Prof. Dr. Sinsi
|
Milli Mücadele Döneminde Kastamonu'da Kurulan Cemiyetler
Milli mücadele döneminde kastamonu'da kurulan cemiyetler
Millî Mücadele’nin başlangıcı olarak kabul edilen 19 Mayıs 1919 tarihinden itibaren, yurdun çeşitli yerlerinde olduğu gibi, Kastamonu ve çevresinde de, bu hareketi desteklemek amacıyla çeşitli cemiyetler kurulmuştur Bu cemiyetlerin başta gelen amacı; halkın millî bilincini kuvvetlendirerek, Anadolu’da başlayan bağımsızlık hareketini madden ve manen desteklemelerini sağlamaktı
Bu cemiyetler, yukarıda belirttiğimiz amaçlarının yanında, ileride bunların tüzüklerinde de görüleceği üzere, dejenerasyona uğramış toplumun değer yargılarını tekrar canlandırmak, özellikle gençlerin ahlâkî durumlarını yükseltmek ve onları vatana faydalı kişiler olarak yetiştirme görevini de üstlenmişlerdir Şimdi kurulan bu cemiyetleri, kuruluş sırasına göre teker teker incelemeye çalışalım
İNEBOLU GENÇLER MAHFİLİ (KLÜBÜ)
İnebolu Gençler Mahfili, azınlıkların taşkınlıkları ve bu taşkınlıkların sinirlere verdiği gerginlik sonucu doğmuştur Mahfilin açılış amacı, gençlerin millî menfaatler etrafında toplanması ve diğer taraftan da azınlıklara karşı bir birlik oluşturması idi

Mondros Mütarekesi’nin doğurduğu kötü sonuçları gören İnebolu gençleri, kahvelerde ve evlerdeki görüşmelerin faydasızlığını ve hatta zararlarını anlamışlardı Çünkü evlerde yapılan toplantılar belli bir aşamadan öteye gidemiyordu Gençlerin daha çok faydalı olabilmeleri için plânlı ve programlı olarak belli bir teşkilat çatısı altında toplanmaları zaruri idi Bunun yanısıra Pontusçulardan da çeşitli tehdit ve kışkırtmalar geliyordu 1 Rum ve Ermeni azınlıklar tarafından kendilerine yapılan bu haksız ve nankörce saldırılar karşısında İnebolu gençleri, harekete geçmişler ve İnebolu Gençler Mahfili’ni kurmuşlardır Hüsnü Açıksöz, bu cemiyetin 27 Temmuz 1919’da kurulduğunu belirtmektedir 2 Aynı şekilde 15 Haziran 1919 Kastamonu’da “Açıksöz Gazetesi” de, azınlıkların Kastamonu’da Türkler’e karşı yaptıkları taşkınlıklara karşı, Türk halkını bunlara karşı uyanık tutmak ve Millî Mücadele’yi desteklemek amacıyla yayın hayatına başlamıştı 3
a) İnebolu Gençler Mahfili’nin Kurucuları
Bu cemiyetin kurucularının kimisi ticaret idadisinde, kimisi de serbest meslekte çalışan gençlerdi Tesbit edebildiğimiz kurucularından başlıcaları şunlardı:
Mustafa Selim, Mustafa Nuri, Asker Mustafa, Mustafa Fehmi, Mustafa Sıtkı, Reji Müdürü Mustafa Cemal Azmi, Tapucu Kamil, Ahmet Hamdi, Şevket Ahmet Faik, Fotoğrafçı Recep, Manifaturacı Recep, Muallim Şükrü, Rizeli Abdullah, Baytar Sadık, Muallim Lâtif, Altıkulaç Mehmet, Trabzonlu Remzi, Kemâl, Cebeci Sabri, ibrahim, Alaeddin, Muallim Mehmet 4
Bu gençlerden bazıları Mütareke’den sonra şimdiki belediye binası olan, eski medresenin reis odasında gizlice toplanıyorlardı Bundan haberdâr olan Yüzbaşı Osman Nuri, bu fedakâr gençlere yardım ederek5 eski ittihat ve Terakki binasının tutulmasını sağladı, ilk önce bu binada “inebolu Gençler Mahfili” adı ile işe başladılar Önceleri maksatlarını gizleyen ve siyasetten bahsetmeyen gençler, bu canlılıkları yerli Rumların gözlerinden kaçmamıştı Rumlar bu cemiyeti dağıtmak için gizlice İngilizlere, patrikhaneye hatta İnebolu Kaymakamlığına ve Kastamonu Valiliği’ne yaptıkları ihbar üzerine tahkikat açılarak, cemiyetin yönetim kurulu üyeleri iki defa kaymakamlığa gelen İngiliz Komiseri’nin sorgularına maruz kalmışlardı 6
Gençler bütün bu zorluklara karşın faaliyetlerine devam ederek teşkilatlarını genişletmişlerdi İçinde bulundukları maddî imkânsızlıkların yanında, toplantılarını yapacak doğru dürüst bir binalarının olmayışı, gençlerin işlerini güçleştirmişti Bütün bunlara ilâveten, sık sık takibe uğramaları ve kendilerine baskı yapılması, çalışma şartlarını daha da zorlaştırmakta idi
b) İnebolu Gençler Mahfilinin Tüzüğü
1- Çevrenin kültür düzeyi göz önüne alınarak ve siyasetten bahsetmeksizin memlekete millî terbiyeyi, tarih ve sosyal bilgiyi öğretmek Bu amaçla halkın kendi örf ve ananelerini tanımaları, tarihlerinden haberdâr olmaları temin edilmiş olacaktır Çünkü geçmişini bilmeyen milletler geleceğine yön veremezler Bu faaliyetler yapılırken çevredeki ilim adamları ile de sıkı münasebet kurulmalıdır
2- Cemiyet bu gayesine ulaşmak için bütün gayreti ile çalışacaktır Bu çalışmalar arasında dergi ve gazete yayınlamak, konferanslar vermek, gece okulları açarak ders vermek, kitap yazmak, fakir fukara ve şehit çocuklarını yedirip içirerek onların bir meslek sahibi olmalarına yardımcı olmak Ayrıca dinî ve millî örfümüze hiç yakışmayan dilenciliği ortadan kaldırmaya çalışmak gibi faaliyetleri sayabiliriz
3- Halk arasında geçmişteki büyüklerimizden örnekler vererek, büyüklere saygı küçüklere sevgi düsturunu anlatmak, unutulmaya yüz tutmuş milli geleneklerimizi ve sanatlarımızı tekrar canlandırmak için gerekli çalışmaları yapmak
4- Fakir çocuklarını okutturmak, kalem, defter, kitap, elbise gibi ihtiyaçlarını temin etmek
5- Halkı mübarek gün ve gecelere saygı duymaya teşvik etmek, bu konuda ilgisizliği görülen kişileri bilinçlendirmek ve ikaz etmek, halkı toplantı ve vaazlara alıştırmak, cami ve kabristan gibi yerlerin korunması için gerekli teşebbüslerde bulunmak
6- Halk arasında ihtikâr, ihtiras ve şahsî çıkarcılık gibi kötü huyları ortadan kaldırmaya çalışmak
7- Düğünlerde güzel âdetlerimizi muhafazaya çalışmak, bunun yanında kötü alışkanlıkları ve lüzumsuz masrafları ortadan kaldırmaya çalışmak
8- İçkinin maddî ve manevî zararlarını anlatarak, halkı bu zararlı maddeden vazgeçirmeye çalışmak 7
Yukarıda maddeler halinde sıraladığımız tüzükten iki önemli sonuç çıkarıyoruz: Bunlardan birincisi; Millî Mücadele döneminde, halkın ahlâkî bir çöküntü ile karşı karşıya bulunduğu, buna bağlı olarak millî ve manevî değerlerini unutmaya yüz tuttuğu, halk arasında birtakım kötü alışkanlıkların yaygınlaştığı görülmektedir
İkinci olarak; vatanın kurtuluşu ve milletin bağımsızlığı için kurulan bu cemiyetin, Türk millî kültürünü kendisine ilke edinmiş olmasıdır Millî ve manevî değerlerimizden hareketle halkı, geçmişteki şanlı günlere kavuşturmayı amaçladığı görülmektedir, işte bu mukaddes amaç uğrunadır ki; İnebolu Gençler Mahfili’ni kuran gençler hiçbir maddî menfaat beklemeden milleti uğrunda cansiperane çalışmaktan bir an bile geri durmamışlardır
KASTAMONU MÜDAFAA-İ HUKUK HANIMLAR CEMİYETİ VE HANIMLARIN ÇALIŞMALARI
Millî Mücadele’de Kastamonu erkeği kadar kadını da gerekli fedakârlıkları göstermiştir Vatan ve millet söz konusu olunca, Kastamonu kadını erkeğini geride bırakacak kadar yiğitlik ve kahramanlık örnekleri göstermiştir Kurtuluş Savaşı’nda sırtında top mermisi, kucağında çocuğunu taşı***** hizmet eden Anadolu kadınının en güzel örneklerini Kastamonu kadını vermiştir Bunlardan bir örnek vermek gerekirse; şu anda Kastamonu’nun Şeydiler ilçesinde adına bir anıt dikilen ve bir caddeye adı verilen ve yine Kastamonu Hükümet Konağı önündeki parkta anıtı dikilen “Şerife Bacı” vatanın kurtuluşu için cepheye mermi yetiştirebilmek amacıyla kağnısı ile İnebolu’dan Ankara’ya doğru ilerlerken kışın soğuğunda yolda donarak şehit olmuştur
a) Cemiyetin Kuruluşu ve Kurucuları
Milliyetperver ve vatansever Kastamonulu hanımlar çalışmalarını daha plânlı sürdürebilmek için derhal bir cemiyet kurmuşlardır Bu sayede seslerini itilâf Devletleri yetkililerine duyurabilmişlerdir Bunun yanında çeşitli toplantı ve mitingler düzenleyerek yetkili mercilere telgraflar çekmişlerdir Cemiyetin ilk kurucuları şunlardır:
Birinci Başkan: Mevlevî Şeyhi Amil Çelebi’nin eşi,
İkinci Başkan: Polis Müdürü Halil Bey’in eşi, Umumî
Kâtip: Sıhhiye Müdürü Dr Ferruh Bey’in eşi, Muhasip ve
Kâtip: Reji Müdürü Ömer Bey’in eşi,
Üye: Vali Vekili Defterdar Ferit Bey’in eşi,
Üye: Izbelioğlu Eşi Hafız Hanım,
Üye: Maarif Müdürü Talat Bey’in eşi,
Üye: Müdafaa-i Hukuk Reisi Ziyaettin Efendi’nin eşi 8
b) Hanımların Yaptıkları Çalışmalar
Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Hanımlar Cemiyeti teşekkül ettikten sonra, hanımlar Millî Mücadele ile ilgili çalışmalarına başlamışlardır 1919 yılının Ekim ayında Kastamonulu hanımlar Kız Öğretmen Okulu bahçesinde bir toplantı düzenleyerek, Mondros Mütarekesi’nden bu yana Türk Milleti’nin maruz kaldığı haksızlıklar dile getirilmiş, ayrıca hilâfet ve sadaret makamlarına yapılan bu haksızlıkların durdurulması için gerekenin yapılmasını istemişlerdir Ayrıca İngiltere, İtalya Kraliçeleri ile Madam Vilson’a işgal edilen Türk toprakları; İzmir, Antep, Maraş ve Urfa’nın işgallerini protesto eden telgraflar çekmişlerdir 9
Gayet büyük bir miting düzenlenmiş ve bu mitingde çeşitli nutuklar irad edilmiştir Açıksöz Gazetesi’nin 14 Aralık 1919 (1335) tarih ve 25 Sayısında nakledildiğine göre hanımlar arasında Zekiye Hanım bir konuşma yapmıştır Zekiye Hanım, konuşmasının başında Türk Milleti’nin matemini dile getirmiş ve işine geldikleri zaman hak ve adaleti dillerinden düşürmeyen Avrupalıların, milletimize reva gördükleri haksızlıklardan bahsetmiştir
Zekiye Hanım’ın Aralık 1919’da Avrupalılarla ilgili olarak dile getirdiği hususlar günümüzde de aynen geçerli değil midir? Avrupa’nın ortasında her türlü zulüm ve vahşetle karşı karşıya kalmış bir Bosna-Hersek ve her gün hâlâ insan haklarından bahseden Avrupalılar, mesele Türkiye’nin içişlerine karışmak olunca insan haklarının bir numaralı savunucusu olan Avrupalı politikacılar, Türklere veya Müslümanlara yapılan her türlü haksızlık karşısında susmuşlardır
|