Prof. Dr. Sinsi
|
Usta Tiyatro Metni, Usta Skeç
MÜFETTİŞ – Peki Adil bey, iyice araştıracağız (işçiler içerden çıkar, Müfettiş işçilere sorar) siz burada mı çalışıyorsunuz? (Adil müfettişin arkasında işçilere eliyle yok işareti yapar, Aydın Adil’ e güler, müfettiş aniden döner ve Adil’ in işaretini görür)
AYDIN – Evet hepsi burada çalışıyor Kamber, Turan ve yeni kaza geçiren Muharrem (Ali tuvaletten çıkar)
ALİ – Bende burada çalışıyorum
MÜFETTİŞ – (Adil’ e sertçe bakar) Hani bir işçi çalıştırıyordunuz?
ADİL – Onları geçici olarak aldım işe İşsizdiler Kendilerine iş buluncaya kadar burada idare edecekler
MÜFETTİŞ – (elindeki dosyadan kağıt çıkarır işçilere verir) Adınızı, adresinizi, hangi tarihten itibaren çalıştığınızı yazın nüfus cüzdanlarınızla birlikte bana verin (işçiler kağıda yazmaya başlar) Adil bey siz de benimle kuruma kadar gelir misiniz? (işçiler nüfus cüzdanlarıyla birlikte oldurdukları kağıtları Müfettişe verir, müfettiş Adil ile birlikte çıkar)
AYDIN – Evet arkadaşlar, bu iş tamam Artık hepiniz sigortalısınız Hepinize hayırlı olsun
BİRLİKTE – Sağol Aydın usta
KAMBER – Aydın usta, sigortalı olanda ne olur ki?
AYDIN – Kamber, sigorta işçinin güvencesidir Patron keyfine göre işçiyi çıkaramaz Hasta olduğunda kaza geçirdiğinde, tedavini karşılar, haftalığın kesilmez
KAMBER – Peki bunu patron niye indiye gadar yapmadı?
AYDIN – Sigorta primi var Onun da çoğunu patron ödüyor O parayı ödememek için sigortasız işçi çalıştırıyor
TURAN – Demek ki, olan işçiye olsun diye düşünüyorlar
AYDIN – Evet aynen öyle
TURAN – Şimdi patron Halil’e yaptığını bize yapamaz değil mi?
AYDIN – Keyfine göre çıkaramaz Kanunlar var İşçi hatalı davranırsa o zaman çıkarır tabi, ama keyfine göre çıkarırsa o zaman tazminatını da öder
KAMBER – O ne demeydi?
AYDIN – (Biraz düşünür) kısaca para demek Şimdi boş ver bunu
MUHARREM – Sayende oldu, sağol Aydın usta (Aydın’ sarılır) Belki bizim sonumuz da arkadaşın gibi tımarhane olurdu
AYDIN – Sizin sayenizde oldu
TURAN – Biz bir şey yapmadık ki?
AYDIN – Yapmaz olur musunuz?
KAMBER – Ne yaptık ki Aydın usta, men heç bişe annamadım
TURAN – Valla bu kez sadece Kamber değil ben de bir şey anlamadım
AYDIN – Halil’ i gördünüz, bize katılmadı, burnunun dikine gitti Siz Halil gibi yapmadınız
Siz ne yaptınız, birlik oldunuz Birlikte hareket ettiniz Bu az şey mi? Onun için hepsi benim değil sizin sayenizde oldu Anladınız mı?
TURAN – Anladım tabi, bunu salak bile anlar
ALİ – Taş Kamber ustaya mı?
KAMBER – İndiye gadar heç bişe annamamıştım, ama indi çoğ ey annadım
AYDIN – Eh artık bana yol göründü
MUHARREM – Nasıl yani?
TURAN – Ne demek bu şimdi?
KAMBER – Tam annamağa başlamıştım, gene gafam garıştı
ALİ – Anlamayacak ne var, Emine ile buluşmaya gidiyor
AYDIN – Bana yol göründü derken, işten ayrılacağımı kastettim
MUHARREM – İşten ayrılmak mı?
AYDIN – Evet
KAMBER – Niye? Daha yeni başlamıştın
AYDIN – Buraya başlamadan önce anlaştığım atölye vardı, birkaç süre istemiştim Orada da çalışanlar sigortasız Biraz da onlarla uğraşayım Çevremizde bu durumda olan o kadar çok kişi var ki (Emine girer)
EMİNE – (Aydın’a) gittin sandım, seni bekliyordum
AYDIN – Seni görmeden gider miyim?
EMİNE – (Muharrem’ in elini görür) Ayyyy geçmiş olsun, ne oldu sana?
MUHARREM – Sağol, makineye kaptırdım
EMİNE – Ayyyyyy Çok mu yaralandı?
MUHARREM – Azcık koptu da (gülüşürler) Yaramıza, Aydın ustanın yaptıkları merhem gibi geldi Emine Hatta bu yaptıkları, ileride açılacak yaralarımızı bile iyileştirecek
TURAN – Muharrem usta doğru söylüyor Aydın ustanın sayesinde hepimiz sigortalı olduk (Emine Aydın’a hayranlıkla bakar)
AYDIN – Abartmayın ya (Müfettiş ve Adil içeri girer)
MÜFETTİŞ – (Nüfus cüzdanlarını işçilere uzatır) Alın bunları, sigorta kartlarınızı da sonra göndereceğim Hepinize hayırlı olsun
BİRLİKTE – Sağol (Müfettiş çıkar)
ADİL – Haydi hayırlı olsun
BİRLİKTE – Sağol
ADİL – Artık sizden daha fazla iş bekleyeceğim haberiniz olsun
AYDIN – Benden bekleme, ben işten ayrılıyorum
ADİL – Niye? Her istediğin oldu daha ne istiyorsun?
AYDIN – Başka yerde çalışacağım Hem seni tazminattan da kurtarıyorum fena mı?
ADİL – Senin bu yaptığın resmen üç kağıtçılıktır, dalaveredir Madem çalışmayacaktın ne diye açtın başıma bunca işi?
AYDIN – Bana üç kağıtçı, dalavereci diyene bakın Sen değil misin çıkarın için beni işe alan? Sen değil misin, bu kadar masum insanın bilgisizliğinden yararlanıp sırtlarından kazanan? Sen değil misin devlete bile yalan söyleyen? Kim üç kağıtçı? Kim dalavereci?
(Adil, bir Aydın’a bakar, bir işçilere bakar, başını öne eğer) Hadi Emine gidelim (Önce Aydın ile Emine, arkalarından Turan, Kamber ve Muharrem çıkar)
ADİL – (Ali’ye) Aydın nerede çalışacakmış?
ALİ – Sigortasız işçi çalıştıran başka bir atölye de çalışacakmış (Ali de çıkar)
ADİL – (Kendi kendine) Ulan Aydın alacağın olsun (hoparlörü görür, üzerine sarılı önlüğü alır) ulan Aydın bu da senin işindir İşçi almadık başımıza bela aldık Nasıl kandırdı, nasıl uyuttu beni (kızgın bir şekilde bağırır) Namussuz, namussuuuuuuzzzzzz  (Hail içeri girer)
HALİL – Meğer ne büyük bir hata etmişim ben sana inanmakla Beni kandırdın, ama onları kandıramadın Sözlerine inanıp, onlarla birlik olmadım, şimdi (bilgi yelpazesi net) sürünüyorum Hep senin yüzünden Senin yüzünden Aydın usta doğru olanı yaptı Senin gibi sadece kendini düşünmedi O değil, asıl namussuz sensin, sensin işte, namussuz herif
ADİL – (Halil’in üzerine yürür) Sus ulan pis hırsız (Perde inmeye başlar)
HALİL – (bağırarak dışarı çıkar) Namussuz sensin işte namussuz
ADİL – (Halil arkasından koşarak) Ah bir elime geçirirsem seni, ah bir elime geçirirsem sizleri tek, tek O zaman görürsünüz (koşarak sahneyi terk eder)
PERDE İNER
|