Yalnız Mesajı Göster

Tanzimat Öncesi Tahkiyeli Eserler

Eski 10-24-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tanzimat Öncesi Tahkiyeli Eserler




HALK ÖYKÜLERİ

KÖROĞLU

Türk Destanları içinde en geç teşekkül eden, diğerlerine göre çok yeni bir destanıdır Türklerin, bu günkü büyük ve son yurdumuzun olan ve bunun içinde de her Türk için çok büyük bir değer taşıması, üzerinde hayatından fazla titremesi lazım gelen Anadolumuzda yerleşmesinden sonra meydana gelmiş olması Köroğlu Destanının bugüne kadar aynı tesir ve kuvvete yaşamasına sebep olmuştur Hala Anadolu ve Rumeli Türkü, Köroğlu Destanını bilir ve anlatıldığı zaman heyecanlanır

Bununla beraber Köroğlu Destanının da kaynağı, bütün öteki destanlarımızda olduğu gibi, önceki sahifelerde anlattığımız asıl büyük Türk destanlarıdır Motifler hayaller, muhit ve adetler bütünüyle bu destanlarımızdan alınmış ve onların üzerine kurularak geliştirilmiştir

Bugüne kadar duyulan Köroğlu Destanı rivayetleri, Azerbaycandan Rumeline kadar uzanan geniş sahada yirmi dört çeşitleme halindedir Bunlar, birbirinden farklı gibi görünse de aslından tek bir çekirdeğin etrafında gelişen parçalar gibidir Nitekim, hala halk arasında söylenen Köroğlu şiirleri de ya birer vakıa anlatmakta, ya bir güzelleme ile destandaki olayların çevre olarak mekanını tesbit etmekte; ya bir koçaklama ile destan kahramanlarından birini çizmekte veya birinin macerasını vermekte; yahut da türkü ile olayları birbirine bağlamaktadır

Bunlardan da anlaşılacağı üzere Köroğlu Destanımız bütün güzelliğine ve tam gibi görünmesine rağmen, destan olarak tekamül devresini tamamlamamıştır Çekirdeği vardır ve tabii gelişmesini göstermiştir; muhtelif zamanlarda ve muhtelif ozanların eliyle ve diliyle ayrımları yapılıp eklemeleri eklenmiş ve bunlar bir halk süzgecinden geçerek halkın o güzel muhayyilesinden de olacağını alıp şekillenmiştir Fakat, yazılı tesbid şekli, tamamı üzerinden ve nazım halinde bir tek ozanın işlemesine mazhar olmamıştır Bu kısım da yapıldıktan sonra elimizde tam ve mükemmel bir Köroğlu Destanı var diyebileceğiz Bugün hala değişik rivayetlerde anlatılan destanın, ana hatlarıyla hülalası şu şekildedir:

Köroğlu' nun babasının adı Yusuf'' tur Bir Beyin yanında çalışmaktadır ve bilhassa atlardan çok iyi anlamaktadır Yusuf' un Ali adında, yiğit delikanlı bir oğlu vardır

Günlerden bir gün Bey, Yusuf' a, kendisi için çok güzel bir at seçip getirmesini ister Yusuf da, çok gösterişsiz, uyuzumsu bir tayı beğenir, alır gelir

Fakat Bey çok kibirli, gösterişi seven, burnundan kıl aldırmayan ve çok zalim bir Beydir Böyle bir atı kendisine seçip getirdiği için Yusuf' a fena halde öfkelenir

Halbuki Yusuf' un getirdiği tay öyle bilinen taylardan değildir Sulardan çıkan bir aygırın dölünden gelme bir kır taydır Kanatlanıp uçma yeteneği vardır Bakılır, terbiye edilirse eşi menendi bulunmayacak cinstendir Ama Bey, bunların hiçbirini anlamaz ve zalimliği üstün gelip Yusuf' un gözlerine mil çekilip kör edilmesi buyruğunu verir Buyruğu da, kendisi gibi zalim olan adamları düşünmeden yerine getirirler

İki gözü kör edilen Yusuf köyüne döner, O uyuzumsu tayı, hiç ışık görmeyen bir yerde besleyip terbiye eder ve eşi menendi bulunmayan bir kır at haline getirir Oğlu Ali de o zamana kadar daha yetişip daha yiğit daha gürbüz bir delikanlı haline gelmiştir Baba-oğul bir arada karar verip Beyden öç almağa yemin ederler Bunun üzerine, kır atla birlikte Bingöl Dağlarına varıp hayat suyunu ararlar; bulurlar ve içerler Sudan ancak Ali ve kır at içmiştir Yusuf içememiştir

Bundan sonra dönüp, Beyin konağına yakın bir dağı yurd edinirler (En meşhur rivayetlerde bu dağ Çamlıbel' dir) Yusuf, oğlu Ali' ye, burada yerleşmesini sağlık verir

Babasının bu öğüdünü tutan Ali (Köroğlu) orayı yurd edinerek gelip geçenden baç almağa, haksızlıkların üstüne üstüne varmağa başlar Bir müddet sonra babası Yusuf ölür Köroğlu, yine babasının öğüdüne uyarak kendisine çok sadık kırk yiğit toplar etrafına Akıllı, bilgin, görgülü ve bir sohbet adamı olduğunu duyup işittiğini İstanbul' dan, Kasap başının oğlu yakışıklı Han Ayvaz' ı da kaçırıp kırk yiğidinin arasına katar:

Artık Çamlıbel, Çamlıbel' deki Köroğlu' nun dünyası tamam olmuştur Köroğlu' nun çevresinde insanlar toplanmağa başlar; Köroğlu' nun çevresinde halk küme küme ve sevgi doludur Babasının öcünü Beyden almak için Köroğlu türlü oyunlar hazırlar, yiğitlil gösterir; Köroğlu nasıl halkın adamı, iyi ve namuslu insanların sevgilisi haline gelmişse Zalim Beyin de, baş düşmanı baş korkusu haline gelir Bütün Zalim Beyler Köroğlu' ndan korkmaktadır

Babasının öcünü almak için Beyin üstüne üstüne vardığı akınlardan birinde Köroğlu, Beyin güzel Bacısı Döne' yi görür Gördüğü gibi de vurulur Köroğlu, Döne' ye aşık olur Çamlıbel Köroğlu için aşkının alev alev yandığı bir yer haline gelir

Ve birgün bu aşka dayanamaz köroğlu, atına atladığı gibi varır Döne' yi Bey Konağından kaçırır, evlenir Bu evlilikten oğlu Hasan doğar

Akınlar akınları kovalar; Köroğlu çok zalimlerin hakkından gelir Akınlarının birinde tutsak olur Köroğlu Yiğitlerinden Güdemen, Köroğlu' nu kaçırmak için görevlendirilir Güdemen varıp köroğlu' nu bulur

Köroğlu tutsaklıktan kurtulur; kaçar Kır atına atlar ve kır at surların üstünden kanatlanıp uçarak geçer ve Köroğlu' nu kurtarır Bunun üzerine aşka gelen Köroğlu kır atı öğmeğe başlar

Çamlıbel' e hasret kalmış, Döne' sine hasret kalmış; yiğitlerine hasret kalmıştır Uzaktan Çamlıbel' i görünce dayanamaz söyler:

Köroğlu tepelerden bakarım,

Gözlerimden kanlı yaşlar dökerim,

Bunca yıldır hasretini çekerim,

Arkam sensin, kalem sensin dağlar hey

Yiğitlerine, Çamlıbel' ine, Döne' sine kavuşturduğu için de atını bir güzelleme ile bir kere daha över:

Haykırır köpüğü başından atar,

Başını başımdan yukarı tutar,

Kaçarsa kurtulur kovarsa tutar,

Alma gözlü kız perçemli Kır atım

Bundan sonra Çamlıbel' e daha iyice yerleşen Köroğlu' nun namı bütün yurdu, dört bir yandan tutar Mertliği, mertçe kavgaları, düskünlerin elinden tutuşu, düşkünü zalime karşı koruyuşu, hakkı ve adaleti sevişi Köroğlu' nu dillere destan eder Her zaman haksızlığın karşısındadır ama adaletli Devlet gücüne karşı boynunun kıldan ince olduğunu da bilir Din ve devlet uğrunadır yaptıkları biraz da Urus üstüne, Acem üstüne de savaşlara katılır; bu savaşlarda yiğitlerine Mevla, şehitlik, kafire karşı üstünlük uğruna saf bağlatır

Fakat nihayet Köroğlu da bir insandır Gerçi bildiğimiz insanlardan çok ayrı, insan üstü nice güce sahiptir ama yine de insanoğlu' dur Sonunda kendi de, yiğitleri de; atı da yorulur Koroğlu artık ihtiyarlamıştır

Çürüdü gönlüm çürüdü,

İçerde yürek eridi,

Beylerin kolu yoruldu,

Kılıç döndürü döndürü

Üstelik devir de değişmeğe başlamıştır "Delikli demir" dediği tüfenk icad olmuş, artık yiğitlik başka türlü anlaşılmağa başlamıştır Göğüs göğüse, erkekçe, düşmanı yüzünden ve gözünden göre göre döğüşmenin yerini bir yerlere saklanıp arkadan ve uzaktan vurmalar almıştır Köroğlu' na göre kahpeliktir bu ve kahpelik almış yürümüştür, alıp yürümektir Dünya sevilmez bir dünya olmuştur artık Dünyayı terketmek vakti gelmiştir Köroğlu' da öyle yapar, dünyayı terkedip, alacağını almış vereceğini vermiş bir insanoğlunun huzuru içinde Kırklara karışıp gider






Alıntı Yaparak Cevapla