Prof. Dr. Sinsi
|
Toplum Hayatında Önemli Yer Tutan Marşlar Hakkında Genel Bilgiler
Geothe’nin Faust’undan önce aynı konuda birçok eserin yazıldığı bilinmektedir Romeo ve
Jülyette denince Shakespeare, Leyla ile Mecnun denince Fuzuli, Faust denilince Goethe öne
çıkmaktadır Bizde de İstiklal Marşı denince aynı konuda yazılmış diğer şiirleri aşan bir şiir
olarak Mehmet Âkif’in yazdığı şiir dikkati çekmiştir Adı geçen sanatçıların kendileriyle
özdeşleşen eserlerine kattıkları değeri ve özgünlüğü Âkif, Millî Marş olarak düşündüğü şiire
sindirmiştir
Şiirde duygu ve düşünce aktarımı birinci şahıs anlatıcı tarafından yapılmıştır Anlatıma
yakınlık ve samimiyet katan bu tarz, şiirde samimimiyeti esas alan Mehmet Âkif ‘in üslubuna
daha yatkındır Bu uygulama şiirin tamamına ses tekrarlarından oluşan bir ahenk de katmıştır
Mehmet Âkif okuyucuya çok yakın bir sanatçıdır Safahat’ın içinde, “Ey karii “, “Ey sevgili
karii” gibi hitaplarla diyaloğu sağlar İstiklâl Marşı’nda “Korkma”, “Çatma”, “Arkadaş”, “Bastığın
yerleri toprak deyip geçme, tanı!” gibi söyleyişler Âkif ‘in okuyucu ile yakınlığını ifade eder
Sanat eserinde okuyucu ile buluşma noktaları eseri değerli kılan yanlardır Bu tür bağların
çokluğu eser için önemli bir değerdir Okuyucu veya dinleyici bu noktalarda daha bir dikkatle ve
ilgiyle sanat eserine bağlanır Âkif bu buluşmayı hitabelerle, soru cümleleriyle, konuşma
cümleleriyle sağlamıştır Hemen her kıtada bu özelliği görmek mümkündür Tekdüze bir
anlatım şiire durgunluk verir Soru cümleleriyle fiillerle, heyecan veren cümlelerle söylemi daha
canlı hâle getirmek mümkündür Âkif ustalığını bu yönde de göstermiş, Safahat’ında yer alan
şiirlerde bu yolu uygulamıştır İstiklal Marşı gibi şekil ve muhtevası çok başka önem arz eden
bu şiirde Âkif bütün sanatkârlığını göstermiştir Yiğitçe bir eda, sonra bir niyaz cümlesi,
alımlayıcıyı-muhatabı - sürüklemektedir
Söylemek istediklerini okuyucuya ya da dinleyiciye ulaştırırken sanatçının yansıttığı tavır
önemlidir Duygu ve düşüncelerini rahat bir söyleyişle ifade eden sanatçı başarılı kabul edilir
Neşe, hüzün, heyecan, nedamet, nida ve öfaaai ifade ederken sanatçının vermek istediği
mesaja uygun eda üretmesi beklenir
İstiklal Marşı’nda kavramlar, hedefler ve istekler, belli bir tertip ve düzen içinde
yerleştirilmiştir Başlangıçta yüksek kavramlara değinilmiştir Alsancak ve Hilalin; bunların
temsil ettiği bağımsızlık, hürriyet gibi değerlerle alımlayıcı - okuyucu ya da dinleyici- sarsılmış,
kendine gelmesi için emir cümleleri ile ifade zenginleştirilmiştir
Marşın kuruluşu ustacadır On kıta içinde bir millet için gerekli moral değerler yer almıştır
Ümit, cesaret, yüce değerler, kimlik tanımı, kendini bilme, vatanın önemi, toprağın vatan
oluşunu sağlayan unsurlar; rahat, müsterih, asude eda ve şükrün ifadesi ile final kıtasına
ulaşır
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal
Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır Hakk ‘a tapan milletimin İstiklal
Bu mısralarla son bulan marşta, başlangıçtaki tereddüt ve endişe gitmiştir
Akşam karanlığı ile başlayan şiir sabah aydınlığı ile tamamlanmıştır Tereddüt, yerini
sükûnete ve rahatlığa bırakmıştır Yapılan fedakârlıkların karşılığı alınmıştır İnsanın sahip
olduğu özelliklerle vardığı netice dile getirilmiştir
İstiklal Marşı’nda sanatçının planladığı bir kompozisyon vardır Şiirlerinde plan yapma
özelliği Âkif’in daima dikkat ettiği bir uygulamadır Marşın kompozisyonunda Âkif okuyucuyu
veya dinleyiciyi zihnen ve bedenen canlı bir ortamda gezdirir
Sanat eserinin edası önemli bir vasıftır Kelimelere özel anlamlar ve vurgular yükleme
imkânı sanatçının becerisi olarak kabul edilir Mehmet Âkif, yeri geldiğinde çocukça bir eda,
yeri geldiğinde nadim bir kul, bazen heybetli bir adam tavrı ile şiirde hissedilir Marşın
tamamında meydan okuma, tembih, ikaz, niyaz, davet gibi özel anlamları buluruz
Sanatçının heyecanlarının, hislerinin tam olarak esere yansıması istenir Bu noktada
başarılı olan sanatçı kabul görür, kalıcı eserler meydana getirir Şiir mısralarında sanatçı ruh
anaforunun yer alması eserde tempoyu dengeler Birkaç mısra içinde hareket, heyecan, inişler,
çıkışlar dikkati çeker Böylesi bir üslupla sanatçı okuyucuyu peşine takar Onunla coşar, onunla
sakinleşir Bu özellik sanat eserinde muhatabı etkileyen ve esere bağlayan bir estetik öge
olarak önemlidir Mehmet Âkif bu özelliği Safahat’ında uygulamıştır İstiklal Marşı’nda da kıtalar
arasında okuyucuyu coşturan dinamik hâle getiren, sonra sakin, asude bir hâle bırakan özellik
vardır
İstiklal Marşı’nda monotonluğu ortadan kaldırmak için Âkif’in kısa şiir cümleleri kurduğunu
görürüz Kısa cümleler fiil sayısını artırmış, bu durum akıcılığı sağlamıştır Sanatçı tarafından
önemine dikkat çekilen fikirlerin tekrirlerle sunulduğu görülür Böylesi bir uygulama, fikrin
hatırda kalmasını, dikkatin o noktaya toplanmasını sağlar, ahengi besler
Mehmet Âkif şiiri daha tesirli kılmak için benzetmeler ve karşılaştırmalar yapar Kelimelerin
yan anlamlarını okuyucunun dikkatine sunar İkinci kıtadaki “hilâl” kelimesini, dörtlüğün anahtar
kelimesi yaparak okuyucunun dikkatini üst seviyede toplar “Hilâl” kelimesi ile millet hafızasında
yer alan çağrışımlar gündeme getirilir
İstiklal Marşı'nın muhatabı bütün bir millettir Her seviyede okuyucu ya da dinleyici için
ifadeler ve işaretler taşıması gayet tabiidir Halkın günlük konuşma dilindeki deyimler, terimler,
konuşma edasıyla oluşturulmuş sözler ve üst seviyede felsefi tespitler şiirin geniş bir muhatap
kitlesi olduğunu gösterir Bu anlayış şiirin geniş kitlelere, nesilden nesile intikali yanında aynı
kuşağın farklı insanları arasında da iletişim kurulmasını sağlar Her kuşak ve kuşak içi farklı
topluluk, kendince şiirin bir yerinden tutunur
İstiklal Marşı bir dil birikiminin ürünüdür Zengin bir dil mirasının kelimeleriyle yazılmıştır
Âkif’in dile hakimiyeti İstiklal Marşı’nda belli olur Kelimelerde kültürler gizlidir Kavramların
içinde bir milletin hafızası sindirilmiştir Birinci kıtadan itibaren bazı örnekler vermek gerekirse
sancak, ocak, millet, kurban, hilâl, helâl, Hak, İstiklal, iman, şehit, cennet, vatan, mabet, ezan,
şehadet, din, hürriyyet, gibi kelimeler kültürel boyutuyla ve tarihî birikimiyle özel anlamlar arz
etmektedir Bu kelimelerde asırların hatırası vardır Zaferler, acılar, kültürel değerler esrarlı bir
terkiple nesilden nesile aktarılır İstiklal Marşı’nın mısralarına serpiştirilmiş bu anahtar
kelimelerle kuşaklar arası değerler aktarımı yapılmaktadır Dil zevkini canlı tutan, anadil için
musiki numunesi olan kelimeler Âkif tarafından şiire yerleştirilmiştir
Mehmet Âkif Türkçeye hâkim bir şairdir Dile olan kabiliyeti bilinmektedir Anadilinden
başka Arapça, Farsça, Fransızca dillerini de iyi bilmesi Türkçenin inceliklerini sanat eserine
yansıtmasına yardımcı olmuştur
Safahat’ta değişik iş, meslek ve cinslerin olması binlerce mısralık bir hacmin verdiği
imkândır Bu çeşitliliği Âkif İstiklal Marş’ına taşırken, o insanların deyimlerini, terimlerini günlük
konuşmalardaki cümlelerini şiire almıştır Sanatçı
“Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak”
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım”
“Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım”
gibi mısralarda en sade ve basit söyleyişi yakalamıştır Marşın üçte birini geçmeyen Arapça ve
Farsça kaynaklı kelimelerin de özel bir anlamda eserde yer aldığını söyleyebiliriz Hakk, istiklal,
na-mahrem, şehadet, vecd, na’ş, izmihlal gibi kelimeler kültürel altyapı ile bütünleşmiş derin
anlamları nedeniyle şiirde yer almıştır
Mehmet Âkif’in lisanı, hitabet lisanıdır Aynı sesi Namık Kemal’de de görürüz
|