Yalnız Mesajı Göster

Ben De Gittim Bir Geyiğin Avına (Alageyik) Türkü Hikayesi

Eski 10-23-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ben De Gittim Bir Geyiğin Avına (Alageyik) Türkü Hikayesi




Üçüncü günün akşamı, güvey tıraşı yapılır Ağır ağır tıraş eder güveyi berber Bir yandan da kabak kemane, debildek çalar çengiler Güvey tıraş edilirken, töreler gereği herkes bir bahşiş karşılığı şişelerle kolonya serper seyircilere Ama bu bahşiş dolgun bir bahşiştir Güveyin yakınları, arkadaşları daha çok bahşiş atmak için yarışırlar birbirleriyle Güveyin tıraşından sonra, sağdıçlar oturur berber koltuğuna Onların tıraşı da törenle tamamlanır Sonra güvey sağdıçların arasında düşer yola Bir yandan da gençler "Atalım atalım" çeker Karşıdan "Nereye" diye sorarlar "Herkesi sevdiğinin kucağına" diye yanıtlarlar Hep birden silahlar çekilir, havaya kurşunlar sıkılır Evin kapısına kadar böyle sürer bu Sonra Halil'in sırtı yumruklanır, salınır içeriye Gerdek odasının kapısında telli duvağıyla Zeynep ayakta beklemektedir Halil'i Halil girer gerdek odasına; girer ya kulaklarında bir uğultu, gözlerinde bir karartı Bir tek ses geliyor kulaklarına, geyik sesi! Hem de evin yanından geliyor ses Halil durur Kulak kabartır sesin geldiği yana Basbayağı geyik sesi bu Üç günlük yoldan duysa, tanır geyik sesini Halil Bir durur "Kör şeytan, kör gözüne lanet" der Atar adımını içeri Daha fazla gelmeye başlar geyik sesi Dayanamaz, duvardaki tüfeğini kaptığı gibi fırlar dışarı Zeynep'e de "şimdi gelirim" der Ses yakından uzağa gitmeye başlar Halil sesin peşinde Ses Gavur Dağları'na doğru çekilir Halil de peşinde O gider ses uzaklaşır Varır Gavurun Dağı'na ulaşırlar Ulaşırlar ki, ne görsün Halil Alageyik çıkmış bir kayanın üstüne, bakıyor Halil'e Ayın şavkı vurmuş ki pırıl pırıl derisi Bir de alaylı bakıyor ki Halil'e Atar bir kayanın siperine kendini Halil Nişanlar tüfeğini Tam tetiğe basacak, fırlayıverir Alageyik Kayıp! Sonra yeniden sesi gelir yakından Varır Halil Bakar çıkmış bir kayanın tepesine Alageyik Kaya da kaya! Üç bir yanı uçurum Gözü kararır Halil'in Uçurumu görecek durumda değil Yeniden yumulur yere Basar tetiğe Alageyik yığılır kalir kayanın üstüne Halil'de bir heyecan, bir sevinç "Hem Zeynep'e kavuştum, hem de ava", diye geçirir içinden Bir koşu geyiğin yattığı kayaya yönelir Tam yanına gelir Alageyiğin, atar elini ki tutsun geyiği, Alageyik fırlar ayağa Fırlamasıyla da çifteyi sallaması bir olur Halil'e Tüfek bir yandan, Halil bir yandan boylar uçurumun dibini

Gerdek odasında da Zeynep bir bekler, iki bekler, bakar geleceği yok Halil'in Koşar tüfeğin asılı olduğu duvara bakar Tüfeğin yerinde yeller esiyor Fırlar allı duvağıyla dışarı Zeynep Fırlar da anlatır durumu sağdıçlara Herkeste bir merak, bir telaş Nerdeyse gün ağaracak, Halil yok ortalıkta "Gerdek gecesi güvey kalır mı dışarda Mutlakza başına bir iş geldi" derler Köy gençleri gruplar halinde düşerler dağ yoluna Şu tepe senin, bu tepe benim Adım adım,

Derler ki, köy gençleri ve al duvaklı Zeynep, Halil'in düştüğü uçurumun kenarına ulaştıklarında, Halil'in sesi bir inilti gibi geliyordu uçurumun dibinden "İp salalım çekelim yukarı" derler Diyene kalmaz ses seda kesilir Halil'de Zeynep'tir bir al duvağına bakar, bir uçurumun dibinde yatan Halil'e "Sensiz dünya haram bana" der, bırakır kendini Halil'in yattığı uçurumun dibine

O gün, bugündür bir ses gelir kayalıklardan Uğuldar uğuldar bir türkü olur Bu ses geyik avına tövbeler eden Halil'in yanık sesidir der duyanlar

Bu efsaneyi, dilden dile; kulaktan kulağa ulaştıranlar birşey daha derler Uçurumun dibindeki iki sevgilinin mezarlarının üstünde, her yılın ilkbaharında, aynı günlerde, tam seher vakti tanyeri ağarırken iki tek çiçek açar Bu çiçeğin biri kırmızı, duvak renginde, öteki mavi açar Tam çiçekler boylanıp, birbirine kavuşacakken, ötelerden bir geyik uçarak gelir, çiçekleri yer Bu her yıl böyle sürer gider Çiçekler kavuşamaz birbirine

ALAGEYİK

Ben de gittim bir geyiğin avına,

Geyik çekti beni kendi dağına,

Tövbeler tövbesi geyik avına

Gidin arkadaşlar kaldım kayada,

Siz gidin yoldaşlar kaldım burada

Ben giderken kaya başı kar idi,

Yel vurdu da ılgıt ılgıt eridi,

Ak bilekler taş üstünde çürüdü,

Gidin arkadaşlar kaldım kayada,

Siz gidin yoldaşlar kaldım burada

Esvabım bohçada basılı kaldı,

Tüfeğim duvarda asılı kaldı,

Nişanlım da benden küsülü kaldı,

Gidin arkadaşlar kaldım kayada, Siz gidin yoldaşlar kaldım burada






Alıntı Yaparak Cevapla