Yalnız Mesajı Göster

Birinci Dünya Harbi İstanbul'un İsgali

Eski 10-24-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Birinci Dünya Harbi İstanbul'un İsgali




O sırada, İngilizler Harbiye Nezaretini de işgal ederek, benim nezaret odasına kadar süngülü neferlerini soktular Lâzım gelen emirleri vermekliğimi istediler Zaten evvelce emirler verildiği için, ben kendilerini kemali sükûnetle karşıladım Ancak göğsüne düşman süngüleri dayanmış bir Harbiye Nazırı, İstanbul''da artık hür olamazdı ve bu şehrin makamı hilâfet olmak meziyetini kaybettiğini gören bir Harbiye Nazırı sıfatıyla son derece meyus bir vaziyette derhal, sadrazama malûmat vererek, kabinenin hemen toplanmasını temin ettim

O sırada, dörtyüzü mütecaviz, iki sıra dizilmiş süngülü İngiliz efradı ve kapılara birikmiş bir sürü Ermeni ve Rum ahalinin enzarı tahkiri arasından geçerek, Babıâli''ye gittim Hükümet, lâzım gelen protestoyu yazdı
Gene o sırada İngilizlerin, sırf efkârı tedhiş maksadiyle, nezaret makamlarında bulunmuş birtakım arkadaşları ellerine kelepçe vurarak, yalınayak, başı kabak yük otomobillerine atıp, hakaretlerle topladıklarını haber aldım Cuma günü, zatı şahanenin, bermutad selâmlığa çıkıp çıkamayacağını İngilizlerden sormaya mecbur olduk Çünkü, bir tek neferin bile silâhlı olarak dışarı çıkmasına müsaade etmiyorlardı Nihayet, güç halle, elli kişilik silâhlı bir müfrezenin selâmlık resmine iştirakini tasvib ettiler

İngilizler dretnotlarının toplarını da, gûya uzaktan atılamazmış gibi, köprüye kadar yaklaştırarak, tehditlerini artırdılar Nihayet kendilerine dedim ki: ''Tehdit ile hiçbir şey yapamazsınız Bizi, hayat hakkımızı bahşederek tatmin ederseniz, biz de her şeyi yapmaya hazırız''
Buna mukabil her gün kabineyi nota bombardımanına tuttular Gece gündüz, durmadan dinlenmeden şu şöyle olmuş, bu böyle olmuş diye, en ehemmiyetsiz şeyleri izam ederek, kabineyi tacizde devam ettiler Bilhassa üzerinde durdukları mesele şu idi: ''Kuvayı Milliye''yi reddediniz!'' diyorlardı Bunun üzerinde, durmadan ısrar ediyorlardı Bizce ise, Kuvayı Milliye reddedilemezdi Çünkü, İzmir''in işgali gibi, haksız ve sebepsiz taarruzların ve bunlara inzimam eden birçok mezalimin seyircisi, hattâ müşevviki olan İtilâf devletlerinin takındıkları hasmane vaziyetten doğan Kuvayı Milliye''yi, yâni Millî Cepheyi reddetmek, milletimize karşı affedilmez bir ihanet olurdu Bunu kendilerine anlattık ve ''biz böyle şey yapamayız!'' dedik

Bu esnada, gene tehdit makamında, başka bir hâdise oldu Dediler ki: ''Kuvayı Milliye''nin tahrip ettiği köprüler yüzünden İstanbul''a erzak gelmiyor İstanbul aç kalırsa, mesul Kuvayı Milliye''dir Ondan sonra da sizsiniz Çünkü Kuvayı Milliye''yi reddetmiyorsunuz'' Hattâ, bu medeniyet asrında, şu yüz kızartıcı sözleri söylemekten bile çekinmediler: ''Biz Amerika''dan un getirteceğiz Fakat bunu yalnız Hıristiyanlara vereceğiz İslâmlar ne yaparlarsa yapsınlar, onları siz düşünün!''

Bu tehdide de aldırmadık Bu millet aç kalmak bahasına da olsa, millî mücadelesinden vazgeçmez, dedik
En nihayet, büsbütün azarak: ''Bu inadınız yüzünden çok ağır muameleye duçar olacaksınız'' diyerek, bizi Babıâli''den süngü ile atacaklarını, belki de tevkif edip süreceklerini ihsas ettiler
Kuvayı Milliye''yi reddettirmek istemekten maksatları şu idi: ''Bize teklif edecekleri sulh şartlarını, tereddüt etmeden imzalayacak bir hükümet bulmak''
Kuvayı Milliye ortadan kalkmadıkça, böyle bir hükümet bulamayacaklarını anlamışlardı Bu maksatla bizi birbirimize verdirip, boğazlatarak, kuvvetsiz, zayıf, bitkin bir hale düşürmek, ondan sonra da memlekete diledikleri gibi hâkim olarak, her arzularını yerine getirecek bir hükümet meydana getirmek Ve bunu bizden istiyorlardı

''Razı olmuyorsunuz!'' diye de, tehditlerini arttırıyorlardı Nihayet, daha fazla mukavemete maddeten imkân kalmadığını görünce, çekilmeye mecbur olduk
Bundan sonrası malûm: Ali Rıza Paşa kabinesinin istifası üzerine, dördüncü kabinesini kuran Damat Ferit Paşa''nın, Kuvayı Milliyecileri tel''ine kalkan mahut fetvalarıyla başlayan, millî mücadele düşmanlığı büyük zafere kadar sürdü Fakat ne ona, ne padişahına, ne de İstanbul''u işgal zahmetine(!) katlananlara yaradı Hak yerini buldu ve bu şehri işgal edenler, şanlı bayrağımızı tazim ve saygı ile selâmlayarak, çekilip gitmeye mecbur oldular''


Alıntı Yaparak Cevapla