Prof. Dr. Sinsi
|
Adı Konmamış Duygular|Masal Ve Hikaye Özetleri
"Öylesine bir gündü benimki, öylesine olmayan
Gizli ama kapaksız  "
Merdivenleri hızla tırmandım, ağaca tırmanan küçük bir çocuk edasıyla 
Kapıyı usulca araladım, içeri girdim (tabiki anahtarım vardı)
Odanın kapısını araladığımda yarı çıplak bir halde buldum onu, yine kolunda morluklar vardı 
"Kahretsin" dedim, yinemi aynı şeyi yaptın  Bağırmam onu şizofren düşlü uykusundan uyandıramamıştı besbelli  En güzeli onu soğuk su ile kendine getirmekti diye düşündüm 
Elimi usulca boynuna doladım, kalçalarının altından diğer elimi geçirdim "Of of ammada ağırmıssın be kızım" dedim kendimce 
Kaldırmanın ağırlığıyla bu söylemim içimde kaldı, yorgundum zaten  Oysaki yorgunluğum işten yana değil, hayattan, insanlardan ve bu kıza karşıydı 
Daha kaçıncı uyanmayışlardı, kaçıncı kendini vurmadan intihar etmeler, yükse dozda hüznü alıp hunharca bedenine enjekte etmeler!
İçimden bunları geçirirken, banyodaydım, karşımda ayna
O ve ben aynaya aksediyorduk, moraran vücudu aynada başka bir koyuluğa bürünmüştü 
Kendime yasladım, musluğu hızlı bir şekilde açtım, buz gibi su içimi soğutmuştu çoktan 
Oysa o hala baygındı, kendine gelememişti daha, hafif ateşi vardı Her zaman ateşliydi zaten 
Küveti yarısına kadar doldurdum, onu aniden küvete bırakırsam kesinlikle soğuğun dayanılmazlığıyla çığlık atacaktı Bende kendimi onla beraber küvete bıraktım, çok soğuktu, hemde inanılmaz soğuk  Sonbaharın yaprakları alıp götürüşü, denizin dalgalarını sahillere daha bir hırçın vuruşu geldi aklıma 
Soğuktum, soğuyordum, soğuktuk  Usul usul kendime çektim onu, ellerimle makyajlı yüzünü yıkadım, saçlarını tel tel ayırdım, sudan süzdüm  Önce o güzel gözleri hayat buldu berrak suyla, sonra dudakları  Hayrandım sana be kız, ahh küçük kız, ne zaman anlayacaktın bu güzelliğinin bedelini esrarkeş gecelere teslim ettiğini, hangi sigaranın dumanında kendini içine çektirdiğini  Sonrada ruhunu bedeninden soyup, kaç kere para etmezlere sattığını 
nasıl, ne zaman, nerede anlayacaktın küçük kız 
Kendine gelmeye başlamıştı, önce küçük sayıklamalar, sonra kısık ve boğuk bir çığlık  "Dur" dedi 
Durdum hayatın ortasında, akreple yelkovanın ortasında, yolların ortasında  Üzerimden yaşam dolu insanlar geçerken, ben düşler ülkesinden ayrılalı çok olmuştu 
Ben ne diyordum ya, ben düş olmuştum onunla beraber, soğuk su beni kendime getireceğine, uykuya sevk etmişti 
Bir zaman sonra "Merhaba Karanlık adam dedin", "Merhaba kurtarıcım, koyu karanlık düşlerimin prensi" 
Kendine gelmişti nihayet, usulca kalktık yerimizden, odasına götürdüm ve gardrobundan seçtiğim elbiseleri giydirdim kendimce  Bir babanın kızıyla ilgilenmesi gibi 
Hiç bir tepki vermedi, sadece yüzünde belli belirsiz bir tebessüm vardı, koskocaman siyah gözleri bir kapanıp bir açılıyordu  Korunduğunu, kollandığını biliyordu, ki öyleydi
"Neden yaptın bunu küçük kız"dedim Ağzından kocaman bir "Hiççç" çıktı  Kocaman bir hiççç
Kocaman gözlerini bana dikerek baktı "Yoruldum" dedi  Hiç üstelemedim "Peki, öyle olsun" 
Mutfağa geçtim, çayı demledim, ekmeğini kızarttım, beraber güzel bir kahvaltıyı paylaştık  Vapurlarda insanların simitlerini martılarla paylaşması gibi  Bu öyle bir paylaşımdıki, basit bir şeyin aslında ne kadar anlam içerdiğini gösteriyordu  Göstermekle kalmıyor yaşatıyordu adını koyamadığım duygularımı  Sıkı sıkı tembihledim,kaşlarımı kocaman kocaman çattım, "Bir daha sakın, bir daha sakın küçük kız" dedim 
Gökay Birkan SUCAKLI - Adı Konmamış Duygular
17/09/2007
|