Prof. Dr. Sinsi
|
Milli Mücadelede Kongrelerin Yeri Ve Önemi
Milli mücadelede kongrelerin yeri ve önemi
Millî Mücadele'de Sivas'ın Yeri ve Önemi
I Dünya Savaşı sonunda Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 30 Ekim 1918’de imzalanmasından hemen sonra, o tarihe kadar itilaf Devletleri tarafından henüz işgal edilmemiş bir kısım vatan toprağı da işgal edilmeye başlanmıştır Bu durumu fırsat bilen azınlıklar ise bulundukları bütün bölgelerde Türklere karşı katliam hareketlerine girişmişlerdir Ancak, bu durum dünya kamuoyuna hakikate aykırı olarak, Türklerin azınlıkları katlettiği şeklinde lanse edilmeye çalışılmıştır Bunun sebebi ise Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7 Maddesinin uygulanmasına zemin hazırlamak ve böylece bu bölgelerin itilaf Devletleri tarafından işgalini sağlamaktır
Karadeniz sahillerinde de bu oyun aaagâhlanmaya çalışılmıştır Bölgedeki Rum militanlar, İngilizlerin de kışkırtması ile buralarda eski Rum Pontus Devleti’ni ihya etmek amacıyla harekete geçmişlerdir Silahlı çeteler kurup, Türk köylerini basarak katliamlara girişen Rumlar, bir taraftan da İstanbul’daki inginiz yetkililerine müracaat ederek, can güvenliklerinin kalmadığını, Türklerin gayr-i müslimleri taciz ettiklerini iddia etmişlerdir Tabii ki buradaki gayeleri hem kendi yaptıklarını örtbas etmek, hem de gerektiği zaman 7 Maddeye göre bölgenin İngilizler tarafından işgal edilmesine zemin hazırlamaktır
Bölgedeki Rumların bu şikâyeti üzerine İngilizler harekete geçmişlerdir Şayet asayiş sağlanmazsa orayı işgal edeceklerini de bildiren bir nota verdiler Bu nota üzerine telaşa düşen Damad Ferid Paşa, Dahiliye Nazırı’ndan ne yapılması gerektiğini sorduğunda, Dahiliye Nazırı da Mustafa Kemal Paşa’nın oraya gönderilmesini tavsiye etmişti12 Işte böylece Mustafa Kemal Paşa’ya Anadolu’ya geçme, milleti teşkilatlandırma ve bu teşkilatın başına geçerek Millî Mücadele’nin lideri olma imkânı doğmuştur
Değişik rütbe ve sınıftan 18 subay13 ile beraber, 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan hareket edip, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a varan Mustafa Kemal Paşa’ya verilen görev ve yetkiler şuhlardır:
1 Bölgede asayişin temini ve huzursuzluğun sebeplerinin tesbiti
2 Varlığından söz edilen silah ve cephanenin toplattırılıp, güvenli bir yerde muhafaza edilmesi
3 Var ise, komitelerin dağıtılması
Bu görevlerin yerine getirilebilmesi için de şu yetkiler verilmiştir14:
1 Üçüncü ve Onbeşinci Kolordular, Müfettişlik emrinde olacaktır
2 Müfettişlik bölgesi olan; Trabzon, Erzurum, Sivas ve Van vilayetleri ile Erzincan ve Canik livalarında Mustafa Kemal Paşa’nın vereceği bütün talimatlar yerine getirilecektir
3 Müfettişlik bölgesine komşu vilayetler, bağımsız livalar ve kolordu kumandanlıkları, Müfettişliğin başvurularını dikkate alacaklardır Bu vilayet ve livaların başlıcaları; Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara ve Kastamonu’dur
MİLLÎ MÜCADELE’NÎN BAŞLADIĞI GÜNLERDE SİVAS
Anadolu’nun muhtelif yerlerinde işgallerin başlaması, ülkede bulunan azınlıkların haksız davranışları karşısında yer yer protesto mitingleri başlamıştır 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine bu mitingler daha yaygın hale gelerek devam etmiştir Mustafa Kemal Paşa da henüz Havza’da iken, 28 Mayıs 1919 tarihinde valiliklere, mutasarrıflıklara, ordu komutanlıklarına gönderdiği tamimle bu mitinglerin daha canlı ve yaygın olarak yapılmasını, bu yolda halka yardımcı olunmasını bildirmiştir Bu tamimden sonra bir taraftan mitingler yapılırken, diğer taraftan da İtilaf Devletleri’nin İstanbul’daki temsilcilerine protesto telgrafları çekilmeye başlanmıştır Bu durum üzerine Harbiye Nezareti, ülkedeki bu faaliyetlerin mahiyetinin ne olduğu konusunda Mustafa Kemal Paşa’dan aydınlatıcı bilgi istenmiştir Mustafa Kemal Paşa, Harbiye Nezareti’ne verdiği cevapta; İstanbul’a çekilmiş olan bütün telgrafların, milletin işgaller karşısındaki memnuniyetsizliğinin bir sonucu olduğunu, bu duygunun ülkenin her köşesine yayıldığını, yani umumi olduğunu, devlet memurları ile ordunun şimdilik tarafsız kaldığını15 belirtmiştir
Bu cevapla, Anadolu’daki hareketin şahsi değil, bütün milletin isteyerek iştirak ettiği bir hareket olduğu belirtilmektedir Aynı zamanda, cevaptaki şimdilik ibaresi de dikkat çekicidir Ordu ve memurlar şimdilik tarafsızdırlar, ancak haksızlıklar böyle devam edip giderse o zaman milletinin yanında olacaktır
Bugünlerde, Sivas ve çevresinde bulunan azınlıklar itilâf Devletleri’nin, bu bölgeye Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7 ve 24 Maddelerine dayanarak müdahale etmelerini sağlamak için harekete geçmişlerdir, İtilaf Devletleri temsilcilerine, kendilerini Türklerin tehdit ettikleri yolunda şikâyetlerde bulunmaya başlamışlardır Anadolu’da protestoların çoğalması, azınlıkların gerçek dışı şikâyetlerinin başlaması üzerine, İstanbul’daki İngiltere Fevkalâde Komiserliği harekete geçerek Bâb-ı Ali’ye tebliğler, Harbiye Nezareti’ne de notalar vermiştir Bu konudaki şikâyetlerden biri de Sivas ile ilgilidir Sivas’a Anadolu’da bulunan Albay Demenge imzası ile bir telgraf gelir; telgrafta, İzmir’in işgali üzerine bölgede bulunan Hıristiyanların ölümle tehdit edildiği, bu ve bunun gibi durumların İtilâf Devletleri tarafından Sivas’ın işgali için bir sebep olabileceği belirtiliyordu16
Yine aynı hususta bir nota da Mustafa Kemal Paşa’ya ulaşmıştır İngiliz Fevkalâde Komiserliğinin Damad Ferid Paşa’ya verdiği ve oradan da Harbiye Nezareti’ne tebliğ olunan notayı Harbiye Nazırı Şevket Paşa Mustafa Kemal Paşa’ya göndermiştir Bu notada da yukardakine benzer iddialar yer almaktadır; Sivas’ın asayişinin bozuk olduğundan, yurtlarına dönen Ermenileri Müslümanların ölümle tehdit ettiklerinden bahsedilmektedir
Mustafa Kemal Paşa, Havza’dan Harbiye Nezareti’ne 3 Haziran 1335/ 1919 tarihinde çektiği telgrafla bu iddiaları cevaplandırmıştır Cevabi telgrafta şu hususlar belirtilmiştir:
Sivas ve civarında bulunan Ermenileri ve yeni gelen mültecileri tehdit edecek hiçbir hadise olmamıştır Sivas ve çevresinde endişe verici bir durum yoktur Herkes iş ve gücüyle meşguldür; bunu suret-i katiyyede arz ve temin ederim  İtilaf Devletleri milletimin hukuk ve istiklâline riayetkar kaldıkça ve millet, devletin tamami-i mahiyetinden emin bulundukça anâsırı gayri müslimenin duçar-i haşyet olmasının hiçbir sebebi yoktur Fakat, istiklâl ve mevcudiyet-i milliyeyi imha ve bekâ-yi hayatı tehliaaae isaleden işgal-i kasıt ve teaddi gibi İzmir havalisinde görülmekte olan fiiliyatın zuhurât-ı mümasilesine karşı ne halkın heyecan ve tesirât-ı vicdaniyesini ve ne de buna müstenit aaaahürât-ı milliyeyi men ve tevkif için nefsimde ve hiç kimsede kudret ve takat göremeyeceğim gibi bu yüzden tahaddüs edecek vakayi ve hadisât karşısında mesuliyet kabul edecek ne kumandan ve ne de mülkiye memuru ve ne de hükümet tasavvur ederim 17 
Sözkonusu olan bu iki şikayet telgrafının amacı aynıdır Bölgede bulunan Ermeniler ölümle tehdit ediliyor, onların can güvenliği sağlanmalıdır gerekçesi ile itilâf Devletleri’ne bölgeyi işgal ettirmektir Mustafa Kemal Paşa, bunlara verdiği cevapta hem milletin hislerine tercüman olmuş, hem de kendi fikirlerini açıkça belirtmiştir Millete karşı haksızlıklar devam ettiği takdirde ne kendisinin, ne de bir başka komutanın mülki idarecilerin girişeceği karşı faaliyetleri önleyemeyeceğini bildirmiştir
Bugünlerde bölgede sadece azınlıklar değil, misyonerler de faaliyettedirler O günleri bizzat yaşamış olan ve bu faaliyetleri dikkat ve üzüntü ile takip eden, devrin muhabere memuru Rifat Akman bir hatırasını şöyle nakletmektedir:
Atatürk’ün Sivas’tan Erzurum’a geçtiği 27 6 1335/1919 gününe kadar vaziyetimiz, civarda tahassun etmiş Ermeni kadın ve çocuklarını açılan itamhaneye doldurmak işiyle meşgul olan Amerikan misyonerlerinin hiçbir kontrole tabi olmayan durumlarına seyirci kalmaktan ibaretti Bunların, günde 50-60 kamyonları gıda vesair maddeleri taşır, Ermeniler ise bu yardım akınından büyük bir gurur duyarak, aldıkları şımarık tavırlarla kin ve nefretimizi uyandırıyorlardı O zamanlar, içerisi iaşe maddesi ile dolu dedikleri bu Amerikan otomobilleri herhalde Ermeniler için tüfenk ve cephane getirmekte idi O zamanlar beni en çok Amerikan misyonerleri ilgilendiriyordu Bunların içinde gerçek Amerikalı ancak ondabir kişi çıkardı Diğerleri kamilen, Amerikan kisvesine bürünmüş Ermenilerdi ki gözlerinden hainlikleri okunurdu18 

SİVAS KONGRESİ
Mustafa Kemal Paşa’ya göre, Türk Milleti, ya topyekün bir mücadele ile istiklâlini elde edecek, ya da milli vazifelerini yerine getirmiş, şerefli bir millet olarak yok olacaktır Bir yabancı devletin hâkimiyeti altında şerefsizce yaşamaktansa, şerefi ile ölmek daha geçerli bir yoldur Bu mücadelenin verilebilmesi için yapılması gereken ilk iş milleti teşkilatlandırmaktır Mustafa Kemal Paşa, işte bu düşünceden hareketle milletin teşkilatlandırılması, milli cemiyetlerin mahallilik vasıfları ortadan kaldırılarak tek bir çatı altında birleştirilmesi için milli bir kongrenin toplanmasına karar vermiştir Bu kararını ise 18 Haziran 1919 tarihinde Trakya’ya gönderdiği talimatta belirtmiştir Sözkonusu tarihte Amasya’dan Edirne’de I Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey’e şifre ile verdiği direktifte bu kararını şöyle bildirmiştir:
Trakya ve Anadolu’daki milli teşkilatların birleştirilmesi ve milletin sesini bütün gürlüğü ile dünyaya duyurabilmesi için, güvenli bir yer olan Sivas’ta ortak ve güçlü bir heyet kurulması kararlaştırılmıştır19
|