Prof. Dr. Sinsi
|
Milli Mücadelede Kongrelerin Yeri Ve Önemi
Mustafa Kemal Paşa, Sivas’a gelmeden önce buraya gelen temsilcilerden bir kısmı kendi aralarında toplantılar yapmışlardır Bu toplantılarda bazı kararlar alınmıştır, işte bu toplantılarda alınan kararlardan birini, Sivas Kongresi’nin ilk günü Hüsrev Sami Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya haber vermiştir Bu karar Kongre başkanlığı ile ilgilidir Rauf Bey ve bazı temsilciler Bekir Sami Bey’in evinde yaptıkları bir toplantıda Mustafa Kemal Paşa’yı başkan yapmağa karar vermişlerdir Bunun yegâne sebebi Mustafa Kemal Paşa’nın her türlü manda ve himayeye karşı olmasıdır Hal böyle iken Mustafa Kemal Paşa Kongre’ye başkan seçilirse, mandacıların Kongre’den kendi lehlerine bir karar çıkartmalarına engel olacaktı Bunun için O’nun başkan seçilmesini istemiyorlardı Manda taraftarları, Sivas Kongresi’ni davalarının tahakkuku için kaçırılmayacak bir fırsat sayıyorlardı27 Bundan dolayı da Kongre’de fikirlerinin hâkim olmasına engel olabilecek her durumu değerlendirmişlerdir
İşte bu sebepten dolayı, başkan seçimi hususunda söz alan İsmail Fazıl Paşa, başkanlığın birer gün veya birer hafta devam etmek şartıyla bütün temsilciler tarafından yapılmasını teklif etmiştir Gerekçesi ise, Başkanlık meselesi bu şekilde halledilirse Kongre çalışmalarına şahsiyet karışmamış olacaktır28
Ancak, İsmail Fazıl Paşa’nın Kongre’deki konuşmaları, teklifleri bütün olarak incelendiği zaman asıl sebebin şahsiyet karışıp-karışmaması değil, yine manda konusu olduğu ortaya çıkmaktadır
Nihayet, yapılan gizli oyla Mustafa Kemal Paşa başkanlığa, Bekir Sami Bey birinci başkanvekilliğine, Rauf Bey de ikinci başkanvekilliğine, İsmail Hami Bey ve Mehmet Şükrü Bey divan kâtipliklerine seçilmişlerdir Ancak Bakir Sami Bey’in bu görevi kabul etmemesi üzerine, onun yerine İsmail Fazıl Paşa getirilmiştir
Sivas Kongresi’nde ikinci bir tartışma konusu da üyelerin edeceği yemin metnidir Bu konuda söz alan üyeler, Milli Mücadele’nin karşısında olanların kendilerini ittihatçılıkla suçlayarak, millete böyle tanıtabilirler, şeklinde tereddütlerini belirtmişlerdir Böyle olunca, bir yemin metni hazırlanması teklif edilmiştir Bu konuda söz alanlardan biri de İsmail Fazıl Paşa’dır Ihzar-ı Ercümen adına hazırladığı yeni metni şöyledir:
Makam-ı Celil-i Hilafet ve Saltanata, Islamiyete, devlete, millete ve memlekete manen ve maddeten hizmetden başka bir gaye takip etmeyerek her türlü ihtirasât-ı şahsiye ve siyaniyeden ve fırkacılık amalinden münezzeh bir azm-ü iman ile çalışacağıma ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ihyasına çalışmayacağıma namusum ve bil cümle mukaddesatım namına vallah, billah29 
Metinde ilk dikkati çeken husus ittihat ve Terakki Cemiyeti ile ilgili bölümdür Kongre’nin, ittihatçıların bir eseri gibi gösterilmesinden korkulmaktadır
Kongre, 5 Eylül 1919 günü ikinci toplantısında yemin metnini kabul ettikten sonra, Padişah’a yazılması kararlaştırılan ariza üzerinde çalışmalarına başlamıştır Arızada, Ateşkes Antlaşması ve haksız uygulamasından, Sivas Kongresi’nin hiçbir siyasi hedefi olmadığından, Kongre’nin Hilâfet ve Saltanat’ın haklarının korunması için yapılması gerekenleri de görüşeceğinden bahsedilmiştir30
Bu arızanın hazırlanmasından sonra milleti çalışmalardan haberdar etmek üzere kaleme alınan beyanname okunmuştur 14 Eylül 1919 tarihli irade-i Milliye Gazetesi’nde yayınlanan beyanname şöyledir: Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Eylülün dördüncü günü Sivas’ta umumi kongresini yapmağa başlamıştır Kongre, Padişah’a da bir ariza göndermiştir 31
Sivas Kongresini en çok meşgul eden konu Amerikan Mandası Meselesi olmuştur
Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra İstanbul’da Wilson Prensipleri Cemiyeti adı altında bir cemiyet kurulmuştur Wilson Prensipleri Cemiyeti, 4 Aralık 1918 Çarşamba günü, kuruluş yeri ve merkezi İstanbul”da (Vakit) Gazetesi idarehanesinin üst katındaki (Matbuat Cemiyeti)’ne ait oda olmak üzere, faaliyete başlamıştır 32 
Cemiyetin kurucuları arasında, Halide Edib Hanım, Celâleddin Muhtar, Ali Kemal ve Hüseyin Avni Beyler vardır33
Bu Osmanlı aydınlarının mandater devlet olarak Amerika’yı tercih etmelerinin sebepleri şöyle sıralanmaktadır:
1 Avrupa devletleri, bilhassa İngiltere sömürgecidir Şimdiye kadar Osmanlı Devleti’ne karşı ikiyüzlü bir politika takip etmişlerdir Amerika ise, sömürgeci olmayan, sadece kendi toplumunun değil, bütün insanlığın iyiliğini düşünen bir devlettir
2 Amerika lâik olduğu için Türk Milleti’ne karşı din konusunda bir baskı sözkonusu olmayacaktır Avrupa devletleri ise şimdiye kadarki ilişkilerinde dini hep ön plânda tutmuşlar, Haçlı zihniyetinden hiçbir zaman vazgeçmemişlerdir
3 Aynı zamanda Amerika sosyal yapısı itibariyle de manda için en uygun devlettir Çünkü, milliyetsiz bir karakter arz eden bu devlet, Türk Milleti’ne bu konuda bir problem çıkarmayacaktır
4 Amerika maddi bakımdan diğer devletlere nazaran daha çok imkânlara sahiptir Türkiye için zaten bu geçerlidir; ülkenin imârında bu imkânlardan faydalanılacaktır 34 
Bu aydınlar, manda istemekteki amaçlarını da, 5 Aralık 1918 tarihinde Amerika Cumhurbaşkanı Wilson’a gönderdikleri muhtırada; Bizim arzumuz nihâi istiklâlimizi tehdid edecek bir vasilik olmayıp, geri kalmış insanları bir müddet eğitimden sonra şerefli bir mevkie yükselterek onlara milletler camiasında bir yer verilmesidir35 şeklinde ifade etmişlerdir Bu aydınlara göre, Şark Meselesi de Türk Meselesi de36 böylece halledilmiş olacaktır
İstanbul’daki Amerikan mandası taraftarı Türk aydınları, Sivas Kongresi’ni kendi fikirleri için bir fırsat olarak görmüşlerdir Çünkü, İstanbul’daki Amerika temsilcileri onlara; bunun Amerikan Senatosu’nda görüşülebilmesi için Türk Milleti’ni temsil eden bir kurum veya meclis tarafından bu konunun teklif edilmesi gerektiği söylenmiştir Bundan dolayı, manda taraftarları
Sivas Kongresi’ne kendi taraftarlarını göndermişler, buradan kendi lehlerine birer karar çıkartmaya çalışmışlardır 37
Sivas Kongresi’nde bu konuya İstanbul temsilcisi İsmail Fazıl Paşa’nın bir takririnin okunması ile geçilmiştir Takrirde, yabancı bir devletin, tercihen de Amerika’nın koruyuculuğunu istemekte gecikilmemelidir38 denilmektedir
Bu konu, Kongre’de bir süre tartışıldıktan sonra, Rauf Bey’in teklifi üzerine Amerikan Senatosu’na bir telgraf çekilmesine karar verilmiş ve telgraf 11 Eylül 1919 günü çekilmiştir Bu telgrafla, Türkiye’ye incelemelerde bulunmak üzere bir heyet gönderilmesi istenmiştir
Manda meselesi de böylece Sivas Kongresi’nde çözülmüştür Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), bu propaganda ve tertiblerin tesirinde kalmamış ve bu çetin, karışık kördüğümü de, son derece ustalıkla çözmesini ve karşısındakileri darıltmadan, kendine ve dâvaya düşman kılmadan yanına almasını başarmıştır39
Zaten bu şahısların, Ali Fuad Cebesoy’un da belirttiği gibi, vatansever olmadıklarını söylemek mümkün değildir40 Bu aydınların birçoğu, kendileri ikna edildikten sonra, Milli Mücadele’de ve Yeni Türk Devleti’nin kuruluşunda aktif görev almışlardır
Sivas Kongresi yukarda bahsettiğimiz hususları karara bağladıktan sonra, kendisinden sonraki bütün gelişmeleri etkileyecek olan bir takım kararlar almıştır Bu kararları şöyle sıralamak mümkündür:
1 Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı tarih olan 30 Ekim 1919 tarihinde sınırlarımız içerisinde bulunan ve nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan topraklar hiçbir şekilde parçalanamaz
2 Hilafet ve Saltanat’ın devamı, istiklâlimizin temini için Kuva-yi Milliye’yi amil, milli iradeyi hâkim kılmak esastır
3 Osmanlı ülkesinin herhangi bir parçasına yönelik saldırı, Rumluk ve Ermenilik kurma çalışmaları karşısında vatan hep birlikte savunulacaktır
4 Ülkedeki azınlıklara sosyal ve siyasi dengemizi bozucu imtiyazlar verilemez
5 Osmanlı Hükümeti, vatanımızın herhangi bir bölümünü terk ederse bunun önlenmesi için gerekli tedbirler alınacaktır
6 Devletimizin istiklâline, vatanımızın bütünlüğüne saygılı olan ve istilâ emeli beslemeyen herhangi bir devletin yardımı memnuniyetle kabul edilecektir
7 İstanbul Hükümeti, milli iradeye tabi olmalıdır Milli meclis hemen toplanmalı ve milletle ilgili kararlarda o söz sahibi olmalıdır
8 Milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir
9 Sivas Kongresi tarafından Heyet-i Temsiliye oluşturulmuştur Bu heyetin görevi, mukaddes maksatları takip etmek ve umumi teşkilâtı idare etmektir41
|