10-23-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kara Tren - Türküsü Hikayesi
Nadir kavuşmaların gıptayla izlendiği, feryadı figanların, yalvarmaların arş-ı alaya çıktığı, gözpınarlarının çoktan kuruduğu, ümitlerin acıya, çaresizliğin isyanlara ve kahreden çığlıklara dönüştüğü anlar Analar, bacılar, eşler, sevgililer  ama illa da karalara bürünmüş, gözleri ağlamaktan fersiz düşmüş çaresiz kadınlar&Belki erkekleri bir defa ölmüş ama o her kara tren gelişinde bir defa daha ölen kadınlar&Yorgun, bitkin ve başı eğik kara trenin acı bir çığlık atarak uzaklaşmasıyla, inadına yaşatılmaya çalışılan bir ümitle, o korkunç bekleyiş bir ağıta dönüşüyor; "kara tren gecikir belki hiç gelmez  "
"Kara tren kara yılan gelmez olaydın,
Gül yarimi elimden almaz olaydın
Ya da bir türküye:
"Kara tren gecikir belki hiç gelmez
Dağlarda salınır da derdimi bilmez
Dumanım savurur halim hiç görmez
Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez 
Pembe üzgün, Pembe çaresiz, Pembe bir anne ama pembe aynı zamanda bir kadın Genç, güzel ama bahtsız binlercesi gibi Şartlar çok ağır Çare yok durumu biraz iyi olan orta yaşlı bir adama veriyorlar Pembe'yi Kamil kalıyor  Öyle olmak zorunda&O bir emanet, bir teselli, canların canı, bir hasret, doyulmaz bir evlat kokusu o&
Küçük Kamil dedesine baba diyerek büyüyor 6-7 yaşına geldiğinde, Arabistan, Çanakkale, Büyük Taarruz derken, yıllar sonra cepheden dönen bir asker anlatıyor babasından son hatıraları: Çok çetin bir savaştı diyor, Gazze de İngiliz'e direnmeye çalışıyorduk Arkamızdan vurulunca!!  Çok azımız sağ kaldık Kalanların çoğu da yaralıydı zaten Esir düştük Ben hafif yaralıydım ama Kadir'in yarası daha ağırcanaydı Bir hafta sonra yürüyebilenleri başka bir yere sevk ederlerken ben kaçmayı başardım O zamandan sonra da hemşerim Kadir'den hiç haber alamadım& Muhtemelen& Ağam neden hükümete başvurmuyorsun& kan parası falan& ben şahit olurum isterseniz  Şu yetime bir iaşe bağlarlar en azından  
Dedenin cevabı tereddütsüz ve net olur: Oğlum senin gibi Vatan ve Ezan için savaşa gitti Onun dökülen kanını nasıl satılık ederim Emanetine de ben bakıyorum çok şükür   Küçük Kamil'e bakarak devam eder Hem ne belli şehit olduğu, belki iyileşip yeterince güçlenince çıkıp geliverir bir gün!   
Günler, yıllar geçer Babasını getirmeyen her günün akşamında, ümit bir sonraki güne devretmektedir Kamil evlenir, askere gider 2 Dünya Savaşı yıllarında 4 5 yıl sıhhiye çavuşu olarak askerlik yapar Çok zor günlerdir yine Canı gibi bakar yaralılara, sarıp sarmalar bir "baba" şefkatiyle okşar sever onları Aynı zamanda yaman bir pehlivandır o, bileğini büken yoktur
Çocukları olur ama ilk iki evladını salgın hastalıklar nedeniyle peşpeşe kaybeder Baba hasreti evlat acısı arasında yitip gidecektir Kamil Usta işine yoğunlaşmıştır artık Ustalığıyla ün yapar o civarda Elinden her iş gelir Bu işi yapsa yapsa Kamil usta yapar denmeye başlanır Pratiktir, yaratıcıdır, titizdir, çalışkandır, merttir& ADAMDIR&
Bir Cuma günü, yolda kalmış bir kamyon için gelirler ona İş bitmek üzeredir ama hiç kaçırmadığı cuma vakti de gelip çatmıştır Aman ustam derler, ocağına düştük, çoluk çocuk perişanız, en fazla 5 dakika daha& Bitir işimizi de sal bizi& Ücreti ne ise verelim ağam& Koma bizi yollarda kulun olam&
Tabi ki ücret değildir önemli olan&Ama Ama o son söz içine oturur ustanın Kimse yollarda kalmamalıdır çünkü!  Evine dönebilmelidir herkes  Tekrar alır eline çekici  Bir vurur, bir daha , son bir daha derken& Ezan sesi çekiç seslerine karışmaya başlamıştır artık! 
Dannnnnnnnnnnn!!!&
|
|
|