Prof. Dr. Sinsi
|
Cumhuriyetin Bize Kazandırdığı Yenilikler Nelerdir
Cumhuriyet, Cumhuriyetin bize kazandırdıkları, Cumhuriyetin bize kazandırdıkları nelerdir, Cumhuriyetin bize kazandırdıkları nedir,
Giriş
Türkiye Cumhuriyeti’;ni anlayabilmek için tarihin gördüğü en büyük imparatorluklardan biri olan Osmanlı İmparatorluğu’;nun1 son iki yüz yılını çok iyi tahlil etmek gerekir Bu tahlil Cumhuriyet rejiminin önemini ve Türk Milleti’;nin son dönemlerde çektiği ızdırabı ortaya koyacaktır
Osmanlı İmparatorluğu’;nda gerileme dönemi 1700’;lü yıllarda başlamış, Fransız İhtilâli’;ne kadar devam etmiştir 1789 tarihli bu ihtilâl yalnızca Osmanlı Devleti’;nin değil dünyada bulunan bütün kozmopolit devletleri etkilemişti Bu etkinin en önemli sebebi hiç şüphesiz ihtilâlin yaydığı fikir akımlarından olan milliyetçilikti Osmanlı Devleti Ricali bu akımın kendi devletlerini fazla etkilemeyeceğini düşünüyorlardır Çünkü devlet içinde bulunan azınlıklar her yönüyle hak ve hürriyete sahip idiler Bu haklı sebebe rağmen yöneticilerin düşündükleri gerçekleşmedi ve devlet içinde bulunan gayri müslim tebaa bir bir bağımsızlıklarını ilan ettiler 19 yüzyılın sonlarına doğru imparatorluğun içinde bulunduğu durum vahim idi Ülkenin her tarafında savaş vardı Bu cephelerde savaşmak zorunda olan da yine Türk Milleti’;ydi
Özellikle 1878 tarihli Osmanlı – Rus Harbi Osmanlı Devleti’;nin Tarihinde gördüğü en buhranlı dönemdir Siyasî ve askerî buhranların yanında Devlette iktisadi buhranda baş göstermişti Osmanlı Devleti Kırım Harbi’;nin masraflarını karşılamak üzere tarihinde ilk defa dışarıdan borç almak zorunda kalmış, bir süre sonra bu borçları ödeyemez hale gelmiştir Bunun sonucu olarak da yabancı devletler “;Duyun-i Umumiye”; adlı müesseseyi kurarak Osmanlı Devleti’;nin bütün gelirlerine el koymuşlardı
19 yüzyılın sonu 20 yy başında Devlet içinde Millet-i Sadıka (Güvenilir millet) olarak tabir olunan Ermenilerin meselesi ortaya çıktı Bu mesele bahane edilerek, I Dünya Savaşı öncesinde Doğu Anadolu Bölgesi Ruslar tarafından işgal edilmiş, Türkler tarihte gördükleri en kötü katliamlardan birini yaşamışlardır
Tarihin gördüğü en şanlı zaferlerden biri olan Çanakkale Savaşı’;nında kazanılmasına rağmen I Dünya Savaşı’;na Türkiye’;nin birlikte girdiği ittifak devletlerinin yenildiği için Osmanlı Devleti de savaşı kaybetmiş sayıldı ve Mondros Ateşkes Antlaşması’;nı imzalamak zorunda bırakıldı Bu anlaşma sonucu Emperyalist devletler Anadolu’;nun her tarafını işgal ettiler
Osmanlı Devleti bu işgalleri engelleyemiyordu Bu durumun farkında olan Mustafa Kemal Atatürk 21-22 Haziran 1919 tarihli Amasya Tamimi’;nde “;Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır”; yolundaki bildirisi Millî İstiklâl Mücadelesi’;nin esas prensibini teşkil etmiştir Bu prensip milletin her ferdini, cins ve sınıf farkı olmaksızın müşterek bir vazife ve mesuliyete davet ediyordu
Cumhuriyet’;in ilanına kadar, mücadele safhasında Atatürk’;ün başından geçen bazı olaylar, Onun Devlet kurduktan sonra izleyeceği yolun ne olacağına güzel örnekledir
Şöyle ki, Kurtuluş Savaşı’;nın askerî safhasının sürdüğü yıllarda Emperyalist devletlerin işgali altında bulunan İstanbul Hükümeti 10 Nisan 1920’;de Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi’;nin bir fetvasını yayınlıyordu Buna göre Mustafa Kemal ve Arkadaşları ve halife kuvvetleri “;kafir”; idi ve öldürülmeleri “;vacib”; idi
Cumhuriyetle birlikte toplumdaki ikilik kalkmıştır Falih Rıfkı Atay bu durumu şöyle ifade etmektedir; “;Mektebin yanında medrese, yeni kanunların yanında şeriat, sivil mahkemelerin yanında şer’;iye mahkemeleri, hakimin yanında Şeyhülislam vardır Hiçbir zaman Türk Devrimi Osmanlı ıslahat hareketlerinin tarihsel bir uzantısı olmamıştır Islahatlar Türk toplumunda ikiliğe ve çelişkiye sebep olurken Cumhuriyet ve devrimler bu ikiliği ortadan kaldırmıştır
Hasıl Türk Milleti Cumhuriyetle çok şeyler kazanmıştım Bunların hepsini ifade etmek için ciltler dolusu kitaplar yazmak gerekir
Atatürk’;ün idealleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’;nin idealleri olmuş ve bunların bir çoğu daha Atatürk hayatta iken gerçekleştirilmiştir
CUMHURİYETİN GETİRDİKLERİ
A-Yönetim Şekli Cumhuriyet
Cumhuriyet; devlet reisi, millet veya millet meclisleri tarafından muayyen müddet için seçilen hükümet şeklidir
İslâmiyet’;ten önce Türk Devletlerinde Devlet Başkanları yani Hanlar Kurultay tarafından seçilirdi Türklerin bu Cumhuriyetçi anlayışına karşın Osmanlı Devleti tamamen teokratik bir devletti Padişah’;ın tek otorite olması, Atatürk’;te Cumhuriyet ve millî hakimiyet fikirlerinin gelişmesinde çok etkili olmuştur Diğer yandan o dönemdeki milliyetçilik fikirlerinin etkisinde kalmış ve ateşli bir milliyetçi olmuştu Aynı zamanda bu fikrini fiiliyata geçirmiş, yeni Türk Devleti’;ni millî temeller üzerine kurmuş ve siyasi rejim olarak da asrımızın en mükemmel sistemi diyebileceğimiz demokratik cumhuriyeti seçmiştir Dünyada uygulanan bir çok cumhuriyet çeşidi olmasına rağmen Atatürk “;demokratik cumhuriyeti”; yönetim biçimi olarak seçmiştir ve bunda da oldukça samimidir Çünkü, o isteseydi kendisini tek adam ilan edebilir, halkın ve ilim adamlarının görüşüne değer vermezdi Bu konuyla ilgili olarak Lord Kinross ise bir anısını bize şöyle aktarmaktadır Kendisine bazı Avrupalı yazarların ileri sürdüğü gibi diktatör olup olmadığını soran öğretmenlere, yumuşaklıkla şöyle diyordu; “;Eğer böyle olsaydım sizin bunu sormanıza izin vermezdim”;
Gene Atatürk diktatör mü? sorusuna Falih Rıfkı Atay “;Çankaya”; isimli eserinde şöyle cevaplamıştır Ne mizacı ne de ideali bakımından diktatörlük inançlı değildi Millî kurtuluş içinde şart saydığı inkılapların hürriyet içinde yaşayabileceğine güvenebiliyodu Demokrasi için savaşçılığın zevklerini feda etmeyeceğine şüphe yoktu Nitekim zamanın diktatörlerinden hiç birini sevmemişti”;
Mustafa Kemal neden Cumhuriyet dediğini TBMM’;de şöyle dile getirmiştir
“;Baylar, yüzyıllardan beri Doğu’;da kıyım ve haksızlık görmüş olan Ulusumuz, Türk Ulusu, yaratılışındaki gerçek niteliklerden yoksun sayılıyordu Son yıllarda Ulusumuzun eylem olarak gösterdiği, beceri, yetenek ve anlayışı, kendisi için kötü sanıda bulunanların ne denli aymaz ve ne denli irdelemeden uzak, görüşüne önem veren kimseler olduğunu pek güzel kanıtladılar Ulusumuz, kendisinde bulunan nitelikleri ve değeri, Hükümetinin yeni adıyla, uygarlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasındaki yerine yaraşır olduğunu, başaracağı işlerle kanıtlayacaktır”;
Gene o, diktatörlük isteğinde olmadığını şu sözleriyle dile getirmiş ve Cumhuriyeti Türk Halkına armağan etmiştir
“;Har zaman sayın arkadaşlarımın ellerine çok içtenlikle ve sıkıca yapışarak onların varlıklarından kendimi bir an bile soyutlamış görmeyerek çalışacağım Her zaman Ulus sevgisine dayanarak hep birlikte ileriye gideceğiz Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve utkulu olacaktır
B- Millî Ekonomi
Atatürk’;ün ekonomi ile ilgili politikaları Cumhuriyet tarihimizde önemli bir yere sahiptir Atatürk tarihte az bulunabilecek askerî zaferlere imzasını attığı halde; “;Askerî zafer kurtuluş için yeterli değildir; bugün erişilen nokta gerçek kurtuluş noktası sayılamaz”; diyerek asıl kurtuluşun siyasî, sosyal ve ekonomik yapıyı çağdaş düzeye getirmesiyle sağlanacağını belirtmiş, bunu sağlamak için 17 Şubat 1925 tarih ve 552 sayılı kanunla aşar vergisi kaldırılmış, yerine maktu vergi konulmuştur 1951’;den sonra da yol vergisi kaldırılmıştır Kapitülasyonlar Lozan Barış Antlaşması’;yla ortadan kaldırılmış böylece, Millî Ekonomi rahat bir nefes almıştır 1 Temmuz 1926 tarihinde kabul edilen kabotaj kanunu ile kıyılarımızda gemi işletme hakkı yabancı devlet ve milletlerden alınmıştır
Ekonomi alanındaki yeniliklere devam edilerek 28 Mayıs 1927’;de 1055 sayılı “;Sanayi-i Teşvik Kanunu”; kabul edilerek sanayi ve yatırım alanında yeni teşvikler getirilerek sanayi bakımından çok fakir olan memlekette yeni fabrikalar kurulma yoluna gidilmiştir
Mustafa Kemal Atatürk’;ün bütün konuşmaları dikkate alındığında Kemalist Ekonomik Kalkınma modelinin amaçlarını şöyle özetleyebiliriz
1 Tam çalışma,
2 Hızlı ve dengeli sermaye birikimi,
3 Dış ödemeler ve dış ticaret dengesi,
4 Dengeli gelir dağılımı,
5 Enflasyonsuz hızlı kalkınma,
6 Bölgelerarası dengeli kalkınma,
7 Özel girişimin getirilmesi,
8 Yabancı sermaye ile işbirliği
Atatürk Devletçi bir ekonomiden yana idi Bunu bir konuşmasında şöyle dile getirmiştir “;Devletçiliğin bizce manası şudur Fertlerin hususi teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmak Fakat büyük bir milletin bütün ihtiyaçlarını ve birçok şeyin yapılmadığını gözönünde tutarak, memleketin iktisadiyatını devletin eline almak”;
C- Millî Eğitim
Atatürk’;ün eğitime çok önem verdiği çeşitli yerlerde yaptığı konuşmalardan anlaşılmaktadır O, “;Eğer Cumhurbaşkanı olmasaydım Millî Eğitim Bakanı olmak isterdim”; diyerek bunu dile getirmiştir
Genç Türkiye Cumhuriyeti çağdaş eğitimle müreffeh olacaktır Atatürk’;ün Millî Eğitimle ilgili ilk icraat, 3 Mart 1924 yılında TBMM’;ce kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu olmuştur
Türkiye Cumhuriyeti’;nden önce 1839 Tanzimat Dönemi’;nde, Osmanlı saltanatı da öğretim birliğine başlamak istemişse de bunu başaramamış, aksine bu konuda bir ikilik meydana gelmişti Bu ikilik eğitim ve öğretim birliği açısından birçok zararlı sonuçlar doğurdu Bir milletin bireyleri ancak bir eğitim görebilir İki türlü eğitim bir ülkede iki türlü insan yetiştirir Bu ise, duygu ve düşünce birliği ile dayanışma amaçlarını tamamen yok eder
Tevhid-i Tedrisat Kanunu’;nun “;Türkiye’;deki bütün bilim ve öğretim kurumları Millî Eğitim Bakanlığı’;na bağlıdır”;, şeklindeki ilk maddesiyle bütün öğretim kurumları birleştirilerek Millî Eğitim Bakanlığı’;na devredilmiştir
Bu kanundan sonra eğitimle ilgili diğer bir inkılap ise Harf inkılabı olmuştur “;1 Kasım 1928 yılında TBMM’;nin açılış konuşmasını yapan Atatürk “;Her vasıtadan evvel büyük Türk Milleti’;ne onun bütün emeklerini kısır yapan çorak yol haricinde kolay bir okuma-yazma anahtarı vermek lazımdır Büyük Türk Milleti cehaletten az emekle kısa yoldan ancak kendi güzel asil diline kolay uyan bir vasıta ile sıyrılabilir”; diyerek bu inkılapla hedeflenen şeyleri dile getirmiştir
Atatürk’;ün en büyük hedeflerinden birisi de sadece Selçuklu ve Osmanlı tarihi içine sıkışıp kalmış olan Türk tarihini, bu vaziyetten çıkarıp İslâm öncesi Türk tarihinin de araştırılmasını istiyordu “;15 Nisan 1931’;de “;Türk Tarih Tetkik Cemiyeti”;ni kurdurarak bu yolda ilk adımı atmıştır
Bugün T T K adını alan bu cemiyet Atatürk’;ün istediği çizgide bir birinden güzel çalışmalar yapmış, İslâm öncesi Türk Tarihi üzerine çalışan bilim adamlarının eserlerini yayınlayarak onlara yardımcı olmuştur ”;12 Temmuz 1932 yılında Türk Dilini sadeleştirmek üzere Türk Dil Tetkik Cemiyeti kurulmuştur”;
Bu gün Türk Dil Kurumu olan bu cemiyet çalışmalarına devam etmektedir Dilimizde bulunan Arapça ve Fransızca kelimeler atılarak dil sadeleştirilmek istenmiş ancak bu dilde bir yozlaşmaya sebep olmuştur Atılan bu kelimelerin yerini Fransızca, İngilizce kelimeler almıştır Atatürk’;ün hedeflediği Türkçe’;nin Bilim dili olması gerçekleştirilememiştir
|