Prof. Dr. Sinsi
|
6 Kişilik Skeç - Arzuhalci Hasan Efendi
II PERDE
1 SAHNE
Hasan Efendi — Zeynep
HASAN EFENDİ (Koltuğunun altında kumaşla koşarak gelir ) — Nasıl? Gördün mü? Dediğimi yaptım mı?
ZEYNEP — Ne demek istiyorsun?
HASAN EFENDİ (Gülerek ve sıçrayarak) -— İşte sözünü tutmak da buna derler! Hâlâ, bu dilenci kıyafetiyle gezmekten sıkılmıyor musun?
ZEYNEP — Gene neyin var? Benimle alay mı ediyorsun?
HASAN EFENDİ — Daha anlayamadın mı?
ZEYNEP — Söyle canım! Üzerinde ne var ki yerinde duramıyorsun?
HASAN EFENDİ — Param yok ama, kumaşım var, kumaşım! (Gururla kumaş parçasını açar ) ZEYNEP — Ah! Ulu Tanrım! Bunu kim ödeyecek?
HASAN EFENDİ — ödendi bile, Zeynep! Merak etme Bunu satan tüccar, pek yaman bir adam Yani bir budalanın dörtte biri bile değil
ZEYNEP — O halde nasıl ödedin? Yoksa aklını mı oynattın sen?
HASAN EFENDİ — Bir kuruş dahi vermeden Hacı Mehmet Efendiden kopardım Ben daima bu biçim alışveriş ederim Kendisi şimdi buraya gelecek Belki biraz da gürültü patırdı eder, fakat eline bir şey geçmez Ona babasının güler yüzlü, anlayışlı, mübarek bir adam olduğundan; kendisinin de rahmetliye çok benzediğinden dem vurdum Halbuki babası da kendisi kadar ahmaktı… Sonra onu evimize davet ettim Kahve ikram edeceğimi, pişirmekte olduğum kazın bir kanadını yedireceğimi söyledim O sevinedursun, kumaşı koltuğuma sıkıştırdığım gibi soluğu burada aldım… Kumaş da pek güzel!
dökerek elde ettin? (Kahkaha ile güler) Hacı Mehmet efendi e bizim gibi gülüyor mu bakalım? Doğrusu böyle bir alışve- rişe hiç aklım ermiyor Adam neredeyse gelecek Ayıkla bakalım pirincin taşını!
MASAN EFENDİ — Zeynepçiğim, vakit geçirme de hemen yatağımı hazırla O geldiği zaman yorganın altında zangır zangır titrer, kendime hasta süsü veririm Sen de acıklı bir tavır takınırsın Aylardan beri hasta yattığımı söyler, biraz ağlamaklı bir sesle konuşursun ZEYNEP — Ya adamın hakkı ne olacak?
HASAN EFENDİ — Sen aldırma Dediğimi yap Alt tarafını bana bırak İşimiz düzelince elbet öderiz (Acele soyunur, gecelik takkesini giyer, bu sırada kapı çalınır Hasan efendi telâşla kumaşı yatağın altına saklar ) Çabuk olalım, kapı çalınıyor Aman yakayı ele vermeyelim! (Yatar ve çekilen perdenin arkasında kaybolur )
2 SAHNE
Hacı Mehmet Efendi — Zeynep — Hasan Efendi
HACI MEHMET EFENDİ (Dışarıda güm güm kapıyı döver) — Ey! Hasan Efendi! Ben geldim
ZEYNEP (İhtiyatla kapıyı açar) — Aman yarabbi! Bu nasıl kapı vuruş! Ne istiyorsunuz? Yavaş söyleyin!
HACI MEHMET EFENDİ — Hemşire hanım, ben kumaşçı Hacı Mehmet efendiyim
ZEYNEP — Anladım, yavaş konuşun
HACI MEHMET EFENDİ — Siz onun ailesi değil misiniz?
ZEYNEP — Kimin ailesi? Ne demek istiyorsunuz? Buraya niçin geldiniz
HACI MEHMET EFENDİ — Kocanızı görmeye geldim, hanım
ZEYNEP — Beni kimin karısı sanıyorsunuz?
HACI MEHMET EFENDİ — Kimin mi? Allah Allah Siz Hasan efendinin, Arzuhalci Hasan efendinin karısı değil misiniz? O, bu evde oturmuyor mu?
ZEYNEP — Evet! Fakat son dakikalarını yaşıyor!
HACI MEHMET EFENDİ — Nerde?
ZEYNEP — Yatağında! İki aydan beri inim inim inleyen, ateşler içinde yanan bir adamı rahatsız etmek, doğrusu saygısızlıktan başka bir şey değil
HACI MEHMET EFENDİ — Kimden bahsediyorsunuz?
ZEYNEP — Kimden olacak? Zavallı kocam Hasan efendiden! (Ağlar )
HACI MEHMET EFENDİ — Nasıl olur, daha biraz önce beraberdik
HASAN EFENDİ (Perde arkasında) — Of! ölüyorum, ilâcımı getirin
HACI MEHMET EFENDİ — Hangi ilâçtan bahsediyorsun? Ben paramı almaya geldim
ZEYNEP —- Rica ederim, yavaş söyleyin
HACI MEHMET EFENDİ — Yavaş! Yavaş! Ne yapayım? Dilimi mi yutayım? Alacağımdan mı vazgeçeyim?
ZEYNEP (Bağırarak) —- ölüm döşeğinde yatan bir hasta ile alay etmeyin, rica ederim
HACI MEHMET EFENDİ — Kendi sesiniz dokuz mahalle öteden işitilirken, bana ağız bile açtırmak istemiyorsunuz
ZEYNEP — Söyledikleriniz şakaysa da ciddiyse de yetişir artık!
HACI MEHMET EFENDİ — O halde paramı verin
ZEYNEP — Ne parası?
HACI MEHMET EFENDİ — Kumaşımın hanını, kumaşımın!
ZEYNEP — Amma tutturdunuz ha!
HACI MEHMET EFENDİ — Hasan efendinin evinde değil miyim? Alacağımı kim verecek? ZEYNEP — Siz işi çok ileri götürmek istiyorsunuz
HACI MEHMET EFENDİ — Rica ederim! Ya borcunuzu verin, ya kumaşı!
ZEYNEP — Şimdi kocam ağır hasta Bir alacağınız varsa, sonra bir çaresine bakarız
HACI MEHMET EFENDİ — Hemşire hanım Beni budala yerine koymayın Daha yarım saat önce kocan dükkânıma geldi Bir hayli konuştuk Sonra beğendiği kumaştan kestirdi, koltuğuna alıp koşa koşa buraya geldi
ZEYNEP — Son dakikalarını yaşayan bir adamın koşmasına imkân var mı?
HACI MEHMET EFENDİ — Hattâ aldığı kumaş on arşındı, rengi de maviydi
ZEYNEP — Kumaşınızın rengi maviymiş, yeşilmiş, beni ilgilendirmez Ben yalnız şunu bilir, şunu söylerim: Kocam iki aydır evden dışarı çıkmıyor
HACI MEHMET EFENDİ — Çıldırmak işten değil
ZEYNEP — Ah! Ne kadar da yüksek sesle konuşuyorsunuz! Rica ederim, daha yavaş söyleyin Perişan bir halde yatan hastaya azıcık olsun acıyın, ne olur
HASAN EFENDİ (Perdenin arkasından) — Yastığımı biraz kaldırın, ıhlamur getirin, gürültü etmeyin HACI MAHMUT EFENDİ — Hasan efendi Verdiğiniz söz üzerine kumaş parasını almağa geldim (Hasan efendi inleyerek bazı hareketler yapar, yatağında sıçrar )
ZEYNEP — Ah! Zavallı kocacığım (Hacı efendiye hitaben) görüyorsunuz ya, nasıl sıçrıyor
HACI MEHMET EFENDİ — Allah Allah! Gerçekten hasta mı?
ZEYNEP — Amma da taş yüreklisiniz Bu kadar da işkence
HACI MEHMET EFENDİ — Ah! şimdiye kadar kimseye veresiye vermemiştim! 
HASAN EFENDİ (Daima perdenin arkasından) — İlâcımı verin!
ZEYNEP — Görüyorsunuz ya Ne olur, biraz merhamet edin de, susun
HACI MEHMET EFENDİ — Ama biraz önce kendisine on arşın mavi kumaş satmıştım Uzun uzadıya da pazarlık etmiştik, fakat şimdi iş değişti! Peki ocakta kaz kızartması olduğu da yalan mı?
ZEYNEP — İlâhi, Hacı efendi! Biz kim, kaz kızartması kim? Doğrusu bu sözünüze hiç diyecek yok! Canınız kaz eti istiyorsa başka yerde arayın, bizimle de daha fazla alay etmeyin
HACI MEHMET EFENDİ — Kızmayın hemşire hanım, kızmayın Söylediğim hakikatin ta kendisidir, ne eksiği var, ne de fazlası Ama ne fayda! Hasan efendi ecelle pençeleşiyor, siz de olup bitenden habersiz görünüyorsunuz Zihnim altüst oldu Kim bilir belki de yamlıyorum Bir defa daha kumaşlarımı elden geçireyim (Çıkar )
|