Yalnız Mesajı Göster

1923 1940 Yılları Arasında Ticaret

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1923 1940 Yılları Arasında Ticaret




1950-1953 döneminde gerek tarımda gerekse sanayileşmede önemli gelişmeler sağlanmıştır Tarımın makineleşmesi, kredi imkânları ve tarım için belirlenen yüksek fiyat politikası ile birlikte iklimin elverişli olması, bu dönemde tarım üretimini artırmıştır Aynı zamanda, yabancı sermaye girişini kolaylaştırıcı uygulamalar, para arzının artırılması, ithalatın sınırlandırılması ve dış krediler ile yardımlar sayesinde de hızlı bir gelişme gözlenmiştir Bu dönemde, büyük kamu yatırımlarına ağırlık verilmiştir

1954'den sonra plansız yatırımların yapılması nedeniyle artan ithalatın finansmanında, dış yardımlara paralel olarak döviz rezervlerinin kullanılması sonucu zorluklarla karşılaşılmıştır Dış ticaret hadleri aleyhimize gelişirken, fiyatların hızla artması ile birlikte ekonomik büyüme geçen 4 yıla göre aynı oranda olmamıştır

Bankaların tarım ve sanayi sektörüne açtığı kredilerin yükseltilmesi yanında plansız yatırımların yapılması ve 1956 yılında Milli Koruma Kanunu'nun yeniden yürürlüğe konulması sonucunda, fiyatlar üzerinde suni bir baskı yaratılmış, enflasyon körüklenmiştir

1958 yılında tekrar ekonomik istikrarı sağlamak için sıkı para ve maliye politikaları ve ihracatı teşvik tedbirleri gibi bir takım ekonomik tedbirler alındıysa da enflasyonist gidiş önlenememiştir Bu ekonomik koşullarda, siyasi bunalımla birlikte 1960 yılında yeni bir Anayasa hazırlanarak, uzun vadeli bir ekonomik planın yapılması çalışmalarına yeniden başlanmıştır Bunun için ilk önce 1960 yılında Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur Ayrıca, 1958 yılında alınan istikrar önlemleri, 27 Mayıs 1960'dan sonra eskisinden daha sıkı bir biçimde uygulanmaya devam etmiştir 1962 yılında ise, bir yıl süreli bir plan hazırlanmış ve planın başarılı olması üzerine, bundan sonra, beş yıllık planlar hazırlanmaya başlanmıştır

1963-1967 yılları arasındaki Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile 1968-1972 yıllarını kapsayan İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, ekonomik ve siyasi bunalımların sonunda istikrarlı bir büyüme hızı ve kalkınma sağlanması amacıyla 15 yıllık bir perspektif içinde hazırlanmıştır Bu iki dönem içinde 10 adet yıllık program da uygulanmıştır Bu 15 yıllık perspektif içinde başlıca hedefler şöyle sıralanabilir:

Yılda %7'lik bir büyüme sağlanması
İstihdam sorunun çözümlenmesi
Dış ödemeler dengesinin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması
Her alanda yeterli sayıda ve üstün nitelikli bilim adamı ve teknik eleman yetiştirilmesi
Bu hedeflerin sosyal adalet ilkesiyle uyumlu bir biçimde sağlanması
Bu hedefler çerçevesinde ele alınan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın yürürlüğe konulmasıyla, ithal ikameci sanayileşme de yeni bir evreye girmiştir Sıkı maliye ve para politikaları, kaynakların tam olarak kullanılmasına ve en iyi biçimde tahsisine engel olan enflasyonist ve deflasyonist eğilimlerin gelişmesini önleyecek biçimde tespit edilmiştir

Kamu yatırımlarının, vergiler, kamu teşebbüslerinin yaratacağı fonlar ve dış alemden sağlanacak kaynaklar gibi gerçek tasarruflarla finanse edilmesi öngörülmüştür Ayrıca, para ve kredi politikaları, özel sektör yatırımlarının gerçek kişi ve kurum tasarrufları ile finansmanını mümkün kılacak biçimde tespit edilmiştir Bu planın öngördüğü dönem sonunda Türk ekonomisinde şu gelişmeler olmuştur:

Sanayi için yıllık %12,3 gelişme hızı öngörülmüş, bu oran %10,6 olarak gerçekleşmiştir

Dış finansman kaynaklarının hedeflenen ölçüde sağlanamamış olması ve tarım kesiminin gelişiminin büyük ölçüde hava şartlarına bağlı bulunması nedeniyle %7'lik büyüme hızına ulaşılamamış, yılda ortalama %6,5 oranında büyüme gerçekleştirilmiştir

Toplam yatırımların GSMH içindeki payı başlangıç yılı olan 1963'te %18'e yükselmiştir

Kamu gelirleri artmış olmakla birlikte öngörülen seviyeye ulaşılamamış; bu da kamu harcamalarının kısılması sonucunu doğurmuştur Ödemeler dengesi açığı ise, ihracatın düşünülen seviyenin üstünde gerçekleşmesi nedeniyle plan hedefinin altında kalmıştır

Bu plan döneminde yatırımları ve ihracatı teşvik amacıyla bazı kanunlar çıkarılmıştır Yatırımları teşvik amacıyla Gelir Vergisi Kanunu'na eklenen bazı maddelerle kalkınmada öncelikli yörelerde daha yüksek oranlarda yatırım indirimi uygulamasına başlanmış ve Vergi Usul Kanunu'na eklenen bir madde ile hızlandırılmış amortisman yöntemine geçilmiştir

Yatırımlarda kullanılacak hammaddelerin ithalatını kolaylaştırıcı gümrük indirimleri gibi kolaylıklar sağlanmıştır İhracatı teşvik için ise, ihracatta vergi iadesi uygulaması başlatılmıştır

1968-1972 yılları arasında uygulaması gerçekleştirilen İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planını birinci plandan farkı çok kesimli olmasıdır Tarım, madencilik, imalat sanayi, inşaat, hizmetler ve kamu kesimi tek tek ele alınırken, plan ulusal ve uluslararası kesim olmak üzere ikiye ayrılmıştır Bu planın amacı, Türk ekonomisinde hızlı bir gelişme sağlamak ve bu gelişmeyi sürekli hale getirmektir Ayrıca, bu planın birinci plandan farklı olarak sanayi sektörüne özel bir önem verdiği görülmektedir

İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda sanayi sektörü, ekonomik büyüme için "sürükleyici sektör" konumuna geçmektedir Bu plan döneminde, bir taraftan "ithalat" yerine "yerli üretim" ikame edilirken, diğer taraftan "ara mallar" üretimi önem kazanmıştır Ayrıca, vergi iadesi, döviz tahsislerine öncelik tanınması gibi ihracat teşviklerine önem verilmiş, ihracatçı birlikleri kurulmuştur

Birinci ve ikinci planda öngörülen kalkınma hızları eşit olmakla birlikte, Birinci Plan'da hizmetler kesimi için öngörülen kalkınma hızı %7,2'den %6,8'e indirilmiştir Her iki planda temel sektörlerin payları öngörülen yönde gelişmekle birlikte beklenenden daha düşük seviyede olmuştur

Yatırımların sektörlere dağılımına baktığımızda, ikinci planın imalat sanayi, ulaştırma ve turizm yatırımlarına ağırlık verdiği görülmektedir Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1973-1977 yıllarını kapsamakta ve 15 yıllık uzun dönemli bir perspektifin üçüncü kısmını oluşturmaktadır

Türkiye ile AT arasında 1963 yılında imzalanan Ortaklık Anlaşması'nın 1 Ocak 1973 yılında kanuni olarak yürürlüğe girmesi ile birlikte gümrük indirimlerinin gerçekleşmesi ve geçen on yıllık dönem içinde ulaşılan sonuçlar ve karşılaşılan sorunlar, özellikle sanayide hedeflenen artış hızının gerçekleştirilememesi, belirli bir yapısal değişikliği zorunlu kılmıştır Bu yüzden plan 15 yıllık bir perspektif içerisinde değil, yeniden hazırlanan ve 22 yılı kapsayan yeni bir stratejinin ilk dilimi olarak hazırlanmıştır 1973-1995 yıllarını kapsayan bu yeni stratejiyle ulaşılmak istenen başlıca hedefler şunlardır:

GSMH'nin yılda ortalama %9 dolayında artması

Sanayinin milli gelir içindeki payının %23'ten %40'a çıkarılması, buna karşılık tarım kesiminin payının %28'den %10'a indirilmesi

Toplam çalışanlar içinde sanayi kesiminin payının %11'den %22'ye yükseltilmesi, tarım kesiminin payının ise %60'tan %20'ye düşürülmesi

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Plan döneminin belirgin niteliklerinden birisi, başta altyapı olmak üzere, ekonominin darboğazlara girmesidir Bunun temelinde 1960-1973 döneminde kesintisiz büyümeyi sağlayan ithal ikameci stratejilerin bulunduğu görülmektedir İthal ikameci politikalar dayanıksız tüketim mallarına (işlenmiş gıda ürünleri, tekstil gibi) yönelik olduğu sürece büyüme devam etmiş, fakat 1960'ların ortalarından itibaren ithal ikameci politikalar dayanıklı tüketim malları (taşıtlar, beyaz eşya gibi) ve ara mallar (çelik, rafine edilmiş ürünler, petrokimya ürünleri gibi) hedef alındığında elde edilen sonuçlar tatmin edici olmaktan uzak kalmıştır

Sınırlı iç piyasa ve ihracata yönelmedeki yetersizlik, sermaye yoğunluğu daha yüksek yatırımlardaki artış ve sınırlı kapasite kullanımları, büyüme hızının sürdürülmesini gittikçe daha yüksek maliyetli hale getirmiştir

1973-1974 yılları arasında dört katına çıkan petrol fiyatları Türkiye'yi derinden etkilemiştir Ardarda gelen hükümetler, birinci petrol şokundan önce yavaşlama eğilimine giren ekonomik büyüme hızını artırmak için, en azından başlangıçta, genişletici politikalar izlemişlerdir Kamu sektörü yatırımları hızla büyümüştür Ancak, aynı dönemde tüketim sınırlanamadığından, bu politika, reel olarak %8 gibi bir büyüme sağlanmasına rağmen istikrarsızlığa sebep olmuştur

1970'lerin sonuna doğru ulusal tasarruflar ve yatırımlar arasındaki uçurum genişlemiştir İthalat, durgun ihracat karşısında hızla büyümüştür Kamu İktisadi Teşebbüslerinin dengesi çarpıcı bir şekilde bozulmuştur Bunun sonucunda bütçe açığı büyümüş ve enflasyonda hızlı bir artış olmuştur Cari işlemler dengesi önemli ölçüde açık vermiştir Bu açık, 1977'de GSMH'nin %8'ine ve döviz gelirlerinin %92'sine ulaşmıştır Bu açıklar özel yabancı sermaye ve rezervlerle finanse edilmiştir Fakat bu finansman şekli, dış borçların artması, borçlanma yapısının bozulması ve konvertibl döviz rezervlerinin azalması şeklinde üç alandakötüleşmeye neden olmuştur Bu ekonomik dengesizlikler sonucunda 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Kararları alınmıştır


Alıntı Yaparak Cevapla