Konu
:
Veliaht Abdülmecit Efendinin Ankara’Ya Davet Edilmesi
Yalnız Mesajı Göster
Veliaht Abdülmecit Efendinin Ankara’Ya Davet Edilmesi
10-24-2012
#
4
Prof. Dr. Sinsi
Veliaht Abdülmecit Efendinin Ankara’Ya Davet Edilmesi
Abdülmecit Efendi Anadolu’ya geçmek konusunda o sırada Ankara’da Genelkurmay Başkanı bulunan Fevzi Çakmak delâletiyle 1921 yılı sonlarında bir girişimde daha bulunmuştur
Ancak bu son girişim de öncekiler gibi Ankara tarafından kabul görmemiştir çünkü iş işten geçmiştir
Fevzi Paşa’nın bu mektubu Mustafa Kemal’e gösterme lüzumu bile duymadan yırtıp attığı belirtilir54
Bu bilgi ne tarihsel yönden ne de olayların gelişimi açısından doğrudur
Çünkü bu mektup doğrudan TBMM başkanı Mustafa Kemal’e hitaben yazılmış olup bunun üzerine Meclis’te 24 Aralık 1921 tarihinde kapalı bir bileşim yapılmıştır
Gündeme bu mektup okunarak geçildiğine göre ortada böyle bir mektup vardır
Bu mektup ve Veliaht’ın Ankara’ya daveti konusu üzerinde M
Kemal şunları söylemiştir:
“Arkadaşlar Şehzade Abdülmecit Efendi Hazretleri bundan evvel de bir iki mektup göndermiştir
Fakat bu mektuplar doğrudan doğruya bendenizin şahsıma ait idi ve muhteviyatı sarih ve katî olmaktan ziyade meçhul siğaları ile malî idi
Ben kendisine bilvasıta gönderdiğim haberde; benim şahsımın hiç ehemmiyeti yoktur ve benim şahsımla münasebet hiçbir fayda vermez
Zatı necabetpenahileri milletimizin mümessili olan Meclisi tanımalısınız ve ancak Meclisle alâkadar olmalısınız dedim
Bugün gelmiş olan mektup doğrudan doğruya Büyük Millet Meclisi Riyasetinedir ve (…
) Efendim Efendi hazretlerinin beş altı yüz defa kendileri ile görüştüm
Bahsolunacaktır
Bendeniz de kendi hakkımdaki
Hitama erdirmiş olmak için bir kelime daha söyliyeyim
Demin arzettiğim hususi münasebat devam ederken Anadolu’ya gelmesini teklif ettim
Bana verdiği cevapta ben burada bazı münasebatı siyasiye teşebbüsatında bulundum
Bunların neticesine intizar ediyorum diyordu
”
Meclis’in 24 Aralık 1921 tarihli gizli oturumunda Abdülmecit’in söz konusu girişimi hakkında etraflı açıklamalarda bulunan Mustafa Kemal Abdülmecit’in girişiminin kimlerin etkisiyle olduğunu bilmediğini söylemiş Ömer Faruk’u Anadolu’ya sokmamasının nedenini şöyle açıklamıştır: İstanbul’da bir saltanat derneği kurulmuş ve bazı üyeleri Anadolu’ya geçmeye başlamıştı; böyle bir zamanda bir “Prens”in Ankara’ya gelmesi doğru olmazdı
Ayrıca M
Kemal şahsen Ömer Faruk’u tanıdığını ve Ö
Faruk’un amacının halife ve padişah olmak olduğunu belirtmiştir
Bunun olanaksız olduğunu Ömer Faruk’a söylemiş olduğunu açıklayan Mustafa Kemal’e göre Ömer Faruk’u Ankara’ya getirmek halife ve padişah yapmak mümkün değildir Çünkü bu hareket Anadolu Kurtuluş hareketini sekteye uğratabilirdi
TBMM başkanı M
Kemal Ömer Faruk konusuna ise şunları söylemiştir56:
“Efendim bunların mahdumu Ömer Faruk Efendi İnebolu’ya gelmişti; ben kendisini iade ettim
Onun gelişi pederinin ve yahut kain pederinin (Vahdettin) muvafakatile olup olmadığını bilmiyorum
Bir saltanat cemiyeti teşekkül etmiş İstanbul’da
ve bazı şemmeleri (kokuları) Anadolu’ya sirayet etmeğe başlamıştı
Tam böyle bir zamanda bir prensin oraya gelmesini muvafık bulmadım
Saniyen şahsen Ömer Faruk Efendi’yi tanırım
Bana bazı mektuplar yazmıştı ve kendisile yakından temasta bulunan bazı arkadaşlarla da şifahen haber göndermişti
Bana yazdığı şeylerde diyordu ki: Ben oraya geliyorum
Ben oraya gelir gelmez benim şeraitimi (hukukumu) şimdiden tespit ediniz ve ben buradan birtakım insanlar getireceğim ve benimle beraber kalacaklardır
Doğrudan doğruya istihdaf ettiği gaye halife ve padişah olmak
Bunun mümkün olmayacağını kendisine söylemişler
Bunu kafasına koymuş
Halbuki Ömer Faruk Efendiyi buraya getirmek Halife ve Padişah yapmak mevzubahis değildi
Belki de bir çok teşevvüşatı mucip olacaktı
En iyi vazifenizi İstanbul’da görürsünüz demiştim
Yalnız ona demişler ki gider gitmez emri vaki yaparsın ve millet her şeyi unutur büyük alâyişlerle sizi Padişah eder ve o da ona güvenerek benim muvafakatımı almaksızın gelmiştir ve hakikaten İnebolu’ya çıktığı zaman memul
ve derhal İstanbul’a da haber vermiştir
Yani caizse Padişahın veyahut Babasının muvafakatile gelmiştir
”
Tutanaklardan anlaşıldığı kadarıyla 1921 yılı sonlarında Veliaht Abdülmecit TBMM’ye gönderdiği mektupta Ankara’ya geçmek için Meclisten müsaade istiyordu
Bu konuda Meclis görüşmelerinde Trabzon mebusu Hüsrev (Gerede) konunun şahıs konusu değil Hilâfet makamı olduğunu ancak bunun da henüz vaktinin gelmediğini zamanı gelince Meclisin bu makam hakkında gerekli kararı alacağını söylemiştir
Kütahya mebusu Besim (Atalay) ise ulusun kurtuluşu için padişahlara veliahtlara ümit bağlanmaması gerektiğini ifade etmiştir
Mustafa Kemal Abdülmecit’in bu hareketinden Padişahın ve İngilizlerin haberli olabileceğini ve bunların esas amacının TBMM üzerinde etkide bulunmak olduğunu Meclisin bu mektuba ilgisiz şekilde yanıt vermesi gerektiğini söylemiştir
Bu şekilde bir yanıt Meclisin Osmanlı hanedanına karşı tutumuna da açıklık kazandıracak böylece Abdülmecit öncülüğünde Anadolu’ya geçmeyi planlayan Osmanlı hanedanının ümidi kırılmış olacaktı
Hanedanlık mensuplarının Kemalist hareketle ilişkisi ve Ankara ile teşriki mesaide bulunma girişimi veya daveti ilk bakışta gerçekten önemli gibi görünmektedir
Ancak işin aslına bakılırsa bu girişimlerin içinde başka etkenlerin de olduğu anlaşılmaktadır
Bazıları Kemal Atatürk’ün TBMM kurulurken Veliaht Abdülmecit’in şahsiyetinden faydalanmak istemiş olduğunu belirtirler
Bazı yazarlar ise Ankara’ya gelirse Abdülmecit’e “Halife’nin Vekili” denecek belki de Saltanatı ilân edilecekti
Belki bütün bu etkenlerin de etkisiyle 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da açılan Büyük Millet Meclisi içinde İstanbul ile uzlaşma yanlısı bir oluşum ortaya çıkmıştı
Ancak Mustafa Kemal 24 Nisan tarihli Meclis’in ikinci toplantısında “hükûmet teşkili” için hazırladığı bir kanun teklifinde “geçici kaydıyla da olsa bir hükûmet başkanı tanımak veya padişah kaymakamı ihdas etmek caiz değildir” diyordu
Yani TBMM’nin açılmasından itibaren Osmanlı hanedanı safdışı bırakılmak istenmiştir
Ancak TBMM’nin otoritesine karşı İstanbul Hükûmeti ve Osmanlı Padişahı tarafından tertip edilen dinsel nitelikli isyan ve ayaklanmalar Kemalist Ankara’nın Osmanlı soyundan ve Halife’nin manevî gücünden yararlanma yoluna gitmesine neden olmuştur
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra Anadolu’da ortaya çıkan kargaşa Ankara’nın Osmanlı hanedanına bakış açısında önemli değişimler olmasına neden olmuştur
Bu kargaşa Kemalist hareketi bir kardeş kavgası ile karşı karşıya bırakmıştır
Bu kavganın temel nedeni ise İstanbul’daki Padişah ve Onun şeyhülislâmının Kemalist hareket aleyhinde verdiği yıpratıcı fetvalar olarak görülmektedir
İşte bunu bertaraf etmek için ruhanî ve cismanî bir saygınlığı olan saygın bir şahsiyetin Ankara’da bulunması zorunlu olarak görüldüğü anlaşılmaktadır
Bunu ilk etapta yapabilecek şahsiyet ise Damat Ferit karşıtı tutumuyla tanınmış ve Vahdettin karşıtı tavırları kamuoyuna yansımış olan “kararsız” Veliaht Abdülmecit Efendi olabilirdi
Sonuç olarak Mütareke döneminde hiçbir Osmanlı hanedanlık mensubu Kurtuluş Savaşı yanında yer almadığı gibi vatansever bir davranış içinde de bulunmamıştır
Veliaht Abdülmecit Mehmet Vahdettin ve Damat Ferit ile mücadelesi için Kemalist hareketi kullanmaya Atatürk de Veliaht ile Damat ve Padişah arasındaki bu gerginlikten yararlanmaya çalışmıştır
Bu hareketiyle Atatürk hem Osmanlı Sarayı içinde bir çatlak açmaya hem de Anadolu halkı için manevî bir dayanak bulmaya çalışmıştır
Ancak Veliaht’ın kararsız ve güvenilmez hareketleri nedeniyle bu gayretinden vazgeçmiş Onun yerine Şeyh Sünusî’nin manevî misyonunu koymuş bu misyonu savaşın sonuna kadar devam ettirmiştir
Atatürk ile Veliaht arasındaki bu gayri-resmî ilişkiler zamanında kamuoyuna yansımış başta İngilizler olmak üzere İtilâf güçleri tarafından dikkatle izlenmiştir
Bu nedenle Osmanlı hanedanının geleceği konusundaki karar savaş sonrasına bırakılmıştır
Yrd
Doç
Dr
Mustafa Oral
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ Sayı 61 Cilt: XXI Mart 2005
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul