Yalnız Mesajı Göster

Refah Faciasında Kurtulanlar

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Refah Faciasında Kurtulanlar




21 Haziran 1941 günü Refah şilebi, Mersin limanına demir atar
Bu arada, alelacele Ankara’ya giderek Deniz Kuvvetleri'nden yolluk ve harcırahını alan denizciler de, Mersin’e gelmeye başlarlar Ancak 40 yaşındaki bu yorgun şilebin görüntüsü, kafiledeki tüm denizcileri hayal kırıklığına uğratacaktır
Bu durumda yapılacak olan, gemiyi mümkün olduğu ölçüde yolculuğa uygun hale getirmektir Önce iskele ve sancak taraflarıyla, ambar kapağına büyük boy birer Türk bayrağı resmedilir
Gece projektörlerle aydınlatılacak bu bayrak görüntüleri, geminin milliyeti hakkında bilgi vermeye yeterlidir Daha sonra, Mersin’deki Deniz Harp Okulu’ndan ödünç yataklar alınır; güverteye de alelacele birkaç tuvalet kondurulur
Aslında Refah, 1901 yılında İngiltere’de Sunderland’daki aaagahlarda yapılmış; 102 metre 20 santim boyunda, 14 metre 80 santim eninde, 7 metre su çekerinde bir tekneydi
Gemi, 1 adet 3 genişlemeli buhar makinesi ile 8,5 mil hız yapabiliyordu Ama son yıllarda eskilikten dolayı, hızı daha da düşmüştü ‘Sunderland’ adıyla denizlere açılan gemi, birkaç kez sahip değiştirdikten sonra, 1931 yılında Barzılay ve Benjamen Firması tarafından satın alınmış, ‘Perseveranza’ olan adı ‘Refah’ olarak değiştirilmişti
Gemide sadece 24’er kişilik 2 filika vardı Personel ile birlikte 200 kişiyi bulan yolcular için; yer de, yatak da, yiyecek de, tuvalet de yoktu Zaten kafile başkanı Yarbay Zeki Işın da, gemiyi gezdikten sonra, “sefere elverişli olmadığını” Ankara’ya, yetkililere bildirmişti
Her neyse; biz şimdi geminin hazırlanması safhasına dönelim: Yeterli yiyecek ikmali de yapıldıktan sonra, gemi harekete hazır hale getirilir Son anda, şilebe bir İngiliz subayı biner: ‘İrtibat subayı’ olduğu söylenen bu subay, Refah’ın kaptanı İzzet Dalgakıran’ın belirlediği rotayı değiştirerek yeni bir rota verir
Tam da o günlerde, uluslararası ilişkilerde beklenmedik gelişmeler olur: 18 Haziran 1941 günü, Türk-Alman Saldırmazlık Antlaşması imzalanır Bu antlaşma İngilizleri çileden çıkarırken, güneyini güvence altına alan Almanya için, 22 Haziran 1941 günü Sovyetler Birliği’ne saldırarak Barbarossa Harekâtı’nı başlatabilmenin ilk dönemeci olur
Bu tarihten bir gün sonra da, 23 Haziran 1941 günü, saat 1730’da Refah sessiz sedasız Mersin limanından demir alır
Geminin çeşitli noktalarına; köprü üstüne, güverteye, ambar kapakları üstüne ve kıç bölümüne yayılmış olan kafile, Mersin’den alınmış akşam yemeğini yerken, yabancı denizaltıların av alanı haline gelmiş Akdeniz’de, tehlikeli bir yolculuk başlar
Hafif bir lodos esmektedir; karanlığın içinde sadece gemi motorlarının uğultusu yankılanır Saatler 2230’u gösterirken, gemi korkunç bir patlama ile sarsılır: Bordasına yediği torpille açılan gedikten, içeri hızla su dolmaya başlar
Refah şilebi, milliyeti belirsiz bir denizaltının attığı torpille, tam ortasından ikiye bölünür; mevcut iki filikadan biri, içinde uyuyanlarla birlikte havaya uçar, elektrik düzeneği bozulduğundan cereyanlar kesilir, telsiz susar Güvertedekilerden kimi patlamayla şehit düşer, kimileri ise, can havliyle kendilerini attıkları denizde köpek balıklarının kurbanı olur
Hayatta kalanlar, mevcut tek filikanın başına hücum eder Refah’ın yolcularından Yüzbaşı Nevzat Erül, tabancasını çekerek, filika başındakileri, ‘Burada kumanda bendedir’ diyerek düzene sokar Tam 24 kişiyi filikaya bindirdikten sonra, kaptan köprüsündeki İzzet Dalgakıran’ı ve kafile başkanı Yarbay Zeki Işın’ı filikaya çağırır
Kaptan ve Zeki Işın, ikisi birlikte, filikadakileri selamlayarak, “Siz gidin, kurtulmaya çalışın Biz gemide kalacağız” derler Bu arada, geminin batmadığını gören bazı denizciler, yeniden gemiye çıkarak sal yapmak amacıyla malzeme aramaya başlar: Kimi, birkaç saat önce tamamlanan tuvaletlerin ahşap kapılarını sökmeye çalışırken, kimileri de, ambar kapısını kırmaya çalışırlar
Filikaya binenler ise, denize inemezler; çünkü sandalı indirmeye yarayan matafora çalışmaz Bu yüzden geminin batmasını beklerler; ama bu bekleyiş işlerine yarar Gemiden aldıkları yiyecekleri, sandala doldururlar
Bundan sonrasını, faciadan kurtulanlardan Muhittin Darga ile 1983 yılında bir röportaj yapan yazar Erhan Demirutku'nun kaleminden okuyalım: “Kurtulma ümidimizi kaybetmemiştik Filikayı kaldıramadığımız için, saat 0200’ye kadar, geminin yavaş yavaş batmasını bekledik Filika su seviyesine gelir gelmez, içine atladık
Muhittin Darga anlatımını şöyle sürdürür: “İngiliz, sandala atlayamamıştı Sonradan boğulduğunu öğrendik Torpillendiğimiz sırada, kurtuluruz ümidiyle denize atlayanlar da boğulmuşlardı
“Filika ile açıldığımızda, denizde yüzenlerden rastladığımız 3-4 kişiyi de sandala aldık Küreklerden direk yapıp battaniyeleri de yelken olarak kullandık
“Ben köprü üstündeyken, bir harita ile küçük bir pusula almıştım Bunun bize çok yardımı dokundu Kıbrıs’a gitmemiz, 10 millik yakınlığı yüzünden, daha elverişliydi; ama lodos bizi Türkiye kıyılarına doğru sürüklüyordu
Emektar Refah, 4 saat süreyle su üstünde kaldıktan sonra, tam ortasından ikiye bölünerek batar; donanmanın kıymetli denizaltıcılarını, hava kuvvetlerinin müstakbel pilotlarını, ölüme götürür
Yaptıkları bir sal üzerinde kendilerini denize atan Abdullah Şay, Kamil İnan ve Kadir Karaül ise, dalgalar ve soğukla boğuşurlar Sabaha karşı hava iyice soğur, üçünün de dişleri takırdamaya başlar Abdullah Şay çenesi donmasın diye atletini çıkarıp kemirmeye başlar Diğerleri de onu taklit ederler
25 Haziran sabahı, artık dayanacak halleri kalmaz; bir ara Kadir Karaül, “Bakın geliyorlar, bizi kurtarmaya geliyorlar” diyerek kendini denize atar ve dalgalar arasında kaybolup gider
Saatler sonra, iki denizci kendilerini ölümün kucağına bırakmaya hazırlanırken, hızla yaklaşan bir motor, onları alıp yaşama döndürecektir

Bu arada, bir başka motor da, bir kapı üstünde hayatta kalmaya çalışan havacı öğrenci Haydar Gürsan’ı sulardan çekip çıkarır
Yedi denizci ise, üzerine Türk bayrağının resmedildiği ambar kapağı üstünde, kıyıya ulaşmaya çalışır; 8 metre eninde ve 12 metre boyundaki bu kapak emniyetlidir, ama yol alamazlar
Sabah, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte, bu 7 denizciden 6’sı, “Yüzerek gidelim” diyerek kendilerini denize atar; geride kalan er Rahmi, dalgaların arasında kaybolup gidene kadar, onları bir süre izler
Er Rahmi, kapağın üstünde tek başına aç, susuz ne yapacağını kara kara düşünürken bir mucize gerçekleşir: İstanbul’dan İskenderun’a gitmekte olan ‘Doğan’ adlı gemi, aldığı telsiz emri üzerine, rotasını değiştirir, Refah'ın battığı bölgeye gelir Kurtarılırdığında, er Rahmi baygın haldedir
Filikaya binen 28 kişi ise, tam 20 saat 9 dakika süren bir yolculuktan sonra, 24 Haziran Pazartesi, saat 1910’da Karataş Feneri yakınlarında karaya ayak basar
Onları ilk gören, fenerci olur Önce yabancı zannederek ihtiyatlı davranan fenerci, daha sonra olayı öğrenince onları fenere götürür ve durumu ilgililere haber verir
Türkiye acı gerçeği böyle öğrenecektir Olay öğrenilince, askerî uçaklar havadan, motorlar denizden kazazede aramaya başlar Gün boyu süren aramalarda, sadece öykülerini aktardığımız 4 kişi bulunabilir
15 deniz subayı, 16 Hava Harp Okulu öğrencisi, 48 denizaltı astsubayı, 63 deniz eri ile 25’i gemi mürettebatından olmak üzere, toplam 167 kişi şehit düşmüştür Gemide, sürekli olarak üzerindeki can yeleğiyle dolaşan İngiliz subayı da boğulmuş ve ölü sayısı 168’i bulmuştur
Tam 11 kez tarafsızlığını ilan etmiş olan Türkiye’nin bir gemisine karşı girişilen bu saldırıyı kimse sahiplenmez Olaydan bir gün sonra, İngiliz Büyükelçisi Sir Knutchebull Huggessen, yaptığı açıklamada, “Olayı Akdeniz’de bulunan Alman ya da İtalyan denizaltıları meydana getirmiştir” derken, Alman resmî DNB Ajansı da, “İngilizlerin garip açıklaması vicdan rahatsızlıklarını kanıtlıyor İtalya’nın ve bizim olayla ilgimiz yok” diyerek İngilizlerin iddiasını yalanlar
Daha sonra, bir Fransız savaş gemisinin, Refah’ı Mısır gemisi zannederek batırdığı öne sürülür Oysa kurtulanlar, bir savaş gemi görmemişlerdir Bundan sonra suçlamalar İngiltere’ye yönelir: Acaba İngiltere, denizaltıları vermemek; daha da önemlisi, Türkiye’yi müttefikler safında savaşa sokmak için mi Refah’ı torpillemiştir?

Son zamanlarda bulunan bazı İtalyan ve Alman belgeleri ise, Refah’ın İtalyan bandıralı ve ‘Gondina’ adlı denizaltı tarafından batırıldığı iddialarını güçlendirmiştir
İtalyan Deniz Kuvvetleri tarafından yayımlanan ve II Dünya Savaşı’na ait bir raporda, Gondina’nın batırdığı geminin yerinin koordinatları verilmektedir Bu koordinatlar, Refah’ın battığı bölgeye uymaktadır
‘Refah Faciası’ ile ilgili adlî soruşturma açılırken, konu CHP grubunda tartışma nedeni olur ve bu tartışmalar, dönemin Ulaştırma Bakanı Cevdet Kerim İncedayı ile Millî Savunma Bakanı Saffet Arıkan’ın görevlerinden istifa etmelerine yol açar
TBMM tarafından bu konuda açılan soruşturma, 18 Aralık 1941’de sonuçlanır ve istifa etmiş olan bakanlar suçsuz görülür Daha sonra ikinci derecede sorumlu kişiler için açılan dava da, beraat ile sonuçlanır
Popüler Tarih için konuyu araştıran gazetece arkadaşımız Ertan Ünal, Refah Faciası’ şehitlerinden İ Ekicigil’in kardeşi Erdoğan Özekici ile de görüştü Refah Faciası şehitlerinden ‘Deniz Gedikli Çavuş’ İbrahim Ekicigil’in kardeşi Erdoğan Özekici, bize 65 yıl önceki bir aile dramını, kardeşinin mektubunun nasıl ölümünden sonra ellerine geçtiğini anlattı


Alıntı Yaparak Cevapla