açısından tiyatroyu nereye oturtacağımızdır
Buna devrimcilerin açık bir cevabı olmalıdır
Çünkü tiyatro hemen tüm sanatlar gibi halkın kültürel eğitimi ve devrimci mücadele açısından bir araçtır ve bugün biz ne yazık ki bu aracı yeterince kullanamıyoruz
Hatta "yetersiz" diye ifade etmek bile mevcut durumu anlatmaz
NEDEN VE NASIL BİR TİYATRO?:
Tiyatroya yalnızca eğlendirici bir sanat olarak bakmak ve halktan onun gerçeklerinden uzak biçimsel arayışlara yönelmek onu burjuvazinin çıkarlarıyla buluşturacaktır
Tabii ki tiyatroda eğlendirici bir yan olabilir
Ancak bu da toplumsal gelişime hizmet eden bir tarzda biçimlendirilmelidir
Düşündürücü ve dönüştürücü bir işlevi olmalıdır
Tüm bunları başarmak öncelikle tiyatro oyuncularının bu noktadan hareket etmesiyle bu bakış açısını kazanmasıyla mümkün olacaktır
Dünyadaki toplumsal-ulusal kurtuluş savaşlarını ve dünyadaki devrimci sanatların gelişimini incelerken bir çok kez tiyatronun halkın mücadelesinde nasıl bir araç olarak kullanıldığını görmüşüzdür
Gördüğümüz örnekler tabii esas olarak sokak tiyatrosu çadır tiyatrosu diye nitelenen türdür
Bütün dünyada devrimciler açısından olanaklı ve gerçekçi olan budur
Tiyatro kendi doğası gereği öncelikle sadece görsel (afiş resim vs
) ya da sadece işitsel (müzik vs
) değildir
Bunların her ikisini de kendi içinde barındırır
Bunları birbiriyle bütünleştirerek estetik bir hareketlilik kazandırır
Bu özelliği doğru ve etkili kullanıldığında halka gerçekleri anlatmada etkilemede vazgeçilmez bir araç haline gelecektir
Gerçekten de tiyatro işlevli bir sanat türüdür
Mesela Tolstoy onu şöyle tanımlar: "Tiyatro ne kansız ne cansız ne yüreksiz ne de sadece kendi için yapılan bir sanat değildir
Tiyatro; geleceğin haberciliğini yapabileceğimiz düşüncelerimizi açıklayıp içimizi dökebileceğimiz insanları yargılayıp sarsabileceğimiz bir tartışma alanıdır
"
Tiyatro tarihsel olarak çok eskiye dayanır
İnsanoğlunun kendi yaşadıklarını anlatmada kullandığı araçlar arasına girmiştir
Bunun zamanla muhtevası genişlemiş sadece yaşananların anlatılmasından çıkılıp düşlenenler kurgular ya da başka herhangi bir kesit anlatılmaya başlanmıştır
Doğal olarak zamanla estetik bir içerik de kazanmış ve ilk sanatlardan birisi olmuştur
Esas olarak taklit yoluyla anlatmaya çalışma güdüsü tiyatroya yön vermiş ve gelişimi çağlar boyu sürerek günümüze kadar ulaşmıştır
Ülkemizde de aynı gelişimi izlemesine rağmen islami kurallar ve yaşayış biçimi tiyatronun gelişimini büyük ölçüde engellemiştir
Ancak yine de bir biçimde halkın yaşamında ve kültüründe kendine özgü bir yer edinmiştir
Bunlar daha çok "seyirlik oyunu" ya da "orta oyunu" "gölge oyunu" vs
biçimlerde ortaya çıkmış ve benimsenmiştir
Bu bakımdan bizim gibi müslüman ülkelerde halkın tiyatroyu algılama biçimi batılı ya da farklı kültürlere oranla daha geri olabilir
Ancak örneğin bugün televizyonlarda en çok izlenen pek çok dizinin tiyatro kökenli olduğunu gözönüne getirirsek bu durumun değiştirilemez olmadığı da ortaya çıkar
Halkın sorunlarını dile getiren bir tiyatro halkın ilgisini çekmektedir
TV'lerde bu sorunları sulandırılmış çözümsüz bir biçimde dile getiren programların ilerisine geçecek olan gerçek anlamda devrimci tiyatroda halk kendini kendi sorunlarını düşmanlarını ve kendi kurtuluşunu göreceği için kuşku yok ki bu tiyatroyu benimseyecektir
Bugün devrimci sanatçıların ekmek kuyruklarında sergiledikleri sokak tiyatroları ve halkın sahiplenmesi buna çok küçük bir örnektir
BİZİM TİYATROMUZ "YALIN VE DOĞRUDAN" OLMALIDIR:
Halktan yana tiyatroda içerik kadar biçim ve sanatçı da belirleyici etmenlerdir
Biçim konusunda şunları söyleyebiliriz
Çağımızda emperyalizm tarafından ağır bir kültürel bombardıman altına tutulan emekçi haklarımız bu sistem içerisinde yaşamaya mahkum edilmiş çelişkilerin perdelenmesi için kendi öz kültürleri unutturulmak istenmiştir
Sınıfsal çelişkilerinin üstünü örtmek ve bilinçlerini dumura uğratmak için toplumda yozlaşma ahlaksızlık dejenerasyon alabildiğine geliştirilmiştir
Yani emekçi halk dünü ve bugünüyle kendi öz kültürüne ulusal ve evrensel değerlerine yabancılaştırılmaya çalışılmıştır
Bu noktada devrimci tiyatroda anlatım ve oyun tekniği sonuna kadar yalın ve doğrudan olmalıdır
Bu anlayışımız karşısında küçük burjuva sanatçıları hemen "estetik" kaygısına kapılıp slogancılıktan tekdüzelikten bahsederler
Ama aslında doğrudan ve açık-yalın anlatımlar hiçbir zaman tiyatro sanatını basitleştirmez ya da daraltmaz
Aksine çok daha geniş emekçi kitlelerine hitap etme yeteneğini geliştirir
Tiyatro ancak böyle elit bir kesimin sanatı olmaktan çıkar ve emekçi halkın sahiplenmesiyle mücadele içindeki asıl ve olması gereken yerini alır
TİYATROCU ÖRGÜTLÜ OLMALIDIR:
Yine küçük burjuva sanat anlayışında en çok korkulan şeylerden birisi de örgütlü sanatçıdır
Onlara göre sanatçı hiç bir "kalıp" içerisine sokulmamalı ve "özgür" olabilmelidir
Ancak bu şekilde üretim yapabilir
Aksi halde mutlaka kendisini kısıtlayacak ve kaçınılmaz olarak "marjinal"leşecektir
Ancak böylesi yaklaşımlar mücadele ve sınıf gerçeğinden sonuna kadar uzaktır
Halkın sanatını geliştirecek perspektiften yoksundur
Ve zaten varolan somut durumu da uymamaktadır
Tiyatronun mücadelede bir araç olarak kullanılmasından devrimci halk kültürümüzü geliştirmesinden bahsediyorsak bunu en iyi yapacak olan örgütlü sanatçı tam olarak da Partili sanatçıdır
Halkın içinde kök salan bir Partinin yol göstericiliğine sahip olmak o kollektivitenin bir parçası olmak onun mücadelesinin bir neferi olup yaşam tarzını benimsemek sanatçıyı kısıtlamak bir yana sonuna kadar özgürleştirir
Kitlelerle bütünleştirir
Hayatı halkı insanlığı en doğru tarzda görebilmesini ve bu zenginliği mücadeleye katmasını beraberinde getirir
Sanatı doğru algılayıp onu halk için kullandığımızda bu hem mücadeleyi geliştirecek hem sanatın kendi içinde giderek yetkinleşmesini sağlayacaktır
Yeterki biz onu devrim mücadelesinde kullanacağımız bir silah olarak kavrayalım
Eksiklikleriyle de olsa kısacak bir sokak tiyatrosunun bile bir gösteriye bir direnişe bir toplantıya yürüyüşe kattığı zenginliği insanların buna gösterdiği ilgiyi bu güne kadar yaşaman pratik deneyimlerden biliyoruz
Düşman bile bu 15-20 dakikalık oyunların halk üzerinde bıraktığı etkiyi ilgiyi görmüş oynanmasını engellemek için adeta seferber olduğu zamanlar olmuş devrimci sanatçıları gözaltına almıştır
Düşmanda bu rahatsızlığı yaratan tiyatronun gücüdür
Bu gücü geliştirip büyütebiliriz
Yetersiz de olsa Ayşe Gülen Halk Sahnesi devrimci tiyatro ve devrimci sanatçı açısından bir örnek oluşturmaktadır
HER ALANA HER BİRİME BİR TİYATRO:
Neden her alanımızın bir tiyatro kolu birimi olmasın? Neden derneklerimizde sendikalarımızda bu çalışmayı yapmayalım? Böyle bir çalışmanın kendisi zamanla örgütleyici bir nitelik kazanacak kültürel sanatsal faaliyetlere eğilimli insanları mücadelenin bu boyutunda toparlayacak ortaya koyacakları ürünlerle de alanımızdan birimimizden başlamak üzere binlerce onbinlerce insana yeni bir kültürü halkın geleneklerini devrimin bilincini taşıyacaklardır
Her alan da Ayşe Gülen'lerimiz Ayçe İdil'lerimiz vardır ve yaratılacaktır
Bir tiyatro çalışmasını çok fazla idealize etmeye gerek yoktur; estetik kaygılarla idealize etmeye başladığımızda tabii ki bu çalışmanın bizim olanaklarımızla mümkün olmadığı elimizde bu işi bilen insan olmadığı sonucuna varır ve bu araçtan yararlanamayız
Nitekim birimlerde alanlarda pratik olarak olan da budur
Başlanılan çeşitli çalışmalar da bu eksik kavrayış sonucu genellikle yarım kalmaktadır
Sanatın bu türüne yukarıda kısaca açmaya çalıştığımız ölçüler içinde yaklaşıp cesaretle ikişer üçer kişilik oyun grupları kurabiliriz
Bunlar hem giderek yetkinleşecek hem alanımızdaki daha başka yetenekli insanları ortaya çıkartacak hem de devrimci faaliyetin eksik bir yanını tamamlayacaklardır
Sahne olanakları diye bir sorunumuz olamaz bizim
Sokaklar sahnemizdir
İşyerlerinin okulların yemekhaneleri sahnemizdir
Birleştirilmiş dört masa bize mükemmel bir sahne sunar
Mesele bizim tiyatroyla söyleyecek birşeyimiz var mı? Eğer bu varsa buna yönelik bir faaliyetimiz varsa sahneden kostüme gerekli herşey yaratılabilir
Bu noktada elbette yapacağımız işi kabalaştırmak ilkelleştirmek gibi bir yanlışa da düşmemeliyiz
Peki kabalıktan kaçınmanın yolu nedir denilirse bunun yolu konservatuar eğitimi almak değildir; bunun yolu yaptığımız işe emek vermek ona coşkumuzu duygularımızı katabilmektir
Bunu yaptığımızda o ürün asgari düzeyde estetik boyutuna da kavuşacaktır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul