Konu
:
Veliaht Abdülmecit Efendinin Ankara’Ya Davet Edilmesi
Yalnız Mesajı Göster
Veliaht Abdülmecit Efendinin Ankara’Ya Davet Edilmesi
10-24-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
Veliaht Abdülmecit Efendinin Ankara’Ya Davet Edilmesi
Abdülmecit Efendinin 16 Temmuz 1919 tarihli lâyihası kendi türünde bir ilk değildir
Abdülmecit vatanın işgal edilmesi karşısında ilk tepkisini İtilâf Devletleri donanmasının İstanbul’a girdiği günün ertesinde (14 Kasım 1918) Vahdettin’e bir mektup yazarak ifade etmiştir
Bu mektupta Abdülmecit “bu işgali bir an önce sona erdirmek için kuvvetli bir hükûmeti işbaşına getirmeyi ve bir Saltanat Şûrası toplayarak orada alınan kararların ittihaz edilmesini Hanedân-ı Âli Osman’ın şerefi ve âtisi nâmına” teklif ve tavsiye ediyordu16
Ayrıca Veliaht Padişah Vahdettin’e hükûmetin zaafından bahseden çeşitli muhtıralar sunmuştur
Bu muhtıraların ilkini Padişah’a sunması için 18 Ocak 1919 tarihinde Ali Fuad (Türkgeldi)’a vermiştir
Bu muhtıra ile Abdülmecit Efendi bir “Saltanat Şurası” toplanmasını teklif ediyordu
Abdülmecit’in bu muhtırası “ahvalin vahametini ve Heyet-i Vükelâ’nın adem-i kifayetini beyan ile mudilât-ı umuru müzakere (önemli konuları görüşmek) için sarayı hümayunda bir Heyet-i Müşavere teşkili lüzumuna ve sulh için ne gibi istihzarat (hazırlıklar) icrası icap edeceğine” dairdir
31 Mayıs 1919 tarihli ikinci muhtırasında Abdülmecit muhtemel Barış Konferansı’nda Osmanlı Hükûmeti’ni temsil sorununa değinmiştir
Üçüncüsü ise Kurtuluş Savaşı ve Damat Ferit’e ilişkin ve en meşhuru olup 16 Temmuz 1919 tarihlidir
Bütün bunlara ilâveten Veliaht Abdülmecit Efendi 12 Haziran 1919 tarihinde Padişah Mehmet Vahdettin’e bir mektup göndererek İtilâf devletleri tarafından Osmanlı Hükûmeti’ne sunulan barış şartlarının Türkiye için “idam fermanı” anlamına geldiğini İstanbul’un doğal sınırlarını tahrip ettiğini belirtiyor; Padişah Vahdettin’den Müttefiklere “bu şartlar altında Saltanat ve Hilâfet görevlerini yerine getiremeyeceğini ifade etmesini” ve İslâm âlemine bir beyanname neşrederek kurtuluşuna kadar “Hilâfet makamının askıda olduğunu duyurmasını” istiyor; ayrıca Anadolu’daki milliyetçiler ile İstanbul Hükûmeti arasındaki mücadelenin sona erdirilmesinde şehzadelerden faydalanılması ve Anadolu’ya şehzadelerden birinin başkanlığında bir heyetin gönderilip tarafların yakınlaştırılması gerektiğini söylüyordu
İngilizler’in bu yazının tam metnini elde edebilmiş olmaları dikkat çekicidir
Veliaht Abdülmecit’in Padişah Vahdettin’e göndermiş olduğu 12 Haziran 1919 tarihli yazıyı bir ültimatom olarak değerlendiren Amiral Calthorpe’a göre milliyetçiler (buna İttihat ve Terakki Cemiyeti kalıntıları da dahildi) Abdülmecit’i kandırıp kendilerini sembolik baş yapmışlardı
İngiliz istihbarat teşkilâtı Kemalistler ile Abdülmecit ilişkisini o kadar tehlikeli bulmuşlardır ki böyle bir ilişkinin olup olmadığını ilk önce kendileri kontrol etmeye çalışmışlar bu amaçla birkaç defa Veliaht’la bizzat görüşme yapmışlardı
Bundan tatmin olmayınca daha doğrusu bu konudaki şüpheleri devam edince de meşhur ve mahir Hintli casusları Mustafa Sagir’i bu işle yükümlü kılmışlardır
İngilizler Mustafa Sagir’le Veliaht Abdülmecit başta olmak üzere Osmanlı şehzadeleri ile askerî paşaların hakikaten İngiliz dostu olup olmadıklarını kimlerin İngiliz düşmanı olduğunu ortaya çıkarmak istemişlerdi
Mustafa Sagir bu amaçla Veliaht Abdülmecit’le temas kurmuş Abdülmecit’in oğlu Ömer Faruk’la Anadolu’ya geçerek Kemalistler’e katılmak isteğinde olduğunu bu sayede öğrenmiştir
Bu bilgileri Mustafa Sagir İngilizler’e İngilizler de Vahdettin’e aktarınca Abdülmecit otuz sekiz gün göz hapsine alınmıştır
İngiliz yetkililer ise bu gelişmelerin İngilizler’den değil Damat Ferit ile çatışma içinde olan Veliaht’tan kaynaklandığı izlenimini yansıtmaya çalışmışlardır
Abdülmecit Efendinin 16 Temmuz 1919 tarihli muhtırası Kemalist hareket açısından kendilerinin tanınması ve Osmanlı Sarayı ile İstanbul Hükûmeti içinde bir çatlak açılması açısından oldukça önemsenmiştir
Öyle ki bu muhtıra Kemalistler tarafından Erzurum’da çıkarılan 21 Eylül 1919 tarihli Albayrak gazetesinde ve bunu müteakiben Trabzon gazetelerinde aynen yayınlanmıştır
İstanbul’daki milliyetçiler de bu muhtırayı haber alarak Sivas Kongresi Beyannamesi ile birlikte İsmail Hami Danişmend tarafından İstanbul’da çıkarılan “Memleket” gazetesinin özel bir nüshasında bastırmışlardı
Memleket gazetesinin bu özel nüshasının Sivas Kongresi’ne katılan İsmail Hami Danişmend’in İstanbul’a dönmesinden sonraki ilk günlerde yayınlandığı anlaşılmaktadır
Mazhar Bey’in 17 Eylül’de Sivas’a getirdiği bu muhtıra metni 21 Eylül tarihli İrade-i Milliye nüshasında da yayınlanmıştır
Böylece Abdülmecit’in Vahdettin ile Damat Ferit karşıtı olduğunu duymayan kalmamıştı
Veliaht Abdülmecit’in 16 Temmuz tarihli lâyihasının Erzurum ve Trabzon gazetelerinde yayınlanmasını ilk önce Heyet-i Temsiliye istemiştir
15
Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa 21 Eylül 1919 akşamı Sivas’ta bulunan Heyet-i Temsiliye üyeleri ve bu arada Heyet başkanı Mustafa Kemal ile makine başında yapılan görüşmede Heyet üyeleri “Veliahdın lâyihasını Amerika hey’etine (General Harbord Heyeti) de verdiklerini zatışahâneye verilmeyen telgrafları ve vekayi-i âhire tafsilâtını ilâve ile vesait-i mahsusa ile gönderdiklerini” bildirmişlerdi
Bu lâyihanın Kemalist yayın organlarında yayınlanmasının İstanbul ile Anadolu ilişkilerinin kesildiği ve İstanbul aleyhindeki Kemalist propagandanın yoğunlaştığı bir dönemde gerçekleşmesi gerçekten anlamlıdır
Bu lâyiha ile Kemalistler Damat Ferit Paşa aleyhinde bulunanlar arasında Osmanlı hanedanının da bulunduğunu göstermek istiyor böylece millet nazarında Osmanlı hükûmetini zayıflatmak istiyordu
Kemalistler açısından bu politika Damat Ferit Hükûmeti’nin düşmesi ve onun yerine Ali Rıza Paşa Hükûmeti’nin kurulması gibi olumlu bir gelişmeye neden olmuştur
Bundan sonra ise Abdülmecit Osmanlı Sarayı’na ve Vahdettin’e karşı muhalif tutumundan vazgeçmiş ve Ekim sonlarında Vahdettin’le barışma yoluna gitmiştir
Ve hemen ardından Abdülmecit’in oğlu Ömer Faruk ile Vahdettin’in kızı Sabiha ile nişanlan(dırıl)mıştır
Bu nişan Padişah’la Veliaht’ın barışmaları ve İstanbul yönetimin yek-vücut olduğu izlenimi verilmesi Fransız siyaseti yanlısı Veliaht’la anlaşılması sayesinde Osmanlı hanedan çevresinin Fransız etkisinin Saray’a taşınması ve muhalif kişiliğiyle İstanbul yönetimi içinde büyük bir çatlak açan Abdülmecit etkeninin bertaraf edilmesi açısından anlam kazanmaktadır
Nişandan sonra Abdülmecit Efendi Fransa yanlısı eğilimini sürdürmüştür
Bunun en önemli kanıtı 10 Ocak 1920’de İstanbul’da kurulan Pierre Loti Cemiyeti’nin fahrî reisliğini üstlenmesi ve 23 Ocak’ta Darülfünun’da yapılan Pierre Loti gününe katılmış olmasıdır
İşte bu yeni ortamda milliyetçilerin Abdülhamit’in oğlu Mehmet Selim’le anlaştıkları ve Vahdettin’i tahttan indirip onu Padişah yapmak istedikleri söylentisi ön plana geçmeye başlamıştır
Amaç ve sonuç ne olursa olsun Veliaht Abdülmecit Ekim 1920’de Saray’ın içine çekilmiş oluyordu
Gerçekten de Veliaht Abdülmecit Kemalistler tarafından Ankara’ya kaçırılma ihtimaline karşı 16 Haziran 1919 tarihinde Çamlıca’dan Dolmabahçe’ye taşınmaya ikna edilerek Damat Ferit’in kontrolü altına alınmıştır
Buna karşın Kurtuluş Savaşı günlerinde Abdülmecit’in Kemalistler ile yakın temas içinde olduğu görülmektedir
Abdülmecit ile bu temas yaveri Kurmay Yüzbaşı Yümnü (Güresin) Bey vasıtasıyla sağlanıyordu
Yümnü Güresin iki yıl Abdülmecit’in yanında yaver olarak bulunmuş daha sonra Kurtuluş Savaşı’na katılmak için Ankara’ya gitmiştir
Daha sonra Abdülmecit’i Ankara’ya Veliaht’ın davet edilmesi konusunu ileten ve bu konuda onunla temas kuran kişi Yümnü Güresin olmuştur
Yümnü Güresin Temmuz 1920’de Abdülmecit’i Anadolu’ya daveti havi bir mektup ile şifahî bir mesajı Veliaht’a iletmek ve bu nazik konuyu görüşmek vazifesiyle İstanbul’a giderek görevini yerine getirmiştir
Fakat Abdülmecit bu davete olumlu bir yanıt vermemiştir
Yümnü Güresin’le birlikte Veliaht Abdülmecit’in yaverliğine atanan ve Mütareke’den sonra Veliaht’ın hususî kâtibi olan Hüseyin Nakib (Turhan) bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada Ankara ile Veliaht’ın temas içinde olduğunu ve bu temasa İstanbul’daki İtalyan sefaretinin yardımcı olduğunu belirtir
H
Nakib Ankara ile temasları anlaşılınca İtalyan pasaportu ile Almanya’ya kaçmış Kemalistler’in isteği üzerine Veliaht’ın Ankara’ya götürülmesi operasyonunda görev almak için yine İtalyan pasaportu ile gizlice İstanbul’a gelmişti
H
Nakib Turhan’ın verdiği bilgiye göre Veliaht Abdülmecit bulunduğu saraydan bir İtalyan çatanası ile alınıp Beykoz’a geçirilecek oradan da bir tabur asker koruma altında Veliaht’ı Ankara’ya götürecekti
Beklenen olmayınca H
Nakib Almanya’ya dönmüştür
Veliaht Abdülmecit’in Ankara’ya “Halife’nin Vekili” olarak geçirilmesi plânlanmıştı
Bu işler planlanırken Abdülmecit’e “Ankara’ya gidersen hattâ saltanatını da ilân ederler iş kolaylaşır” denmişti32
Demek ki 1920 yazında Kemalistler açısından Veliaht Abdülmecit’in birincil fonksiyonu ondan bir “halife” olarak yararlanmaktır
Abdülmecit’in oğlu Ömer Faruk Mustafa Kemal’den Veliaht Abdülmecit’e Anadolu’ya geçip kendilerine katılması konusunda bir teklif alınca “oraya giderim lâkin benim de hilâfetim ilân edilecek” diyerek teklifi kabul etmemiştir
Demek ki Abdülmecit kendisinin Anadolu’ya bir Osmanlı hanedanlık mensubu olarak davet edildiğini sanıyordu
Halbuki Kemalistler Veliaht Abdülmecit’i ülkenin ulusal bütünlüğü açısından açık bir tehdit halini alan ve İstanbul’un dinsel propagandasından kaynaklanan Anadolu’daki kardeş kavgasına son vermek için çağırıyordu
Veliaht ise kendi tahtının geleceğini Ankara’da görüyor dolayısıyla Ankara’ya bir vatansever olarak değil bir monark olarak geçmek ve padişah olmak istiyordu
1920 yazında Kemalistleri en çok meşgul ve tehdit eden konu ise Müttefik güçlerin ve İstanbul’un Halife’nin ruhanî gücünü kullanarak Anadolu halkını Ankara’ya karşıt ve düşman olarak gücünü kullanmalarıdır
İşte bu koşullar içinde Veliaht’ın Ankara’ya davetinin temel nedeni ‘milleti bütün cihana karşı bir tek kitle halinde göstermek’ amacına yöneliktir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul