Konu
:
Tiyatronun Kökeniyle İlgili Genel Bilgiler
Yalnız Mesajı Göster
Tiyatronun Kökeniyle İlgili Genel Bilgiler
10-24-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Tiyatronun Kökeniyle İlgili Genel Bilgiler
Tiyatronun Kökeniyle ilgili Genel Bilgiler
Tiyatronun kökeninde ilkel insanın doğayla ve tanımlayamadığı güçlerle ilişki kurabilmek için yaptığı törenlerin bulunduğu kabul edilir
19
yüzyıldan günümüze tiyatro tarihine ve özellikle tiyatronun kaynağına ilişkin araştırmalar farklı kuramların ortaya çıkmasına neden olmakla birlikte kökeni bakımından tiyatronun dinsel-büyüsel amaçlı törenlerdeki taklitten çıktığına inanılmaktadır
İlkel düşüncede taklidin geçirdiği değişim yaratıcı düşünceye giden yolu belirler
Taklit önceleri doğayı olduğu gibi yansıtma eylemidir
Bir ağaç ya da yırtıcı bir hayvan olduğu gibi yansıtılır
İlkel insanın doğayı kendi beklentileri doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı büyü törenlerinde taklit zaman içinde gelişerek ilkelin taklit ettiği şeyi kendi anlayışı doğrultusunda yeniden biçimlemesine yorumlamasına dönüşmüştür ki bu aşama yaratının devreye girmesiyle sanatın evriminde ilk basamağı oluşturur
İlkel insan doğayı kendine uygun olarak açıklama ve biçimleme çabasıyla yinelemeden yeniden üretmeye geçmektedir
İlkel sanat estetik kaygılar gütmeyen toplumsal amaca yani yarara yönelik bir anlayışın ürünüdür
Sanatçıdan sonucu sağlayacak ya da koruyacak büyüsel yaratıda bulunması istenir
Bu yönüyle tutucu yinelemeye dayalı ilkel düşüncenin ürünüdür ama her sanatçının büyüsel yaratısına klanın kendinin ya da içinde bulunulan şartların (mevsimlerin coğrafî özelliklerin vb
) etkisini katması yeni olanı beraberinde getirir
Gelişiminin ilk döneminde ilkel insan doğa ve doğaüstünü kendinden o kadar da üstün görmez
Doğa güçleri insan tarafından korkutulabilmekte büyü yoluyla bu güçlerin zorlanabildiğine inanılmaktadır
Düşüncenin bu ilk aşamasında insan başat yere sahiptir
Ancak ilkel insan bilgilendikçe doğayı ve onun gücünü tanıdıkça kendi küçüklüğünün ve zayıflığının farkına varır
Anlaşılamayan açıklanamayan durum ve olayların ardında olduğu varsayılan doğaüstü varlıkların gücü gözünde bir kat daha artar
Böylece bilginin ilk gelişimi beraberinde inancı dua ve kurban törenlerini getirir
Mitlerin ortaya çıkışı dinsel tapınımın sistemleşmeye başladığı törenlerin belli bir disiplinle yinelendiği bu dönemde görülür
Bu noktada mitosun genel inanışın aksine masal ya da destan gibi türlerden bütünüyle ayrıldığını ve bu anlamları yapısında barındırmadığını belirtmek gerekir
Mitos ilkel insan için gerçeğin ta kendisi yaşamı açıklamanın biricik yoludur
İlkelin düşüncesinde mitler işlevseldir
Öncelikle açıklayıcıdırlar doğayı evreni insanı doğum ve ölüm gibi bütün bilinmeyenleri açıklama gücüne ve yetkisine sahiptirler
Üstelik bunları varlığı tartışılmayan doğaüstü güçlere dayanarak açıkladıkları için tartışılmaz bir doğruluğa ve kesinliğe sahiptirler
Uygarlaşma sürecinde yerleşik düzene geçiş ve tarımla uğraşma bir dönüm noktası olarak kabul edilir
Buna paralel olarak inanç sisteminde de değişimler olmuş köken mitlerin yanı sıra tarıma bolluğa yönelik mitler de gelişmeye başlamıştır
Tarımla uğraşan klanlar için hayvan ruhu önemini yitirirken toprak yağmur ve tahıl ruhu önem kazanmaya başlamıştır
Her yeni yıl doğanın ve toprağın ölüp yeniden dirilmesine ve bu dirilişle birlikte ürün vermesine tanık olan insan ürünün bol ve verimli olması için yine taklit büyüsü temeline dayanan ve belli zamanlarda mutlaka yapılması gereken törenler geliştirmiştir
Sonbaharda doğanın ölümüyle tutulan yas veya baharda yeniden doğuşla yaşanan sevinç ve kutlamalar döngüsel törenlere dönüşmüş bu törenler zamanla yapılan ve söylenenlerin inceden inceye belirlendiği bir akış kazanmıştır
Tarımsal ritüeller olarak tanımlanan bu törenler acı çekme kutlama ve eriştirme ritüelleriyle birlikle ritüel mitoslarını oluşturmuştur
Rit sözcük anlamıyla dinsel tören ve kurallardır
Ritüel mitos metinlerinin çoğu tapınak arşivlerinde bulunmuştur
En eski ritüel mitoslara Nil ve Mezopotamya'da rastlanmakta ve bulunan tabletlerde ve tapınak metinlerinde din adamlarının oluşturdukları gruplar tarafından belli dönemlerde değişmez biçimde yapılan oyun yapısına sahip törenlerden söz edilmektedir
Toplumun etkileri önceden hesaplanamayan güçlerin tehdidinden korunması ya da toplumun esenliği için gereken bolluğun hastalıklardan felaketlerden uzak kalabilmenin gereklerinin sağlanması için yapılan bu tür ritüeller tiyatronun beşiğini oluşturmaktadır
Dram Antik Yunan'da eylem hareket anlamına gelen dramenon sözcüğünden türetilmiştir ve insanla ilgili izlenebilecek şekilde biçimlendirilmiş izleyenler için anlamı olan bir eylem şeklinde tanımlanmaktadır
Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi bir ritüelin oluşabilmesi için öykünün yani mitosun eylemle birleşebilmesi yani canlandırılabilir insanla ilgili izleyenlerin heyecanlarını dinginleştiren düşüncelerini aydınlatan işlevi yaşamsal önemi olması gerekir
İlkel inanç sistemindeki tarımsal kökenli karşıtlık yani ölüp-dirilme yaz-kış çatışması sonraki birçok kültürde görülen temel karşıtların (Zerdüştlüğün Işık-Karanlık çatışmasının Doğu kültürünün Yin-Yang ikiliğinin vb
) ilk örneğini oluşturmaktadır
Bu noktada altı çizilmesi gereken evrenin bu karşıtların birlikteliğiyle bütünlendiğidir
Taraflardan biri yenilebilir ama asla yok edilemez
Yaz ile kış gibi sürekli çatışır yer değiştirirler ama varlıkları evrensel dengeyi oluşturur
Karşıtların böylesi sürekli çatışması sanatta yansımasını güçlü bir biçimde tiyatroda bulmuştur
Ritüellerin büyüsel atmosferinden doğan tiyatronun malzemesini mitoslar oluşturmuş ritüelin eylem bileşeni mitoslarla canlanmış ve ilkel klanlardan Antik Yunan uygarlığına değin tiyatronun ilk kıpırtılarını oluşturmuştur
Ritüelden sanata geçiş inancın yerini düşünceye bırakma sürecini yansıtır
Ritüel sanat ile gerçek yaşam arasında bir köprü görevi görmüş ritüelin yarara dönük heyecan verici esrik korkutucu ve tekdüze yapısı sanatın yaşamı taklit etmesine gerilimi heyecan ve korkuyu yatıştırmasına yenilikçi bakışına dönüşmüştür
Ritüelin yaşam duygusunu pekiştirdiği klan üyelerinin yerini sanatın yaşamlarını söz dua övgü veya yergiyle eleştirel gözle yansıttığı toplum bireyleri almaktadır
Klan üyelerinin coşkulu esrik ve herkesin katıldığı ritüellerinde özel bir tören yeri olmamasına karşın Antik Yunan tiyatrosunun orkestra dairesi önce Dithirambos ezgilerinin okunduğu bir tapınma alanı sonra da halkın seyir yerlerine geçmeleriyle bir oyun alanına dönüşmüştür
Ritüelin büyüsel coşkusu ilk adımda rahip-ozanlar tarafından yönetilen duayla ussallaştırılmakta sonra da seyir yeriyle mitos-seyirci arasına düşünce ve gözlem uzaklığı girmektedir
Böylece büyü yoluyla toplumun esenliğini bolluğu ve bereketi sağlamak için yapılan ritüellerin yerini yazarın gözlemi ve yorumuyla biçimlenen oyunlar almış ilkellerin doğayı taklidi 'başı ve sonu olan belli bir uzunluğu bulunan belli bir eylemin taklidi'ne dönüşmüştür
Ortalamadan aşağı (komedya) ya da yukarı (tragedya) insanların eylemleri farklı işlevleri olan farklı türleri yaratmış Antik Yunan'dan çağdaş tiyatroya kadar uzanan Batı tiyatrosu geleneğinin temelleri atılmıştır
Bu dönemde ritüellerin konusunu oluşturan mitoslar hem dinsel kimliklerini korur hem de oyun yazarları için geniş ve zengin bir malzeme niteliği taşırlar
Dramenon yani eylemle mitos yani söz birlikteliğinin oluşturduğu ritüel yerini aynı bileşenlerin oluşturduğu "oyun"a bırakmaktadır
Batı tiyatrosunun kökeni Antik Yunan'da Kent Dionysia'sında okunan Dithyramhos Ezgileri olarak kabul edilir
Antik Yunan uygarlığında oyun yazarlığının mitoslarla insanlar arasına belli bir uzaklığın girdiğini tarihlerde başladığı açıktır
Epos'la yani biçimsel özellikler ön plânda tutularak belli bir ölçü ve düzene göre yazılan destanlarda mitoslar malzeme yani nesne durumuna geçmiştir
Artık tanrılar arası çekişmeler ilişkiler tanrıların keyfi ve adaletsiz eylemleri açıkça anlatılmaya hatta eleştirilmeye başlanmıştır
Antik Yunan Uygarlığı'ndan XX
yüzyıla değin batılı oyun yazarları başta Yunan ve Roma olmak üzere Avrupa uluslarının mitolojilerini kullanmış mitoslar yoluyla yaşadıkları toplumun siyasal toplumsal ya da düşünsel atmosferini yansıtmışlardır
Ritüelden tiyatroya geçişte varlığını koruyan mitoslar XIX
yüzyılın başlarına değin çoğunlukla tragedya malzemesi olma niteliklerini korumuşlardır
Romantik akımla mitolojik malzemede Kuzey ve Batı Avrupa mitoslarıyla büyük bir canlanma görülmüş 20
yüzyılda mitos oyun yazarlarının insan doğasına ve kimliğine yönelişlerinde yeniden ele alınarak dram ve komedya türlerinde işlenmiştir
Mitosun yapısından gelen yeniden düzenlenebilir oluşu yazarlara kendi çağlarına çağın dışından gelen bir bakışla yönelme olanağı vermiş mitosların eşikteki eylemi ve durumuyla kendini ortaya koyan kahramanları oyun yazarları için çekiciliklerini her çağda korumuşlardır
Anadolu köy seyirlik oyunları ritüelden tiyatroya geçiş sürecinin izlenebildiği zengin bir alan sunmaktadır
Ancak bu malzeme batı tiyatrosunun köklerinde olduğu gibi bir tiyatro geleneği oluşturacak koşullara sahip olamamıştır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul