Prof. Dr. Sinsi
|
Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç
KAMBER – Havadis çıktı mı?
AYDIN – Çıkmadı kamber, kovuldu
MUHARREM – Nasıl olur?
ALİ – İşin içine oyun girerse bal gibi olur
TURAN – Ne oyunu?
KAMBER – Yani Havadis oynayarak mı çığdı?
ALİ – Aydın usta sen anlatsana, bunlar benim dilimden anlamıyorlar
AYDIN – Ali doğru söylüyor İşin içine oyun girerse bal gibi olur Ben Halil’i uyarmıştım Ama dinlemedi Ben de ilk fırsatta gerekeni yaptım Bu tipler çalışma huzurunu hep bozar Birlik olmamıza engel çıkarırlar Şimdi rahat rahat çalışırız (Emine içeri girer)
EMİNE – Aydın, söylediğini yaptım, ama Halil hala gelmedi?
AYDIN – Sağol Emine, o iş tamam Sen üstüne düşeni yaptın
EMİNE – Aa, bana düşen iş bu kadar mıydı?
AYDIN – Senin işin bizimkinden daha fazlaydı (güler) Haydi Emine gel seni yemeğe götüreyim (önlüğünü çıkarır, Emine ile birlikte çıkarlar Diğerleri onları izlemektedir)
KAMBER – Men heç bir şey annamadım Ama iki günde gızı tavladı
TURAN – Tavlar tabi, adam uyanık, işini biliyor
MUHARREM – Ali, Aydın usta neler yapmış, Emine’ nin ilgisi ne olayla?
ALİ – Aydın usta Emine ‘ye, Halil’ in Emine’ ye karşı zaafını bildiği için, Halil’ den sunta istemesini söyledi, beni de Patronu çağırmaya yolladı Halil Emine’ ye suntayı götürürken, patron gördü Ve Halil’in malzeme sattığına inandı Sonra da olan oldu
TURAN – Desene tam ali cengiz oyunu
KAMBER – Elli sene tüşünsem ağlıma ele bişe gelmez
ALİ – Beladan kurtulduk ya
MUHARREM – Patronu inandırmış ya helal olsun Aydın’a
TURAN – Dedim ya uyanık adam, kızın bile gönlünü aldı iki günde sarmaş dolaş
MUHARREM – Bu gidişler biz daha çok şey öğreneceğiz
KAMBER – Yemeğe gidek mi? Midem zil çalır
MUHARREM – Gidelim
TURAN – (Saate bakar) vakit gelmiş ha (birlikte iş önlüklerini çıkarırlar) Sen çıkmıyor musun fırıldak?
ALİ – Patron beklememi söyledi
MUHARREM – Hadi afiyet olsun (çıkarlar Ali, tezgahta oyalanırken Adil elinde bir paketle içeri girer)
ADİL – Hadi fırıldak sende git yemeğini ye (Ali, önlüğünü soyunur ve çıkar, Adil kendi kendine konuşur) siz zannetmeyin ki, yaptıklarınızdan patronun (bilgi yelpazesi net) haberi olmayacak (paketi açar, hoparlörü tezgahtaki dolabın üstüne yerleştirir ) Şu aletin bir ucunu da büroya koydum mu, ne konuştuklarını gürültülerini patırtılarını güzelce dinlerim Salaklar ne anlayacak onları dinlediğimi, heh he (kablonun ucunu paravanın arkasına atar ve dışarı çıkar, Ali içeri girer)
ALİ – Yaşa be patron demek burada radyo dinleyebileceğiz artık (sağa sola bakarak radyo arar) düğmeleri nerde bunun ya? Demek ki patronun bürosundadır, o dinlediği zaman bizde dinleyebileceğiz Bu da yeter (spiker taklidi yapar) sayın dinleyiciler burası 1254 metrede uzun dalga Türkiye’nin sesi radyosu Şimdi yurttan sesler programını sunuyoruz Sazlarda Nida Tükekçi, Cemil Demirsipahi, Adnan Ataman, ritm sazlarda Atila Mayda Solistlerimiz, Aynur Gürkan, Hacer Buluş, Muazzez Turing İlk olarak Hacer Buluş söylüyor
Mektebin bacaları hay le le le le vay le le le le vay
Ders verir hocaları uy amman can kurban
(Aydın ile Emine içeri girer, bir süre sessizce Ali’yi dinlerler, sonra alkışlarlar )
Bir tane de sizin için söyleyeyim mi Aydın usta?
AYDIN – Söyle Ali
ALİ – Dün sabah gördüm seni bembeyaz geldin bana oy oy Emine nedir bu güzellikler (Aydın gülerek elini Emine’nin omzuna atar O sırada Adil içeri girer)
ADİL – Leyla ile Mecnun’ un modern hali Bakıyorum işi ilerletmişsin Aydın usta
AYDIN – İşçi de olsak bizimde duygularımız vardır Adil bey
ADİL – Ya burası aşk yuvası mı? (Aydın Emine ‘yi dışarı çıkarır, sonra önlüğünü giyip içeri geçer Adil de sinirli bir şekilde dışarı çıkar, diğerleri gelir)
ALİ – Bakın patron müzik dinlememiz için buraya hoparlör taktırdı
MUHARREM – Niye çalmıyor peki?
ALİ – Patron ne zaman dinlemek isterse bizde o zaman dinleyeceğiz herhalde
KAMBER – Patronun kefine göre mi çalacağ yanı?
TURAN – Yok canım, senin canın istediğinde gider açarsın, biz de dinleriz
KAMBER – Men annamadım, Heç bele iş olar mı?
ALİ – Sene ne zaman bir şey anladın ki, bunu da anlayasın
MUHARREM – Bu işin içinde bir iş olmasın?
TURAN – Hoparlörün içinde ne iş olur ya?
MUHARREM – Ali, Aydın usta bunu gördü mü?
ALİ – Bilmem, belki fark etmiştir
KMBER – (içeri seslenir) Aydın usta hele gel (Aydın içerden gelir, Kamber hoparlörü gösterir) bunu gördün mü?
AYDIN – Ne zaman astınız?
ALİ – Biz yemekteyken patron koymuş
TURAN – Müzik dinlemek için değil mi?
AYDIN – (Biraz düşünür) şimdi anlarız ne olduğunu Ali, git bürodan biraz kağıt getir (Ali çıkar, Aydın yüksek sesle hoparlöre doğru konuşur) Kamber sen şu parçaları kes, Turan sen de rendele, Muharrem usta sen bana yardım et, Ali gelince de zımpara yapar (alçak sesle) şimdi hepiniz yüksek sesle tamam deyin
BİRLİKTE – Tamam Aydın usta
KAMBER – Men bişe annamadım
AYDIN – Birazdan anlarsın Kamber (Ali elinde kağıt içeri girer)
ALİ – Aydın usta sesiniz bürodan duyuluyordu
AYDIN – (Önlüğünü çıkarır hoparlörü sımsıkı sarar (diğerleri merakla onu izler) şimdi anladınız mı bunun ne olduğunu?
KAMBER – Men annamadım
MUHARREM – Ulan anlamayacak ne var bunda Patron, bununla bizim ne konuştuğumuzu, çalışıp çalışmadığımızı kontrol edecek
TURAN – Aynı telefon gibi
KAMBER – Peki biz niye onu eşitmirik?
AYDIN – Kamber bu aslında bir ses alıcısı
KAMBER – (anlamamıştır) yani şey  
AYDIN – Birazdan anlarsın Şimdi patrona bir oyun oynayalım Hepiniz elinize bir çekiç alın, makineleri de çalıştırın (Turan makineleri çalıştırmak için içeri girer ve çıkar, hepsi eline bir çekiç alır) Şimdi çekin altınıza tabureleri Elinize de bir tahta alın, çivi çakar gibi yapın Patron bizi çalışıyor bilsin Madem bize güvenmiyor, bari haklı çıkaralım
ALİ – (Dolaba sakladığı gazeteyi alır tuvalete doğru gider) kimin aklına gelir böyle şeyler (tuvalete girip gazete okumaya başlar)
AYDIN – (önlüğünü hoparlörden alır, yüksek sesle) hadi arkadaşlar biraz hızlanın
MUHARREM – Tamam Aydın usta (biri birlerine bakıp kıs kıs gülerler)
KAMBER – Aydın usta men bir yüz numaraya gedim gelim
AYDIN – Tamam Kamber, ama rahat diye fazla oyalanma (Kamber tuvaletin kapısını açar, Ali’nin gazete okuduğunu görünce gazeteyi elinden kapar)
KAMBER – Hıyarağası, biz orda çalışağ, sen burda gazete oğu, men indi bunu bir cırım sende gör Hadi get çalış (gazeteyi alır ve tuvalete kendisi girer oturur, gazetedeki resimlere bakar) vay fırıldak vay, mende deyirem ki bu uşağ yüz numarada ne yapır (gazeteye baktıkça of çeker)
ALİ – Bakkala gidiyorum bir şey isteyen var mı? (çıkar hemen içeri girer, telaşlı) patron geliyor
AYDIN – Herkes içeri girsin (koşturarak içeri girerler, Adil gelir)
ADİL - Aslanım Aydın, nasıl çalışıyor, nasıl çalıştırıyor Bu salaklar başka türlü iş mi yetiştirir (Kamber tuvalette öksürür, Adil tuvaletin kapısını vurur)
KAMBER – Ya ne biçim adamsınız, yüz numarada da rahat vermirsiniz?
ADİL – Ulan sosyete çok mu rahat buldun orayı? (Kamber telaşlı bir halde gazeteyi tuvalete sokar, pantolonunu çözer dışarı çıkar, Adil güler) sosyete, tuvalete giren biri pantolonunu içerde ilikler çıkar, senin gibi dışarıda değil (Kamber telaşla pantolonunu tekrar çözer tuvalete girer, içerde ilikler çıkar)
KAMBER – Kusura galma ağabey, birez eceliye geldi (içeri geçer)
ADİL – (Bir süre Kamber’ in arkasında bakar) Hey allahım (gülerek çıkar İçerden Muharrem’in çığlığı duyulur, eli kanlı bir şekilde bağırarak içerden çıkar)
MUHARREM – Yandım anam, öldüm anam Gitti parmağım anam, oy anam (feryat figan ağlar Makinelerin sesi kesilir ve diğerleri de koşturarak Muharrem’ in yanına gelirler)
|