Yalnız Mesajı Göster

Milli Mücadele Döneminde Kastamonu'da Kurulan Cemiyetler

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Milli Mücadele Döneminde Kastamonu'da Kurulan Cemiyetler




Zekiye Hanım konuşmasına devamla İzmir’in Yunanlılar tarafından vahşice işgalini ve İzmirli vatandaşlarımızın maruz kaldıkları haksızlık ve katliamlardan bahsetmiştir Antep ve Maraş’ın durumunu da ortaya koyduktan sonra Zekiye Hanım, Kastamonululara hitaben; milletimize yapılan bu haksızlık ve zulümler karşısında susmayacaklarını, kalplerindeki imanlarına ve kendilerini yaratan Allah’ına güvenerek, canla başla mücadele vereceklerini söylemiştir

Daha sonra Zekiye Hanım edebî bir dille itilâf Devletleri temsilcilerinin eşlerine telgrafla müracaat edeceklerini buna rağmen yapılan bu haksızlıklar devam ederse hanımlar olarak evlâtları ile aynı saflarda çarpışıp, şerefle şehâdet şerbetini içerek, kanlarını evlâtlarının kanlarına karıştırmaktan gurur duyacaklarını belirtmiştir 10

Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Hanımlar Cemiyeti’nin kuruluş ve çalışmalarına değindikten sonra şimdi de, Kastamonulu hanımların gösterdikleri kişisel fedakârlıklara birkaç örnek vermek istiyoruz

Lisede hanımlar bir müsamere veriyorlar Bu müsamerede vatanın düşmüş olduğu felâketler iyice tasvir ediliyordu Bu sırada çok derin bir duyguya kapılan hanımlardan bazıları altın saatlerini ve küpelerini Hilâl—i Ahmer (Kızılay)’e bağışlamışlardı

Hilâl—i Ahmer Kadınlar Şubesi Kızokulu (Riyâzü’l-Benât)’nda bir sergi düzenlemişti Bu okulun her odası eşya ile dolmuştu Gösterilen eşyalar arasında iki yırtık gömlek vardı Açıksöz Gazetesi başyazarı Hüsnü Açıksöz, bunların burada gösterilmesi sebebini sorunca, şu cevabı aldı:

“Bunların maddi kıymeti değil, manevi kıymeti büyüktür Geçen gün hiçbir şeyi olmayan ihtiyar bir kadın sergiyi ziyarete geldi Baktı, baktı ve koştu Bu iki gömleği getirdi Biz biliyoruz ki; bu biçarenin bu iki yırtık gömlekten başka verecek bir şeyi yoktur” 11

Kastamonulu kadınlardan ilginç bir kahramanlık örneği de şöyledir: Bir gün Muhittin Paşa’ya bir dilekçe verilir Bu dilekçeyi veren bir kadındır Dilekçesinde, vatanımız ve millî varlığımıza kasteden düşmanın kirli ayaklarını bu topraklar üzerinde görmek istemediğini, kendisini de erkek soydaşları ile cephede çarpışmak istediğini ve cepheye gönderilmesi arzusunun kabulünü Muhittin Paşa’dan istemektedir12

İşte milleti ve vatanı uğrunda canını seve seve feda etmek isteyen bir ana Bunun içindir ki; tarihin her devrinde, Türk toplumu arasında kadının daima müstesna bir yeri olmuştur İşte bu yüzdendir ki; ana denilince akla daima saygı duyulan, eli öpülen bir hanımefendi gelir Cepheye gitmek isteyen elleri nasırlı bir köylü kadını Fakat şehir kadını da ondan geri kalmamış ve o da kendi imkânları doğrultusunda nice fedakârlıklarda bulunmuştur Şöyle ki:

Kastamonu’da Tephirhane memuru Ziya Efendi’nin kızı Hatice Hanım’ın düğünü vardı Hatice Hanım’ın ailesi fakirdi ama, ne de olsa evlenme işinde eni boyu hesaplanmaz, gerekli para tedârik edilerek, geline bir gelinlik alınır Fakat Hatice Hanım; gelinliğin satılmasını ve bedelinin Hilâli Ahmer’e bağışlanmasını ister Sağdan soldan itirazlar başlar, gelinliksiz düğün olamayacağını söylerlerse de, Hatice Hanım kabul etmez ve bir basma entari ile gelin olmayı tercih eder Cephede bu kadar kan akıp dururken, Kastamonu kadını süslü gelinlik giyip gelin olamazdı Nihayet gelinlik otuz liraya satılır ve bu para Hilâli Ahmer’e verilir Hatice hanım da basmadan bir entari ile gelin olur

KASTAMONU MUALLİMLER CEMİYETİ

Millî Mücadele döneminde Kastamonu’da kurulan cemiyetlerden birisi de “Kastamonu Muallimler Cemiyeti”dir Kastamonu Maarif Müdürü Talat Bey’in başkanlığında kurulan bu cemiyet, 16 Kasım 1919’da çalışmalarına başladı13

Cemiyetin kuruluş amacı; millî istiklâlin sağlanması ve arkadaşlar arasında dostluk ve arkadaşlığın güçlenmesi olarak belirlenmiştir14

Muallimler Cemiyeti’nin önceleri Gençler Klübü ile herhangi bir bağı yoktu Kendi başına halkı aydınlatmaya çalışıyordu, fakat daha sonraları Gençler Klübü ile el ele vererek aynı ülkü etrafında toplandılar Bu cemiyet çeşitli konferanslar düzenleyerek, çalışmalarını özellikle ilmî sahada yürütmüştür

KASTAMONU GENÇLER MAHFİLİ (KLÜBÜ)

a) Mahfil’in Kuruluşu

Kastamonulu gençler istiklâl Savaşı’na katkıda bulunmak için önceleri Açıksöz Gazetesi idarehanesinde toplanıyorlardı Burada ne yapılabileceği konusunda kendi aralarında tartışarak karar veriyorlardı Bu vatansever gençler 2 Temmuz 1919’da “ihtiyat Zabitleri Şubesi”15 adı ile bir dernek kurdular Bu dernek 2 Temmuz 1919’da Açıksöz Gazetesi idarehanesinde kurulmuştu 16 Ancak burada da yeterli çalışma imkânı bulamıyorlardı Bir müddet böyle devam ettikten sonra, Dâru’1-Kura Medresesi’nin üst katındaki büyük odada 17 Şubat 1920’de “Kastamonu Gençler Mahfili” adı ile bir klüp kurdular Gençler Mahfili dönemin Kastamonu ve Havalisi Kumandanı Osman Bey’in yardımı ve desteği ile kurulmuştu 17

Gençler Klübü’nün ilk başkanı Kara Hüseyinzâde Abidin Bey’dir Vali Cemal Bey ise, klübün fahri başkanı idi Vali Cemal Bey, her fırsatta klübe gelir, elinden gelen her türlü yardımı yapardı Klüp, kısa zamanda bütün Kastamonu gençliğini içine alacak kadar genişlemişti Gençler akşamları bir coşku içinde klübe doluyorlar, savaşın durumunu görüşüyorlardı Aralarında öyle bir samimiyet vardı ki; sanki hepsi aynı cesette ayrı ayrı ruhlar idi 18 Hiçbirisi kendi menfaati nedir bilmez, sadece vatan ve milleti için elinden gelen gayreti gösterirdi

b) Mahfil’in Çalışmaları

Kastamonu Gençler Mahfili üyeleri, yukarıda saydığımız bütün bu güzel hasletlerinin yanında, birçok görevleri de yerine getiriyorlardı Bu gençler içeride bulunan hainleri tesbit edip, ilgili makamlara bildiriyorlardı Ayrıca bazı menfaatperestler, Millî Mücadele için toplanan paralar için kendilerine az miktarlar yazdırmışlardı Gençler bu ve benzeri durumları Vali Cemal Bey’e haber vererek, meydana gelebilecek haksızlık ve düzensizlikleri önlemiş oluyorlardı 19 Velhâsıl memleketin hangi meselesi olursa olsun, gençler bizzat ilgileniyor, çareler arıyor ve çözüm yolları bulmaya çalışıyorlardı

Gençler klübü üyeleri aynı zamanda askerî işlerde de çalışırlardı Yapılan “Cuma Talimleri”nde bu gençler “Takım Zabiti” olarak görev alırlardı Bazı geceler kahvehanelere gider, halkla konuşur, savaşla ilgili konuları görüşürlerdi Ayrıca Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nde sekiz-on genç görevlendirilmişti Bu gençler askerler için alınmış elbise, kaput, çamaşır vesair eşyayı birer birer teslim alıp, yine aynı şekilde teslim ediyorlardı 20 Bütün bunların yanında kulüp üyeleri kendi aralarında daima bir birlik ve beraberlik içinde bulunmuşlardır

Bu gençler, kuru kuruya bir kalabalık da değillerdi Daima kitap okur, bilgilerini her geçen gün arttırmaya çalışırlardı Bu amaçla her üye elinde bulunan kitapları klübe getirir, arkadaşlarının da bu kitaplardan faydalanmalarını sağlardı 21 Yine bu cümleden olarak gençlerin yaptıkları çalışmaların en önemlilerinden birisi de; düzenledikleri çeşitli konferanslardı Bu konferanslar sayesinde, halkın kültür düzeyi yükseltilmeye çalışılmıştır Kurtuluş Savaşı hakkında bilgiler verilerek halkın daha fazla katkıda bulunması sağlanmıştır

Bu konferansların ilki, Sevr Antlaşması’nı protesto amacıyla verilmiştir Bununla ilgili olarak Açıksöz Gazetesi’nin 13 Kasım 1920 tarihli 96 Sayısında şöyle bir haber yer almakta idi:

“Bu salı gecesi Gençler Klübü’nde İstiklâl Mahkemesi azasından Tevfik Rüştü beyefendi tarafından Sulh Muahedesi hakkında bir konferans verilmiştir Sulh Antlaşması’nın millî hayatımızı tamamen mahvetmeye matuf olan maddeleri, canlı birer misalle dinleyenlerin gözleri önüne serilmiş, yüzlerce hazırun tarafından sulh paçavrası nefretle yâd olunmuştur Konferansa ekâbir-i memurinden bazıları ile Muhittin Paşa hazretleri de teşrif etmişlerdir”22

Gazete devamla, bu cuma da Mehmet Cemal Bey tarafından “Hayat-ı Esaret ve İngiliz Hıyaneti” konulu bir konferans verileceğini bildirmektedir23

Kısaca; Kurtuluş Savaşı’nda, Kastamonu Gençler Klübü inkılâbın öz bir varlığı idi Istiklâl Savaşı’nın her alanda desteği olan bu yuva, samimî ruhların, yekpare kalplerin birleştiği bir yerdi Kurtuluş Savaşı’nda Kastamonu’yu hatırlarken Gençler Mahfili’ni ve onun fedakâr ve inkılâpçı üyelerini sonsuz saygılarla anmak gerekir

KASTAMONU MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ

Kastamonu, 16 Eylül 1920’de Kuvâ-yı Milliye ile birleşti Bu tarihten itibaren Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de kurulmuş oldu 24 Öncelikle şunu söylemek gerekir ki; kurulan her millî cemiyet gibi, Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti de, Millî Mücadele’ye büyük katkılarda bulunmuştur Çünkü halk, ne kadar fedakâr olursa olsun, herhangi bir teşkilâtlanma olmadan kesin bir başarıya ulaşamaz Kastamonu’da da çalışmaların düzenli olarak sürdürülebilmesi için bu cemiyete mutlaka ihtiyaç vardı

Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, ilk önce Daru’l-Kurra Medresesi denilen ve daha sonra Halk Fırkası bahçesine dahil edilen medresenin alt katının bir odasında toplantılarını yapıyorlardı Daha sonra Ballıkzâde Şemsettin Bey’in Halk Fırkası Caddesindeki evi tutuldu ve orada faaliyetlere devam edildi25

a) Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kurucuları

Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin idare heyeti şu şahıslardan oluşuyordu:

Başkan: Şeyh Ziyaettin Efendi

İkinci Başkan: Eski mebuslardan Hoca Şükrü Efendi

Üyeler: Fazıl oğlu Besim, Hukuk Mahkemesi Başkanı Yusuf Ziya, Ulemadan Hacı Mümin, Tavukçuoğlu Ahmet, Akdoğanlıoğlu Mehmet Ali, Memleket Hastanesi Operatörü Ali Bey, Mülazımülevvel Şevket, Jandarma Mülazımevveli Remzi Bey 26

Ayrıca Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucuları arasında Açıksöz Gazetesi sahibi Hamdi (Çelen) Bey de vardı


Alıntı Yaparak Cevapla