10-23-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Aşan Bilir Karlı Dağın Ardını - Türküsü Hikayesi
Sevda bu Çaresi olmazsa sarartıp soldurur, öldürür adamı Senem de Osman da aynı ateşte kavruldular Senem seviyordu ama çaresizdi Biliyorduki babası oba dan dışarı kız vermezdi Töreler böyleydi Osman düşündü, bir yörük kızını eve almazdı babası Kaçalım dediler bir gün Yok dedi Senem Kaçalım dedi oğlan yok dedi Senem Ben böyle bir ateşle yana yana ölürümde kaçmam Kaçıp yere yıkmam başını babamın Babamın başını yere yıkamam Başka çare yok Kaideleri yıkacak, iki sevdalıyı birbirine kavuşturacak, ağır kuvvetli Yörük beyine bir dünür kafilesi gerekti
Bir yiğit sararıp solar erir giderde,bir bey kadını hatun ana’sı hissetmezmi Gayrı sordular, Osman anlattı Bir tek oğlanın derdine çare bulmak,onu bu dertten bu acıdan kurtarabilmek için kaideleri bir bir yıktı babası Etraf çevrelerden ağalar toplandı Dünür kafilesi ve hediyeler hazırlanıp varıdı yörük ağasına Bir sevinç bir umut düştü içine senemin,bir sevinç doldurdu içini Osman ağanın Ne kaldıki aha bugün olsa yarın kavuşuverirler Birbirlerine yakışan nazarlık bir çift olular ALLAH'ın emriyle dediler kızını istediler ALLAH yazdıysa biz ne edek velakin obamızın kanunları vardır İhtiyarlarımıza soralım, bir kaç gün izin verin düşünelim,iletiriz kararımızı İsteriz ki kızımız oğlunuza kurban ola,böyle bir beyin gelini ola Ama töreler dediler
Umut içinde döndü dünür kafilesi Bir yangın düştü içine yörük beyinin Ama ölürde törelerini yıkmaz, aşiretin dışına kız vermezdi Fakat bu çevrenin en güçlü adamı dünür geliyor Vermezlerse basarlar obayı alır kaçırırlar kızı Onlar basmadan biz kaçmalıyız dedi oba yaşlılarına Hemen o gece çadırlar söküldü, sürü toplandı, kervan hazırlandı Ve Senem içi kan ağlıyor Bir ölüden farksız Tüm oba yiğitlerinin arasında çekilip gittiler Yapalaktan Bir gecede toplandılar gittiler
Ertesi gün tüm Tanırlılar boş buldular yaylayı Bin yerinden hançerlenmiş gibi inledi yıkıldı , bir ölüden ferksız oldu Osman Her yana haberler salındı, sözcüler gönderildi Aylar yıllar sürdü bu arayış Ama ne yörük kervanının izine raslandı, nede Senemden bir haber alındı
Yıllar geçti aradan yandı yıkıldı Osman, ama Senemden bir haber alamadı Talih’i her gün biraz daha karardı Bir düğünde bir gözünü kaybetti Değen saçmalarla birlikte anası babası öldü Günler yel gibi geldi geçti Onun içindeki yangın geçmedi unutamadı Senem’i On yıl, yirmi yıl, elli yıl, atmış yıl geçti, bir haber gelmedi Senemden
Sonra bir yaz günü evinin önünde oturup çocuklarıyla oynarken; Köyün çerçicisi bir ermeni vardı O geldi koşarak yanına Ağam dedi! Ağam kurban olam haberler neki haberler Desem yıkılırmısın yoksa sevinirmisin Eski bir yaraya tuz mu atarım Anlat dedi Yazıcıoğlu Anlat hele ne istersin Haberin hayırlıysa tarla veririm, değilse çek git
Kozan’daydım dedi ermeni çerçi, mal satardım Açmış oturmuştum metamı, buğday almış kumaş verirdim İki büklüm bir ihtiyar geldi yanıma Saçları ak, gözlerinin feri sönmüş bir ihtiyar kadın Oğuk dedi nerelisin Tanırlıyım ana dedim Osman ağayı bilirmisin dedi Bilirim elbet dedim İnsan köyünün ağasını bilmezmi?
Kuşağından bir çıkını çıkarttı Aha bu lapatan’ı elime tutuşturup, Osman ağaya söyle Senem ananın selamı var, yüreği yüreğinle birdir Kimseye yar olmamıştır Bir yayla kızı gibi sevmiş bir yayla kızı gibi sadık kalmıştır de,Ama gayrı her şey geçti gelip aramaya, arayıp sormaya de Ağam selam yerde kalmazmış getirdim sana, Gayrı sen bilirsin dedi ermeni
çerçi Yüreğinde yetmiş yıl evvelin koru yeniden yandı Osman Ağanın içinde kaynar bir şey aktı Altınlar tarlalar verdi ermeni çerçiye At hazırlattı, yanında iki adam düştü kozanın yoluna Osman Ağa Senem le buluştumu bunu bilmiyoruz ama, Maraş'ta Tanır da Toros'larda,Avşar illerinde ne zaman bir düğün kurulsa;Önce osman ağanın aldığı haberden sonra söylediği türküyü söyler kadınlar erkekler Yankıları Torosların Binboğaların ötesine doğru yanık bir ses, yanık bir yürek Nerede bir gece toplantısı olsa, yaşlılar genç'lere Senem ile yazıcıoğlu Osmanın sevdalarını anlatırlar hep
Aşan Bilir Karlı Dağın Ardını
Çeken Bilir Ayrılığın Derdini
Bülbül Kaça Aldın Gülün Nargını
Gül Alıp Satmanın Zamanı Değil
Yaprak Gazel Olmuş Duruyor Dalda
Vefasız Güzelden Bize Ne Fayda
Bu Ayda Olmazsa Gelecek Ayda
Ölürüm Vazgeçmem Sevdiğim Senden
Selvinin Dalları Boyundan Uzun
Yavrular Gözüme Bir Salkım Üzüm
Ölmeden Görseydi O Yari Gözüm
Koyun Kuzu Kurban Olur O Zaman
|
|
|