|  10-24-2012 | #4 | 
	| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Tanzimat Öncesi Tahkiyeli Eserler 
 
            MASALLAR
 
 Masallar;efsaneler,destanlar ve diğer sözlü halk ürünleri gibi, bir ulusun kültürünü yansıtan önemli anlatımlardır
  
 Masallar
  duyulan geçmiş (miş'li geçmiş), şimdiki zaman ve geniş zamanla anlatılır  Masalların başında, ortasında ,uygun yerlerinde ve sonunda söylenen yerine göre uzun, yerine göre kısa kalıplaşmış sözler vardır  
 Bunlara masal tekerlemesi adı verilir
  Masallar iki ana çeşide ayrılır: 
 1
  Halk Masalları 
 2
  Sanatlı Masallar 
 1Halk Masalları: Kaynağı,yaratıcısı bilinmeyen masallardır
  Toplumun geleneklerini, düşünüş tarzını, zevkini sözlü olrak kuşaktan kuşağa bildirir   
 2
  Sanatlı Masallar: Yazarı, yaratıcısı bilinen masallardır  Bir düşünceyi ortaya koymak, yermek ,toplumun aksaklıklarını belirtmek için yazarlar bu türden yararlanır   
 MASAL ÖGELERİ
 
 1
  Olay: Gerçek dışı ve olağanüstü bir plân üzerine kurulu, olay ya da olylar bütünüdür  
 2
  Kişiler: İnsanlar, hayvanlar ve cin, peri, dev gibi hayalî varlıklardır  
 3
  Yer: Gerçek dışı yerlerdir  Kaf Dağı, Yedi Derya Adası, Maçin gibi masal ülkeleri ve masal yerleridir  
 4
  Zaman : Bilinmeyen bir zaman vardır  Masal başı tekerlemeleriyle bu bilinmezlik ortaya konur  "Evvel zaman içinde       Bir varmış bir yokmuş         " 
 5
  Dil ve Anlatım: Masallar sözlü ürünlerdir  Masalların anlatımı önemlidir  Çünkü dinleyeni masal dünyasına çekebilmek anlatıcının ustalığına bağlıdır  Masalların dili, halkın konuştuğu dildir  
 Bir masalda üç bölüm bulunur:
 
 a
  Döşeme :Masala giriş bölümüdür  
 b
  Olay : Giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine ele alır  
 c
  Dilek :Masalın güzel bir sonuca bağlandığı bölümdür  
 KEREM İLE ASLI
 
 Aşık Kerem
 
 Meşhur "Kerem ile Aslı" hikayesinin kahramanı olarak tanınan Kerem'in 16
  yüzyıl aşıklarından olduğu bilinmektedir  Hikayeye göre, Kerem İsfahan şahının oğludur  Şahın hazinedarı Ermeni keşişin kızı Aslı'ya aşık olur  Bir müslümana kızını vermek istemeyen keşiş kızını alır, kaçar  Kerem peşlerine düşer, şehir şehir, köy köy onları takip eder  Nihayet bütün engeller ortadan kalkar  Evlendikleri gece, keşişin yaptığı sihirle Aslı'nın gerdek gömleği bir türlü açılmaz  Kerem sabaha kadar gömleği çıkarmaya çalışır, başaramaz  Sonunda içinden gelen bir ateşle tutuşup yanar, kül olur  Külleri süpürmeye uğraşan Aslı da tutuşarak yanar  
 Ala gözlerine kurban olduğum
 
 Hep senin derdinden yanar ağlarım
 
 Kime arzedeyim garip halimi
 
 Ellerin yanında görür ağlarım
 
 Benden kaçar sevdiğim, gayrden kaçmaz
 
 Dahi pek küçüktür, aşıkın bilmez
 
 Yalvarsam Mevla'ya dileğim geçmez
 
 Yüzümü yerlere sürer ağlarım
 
 Yine düşt'ayrılık vücut şehrine
 
 Yürek mi dayanır dilber cevrine
 
 Sürülünce insan mahşer yerine
 
 Hak'kın divanına durur ağlarım
 
 Kerem der bu firkatla yanarsam
 
 Tükenir ömrümüz bir gün ölürsem
 
 Bu hasretle kıyamete kalırsam
 
 Kefenim boynuma sarar ağlarım
 
 MESNEVİLER
 
 MESNEVİivan şiirinde,her beytinin dizeleri kendi arasında uyaklı,aruzun genellikle kısa kalıplarıyla yazılan nazım biçimine ve bu biçimde yazılmış yapıtlara mesnevi denir
  Mesneviler konularına göre üçe ayrılırestansı nitelikteki mesneviler(Firdevsi'nin Şehname'si);öğretici nitelikteki mesneviler(Nabi'nin Hayriye'si);din ve tasavvufla ilgili mesneviler(Mevlana'nın Mesnevi'si, Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun'u,Şeyh Galip'in Hüsn'ü Aşk'ı)  Ayrıca,padişahların savaşlarını anlatan manzum yapıtlar(gazavatnameler),kentleri ve kentlerdeki güzelleri anlatan yapıtlar(şehrengizler),bazı yergi türündeki yapıtlar,mesnevi nazım biçimiyle yazılmıştır  Mesnevi İran edebiyatında ortaya çıkmış(İran edebiyatında Genceli Nizami ve Cami bu türün başlıca adlarıdır)  Genceli Nizami'nin beş mesnevisinden oluşan Hamse'si,sonradan Divan edebiyatı ozanları tarafından da örnek olarak alınmıştır  Türk edebiyatında ilk mesnevi Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig adlı yapıtıdır  
 Kutadgu Bilig (Saadet Bilgisi = Devlet Olma Bilgisi): 1069 yılında Yusuf Hac Hacip tarafından mesnevi tarzında yazılan, 6645 beyit meydana gelen manzume bir eserdir
  Site uygarlığına (İslam uygarlığına) geçiş döneminde yazılan eserlerden biridir ve dil itibariyle eski Türkçe özellikleri içermektedir  Bu nedenle İslamiyet’ten Önceki Türk Edebiyatı’ nın eseri olarak kabul edilmektedir  
 
 
 
 
 
 | 
	|  |   |