Prof. Dr. Sinsi
|
Türkiye Cumhuriyeti Atatürk İlkeleri
Türkiye Cumhuriyeti Atatürk İlkeleri
Cumhuriyetçilik; Cumhuriyet kelimesi dilimize Arapça "Cumhur" kelimesinden girmiştir Bu kelime halk, ahali, büyük kalabalık anlamına gelir Cumhuriyet veya cumhurî devlet iktidarın millete, umuma ait olduğunu öngören devlet şekli demektir
Cumhuriyet dar ve geniş anlamda kullanılır Geniş anlamda cumhuriyetle egemenlik topluluğunun bütününe, millete aittir Dar anlamda cumhuriyet ise sadece devlet başkanının doğrudan doğruya veya dolaylı olarak halk tarafından belirli bir süre için seçilmesi anlamına gelir
Türkiye'de Cumhuriyet, Millî Egemenlik ilkesinin benimsenmesinin bir neticesi olarak 1921 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan 29 Ekim 1923 tarihli değişiklik sadece yönetim biçimi olarak kabul edilmiştir 1924,1961 ve 1982 anayasalarımızda da bir yönetim biçimi olarak ta kabul edilmiştir
Atatürk'ün, Cumhuriyeti devletin siyasî bir rejimi olarak seçmesinin en önemli nedeni; Türkiye'yi modernleţtirme çabalarına cevap veren tek rejim biçimi olmasıdır Cumhuriyeti fazilet olarak niteleyen Atatürk, Ekim 1924 tarihli bir konuşmasında Cumhuriyeti şu şekilde tanımlamaktadır: "Türk milletinin tabiat ve şiarına en mutabık olan idare Cumhuriyet idaresidir"
1937'de, 1924 Anayasası'nda yapılan değişiklikle devletin özellikleri arasında "Cumhuriyetçiliğe" de yer verilmiştir
Cumhuriyetçilik,devletin siyasî rejimi olarak Cumhuriyeti benimseme ve onu fazilet rejimi olarak tanımlama ve değerlendirme demektir
Cumhuriyetçilik ilkesi, Atatürk'ün devlet anlayışının temellerinden birini oluşturan Millî Egemenlik ilkesiyle çok sıkı ilişki içindedir Millî Egemenliğin korunması ve gözetilmesi Cumhuriyet rejimi ile mümkündür
Atatürkçü düşünce sistemi içerisinde değerlendirdiğimiz cumhuriyet ilkesi, fertlerin değil, milletin bütününün benimsediği bir ilkedir ve Türk milletine aittir
Cumhuriyetçilik ilkesinin öngördüğü Cumhuriyet rejiminin demokrasi ile ilgisi vardır Hatta Cumhuriyet, demokrasinin en gelişmiş şeklidir Atatürk de bunu "Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet ţekli demektir" diyerek ifade etmiţtir
Türkiye'de Cumhuriyet cumhuriyetçilik ilkesinde de öngörülen modern anlamda devlet ţekline ulaţma idealine uygun bir geliţme seyri takip etmiţtir
Türkiye'de Cumhuriyet, ırk, din, dil ve cinsiyet farkı gözetmeksizin, bütün vatandaşların paylaştıkları ve yararlandıkları siyasî rejimin adı olmuştur Eşitlik ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin özünü teşkil etmiştir
Devlet ţekli Cumhuriyet olan yeni Türk devleti, Misak-ı Millî ile çizilen, Millî sınırların üzerinde millî devlet anlayışını, millet ve devlet birliğini, bütünlüğünü ifade eder
Bu bütünlüğü Atatürk İzmir'de 14 Ekim 1925'te yaptığı konuşmada şu şekilde değerlendirmiştir: "Bugünkü hükûmetimiz, teşkilât-ı devletimiz doğrudan doğruya milletin kendi kendiliğinden yaptığı bir teşkilat-ı devlet ve hükûmettir ki, onun ismi Cumhuriyettir Artık hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır Hükûmet millettir, millet hükûmettir "
Netice itibarıyla Cumhuriyet,en gelişmiş devlet şekli olarak Türk inkılâbının sonucudur, başarısıdır
Milliyetçilik; Milliyetçilik, millet gerçeğinden hareket eden bir fikir akımı ve çağımızın en geçerli bir sosyal politika prensibidir Milliyetçilik, Türk İnkılâbının bir temel prensibi olduğu kadar, Türk milletinin kaderini tayin eden bir temel ilke, bir yüce ülkü, milleti huzur ve refaha yönelten bir bağdır
Milliyetçilik ilkesi, millet ve milliyet kavramlarına dayandığından bu kavramları anlamak gerekir
Millet, objektif bir ifade ile "herhangi bir esas etrafında toplanmış insan topluluğu " olarak tarif edilebilir Etrafında toplanılan bu "esas" insan topluluklarının özelliklerine göre değişiklik arz edebilir Bu "esas" Fransa'da "kültür", Almanya'da "ırk", Araplarda "dil", ABD'de "tabiiyet" mefhumlarından ibaret olabilir İnsan topluluklarının millet olabilmesi için bu bağlardan en az birinin etrafında toplanması gerekir
Buna karşılık bu bağlardan birden fazlası veya hepsiyle birden bağlı topluluklara milliyet ismi verilir Türkiye Türkleri için bu bağların birden fazla olduğu konusunda ilim adamlarımız arasında görüş birliği vardır Ancak tespitler farklıdır Yusuf Akçura bu esasları "dil"ve"soy" olarak ifade eder Ziya Gökalp ve İ H Danişment bu esaslara kültür ve din mefhumlarını da ilâve ederler
Atatürk'ün milleti tarifi ise şöyledir: "Millet, dil, kültür ve mefkure birliği ile birbirine bağlı vatandaşların teşkil ettiği bir siyasî ve içtimai heyettir"
Atatürk, Türk milletini tarif ederken bu tarifi biraz daha açarak, milleti meydana getiren unsurları, siyasî varlıkta birlik, Dil birliği, yurt birliği, ırk ve menşe birliği, tarihî yakınlık ve ahlâkî yakınlık olarak tespit etmektedir Bu tarif Türk milletinin zengin bir kültür ve medeniyete sahip olduğunu ifade eder
Milliyetçilik, kişiyi, topluluğu bağlayan bağ olarak "Milliyet, vatandaşlık, milliyet duygusu" şeklinde de ifade edilmektedir Ancak, milletle, milliyetçilik arasında fark vardır Milliyet, bir millete mensup olma, bir millete bağlı olma hâlidir Milliyetçilik ise, bir millete mensup kişilerin, mensup oldukları millete karşı besledikleri bağlılık duygusu ve şuurudur
Kişinin mensup olduğu kitleye karşı duyduğu bağlılık, hissi, millet duygusunu esasını, kökünü teşkil etmektedir
Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı, özellikle Türk milletinin birliği ile beraberliğine yer ve değer vermektir Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı birleştirici ve toplayıcı nitelikte ve millet yararınadır Bu anlayış Türk milleti gerçeğinden hareket eder ve ona dayanır Gerçeğe dönüktür Türk milletinin yükselme ve çağdaş milletlere ulaşma ülküsünü ifade eder Türk milletini meydana getiren değerleri korumayı esas alır
Milliyetçiliği, millet sevgisi, millete güvenme aşkı olarak kabul eden Atatürk, genç nesillerin mutlaka bu duygu ve düşünceyle yetişmesini istemiştir O, İstiklâl Harbi'ni ve inkılâplarını, bu büyük millî hisle başarmıştır
|