|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ters Evlenme (Ortaoyunu) Skeç
Y – Amanın yetişin adam öldürüyorlar Ümmeti Muhammet cankurtaran yok mu!
K – Ne oluyor yahu? Sen dur unutmadım seni Bir tokat, bir tekme ( Salomon uzaktan bağırır )
Y – Amanın Müslümanlar yetişin
K – Al bakalım bunuda
Y – Ne vuruyorsun be kuzum ellerin kırılsın
K – Ekler kenetler gene döverim Al bunu da!
Y – Amanın kafam gözüm yetişin!
( Pişekâr İsmail Efendi koşarak gelir )
P – Ne oluyor bu ne şamata, bu ne gürültü?
Y – Yetiş İsmail Efendi! İnsafsız beni dövüyor
P – Ne yaptın Hasan Efendi Salomon efendi ahbabımızdır, kan revan içinde bırakmışsın
K – Dur o bir şey değil Al şunu
Y – Amanın kafam! Hiç insaf yok mu sende?
K – Gördün mü dayağı İsmail?
P – Hangi dayağı?
K – Olmayan dayağı canım
P – Ben bir şey görmedim
K – İyi ya işte Yaygara yapıyor Ortada dayak falan yok
P – Aman Salomon Efendi korkuttun beni Sesiniz arka mahalleden duyuluyor Mesele nedir?
Y – Pazarlık yaptık, anlaştık Elbiseleri isterim vermez Düğünden sonra gel al diyor Nereden bulacağım ben onu kuzum Bir de insafsız dayaktan öldürecek beni
P – Dayağı geçelim efendim
Y – Haksız mıyım İsmail Efendi?
P – Haklısınız efendim
K – Ne oluyor yahu! Okkanın altına mı gidiyorum?
P – Hasan Efendi, bu konuda Salomon Efendi haklı Elbiselerini çıkart ver
K – Aman İsmail ne yapıyorsun? Burada herkesin içinde çıplak mı bırakacaksın beni?
P – Nasıl olsa kılık değiştireceksin Haydi bir an önce giyin hem kıyafetlerini yeni sahibine teslim ederiz hem de görücüler gelecek onlara hazırlanmış olursun
K – İsmail kırk yıllık arkadaşını bir Yahudiye değiştin
P – Hayır efendim haklıyı korudum
K – Bırak yahu bir eskici parçasına hak verdin
Y – Gördün mü İsmail Efendi “beni aşağıladı, işimle alay etti, kazancımı hor gördü, kötüledi Neden yaptı bunları peki? Ben Yahudi’yim de ondan ”
K – İsmail ne dedi bu?
P – William Shakespeare, Venedik Taciri, Shylock, üçüncü perde birinci sahne
K – Ha?
Y – “Yahudi’nin gözü yok mu? Yahudi’nin elleri yok mu; organları, boy posu, duyuları, duyguları, heyecanı yok mu? Aynı yiyecekle beslenmiyor mu, aynı silahla yaralanmıyor mu, aynı hastalıklara yakalanmıyor mu, aynı yollarla iyileşmiyor mu, aynı kışın ve yazın üşüyüp ısınmıyor mu? Farkı ne Müslüman insandan? Etimizi kesince bizimde kanımız akmaz mı? Gıdıklanınca gülmez miyiz? Zehirlenince ölmez miyiz? Peki ya bize haksızlık ederseniz öcümüzü almaz mıyız? Her şeyde size benzediğimize göre, bunda da benzeyeceğiz tabii ”
P – Aman Salomon Efendi alıngan olma Hasan Efendi kızgınlığından öyle söyledi Burası Shakespeare İngiltere’si değil, Türkiye! Burası adil bir ülke efendim Burada dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir hoşgörü var Burada Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Manav, Gürcü, Arap, Yahudi, Ermeni, Rum kardeşlik içinde yaşamış ve yaşıyor bilmez misin Bunu bozmaya çalışanlar olsa da bu gerçek elbette değişmez Aramıza kimseler giremez
Y – Sağ olasın İsmail Efendi kardeşim
P – Haydi sen git ben elbiseleri sana getiririm
Y – Yo madem dürüst davrandın, versin on bir tane onluk elbiseler onda kalsın
K – İyi ama sen on tane onluk vermiştin
Y – Sana geri satıyoruz, ticaret yapıyoruz
K – Hay canıma minnet Salomon al paranı Biz zararlı çıktık ama olsun
Y – Ande ben gidiyorum Balata ( Çıkar )
K – Ayakların kokuyor kerata
P – Hasan Efendi uğraşma etrafla Görücüler haber bekliyorlar seni görmeye gelecekler Hazırlanmamışsın hala Çabuk git hanıma söyle seni giydirsin
K – Bana hanımdan dayak yedireceksin
P – Hanımın lafımı olur canım Sen bir kükredin mi herkes tir tir titrer
K – Öylemi olur?
P – Tabi efendim hatırlasana çocukken herkesi döverdin
K – Aklımda yanlış kalmış ben hep dayak yerdim
P – Hadi kuru gürültüye pabuç bırakma, sen kazak erkeksin gir içeri
K – ( Kavuklu gidip kapıyı çalar ) Tak tak tak!
KK- Kim o?
K – Aç ben geldim
KK- Sen açsında biz tok muyuz sanki Dur patlama geliyorum Ne var ne istiyorsun? Elimi bulaşıktan çıkardım da geldim
K – Hanım nasılsın?
KK- Kırk yıl sonra hatırımı sormak nereden icap etti?
K – Seninle önemli bir konu konuşacağım
KK- Dinliyorum, söyle
K – Hanım ben evleniyorum
KK- Ay komşular yetişin kırk yıllık kocam üstüme kuma getiriyor! Ben senin için saçımı süpürge edeyim sen bana bunuda mı edecektin Herif boyun posun devrilsin Şimdi ben nerelere gideyim ne yapayım (Karısı bağırırken Kavuklu ona laf anlatmaya çalışır )
K – Canım, hayatım, tatlım, aşkım, balım  E yeter kes!
KK- Peki kocacım
K – Evleniyorum ama kiminle evleniyorum bir sor
KK- Kiminle evleniyorsun kocacım?
K – Tuzsuz Deli Bekir’le
KK- Ay! Komşular yetişin kırk yıllık kocam hötöröf çıktı Ben sana Mısır Çarşısından boşuna mı taşıdım o kuvvet macunlarını
K – İsmail yetiş senin kazak yelek oldu
P – Korkma ben burada duruyorum Sen öyle gürültüye pabuç bırakma Yine deminki gibi söyle, sözünden dönme
K – Ben öyle masal dinlemem Beni halayık gibi evin içinde çalıştır Gün yok ışık yok Ben koca isterim koca, laf dinlemem
KK- Ey herif kendine gel Yoksa kafanı gözünü patlatırım
K – Herif kim ben kızmışım martta geçti ama yine kızmışım Ben koca isterim
KK- Herif kime kızdın Kızdınsa dama çık
K – Kime kızmış olduğumu ben de bilmiyorum Galiba gelecek paralara hırslandım Hem ben laf dinlemem koca isterim koca
KK- Ay bayılacağım sen herif değil misin? ( Eline merdane alır )
K – Dur yahu dur! Mesele çatallaştı Biz gelin derken galiba paralanacağız Ben bu işten vazgeçtim
P – Canım öyle söz olur mu, iş kolaylaştı Haydi sen yine gürültüyü bas ben buradayım
K – Beni böyle gürültüyle mi korkutacaksın Ben başkasını bilmem koca isterim koca
KK- Eyvah herif çıldırmış a dostlar komşular hu  
K – Komşular geliyor İş alevlendi
P – Haydi haydi lafından dönme
K – Ben deli meli bilmem beni kocaya vermeli vesselam
KK- Amanın komşular Habibe Molla, Rabia Dudu, Ebru Hanım, Nazlı Hanım hu! Bizim herif delirdi Gelirken mahalle bekçisine de haber verin Ah herif boyun posun devrilsin
K – İsmail çabuk yetiş Komşular geliyor
P – ( Gelir ) Canım bu gürültü ne Allah’ını severseniz
KK- O buyurun İsmail Efendi Canım bu herif çıldırdı Ben koca isterim deyip duruyor
P – Nasıl herif efendim o kız değil mi ya!
KK- Ay! Üstüme iyilik sağlık İsmail Efendi de aklını bozmuş Şimdi yangın var diye bağıracağım
K – Ah fitne kutusu Zorla benim başımı derde sardı anlatsana yahu anlatsana!
P – Durun efendim telaş etmeyin İşin doğrusunu ben size anlatayım Ne Hasan Efendi çıldırdı ne de bendeniz Hani şu arka mahallede meşhur Tuzsuz yok mu?
KK- Evet var ne olmuş
P – İşte o evlenecek Tuzsuzun kız kardeşini annesi, oğluna bir kız bulsun diye bana göndermiş Böyle adama kim kız verir Hem de efendim o gözü evde barkta bir adam değil Kimin başını yakalım Sonunda aklıma Hasan Efendiyi kadın kıyafetine koyup Tuzsuza bir
numara yapmak geldi Hem bir kaç kuruş kazanırız hem de belki Tuzsuz bu hallerden vazgeçer Bizde ecre girmiş kimsenin başını yakmamış oluruz dedim
K – Yanan baş benim olduktan sonra ne fark eder değil mi ya
KK- Aman İsmail Efendi bula bula bizim herifi mi buldun
K – Neyim varmış benim Aslan gibi adamım Benden iyisini mi bulacaktı
P – Efendim bunda bir şey yok Bir fenalık olsa hiç ben araya girer miyim a canım
KK- Aman bilmem İsmail Efendi İşte siz işte o, ne yaparsanız yapınız başına bir felaket gelmesin de
P – Merak etmeyin efendim Yalnız bu hususta yardımınıza muhtacız
KK- Elimden gelen bir şey ise hiç merak etmeyin
P – Siz Hasan Efendiyi giydirin Ben de gideyim onlara gelinin evi küçük olduğundan sizi kapının önünde bekleyecek diyeyim Münasip değil mi efendim?
KK- Pek ala efendim pek güzel ( Pişekâr çıkar )
|