Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk Ve Amasya Müftüsü
Müftü Hacı Tevfik Efendi'nin genelgesinin bir diğer önemi, 2 Şubat 1920'de Heyet-i Temsiliye adına genelge yayınlayan Mustafa Kemalinki ile aynı paralelde olmasıdır
8– TBMM ve Müftü Hacı Tevfik Efendi
16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal eden İngilizler, 18 Mart'ta ise, Meclis-i Mebusan binasının etrafını makinalı tüfeklerle sararak toplantı halindeki meclisi dağıtmışlardı Bu arada bazı mebusları tutuklayarak Malta'ya sürmüşlerdi Tutuklanmayanlardan bir kısmı da İstanbul'u terkederek Ankara'nın yolunu tutmuşlardı
Bu durum üzerine, Ankara'da ulusal bir hüviyet taşıyacak ve olağanüstü yetkileri üzerinde toplayabilecek bir meclisin toplanmasına karar verildi Bu karar ve uygulama biçimi, Mustafa Kemal Paşa tarafından 19 Mart 1919 tarihli tamim (genelge) ile vilayetlere, müstakil livalara ve kolordu komutanlıklarına duyuruldu
Tamimde her livadan 5 üye seçilerek, 15 gün içerisinde Ankara'da bulundurulmalarının temini istendiğinden Amasya Livasında da seçime gidildi Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Onun başkanı Müftü Hacı Tevfik Efendi sorumluluğunda yapılan seçim sonunda, 23 Nisan 1920'de Ankara'da açılacak olan TBMM'de Amasya'yı temsil edecek beş üye seçildi Bunlar şu kişilerdi:
Amasya merkezden; Topçuzade Ali Bey, Miralayzade Hamdi Bey, Yumukzade Mehmet Ragıp Bey,
Gümüşhacıköy kazasından; Müftü Ali Rıza Efendi; Merzifon kazasından; Dr Asım Bey
Büyük Millet Meclisi'nin açılması ve çalışmalarına başlaması sebebiyle yurdun pek çok yerinden tebrik telgrafları çekilmişti Bu tebrik telgrafları arasında Amasya'dan çekilenler de okundu
Meclisin üçüncü toplantısında Başkan Celâleddin Arif Bey "Efendim Meclis-i Âlinizin kûşadından dolayı bir çok tebrik telgrafları geldi Onların nereden olduklarının hülasasını yaptık arzediyorum"
Okunan telgraflarda ondördüncü sırada Amasya'dan Müftü (Hacı Tevfik Efendi) ve Belediye Reisinin isimleri zikredildi Otuzüçüncü sırada da Amasya Müdafaa-i Hukuk Heyeti Merkeziyesi'nin tebrik telgrafları yer aldı
Görüldüğü üzere, Müftü Hacı Tevfik Efendi, hem kendi adına hem de Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına gönderdiği telgraflarla TBMM'nin açılışını tebrik etmiştir
"Büyük Millet Meclisi'nin Ankara'da açılmasından bir yıl sonra aynı tarihi 23 Nisan'ı sene-i devriyesinden olmak üzere milli bayram olarak kabul edilmişti Bu mesut halin, yine mesut bayramlarının doğmasına vesile olanlara da duyurulup sevince ortak edilmesi gerekmekteydi Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa, bu sevince ortak etmeyi ve adından daima gururla bahsettiği Amasya Müftüsü Hacı Hafız Tevfik Efendi'ye bir telgrafla haber verdi Hüseyin Menç'in de belirttiği üzere, "bu telgraf mahalli bir din adamına belki de Anadolu'da bir beldeye gönderilen ilk vesikadır"
Mustafa Kemal Paşa, 23 Nisan'ın bayram günü ilan edildiği müjdesini verdiği anılan telgrafında şöyle diyordu:
"Dâvâ ve istiklâl ile kıyam edilen tekmil Anadolu'nun bu kudsi dâvâyı tekmil müdafaa için vücuda getirdiği Türkiye Büyük Millet Meclisi 336 (1920) senesi Nisan'ın 23 günü açılmış yeni ve ulvi bir tarihe başlangıç olan bu mübeccel günü hafıza-ı millette ebediyyen yaşatmak üzere meclisimiz bugün 23 Nisan tarihinin milli bayram ilanını bir kanun-ı mahsusa ile kabul etmiştir Bu mukaddes mebde-i tarihimizi vücuda getiren mücâhadatı milliyenin en şanlı vefakâr âmili bulunan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Heyetlerini kemal-i samimiyet ve hararetle tebrik eder tebrikatın bil-umum kaza ve nahiye ve nehaviye (Nahiyeler) ve mahâlât (mahalleler) hey'et-i idarecilerine de iblâğını rica ederim efendim "
23 Nisan gününün Millî Bayram olarak kabul edildiğini Amasya Müftüsüne bildiren Mustafa Kemal Paşa, aynı hassasiyeti ve ilgiyi gösteren Hacı Tevfik Efendi'ye bir diğer telgrafıyla da teşekkür etmiştir TBMM Reisi ve Başkumandan ünvanıyla "Amasya Müftüsü Tevfik Efendi Hazretleriyle Rüfekayı (arkadaşlarını) Muhteremesine" hitabıyle gönderilen telgrafta, "Tebrikât ve hissîyât-ı samimânelerine teşekkür ederim" denilmektedir
9– Zile İsyanının Bastırılmasında Müftü Tevfik Efendi
TBMM'nin açıldığı günlerde, ülkenin işgal edilmemiş bir çok yeri ayrı görüşlerin kavga sahnesi halinde idi Fetvalar ve Bab-ı Âli'nin beyannameleri ile aldatılan halk, yer yer vatan kurtarıcılarının önüne dikilmişti Andolu'nun muhtelif yerlerinde ayaklanmalar başgöstermişti Bu tehlikeli isyan hareketleri Ankara'nın yakınlarına kadar sirayet etmişti
1920 Mayıs sonlarında (25 Mayıs) Yıldızeli, Sulusaray olaylarından cesaret alan Zileli Avukat Ali, etrafına topladığı 30 kadar atlı asi ile birlikte ayaklandılar
Bu olay haber alınınca, Mustafa Kemal Paşa, 5 Kafkas Tümen Komutanı Yarbay Cemil Cahit Bey'e ayaklanmanın "Bütün imkânları kullanarak" bastırılmasını emretti Elindeki kuvvetlerle sayıları her an artan asileri tenkil edemeyeceğini anlayan Cemil Cahit Bey, büyük saygı duyduğu Müftü Hacı Tevfik Efendi'den yardım istedi Müftü Efendi öncelikle yakınlarının da katılımıyla gönüllülerden milis kuvveti teşkil etti Afyon'da Şükrü Hoca, Isparta'da Hafız İbrahim Hoca gibi silahlandı ve bu kuvvetlerin başına geçti Bu arada asilerin nasihat yoluyla isyandan vazgeçmelerini sağlamak üzere de yine kendi başkanlığında bir nasihat heyeti hazırlandı Bundan sonraki gelişmeleri Yarbay Cemil Cahit Bey hatıratında şöyle anlatmaktadır:
"Hakikaten başka merkezlerden yardım görebilmem imkânsızdı İsyan her an genişliyor, tehlikeli hal alıyordu Bu sırada Amasya'dan Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Merkeziyesi Reisi Müftü Tevfik Efendi'den bir telgraf aldım Geleceğini bildiriyordu Geldi Amasya'da askeri tabirle "esnan dışı" dediğimiz yani yaşları ya çok genç, ya da geçkin olanlardan kurduğu milis kuvvetlerinin başında olarak isyanı bastırmaya geleceğini anlattı Nasıl bahtiyar oldum, anlatabilmem mümkün değildir
Gerçekten de çok kısa zaman sonra Müftü Efendi kendisi at üzerinde, kıyafeti ile ve ardında çoğu çift hayvanlarını binek yapmış süvarilerin de ellerine ecdat yâdigarı ne bulabilmişlerse silah hatta bunları bulamayanlar da kazmalarla geldiler Maddi bakımdan olduğu kadar mânen de kuvvetlenmiştik Ayaklananların başlarında olanlar isimleri ve hüviyetleriyle tanınıyordu Müftü Efendi dedi ki:
"Kumandan bey  bunlar iğfal edilmiş biçarelerdir Çoğu ne yaptığının farkında değildir Hepsi milletimizin evlatları, din kardeşlerimizdir Ben onlarla konuşacağım Sizce mahsur var mı?"
"Hayatından endişe ettiğim, cevabını verdim Fakat o, emin vasıtalar bularak âsilerin başlarındakilere haber gönderdi Bazıları menfi cevap verdiler, fakat temaslarını sürdürdükleri de oldu Bunlar kısa zaman içinde çoğaldılar, affedilmek vaadi ile safımıza katıldılar Asilerde panik başlamıştı Bunun üzerine Müftü Efendi'nin fetvasını yüksek sesle okuyan münadiler, muhtelif istikametlerde bir umumi taarruza geçtik Hacı Tevfik Efendi at üzerinde ve yanımda idi Yer yer beyaz bayraklar gözüktü Teslim olanları tevkif ettik Müftü Efendi bunlara ayrı ayrı nasihat etti Büyük kısmı yalanlar ve aaavirlerle aldatılmışlardı Aralarında daha sonra büyüme, yayılma ve var güçleriyle safımıza katılanlar oldu Büyüme, yayılma ve menfi tesirleri tehlikeli olabilecek Zile İsyanını, emsaline pek rastlanmayan böylesine tedbirle bastırmayı başardık "
Böylece 25 Mayıs 1920'de başgösteren Zile'deki ayaklanma, 5 Kafkas Fırkası'nın ve Amasya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin müşterek çalışması sonunda büyümeden 21 Haziran 1920'de bastırıldı Elde edilen başarıda, Müftü Hacı Tevfik Efendi'nin önemli katkısı olmuştur
Müftü Hacı Tevfik Efendi, tesbit edilebilen hizmetlerini yürütürken, zaman zaman İstanbul Hükümeti'nin baskısıyla da karşılaşmıştır Özellikle Haziran 1919'da Vali ve Mutasarrıflara gönderdiği telgrafta milli ordu teşkilinin yasaklandığını bildirerek buna uymayanlara pek insafsız davranılmasını ve gerekirse İstanbul Divan-ı Örfi Mahkemesi'ne gönderilmesi emrini veren Ferit Paşa Hükümeti, milli harekâtın gelişmesini önlemek için çeşitli yolları denemekten kaçınmamaktaydı Bu cümleden olarak, Amasya'ya Denetleme Kurulu gönderildi Kurulun görünürdeki görevi, yeni Meclis-i Mebusan üyelerini mahallinde belirlemekti Kurul'un asıl amacı ise, Heyet-i Temsiliye'nin gücünü zayıflatmak, Hükümete (İstanbul) bağlılığı güçlendirmekti Kurul üyeleri 18 Kasım 1919'da Amasya'ya geldiler Heyet Başkanı, "Burada bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti varmış, haberiniz var mı?" diyerek Müdafaa-i Hukuk üyelerini azarlamıştır
Öte yandan Amasya Müdafaai Hukuk Cemiyeti, İngiliz temsilcisinin direktifiyle Amasya Mutasarrıflığı'na atanan Hamdi Bey'i görevine başlatmamak için mücadele vermiştir
Müftü Hacı Tevfik Efendi, Cemal Kutay'ın da tesbit ettiği gibi "yaşının reddettiği bu çetin emekler devresinde hastalanmış, nefsini ihmal etmiş, hem müftü hem Müdafaa-i Hukuk Amasya Hey'eti Merkeziyyesi Reisi iken 1337 (1921) senesi Kasım ayında zatürreden vefat etmiştir Yerine de emekli müftü ve Atatürk'ün Amasya'ya geliş günlerinde, gerçekler üzerinde halkın uyandırılması için verilmesini istediği vaazı cidden örnek mükemmellikte veren Hoca Kâmil Efendi getirilmiştir Öyle ki, birbirini tamamlayan bu himmetler içinde isimler ve emekler de birbirleriyle kucaklaşıp gitmişlerdi"
|